Tolstoy – Meydan Gazetesi https://meydan1.org Anarşist Gazete Sat, 28 Apr 2018 08:33:10 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.3.13 Halk Hikayelerinden Mücadeleye Rus Edebiyatında İdealler ve Gerçeklik – Şahin Efe https://meydan1.org/2018/04/28/halk-hikayelerinden-mucadeleye-rus-edebiyatinda-idealler-ve-gerceklik-sahin-efe/ https://meydan1.org/2018/04/28/halk-hikayelerinden-mucadeleye-rus-edebiyatinda-idealler-ve-gerceklik-sahin-efe/#respond Sat, 28 Apr 2018 08:33:10 +0000 https://test.meydan.org/2018/04/28/halk-hikayelerinden-mucadeleye-rus-edebiyatinda-idealler-ve-gerceklik-sahin-efe/ Anarşizmin teorisine dair kitaplarının yanı sıra Türkçe’ye çevrilmiş felsefe, coğrafya ve biyoloji alanlarında da eserleri bulunan anarşist Pyotr Kropotkin’in, şimdi de “Rus Edebiyatında İdealler ve Gerçeklik” adlı edebiyat eleştirisi Hece Yayınları tarafından çevrildi. Kropotkin, “yapıcı eleştiri”yle yazdığı kitapta, Rus edebiyatının tarihsel gelişimini, geçiş dönemlerini ve o dönemin güncel edebi yapısını ele alır. Rus edebiyatını eleştirel […]

The post Halk Hikayelerinden Mücadeleye Rus Edebiyatında İdealler ve Gerçeklik – Şahin Efe appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Anarşizmin teorisine dair kitaplarının yanı sıra Türkçe’ye çevrilmiş felsefe, coğrafya ve biyoloji alanlarında da eserleri bulunan anarşist Pyotr Kropotkin’in, şimdi de “Rus Edebiyatında İdealler ve Gerçeklik” adlı edebiyat eleştirisi Hece Yayınları tarafından çevrildi. Kropotkin, “yapıcı eleştiri”yle yazdığı kitapta, Rus edebiyatının tarihsel gelişimini, geçiş dönemlerini ve o dönemin güncel edebi yapısını ele alır. Rus edebiyatını eleştirel bir perspektiften değerlendiren Kropotkin bize -kendi tabiriyle- ‘Büyük Rusya’ coğrafyasındaki halk isyanlarının edebiyata, edebiyatın da halka etkisini kavrama olanağı sunuyor.

Kropotkin, kitapta kronolojik bir hat izler: Rus dilinin asimilasyon süreci, kilisenin yasakladığı halk şiirleri ve ardından otoritenin halk üzerindeki baskılarını hikayeye dönüştüren yazarlar, bu yazarların hikayelerinin gerçek anlatımları… Ve der ki: “Rus toplumunun özlemleri devletin ‘mavi kitabından’ ya da gazetelerinden değil ancak sanat eserlerinden ve edebiyattan öğrenilir.”

Kropotkin tek bir kitapta ele alınamayacak olan Rus edebiyatında dikkatini modern edebiyata yöneltmiştir. Rus modern edebiyatının kurucuları olarak tanımladığı Puşkin ve Gogol’ı daha dar alanda ele alırken politik edebiyata ve eleştiriye daha geniş yer verir.

Dil, Asimilasyon, Çar ve Kilise

1850’lere kadarki Rus edebiyatını tarihsel bir akış içerisinde ele aldığı ilk bölümde Kropotkin, Rus dilini, İgor Destanı’nı, orta çağ edebiyatını, 18. yüzyılı ve 19. yüzyılın başını kendine konu edinir.

Bu bölümde, “İgor Destanı”nda yazılan bir şiirin sonradan halk tarafından şarkı olarak söylenmesini örnek göstererek; bunun gibi birçok epik halk şarkısının da o dönemde söylendiğini fakat kilisenin, 15-16-17. yüzyıllarda halk şarkılarını “dinsiz şarkılar” şeklinde niteleyerek yasakladığını, ozanlara ise çok ağır cezalar verdiğini anlatır.

Ardından Çar’ın ve Kilise’nin otoriteyi sağlamak için uyguladığı baskıları artırmasıyla yeni gelişen Rus halk edebiyatının bu durumdan çok fazla etkilendiği; epik şiirlerin taze ve güçlü yapısını yitirdiği, yerine üzüntü, melankoli ve her türlü iktidara boyun eğme temelini esas alan bir hale girdiği belirtilir.

Politik Edebiyat Öncesi

Üzerinde daha fazla duracağı politik edebiyat öncesinde Kropotkin, “özgürlük aşığı” dediği Lermontov’u, gençliği pasifize etmekle itham ettiği Tolstoy’u, Turgenyev’in politik melankolisini, Gogol’un gerçekçiliğini ve Dostoyevski’nin suçluluk psikolojisinde olan Raskolnikov karakterini anlatır.

Lermontov’u anlatırken onun çok yönlülüğünden ve iktidarlara meydan okurcasına yazdığı şiirlerinden çok etkilendiğini belirtir. Lermontov’un Puşkin’in ölümü üzerine yazdığı şiirinden hareketle büyük bir şair ve aynı zamanda özgürlük aşığı olduğunu söyler.

Lermontov’dan sonra Gogol’dan bahsederken Gogol’un hikayelerinin oldukça gerçekçi olduğunu ve mizahının bu gerçekçilikten geldiğini anlatır. Kropotkin’e göre Rus edebiyatına sosyal edebiyatı ve sosyal eleştiriyi sokan, Gogol’un kendi içinde bulunduğu koşulların analizine dayanan yazılardır.

Ardından Turgenyev’e geçen Kropotkin, onun cazibesinin yazdıklarındaki politik melankoliden kaynaklandığını belirtir. Dönemin romanlarını karakterize eden melankolinin bir ümitsizlik olmadığını, her tarafta köleliğin ve despotizmin zaferi görülürken, Turgenyev’e “Mektuplarım” eseri için teşekkür borçlu olduklarını belirtir.

Rus edebiyatının Rusya dışında da tanınır kılınmasında etkisi olan edebiyatçılardan Tolstoy’un incelemesini de yapan Kropotkin, Tolstoy’un hislerini/fikirlerini belli etmede ve çocuklara bilgi aktarımı süreçlerinde çok yetenekli olduğunu, fakat hareketli politik atmosferin onu heyecanlandırmadığını aktarır.

Dostoyevski ve onun eserlerindedir sıra. Dostoyevski’nin kaleme aldığı karakterlerin genelde dışsal hayat koşullarıyla batırılmış ve bir daha çıkamamış, insani muamele görmemiş insanlar olduğunu söyler; bu durumda Dostoyevski’nin kendi yaşamı ve içinde bulunduğu koşullar etkili olmuştur. Yoksul mahallelerin ve karakterlerin anlatımının olduğu gibi (gerçekçi) yapıldığını belirterek herhangi bir edebiyat akımında karşılaşabileceğimiz en dokunaklı kısımların bu anlatımlar olduğunu iddia etmiştir.

Edebiyatın Resmi Halkın Hikayelerindedir

“Hikayelerden mücadeleye. Bu gerçek hikayelerden vazgeçenler teknik bir hata yaparlar.”

Kropotkin’e göre, Rus romanlarının büyük kısmını halk romancıları oluşturur ve halkın yaşamıyla ilgili sorunlar sadece politik ve sosyal dergilerde tartışılmaz, romanlarda da ele alınıp işlenir. Rusya’da fabrikaların gelişimi, manastırlardaki köylü yaşamlarını, Sibirya ormanlarındaki yaşamı, serserilerin yaşamını vs. coğrafyadaki bütün yaşamların hikayelerinin halk romancıları tarafından ele alındığını, bu romanların toplumsal hareketleri etkilediğini söyler. Halk romancılarının sanatta ve yaşamda realizmi temsil eden diğer tüm yazarlardan daha önemli konumda olduklarını belirtir.

Halk romancılarından sonra Rusya’da politik edebiyatın ortaya çıkışı; çıkan her politik yazı ya da romanın sansürlenmesinden sonra gerçekleşmiştir. Dönemin koşullarında daha matbaaya gitmeden önce, yazarın hangi modern politik görüşü temsil ettiğini bildirmesi gerektiği, kitabın Moskova ve Petersburg’ta sansüre uğramadan matbaaya gidebildiği ancak o zaman da kopyasının sansür kuruluna gönderildiği ve ardından yasaklandığını anlatılır.

Yine bu dönemin romancılarından Çernişevski’nin, “Ne Yapmalı” eserinin, dönemin sosyal sorunlarını çok iyi anlattığını ve toplumun bu sorunlara karşı ne yapması gerektiği konusunda yol gösterici olduğunu belirtir.

Ayrıca Kropotkin kitabında, çağdaş romancılar içinde yer alan Çehov’u da analiz eder. Çehov’un hicivlerinin çok etkili olduğunu, romanlarındaki “entellektüel” karakterlerinden hareketle bu kesimlerin toplumsal sorunları çözmede yetersiz olduklarını belirtir.

Kropotkin’in Rus edebiyatına dair tarihsel anlatımlarının olduğu, yazarların eserlerinden alıntıların yapıldığı; Rus Edebiyatı’nda İdealler ve Gerçeklik, bir edebiyat eleştirisi kitabı olmasının yanı sıra, edebiyatın nasıl olacağı sorusuna yanıt ararken sıkça başvurabileceğimiz bir kılavuz kitap olma özelliğini de taşıyor.

Şahin Efe

[email protected]

 

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 45. sayısında yayınlanmıştır.

The post Halk Hikayelerinden Mücadeleye Rus Edebiyatında İdealler ve Gerçeklik – Şahin Efe appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2018/04/28/halk-hikayelerinden-mucadeleye-rus-edebiyatinda-idealler-ve-gerceklik-sahin-efe/feed/ 0
Anarşist Yayınlar Dizisi (1): Kuzey Amerika’da Anarşist Yayınlar – Zeynel Çuhadar https://meydan1.org/2015/04/27/anarsist-yayinlar-dizisi-1-kuzey-amerikada-anarsist-yayinlar-zeynel-cuhadar/ https://meydan1.org/2015/04/27/anarsist-yayinlar-dizisi-1-kuzey-amerikada-anarsist-yayinlar-zeynel-cuhadar/#respond Mon, 27 Apr 2015 18:47:06 +0000 https://test.meydan.org/2015/04/27/anarsist-yayinlar-dizisi-1-kuzey-amerikada-anarsist-yayinlar-zeynel-cuhadar/ Toplumsal bir hareket olarak anarşizm, ortaya çıktığı ilk günden bu yana meydana çıkardığı yazınsal çabayla da toplumsallaşmaya çalışmış ve bu vesileyle farklı yazınsal deneyimlere girişmiştir. Anarşist hareketin etkili olduğu farklı coğrafyalarda yayınlanan gazeteler ve dergiler aracılığıyla düşünce kendini geliştirmiş, farklı yorumlara kavuşmuştur. Meydan Gazetesi’nin bu sayısıyla beraber giriş yaptığımız anarşizmin yayıncılık tarihini, bölge bölge, yayın […]

The post Anarşist Yayınlar Dizisi (1): Kuzey Amerika’da Anarşist Yayınlar – Zeynel Çuhadar appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Meydan Gazetesi- Anarşist Yayınlar 1

Toplumsal bir hareket olarak anarşizm, ortaya çıktığı ilk günden bu yana meydana çıkardığı yazınsal çabayla da toplumsallaşmaya çalışmış ve bu vesileyle farklı yazınsal deneyimlere girişmiştir. Anarşist hareketin etkili olduğu farklı coğrafyalarda yayınlanan gazeteler ve dergiler aracılığıyla düşünce kendini geliştirmiş, farklı yorumlara kavuşmuştur. Meydan Gazetesi’nin bu sayısıyla beraber giriş yaptığımız anarşizmin yayıncılık tarihini, bölge bölge, yayın yayın inceleyecek, anarşist yayıncılık geleneğini inatla yaşatan yoldaşlarla yaptığımız röportajlara yer vereceğiz.

İlk bölümde, 1 Mayıs’ta Haymarket’te devletin katlettiği yoldaşlarımızın mücadelesinden süzülen metinleri inceleyebilmek adına, bu ay Kuzey Amerika’da çıkan yayınlara öncelik verdik. İlk bölümde Mother Earth’ten The Blast’a, ABD tarihinde ön plana çıkmış süreli yayınlara yer verirken, bir sonraki bölümde yine ABD’deki anarşist hareketin tarihiyle özdeşleşmiş IWW’nin (International Workers of the World) yayın organı olan International Worker gazetesi editörlerinden Diane Krauthamer’le yaptığımız röportajı sizlerle paylaştık.

The Alarm

Haymarket’te devlet tarafından katledilene kadar, editörlüğünü Albert Parsons’un yaptığı gazetenin ilk sayısı, 1884’ün Ekim ayında, Amerika’nın Chicago kentinde yayınlandı. Gazete “Kara Enternasyonal” olarak bilinen, Haymarket’te katledilen yoldaşların da bir parçası olduğu The International Working People’s Association (IWPA) isimli örgütlenmenin sözcülüğünü yapıyordu. Dört sayfa yayınlanan ve sürekli devlet baskısıyla mücadele eden gazete, 15.000 tiraja kadar ulaştı. The Alarm, yayında kaldığı süre boyunca kendini zor finanse ediyordu. Albert Parsons ve üç yoldaşı idam edildikten bir sene sonra, gazetenin yazarlarından Dyer D. Lum, Nisan 1888’e kadar ara vermeden gazeteyi yayınlamaya devam etti.

Amerika’nın emekçileri!

Ekmek için mücadele, yaşam için mücadele etmektir. Erkekleri, kadınları ve bin bir zahmetle büyütülen çocukları köleleştiren, onları ezen sisteme ve yardakçılarına ölüm!

The Alarm’dan

 


Freiheit

Freiheit1

İngiltere’de sürgündeyken anarşist olan Johann Most ve yoldaşı Wilhelm Hasselmann tarafından yayınlanan Freiheit (Özgürlük), 1879 yılında yayın hayatına başladı. The Alarm gibi Freiheit’da da eylemle propagandanın koyu savunuculuğunu yapıyordu. Gazete ajitatif diliyle, yayınlandığı her yerde, işçileri en çok etkileyen yayınların başında yer aldı. Özgürlük şiarını yükselten her yayında olduğu gibi, Freiheit’ın da sesi sürekli kısılmaya çalışılıyordu. Büroları basılıyor, gazete sürekli kapatılıyordu. Çar II. Alexander’a karşı gerçekleştirilen suikastı öven başyazı nedeniyle, Johann Most on altı ay hapis cezasına çarptırıldı. Most, Amerika’ya sürgün edildiğinde de Freiheit’ı çıkarmaktan vazgeçmedi. 1882 yılından itibaren New York’ta yayınlanmaya başlanan gazete, daha çok Almanya ve Avusturya’dan göç eden işçiler üzerinde etkili oldu.

Freiheit, Emma Goldman’ın anarşist olmasında oynadığı rol ile de ABD’deki önemli anarşist yayınlardan biridir. Goldman’ın yoldaşı ve hayat arkadaşı Alexander Berkman’ın işadamı Henry Clay Frick’e düzenlediği suikast girişiminin ardından, Most ve Goldman fikir ayrılığına düşene dek Freiheit gazetesinin yayınlanması için en çok çaba sarf eden isimlerden olmuşlardır. Adeta kendisiyle özdeşleşen gazetenin en büyük emektarı Johann Most öldükten sonra Freiheit’ın da enerjisi tükenmiş, Most’un ölümünden 4 sene sonra, yani 1910 yılında son sayısını yayınlamıştır.

 



Liberty

Josiah Warren ve Pierre Joseph Proudhon’un fikirlerinden etkilenip kendi anarşizm düşüncesini oluşturan Benjamin Tucker’ın, Ağustos 1881’de yayınlamaya başladığı Liberty, o yıllarda bireyci anarşizmin temel yayın organıydı. Proudhon’un “Özgürlük düzenin anası değil, kızıdır” sözünü logosunun altında barındırmış, kadın özgürlük mücadelesinin önemli isimlerinden Voltairine de Cleyre’i derinden etkileyerek, onun anarşist olmasını sağlamıştır. Liberty gazetesinin eylemle propagandayı eleştiren yönü, onu The Alarm ve Freiheit’dan ayırıyordu. 1907’de Tucker’ın matbaası yanana kadar yayında kalan Liberty, Laurence Labadie’nin 1974’te diriltme çabasıyla “The Revival of Liberty” ismiyle devam ettirilmeye çalışılsa da başarılı olamadı.

 

Free Society

free2

Henry Addis ve Isaak ailesi tarafından çıkarılan gazete, 1895-97 yılları arasında Free Society, 1897-1904 yılları arasında ise The Firebrand ismiyle yayınlandı. Yoğunluklu olarak anarşist-komünist bir çizgide duran gazetede kadın hakları, özgür aşk gibi meselelerin üzerinde durulan yazılar da yayınlandı. Amerikalı şair Walt Whitman’ın “A Woman Waits For Me” (Bir Kadın Bekliyor Beni) isimli şiirinin gazetede yayınlanması sonucunda Firebrand yasaklandı. Gazetenin emekçilerinden A.J. Pope, Abe Isaak ve Henry Addis tutuklandı. Gazetenin destekçileri arasında Emma Goldman, Voltairine de Cleyre gibi isimler de yer almaktaydı.

 

Mother Earth

mother4

İlk sayısı 1906’nın Mart ayında yayınlanan Mother Earth dergisi, ABD’nin en ünlü anarşist yayınlarından birisiydi. Sıklıkla cinsiyet özgürlüğü, doğum kontrolü konuları üzerine propagandanın yürütüldüğü dergide, anarşist fikirler ve tartışmaların yanı sıra Ibsen, Strinberg, Hauptmann, Thoreau, Nietszche ve Oscar Wilde gibi yazarların tanıtıldığı yazılar da bulunuyordu. Editörlüğünü Alexander Berkman’ın yaptığı Mother Earth; Emma Goldman ve yoldaşları için sadece bir dergiden ibaret değildi. 9 Mayıs 1916’da askere gitmeyi vicdanen reddedenleri bir araya getirmeyi amaçlayan “Zorunlu Askerliğe Karşı Birlik”in temelleri, Mother Earth dergisinin bürosunda atılmıştı. Mother Earth, doyurucu içeriğiyle geniş bir okuyucu kitlesine ulaşmıştı. Bunun sebebi Gorki, Tolstoy gibi edebiyatçıların eserlerinin yanında Magon kardeşlerden Malatesta’ya, Elisée Reclus’tan Rudolf Rocker’a kadar anarşist devrim mücadelesine katkıda bulunmuş birçok yoldaşın dergiye katkıda bulunması olmuştu belki de.
Mother Earth, dergiye emek veren herkes için büyük anlamlar ifade ediyordu kuşkusuz ama Emma Goldman’ın fırtınalı yaşamında yelken oluşuyla, kalbinde ayrı bir yer edinmişti. Ondan “hiçbir anne çocuğunu benim onu emzirdiğim gibi emzirmemiştir” diye bahsediyordu. Mother Earth projesi, Alexander Berkman ve Emma Goldman sınır dışı edilene dek sürdü.

 

The Blast

blast3

Köklerini Mother Earth’ten alan The Blast’ın ilk sayısı, 1916’nın Ocak ayında yayınlandı. Önceden Berkman tarafından “devrimci işçi gazetesi” olarak tasarlanan The Blast, sonradan tamamen anarşist bir karaktere büründü. Haftalık olarak çıkan dergi, belirli bir süre sonra aynı düzenlilikte çıkamadı. Bunda The Blast’ın (her anarşist yayında olduğu gibi) büro baskınlarıyla, yasaklamalarla, yazarlarının tutuklanmasıyla geçen bir serüveni olmasının payı olduğu aşikar. The Blast’ın anarşist teorisinin yanında güncel politikanın önemli konularına dair bilgilendirici içeriği de epey güçlüydü. Derginin kapak çizimlerini çoğunlukla Goldman ve Berkman’ın arkadaşı, karikatürist Robert Minor üstlendi. Alexander Berkman mücadeleci ruhunu ve yetenekli kalemini özellikle doğrudan eylem çağrısı yaptığı metinlerde hissettiriyordu. Bir senede 29 sayı çıkan The Blast, az zamanda çok yol kat etti. Dergi, Haziran 1917’de yayınlanan son sayısıyla okurlarına veda etti.

Harekete geçmenin zamanı geldi. Şimdi bu zaman. Memnuniyetsizliğin soluğu bu geniş ülkenin üzerine ağır ağır çökmüştür. İmalathane ile madene, tarla ile fabrikaya sinmiş bu soluk. Kör bir başkaldırı cadde ve sokaklarda sezdirmeden ilerliyor. Onu umudun kıvılcımı ile ateşlemek, görüşün ışığında tutuşturmak ve soluk bir memnuniyetsizliği bilinçli bir toplumsal eyleme dönüştürmek; işte günümüzün haykıran sorunu budur. Tamamlanması için çağıran yüce görev budur. Çalışalım o zaman; yeniden doğmanın önündeki bütün engeller infilak etsin!


The Blast‘tan

 

Cronaca Sovversiva

Luigi Galleani’nin Haziran 1903’te ilk sayısını çıkardığı Cronaca Sovversiva, sekiz sayfadan az olmasına rağmen, militan üslubuyla 5000 aboneye kadar ulaşmıştı. Genellikle göçmen İtalyan işçileri arasında etkili olan Cronaca Sovversiva’da, halkın düşmanları olarak nitelendirilen patronlar, grev kırıcılar gibi kişilerin ayrıntılı adresleri yayınlanıyordu.
Cronaca Sovversiva, Galleani ve diğer editör yoldaşlarının tutuklanması sonucunda, Temmuz 1918’de yayın hayatını noktaladı.

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 26. sayısında yayımlanmıştır.

The post Anarşist Yayınlar Dizisi (1): Kuzey Amerika’da Anarşist Yayınlar – Zeynel Çuhadar appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2015/04/27/anarsist-yayinlar-dizisi-1-kuzey-amerikada-anarsist-yayinlar-zeynel-cuhadar/feed/ 0