The post Rant Şirkete, Zehir Askere – Merve Arkun appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>TC devletinin 600.000’e varan asker sayısıyla en kalabalık yapılanması olan ordu, her üç ayda bir, “vatanı koruma” diyerek evlerinden kopardığı ve “zorunlu askerlik hizmeti” diye askere çağırdığı yeni yeni gençleri bünyesine katıyor. Her üç ayda bir, kendisi nöbet tutarsa ailesinin evlerinde rahat uyuyacağı iknasıyla ellerine silah tutuşturduğu gençleri 15 aylığına kışlalara doluşturuyor.
Ama daha kışladan adım atar atmaz kendilerini bekleyen militarizm kendisini en şiddetli biçimiyle gösteriyor. En ufak bir farklılığa tahammülü olmayan ordu, gençleri zorla tektipleştirmeye, birer kurşun asker haline getirmeye çalışıyor. Uymayanları döverek, disko denen işkence odalarına atarak dönüştürmeye çalışıyor. Karşı çıkanları ise eğitim zayiatı adı altında ya da intihar etti bahanesiyle katlediyor.
Zaten savaşta ilk kurban edilecek olanlar olarak görülen bu gençleri diğer zamanlarda da düşünen yok. Hatta günde üç öğün verdikleri yemekler kötü ve besin değerleri düşük. Bu nedenle kışlalardan çok sık zehirlenme haberleri geliyor.
İşte daha geçtiğimiz günlerde Manisa’daki 1. Piyade Er Eğitim Tugay Komutanlığı’nda tutulan 500’den fazla asker, kışlada yedikleri yemekten zehirlenerek hastaneye kaldırıldılar. Hastaneye kaldırıldılar, ama hala asker sayıldıkları için rahat konuşamıyorlar. Bir asker “Zehirli yemeği önümüze koyuyorlar. Memleketimizi bırakıp geliyoruz biz. Analarımız ağlıyor orada.” diyebiliyor sadece. İşin daha da çarpıcı kısmı “Konuşursak döndüğümüzde bizi döverler” diyor olmaları. Nasıl bir dayakmış ki, zehirlenip ölmekten değil rütbelilerden dayak yemekten korkuyor bu insanlar!
Ama gazetelere baksan, televizyonlara baksan kimse bu zehirlenme olayının aslı astarı ile ilgilenmiyor. Hayatları emanet edilen bu gençlerin sağlıklarını zerre düşünmeden yemek işini ihaleyle yandaş şirketlere veren ordu komutanları ya da daha çok kar uğruna sağlıksız, bayat ve bozuk yiyecekleri yemek diye veren yemek şirketinin patronları, bu haberlerde nedense hiç görünmüyor.
Bu zehirli yemek olayının sorumlusu şirketin hastanelerin yemek ihalelerini de aldığı ortaya çıktı. Başka bir kışlada ya da bir hastanede her an yeni bir zehirlenme yaşanabilir. Geçmişte kışlalarda yaşanan kimi ölüm olaylarının bu tarz bir zehirlenme ile ilgili olup olmadığı hala bilinmiyor.
Yandaş medya ise, bu yalan ve taraflı haberleriyle gerçeği çok iyi gizlemesini biliyor. Dahası operasyonlar, görselleriyle süslediği “kahraman mehmetçik” edebiyatıyla okuyucusunu ya da izleyicisini bir anlamda zehirliyor. Bu, yemeklerin askerleri zehirlemesinden daha tehlikeli!
Bu gençlerin sağlıklarını zerre düşünmeden yemek işini ihaleyle yandaş şirketlere veren ordu komutanları ya da daha çok kar uğruna sağlıksız, bayat ve bozuk yiyecekleri yemek diye veren yemek şirketinin patronları, bu haberlerde nedense hiç görünmüyor.
Merve Arkun
The post Rant Şirkete, Zehir Askere – Merve Arkun appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Yalınayak appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Türkiye ve bölge illerinde bulunan cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri, 2014 yılının ilk iki ayında da devam etti. İnsan Hakları Derneği’ne gönderilen mektuplarla, milletvekillerinin cezaevi ziyaretleriyle, hazırlanan raporlarla ortaya çıkan sonuçlar gösteriyor ki cezaevlerinde keyfi uygulamalar artarak sürüyor. Cezaevi yönetimlerinin dayatmacı uygulamalarıyla özellikle siyasi tutsaklar iradesizleştirilmek ve tektipleştirilmek isteniyor.
Üst arama, ayakkabı çıkartma, çıplak arama, sohbet hakkının ve kurs-atölye-hobi çalışmalarının engellenmesi gibi birçok şekilde tutsaklara uygulanan bu yıldırma politikalarına direnenler ise, cezaevi yönetimlerinin tehdidi, baskısı ve cezasıyla karşı karşıya.
Cezaevlerinde yaşanan bu keyfi uygulamalar ve hak ihlalleri hız kesmeden sürerken, İzmir 1 No’lu Kırıklar F Tipi Hapishane’den bir tutsak da gazetemize ulaşarak, kaldığı cezaevinde yaşanmakta olan uygulamalardan bahsetti. Uzun yıllardır tutsak olan Serkan Kocakaplan, kaldığı cezaevinde henüz başlayan ve cezaevlerinde giderek yaygınlaşacak olan “görüş kabini uygulaması”nı şu şekilde özetledi:
“…Adalet Bakanlığı’nın 13 F Tipi cezaevinde uygulamaya çalıştığı, avukat/tutuklu görüş kabinleri “yenileniyor”. Yeni uygulamayla birlikte, hükümlü ve tutuklunun getirildiği koridora açılan kapı dışında, kabinin üç cephesi de camdan yapılacak. Bu durumda, tutsakların avukatlarıyla yaptığı görüşmeyi görevli gardiyanın yanı sıra, herkes izleyebilecek. Bu durum, avukat-müvekkil mahremiyetinin ihlali anlamına gelmekte ve savunma hakkı ortadan kalkmaktadır. Bu uygulama şu an Kırıklar 1 No’lu ve Bolu F Tipi hapishanelerinde uygulanmakta. Ayrıca uygulama için Sincan ve Kandıra F Tipi hapishanelerinde de inşaatlar sürmekte. Bu uygulamaya karşı çıkan tutsaklar ise darp edilmekte, tutsakların savunma hakları ellerinden alınmaktadır.
Ayrıca havalandırmalara takılan ve tutsakları gözetleyecek olan kameraların, tutsaklar tarafından sökülüp idareye teslim edilmesi ile ilgili, cezaevi idaresi birçok tutsağa 20’şer günlük hücre cezası vermişti. Bu konuyla ilgili olarak Adalet Bakanlığı’na yapılan itirazlar ise çoğu zaman olduğu gibi dikkate alınmamaktadır…”
Devlet, mücadele edenleri hapsederek korkutabileceğini düşündüğünü cezaevlerinde, tutsakları yıldırmaya çalışıyor. Açılan soruşturmalarla, verilen cezalarla, uzun tutukluluk süreleriyle, “avukat-müvekkil mahremiyeti”ni engelleyecek yeni uygulamalarla, tutsaklar üzerindeki baskısını artırmayı sürdürüyor. Tutsaklarsa, üzerlerindeki tüm baskıya rağmen direnmeyi, mücadele etmeyi sürdürüyorlar; içeriden bize ulaşan tutsak arkadaşımız Serkan Kocakaplan gibi “her şeye rağmen bir şeylerin değişeceğine dair umutlarını koruyorlar”…
The post Yalınayak appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>