Umanita Nova – Meydan Gazetesi https://meydan1.org Anarşist Gazete Sun, 29 Mar 2020 16:54:09 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.3.13 Dario Antonelli / Umanità Nova : “İtalya’da Dayanışma Karantinaya Alınamaz” https://meydan1.org/2020/03/29/dario-antonelli-umanita-nova-italyada-dayanisma-karantinaya-alinamaz/ https://meydan1.org/2020/03/29/dario-antonelli-umanita-nova-italyada-dayanisma-karantinaya-alinamaz/#respond Sun, 29 Mar 2020 08:47:44 +0000 https://meydan.org/?p=56532 Dayanışma Karantinaya Alınamaz Geçtiğimiz haftalarda çoğumuz politik ve sendikalist faaliyetlerin nasıl sürdürüleceğini merak ediyorduk. Kendimizi, yetkililer tarafından olası bir yasaklama tehdidinin gölgesi altında ve inisiyatifleri, gösterileri, grevleri, mitingleri, toplantıları iptal edip etmeme konusunda zor kararlar alma noktasında bulduk. Şu an gerçekleşen olayların, içinde yaşadığımız gerçeklik üzerinde önemli bir etkisi olabilir. Gerçek sağlık riskleri ile eş […]

The post Dario Antonelli / Umanità Nova : “İtalya’da Dayanışma Karantinaya Alınamaz” appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Dayanışma Karantinaya Alınamaz

Geçtiğimiz haftalarda çoğumuz politik ve sendikalist faaliyetlerin nasıl sürdürüleceğini merak ediyorduk. Kendimizi, yetkililer tarafından olası bir yasaklama tehdidinin gölgesi altında ve inisiyatifleri, gösterileri, grevleri, mitingleri, toplantıları iptal edip etmeme konusunda zor kararlar alma noktasında bulduk. Şu an gerçekleşen olayların, içinde yaşadığımız gerçeklik üzerinde önemli bir etkisi olabilir. Gerçek sağlık riskleri ile eş zamanlı olarak koronavirüs sorunu etrafında devam eden acil durum süreci, politik açıdan çok önemli soruları ortaya çıkarmaktadır.

Virüsün Çin’de yayılmasıyla ilgili ilk haberden bu yana, İtalyan parlamentosundaki partilerin ana temsilcileri acil durumu kendi çıkarları için araçsallaştırıyorlar. Bu yeni bir şey değil. Bu durum şöyle tanımlanabilir; gazetelere hâkim olan sansasyonalizmle, şiddet içeren bir dille, toplam ve imkansız çözümler öneren en popüler hashtag’lere yol açan acil sorunların etrafındaki siyasi çatışmanın yoğunlaşmasıyla yürütülen sözde “acil durum politikası”. Kamuoyunun gündemi bir acil durum tartışmasından diğerine geçiyor; deprem ve güvenlik sorunu, soğuk meselesi ve atık sorunu, sokaktaki belediye çukurlarının acil durumu ve son olarak koronavirüs acil durumu var. Bu problemler bazen gerçek bazen de uydurmadır ama önemli olan bu değil çünkü bu politikacılar halkın sorunlarını gerçekten çözmeyi istemiyorlar. Bunun yerine rakiplerini yenmek ve kendi taraflarını konsolide etmek için güncel konular oluşturmak istiyorlar. Ama dikkat edin; bu bir şarlatanlık, iş göremezlik, cehalet meselesi değildir. Bu bir iktidar mücadelesidir.

Çünkü iletişim genellikle sadece bir savaş alanıdır. Acil durumlar, özellikle de sadece söylem olarak değil yasa tarafından da resmi olarak tanındığından, seller, depremler, afetler ve acil sağlık durumlarında büyük “fırsatlar” yaratır. Olağanüstü devlet yüksek komitesi ile sözleşmeler, danışmanlık, finansman, daha akıllı prosedürler, mali tedbirler, ikramiyeler, sosyal güvenlik destekleri, ekonomik ve politik düzeyde çok çekici iktidar konumları yaratılır. Her olağanüstü hal daha fazla güç yoğunluğu gerektirir ve bu nedenle iktidar mücadelesinin yoğunlaştırılması ona eşlik eder.

Sadece son birkaç hafta içinde merkezi hükümet ile merkez sağ tarafından yönetilen bölgeler arasında bazı sert tartışmalar yaşandı ve bu da hemen yasaklayıcı önlemlere yol açtı. Devlet kurumları içinde yargı yetkisi, yetkililer ve istihdam tedbirleri konusunda anayasal kısımlara da dokunan tartışmalardı. 24 Şubat’ta, Bakanlar Konseyi Başkanı Giuseppe Conte (Hükümet lideri) o kadar ileri gitti ki yerel yönetimlerin sağlık sektöründeki yetkilerini kaldırmaya hazırdı, bu Anayasa’nın 120. maddesi altında ve olağanüstü durumlarda mümkündü. Ertesi gün gerginlikler hükümet ve bölgeler arasındaki “kontrol odası” sebebiyle patlama noktasına gelmişti. Bu bağlamda, gazeteler Salvini ve Renzi (Lega’nın sağ partisi ve merkez sol Demokrat Parti’nin eski üyeleri) tarafından olası bir ulusal birlik hükümeti hakkında konuşurken Salvini bizzat kendisi 27 Şubat’ta Mattarella Cumhurbaşkanı ile görüşmek ve ondan müdahale talebinde bulunmak için gitti. Ertesi gün Renzi bu ihtimali reddetti. Açıkça görülüyor ki bu ilk aşama ile bazı siyasi anlaşmalar yapılmıştı. Bu küçük tiyatro, onun hararetli ifadeleri, acımasız önlemleri ile birlik olmaya hitap ediyor; bu tiyatro sağlık ihtiyaçlarından ziyade siyasi ihtiyaçlar tarafından yönlendiriliyor gibi görünüyor.

Sonraki haftadan itibaren 4 Mart’ta vaka sayısında etkili bir artış oldu ve bulaşma da Kuzey İtalya bölgelerinin dışına yayıldı. Conte, birkaç gün içinde kısıtlamaları ciddi şekilde sıkılaştıran ve aynı zamanda gösteri ve toplanma özgürlüğünü de etkileyen bir dizi kararname yayınlamaya başladı. 4 Mart 2020 tarihli Bakanlar Konseyi Kararnamesi (DPCM) okulda, üniversitelerde ve diğer öğretim faaliyetlerinde derslerin askıya alınmasını sağladı ve 3 Nisan’a kadar tüm ulusal bölge için geçerli kısıtlayıcı önlemler getirdi. Bu kararname ile aynı zamanda, hem kamu hem de özel herhangi bir yerde -sinema ve tiyatro da dahil olmak üzere- kişiler arası güvenlik mesafesi olan 1 metreye saygı duyulmayan kalabalıkların oluştuğu her türlü gösteri, olay ve performansı askıya alındı.

Bu önlemi, Grev Garanti Komisyonu’ndan (grevlerin yasalara uygunluğunu kontrol eden devlet otoritesi), koronavirüs acil durumunda, grev hakkını etkili bir şekilde askıya alan iki açıklama izledi. 24 Şubat’taki ilk açıklamanın içeriği 25 Şubat’tan 31 Mart’a kadarki tüm grevleri askıya almak için genel bir davetti, bu açıklama 6 Mart’ta beklenen okul grevlerini mahvetti. 28 Şubat’taki ikinci açıklama, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ve 9 Mart’a çağrısı yapılan genel grevin askıya alınmasını açıkça istedi. Bu aslında 9 Mart için sendikaların çoğunun çağrıyı geri çekmeye zorlandığı özel bir grev yasağıydı, sadece Slai Cobas grevi sendika ve grevciler için ağır ceza riskine rağmen devam ettirdi.

7-8 Mart arasındaki gecede, 8 Mart 2020 tarihli yeni bir DPCM derhal yürürlüğe girecek ve çok katı önlemler alınacaktı. Madde 1, tüm Lombardiya bölgesini ve Piedmont Emilia Romagna’nın 14 bölgesini, Veneto ve Marche’yi de içine alacak şekilde -acil durumlar ve tabi ki iş haricinde- giriş, çıkış ve hareket yasağı sağlayan “Kırmızı Bölge”yi genişletmektedir. 2. madde gösterileri tamamen yasaklayarak ulusal topraklardaki kısıtlayıcı tedbirleri artırmaktadır: “Hem kamusal hem de özel herhangi bir yerde sinema ve tiyatro da dahil olmak üzere her türlü gösteriler, etkinlikler ve performanslar askıya alındı”.

Sonunda 9 ve 10 Mart arasında yeni bir kararname çıkarıldı, DPCM 9 Mart 2020’ye göre: Adalar da dahil olmak üzere tüm ulusal bölgeye yayılan, seyahat ve evden çıkma kısıtlamaları sebebiyle sadece iş, acil sağlık durumu ve gereklilik nedeniyle evlerden çıkılabiliyor. Buna ek olarak “Bir kamu alanında veya halka açık herhangi bir alanda toplanılması her türlü ulusal bölgede yasaktır”.

[Yeni DPCM, 11 Mart’ta restoranlar, kafeler, barlar gibi birçok mağaza ve aktivitenin kapatılması için yayınlandı. Kararname tüm işverenlerin işçilere hijyenik koruma sağlamaları ve enfeksiyondan kaçınmak için çalışma alanını organize etmelerini öngörmektedir, ancak çoğu durumda buna saygı gösterilmemektedir.]

DPCM ile 4 Mart’ta, tam anlamıyla toplantı ve gösteri yapma özgürlüğünün askıya alınmasından bir metre uzaktayken, yetkililerin tüm girişimleri yasaklama yetkisi ile düzenlenen 9 Mart DPCM ile 3 Nisan tarihine kadar tüm toplanma biçimlerini tamamen yasakladılar. Kararnamenin belirsiz formülasyonu, kamu düzeninden sorumlu yetkililere kararnameyi yorumlama için yeterli güç alanı bırakıyor. Ayrıca on yıllarca süren grev önleme tedbirlerinden sonra, grev hakkının kesin olarak askıya alınması sürecine ulaştık. Bu kararnameler yıkıcı bir etkiye sahipti, zaten 4 Mart’taki ilk DPCM’nin tarihinin, NonUnaDiMeno’nun yerel gruplarının ve diğer kadın gruplarının birçok şehirde düzenlediği 8 Mart gösterilerinden birkaç gün önce olması çok fazla karışıklık yarattı. Birçok şehirde, medya tarafından koronavirüs acil durumunun tetiklediği korkular ve sağlık riskleri hakkındaki gerçek korkular inisiyatiflere katılmayı zorlaştırdı; hükümet önlemi, yerel grupları sokaklardaki birçok gösteriyi iptal etmeye yönlendirdi. Bununla birlikte birçok yerde, gösterilerin düzenlenmesi mümkün olmasa bile, önlemlere ve korkuya direnen bazı farklı şekillerle mitingler, performanslar düzenlendi.

Bu kurallar önümüzdeki birkaç saat içinde değişebilir, daha da sıkılaştırılabilir veya yeni önlemlere eşlik edebilir, ancak durum hala oldukça karışıktır. Şu anda 3 Nisan’a kadar tüm gösteri ve toplantı türleri keyfi olarak halk sağlığını tehdit ettiği gerekçesiyle tüm bireysel ve toplumsal hareketler yasaklanmıştır ve gereksiz ilan edilip cezaya açık hale getirilmiştir. Bu önlemlerin son yıllarda meşruiyetini kanıtlayabilen ve uluslararası düzeyde bir seferberlik günü olan 8 Mart gösterileri üzerinde güçlü bir etkisi varsa, birçok bölgesel mücadeleye, işçi hareketlerine, yerel protestolara, en radikal hareketlere ne olacak? Böyle bir bağlamda çalışmaya devam etmesi gerekenler, hapishanelerde kilitli olanlar, başka nedenlerle tıbbi tedaviye başvurmak zorunda kalanlar, evi ya da hijyen hizmetlerine erişimi olmayanlar, sağlıksız veya güvencesiz konutlarda yaşayanlar, spekülatörlerin ve vurguncuların kibir ve şantajına maruz kalanlar; bu insanların kendilerini örgütlemek, haklarını savunmak, iyi koşullar elde etmek, dayanışma biçimleri yaratmak nasıl mümkün olur? Olağanüstü halin hükümete daha fazla güç verdiği, içinde cumhurbaşkanının gösterileri ve toplantıları keyfi olarak yasaklayabileceği, “disiplin ve sorumluluk” için çağrıda bulunduğu grev hakkının kaldırıldığı bir ortamdayız. Bu çok tehlikeli bir durum.

Sadece hapishanelerdeki durumla başa çıkmak için seçilen askeri yaklaşımı düşünün, İtalya genelinde 27 hapishanede patlak veren ayaklanmalar, bu ülkenin nüfusunun bir kısmının yaklaşık 61.000 kişinin aşırı kalabalık ve hijyenik olmayan felaket koşullarında yaşadığını açıkça ortaya koyuyor. Bu yüzden bu durumda, tek talepleri af yoluyla gelen özgürlük. Şimdilik, devlet bu talebe çevik kuvvetler, kötü şöhretli GOM’lar [hapishanelerin polis gücünün özel isyan-karşıtı mangaları] ve ordu ile karşılık verdi. Şu anda Modena ve Rieti arasındaki mahkumlar arasında, hala ölüm nedenlerinin tespit edilemediği, ancak devletin ve aygıtlarının sorumluluğunun açıkça görüldüğü 11 [şimdi 15] ölüm var. Hapishanelerin dışında tutsakların akrabaları ve dayanışma gruplarının da etrafını polis çevirmişti. Hükümetin olağanüstü hal kararnameleri nedeniyle dışarıdaki bu basit mevcudiyet yasadışı sayılabilir.

Acil durumun ilk haftalarından bu yana durgunluk ve ekonomik kriz hakkında konuşulmasına dikkat edilmelidir. Aslında İtalya’daki ve dünyadaki birçok üretim sektörü, koronavirüs acil durumunun sonuçlarından etkileniyor ve şimdi bazı yerel yöneticiler üretim faaliyetlerinin geçici olarak durdurulmasını öneriyor. Ancak durgunluktan kaçınmanın milyonlarca işçi için ne anlama geldiğini çok iyi biliyoruz; işten çıkarmalar çoktan başladı, kayıt dışı işçiler için birçok vadeli sözleşme yenilenmeyecek, proje sözleşmesi veya sistem dışı ekonomi altında çalışanlar maaş alamayacaklar. Ancak hepsi bu kadar değil, bu durumdan gerçekten mutlu olan ve çalışanların haklarını ve özgürlüklerini kısıtlamayı amaçlayan “deneyler” ile istihdam ilişkilerine daha derinlemesine müdahale etme fırsatını kullanmak isteyenler var. Repubblica’nın [ana İtalyan gazetelerinden biri] tarafından 24 Şubat’ta yayınlanan bir makalesinde Politecnico di Milano’daki Akıllı Çalışma Gözlemevi başkanı Mariano Corso şöyle diyor: “Koronavirüse ek olarak, verimli çalışmamızı etkileyen ve sadece ofiste bulunmanın getirilerinin bir getirisi olduğu düşüncesi şeklindeki virüsün de üstesinden gelmeliyiz”. Bu nedenle, grevler ve gösteriler askıya alınırken, işten çıkarmalar ve teşhir kesinlikle askıya alınmaz ve yöneticilerin istekleri de geri çevrilmez. Aksine, daha fazla kamu parası talep ederken ve evlerindeki birkaç bin güvencesiz işçiyi terk ederken “Milan durmuyor” [ekonominin duramayacağını söylemek için] diyebilirler.

Monti liderliğindeki hükümetin son on yıl içerisinde kamu sağlık finansmanındaki en ağır kesintilerden birine karar vermesi ve on yılda toplam Ulusal Sağlık Servisi’nden 37 milyar avroyu alıkoyduğu son durgunluk ile aynı durumdayız. Koronavirüs acil durumuyla bağlantılı ekonomik krizin yeni bir “fedakarlık” mevsimine yol açması gerçek bir risk.

Bizden kolektif sorumluluk adına bir adım geri atmamızı istediklerinde, sadece bizimle alay ediyorlar. Korumadan sorumlu yapıların çoğunu ortadan kaldırmanın yanı sıra, hastanelerde yatak sayısını önemli ölçüde azaltan, hatta sağlık kliniklerinin ve hastanenin kapatılmasına yol açan halk sağlığının paramparça edilmesinden kim sorumlu? Ciddi hava kirliliği, zararlı üretim ve sağlıksız yaşam ve çalışma koşullarının neden olduğu solunum hastalıklarının yayılmasından kim sorumlu? Koronavirüs nedeniyle risk altında olduğu düşünülen birçok insanın hala çalışmaya zorlanmasından ve emekli olamamasından kim sorumlu?

Sağlık hizmetimizi yok edenler, kronik solunum yolu hastalıklarında artışa neden olanlar, bizi işsiz bırakan veya yaşlılıkta çalışmaya çivileyen kurumlar, partiler ve sanayiciler; şimdi de bizi sorumlu tutmaya çalışıyorlar, başka fedakarlıklar yapmamızı ve protesto etmememizi istiyorlar.

Bu acil durumun dikkate alınması gereken bir diğer yönü de toplumda bırakacağı yara izi. İtalya aniden “savaş” iklimine dalmış durumda. Bu durum karantinaya alınan alanların militarizasyonu için değil, ilk günlerden bu yana tüm ülkenin dikkatini kutuplaştıran siyasi ve medya iletişiminin daha da etkili olması içindir. Akşamları sunulan günlük bültenlerdeki, gün içerisindeki ölü-enfekte-iyileşmiş insan sayılarının sunulması; devletin önlemleri ve disipline yönelik çağrıları, hijyen tavsiyelerine saygı ve olası vakaları bildirmek için verilen telefon numaralarıyla ilgili haberler ile birlikte rutin haline geldi. Bu dönemin bazı sonuçları ancak daha sonra görülebilir olmakla birlikte, geri kalan sonuçlar zaten göz önündedir. Bu bağlamda devlet enfeksiyona, ölüme, kaosa karşı halk sağlığının tek garantörü gibi “görünmektedir”. Bu görünüm, Çin modelini yüceltenler ve hatta tek çözüm olarak güçlü bir devlet veya diktatörlük çağrısı yapmak için Hobbes’un üstündeki tozu alanlar tarafından daha da vurgulanıyor. Gerçekte, devlet halk sağlığının kökünden sökülmesine başkanlık etmiştir ve doğası gereği sanayicilerin, büyük patronların talepleriyle, vatandaşların sağlığını korumaktan ve ihtiyaçlarını karşılamaktan daha fazla ilgilidir.

Üzerine yorum yapma niteliğimin olmadığı, enfeksiyonu sınırlamaya yönelik kısıtlayıcı önlemlerin fiili etkinliği sorusunun ötesinde, körü körüne ve eleştirel olmayan uygulanan sert tedbirlerle edinilen otoriter yaklaşım, ortada bir değerlendirme hatası varsa felakete yol açabilir. Aynı zamanda, “İç mekanda kalın ve sorunla ilgilenmemize izin verin.” algısı kaçınılması gereken, toplumda çok tehlikeli bir sorumsuzluk ve çoçuklaşma sürecini tetikler. Bu acil durumdaki güçsüzlük ve imkansızlık hissi çok yüksek. Bireysel ve kolektif tercihlerin ve inisiyatiflerin aşağıdan yukarı örgütlenmesinin önemini ihmal etmemize sebep oluyor. Bu önlemler, toplumsal ilişkilerin daha da parçalanmasına, her türlü bireysel ve kolektif öz-savunmanın yıkılmasına ve insanların toplumsal düzeyde tepki verme yeteneklerine olan tüm güvenlerini kaybetmelerine sebep olabilir. Otoriterlik, bu durumlarda vazgeçilmez koruma biçimlerini temsil edebilecek dayanışma, farkındalık, bireysel sorumluluk, kolektif yüzleşmenin yerini alamaz. Sadece birçok şehirde ortaya çıkan öz-örgütlenme biçimlerinin, örneğin işini kaybeden veya ücretlerini alamayan kişilere destek için yiyecek dağıtımı ya da hayatta kalmak için gerekli olan diğer basit ama hayati faaliyetler amacıyla oluşturulan dayanışma biçimlerinin yasadışı kabul edilebileceğini düşünün.

Şu anda baskın olması gereken sorumluluk hissi hizaya girerek, kendini kapatarak, hükümetin her şeyi çözmesini beklemek değildir, belki de yine de işe yarayacak çünkü hastalığın düşüsü zaten çok yakında. Bizim sorumluluğumuz, bu bağlamda sömürülen ve ezilenlerin tümü için sağlık, sosyal ve siyasi düzeyde araç olabilmeleri amacıyla dayanışma ağlarını canlı tutmak ve güçlendirmektir.

Hem toplu, bilinçli ve dayanışma içinde sağlık riskiyle karşılaşmak, hem de devlet ve patronların acil durumdan faydalanarak sokaklardaki muhalefetin veya işyerlerindeki sendikalist hareketlerin susturulmasını herhangi bir şekilde sağlamalarını önlemek için onlarla karşı karşıya gelmek önemlidir. Bu gibi zamanlarda, hükümetin baskıcı tedbirlerine karşı grev, gösteri ve toplanma özgürlüğünü tekrardan hatırlatmak önemlidir. Çünkü sağlık risklerini göz ardı etmeden, özgürlük ve siyasi uygulanabilirlik alanlarını korumak, mevcut dayanışma ve karşılıklı destek ağlarını güçlendirmek önemlidir. Ayrıca tüm bunlar bittiğinde virüsün kendisinden daha kötü bir gerçekle yüzleşmemize gerek kalmamasını sağlamak da önemlidir.

Dario Antonelli / Umanità Nova, İtalyan Anarşist Federasyonu’nun Haftalık Anarşist Gazetesi

Bu çeviri Meydan Gazetesi’nin 52. sayısında yayınlanmıştır.

The post Dario Antonelli / Umanità Nova : “İtalya’da Dayanışma Karantinaya Alınamaz” appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2020/03/29/dario-antonelli-umanita-nova-italyada-dayanisma-karantinaya-alinamaz/feed/ 0
Errico Malatesta’nın Gazetesi: Umanita Nova https://meydan1.org/2015/06/05/errico-malatestanin-gazetesi-umanita-nova-2/ https://meydan1.org/2015/06/05/errico-malatestanin-gazetesi-umanita-nova-2/#respond Fri, 05 Jun 2015 13:10:35 +0000 https://test.meydan.org/2015/06/05/errico-malatestanin-gazetesi-umanita-nova-2/ Umanita Nova’nın 1920’den bu yana ezilen halkların sesi olmaya devam ettiğini biliyoruz. Bize Umanita Nova’nın nasıl kurulduğundan bahseder misiniz? Anarşist hareket içerisinde günlük bir anarşist gazete fikri 1908-1909 yıllarında ortaya çıkmıştır. Milano’da yayımlanan anarşist “La Protesta Umana” (Protestocu İnsan) dergisinin redaktörleri Ettore Molinari ve Nella Giacomelli dergilerini günlük bir gazeteye dönüştürmeyi önermeleri ile Hareket bu […]

The post Errico Malatesta’nın Gazetesi: Umanita Nova appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Meydan Gazetesi- Malatesta'nın gazetes, Umanita Nova

Umanita Nova’nın 1920’den bu yana ezilen halkların sesi olmaya devam ettiğini biliyoruz. Bize Umanita Nova’nın nasıl kurulduğundan bahseder misiniz?

Anarşist hareket içerisinde günlük bir anarşist gazete fikri 1908-1909 yıllarında ortaya çıkmıştır. Milano’da yayımlanan anarşist “La Protesta Umana” (Protestocu İnsan) dergisinin redaktörleri Ettore Molinari ve Nella Giacomelli dergilerini günlük bir gazeteye dönüştürmeyi önermeleri ile Hareket bu fikri gerçekleştirmeye iyice yaklaşmıştır.

UCAI (İtalyan Komünist-Anarşist Sendikası) Nisan 1919’da Firenze Kongresinde kurulmuştu. Bu Kongrede oluşan yeni örgütte 94 yerel grup ve federasyonun temsilcilerinin yanı sıra, üye olmadan işbirliği yapmak isteyen farklı akımlardan pek çok anarşist yer alıyordu. Ettore Molinari ve Nella Giacomelli kongrede ulusal düzeyde yayımlanacak günlük bir anarşist gazete çıkarmayı önerdiler. Kongre Molinari, Giacomelli ve Spinaci’ye projenin gerçekleştirilebilirliği üzerine çalışma ve finansmanı için abonelikleri başlatma görevini verdi. Projenin gerçekleştirilebilirliği hakkında şüpheler ve günlük bir anarşist gazetenin anarşist dergilerin çeşitliliğine zarar verebileceğine ilişkin endişeler vardı. Nihayet Ekim 1919’da editör komitesinin yayımladığı bir bildiri ile çalışmalar başladı ve büyük başarı ile sonuçlanan finansman çalışmalarına başlandı.

Gazetenin adı “Umanità Nova” (Yeni İnsanlık)’ın Nella Giacomelli tarafından önerildiği düşünülmektedir. Nella, toplumsal devrimlerin artık bir düş olmadığı ve liberteryan komünizmin erişilebilir bir hedef olduğu bir dönemde bu ismin “en yüksek emellerimizi ve herhangi bir sapma olmaksızın bunlara nasıl ulaşacağımızı” temsil etmesi gerektiğini ifade etmiştir.

Errico Malatesta Temmuz 1919’dan bu yana günlük bir anarşist gazete fikrini desteklemekteydi. Firenze Kongresi sırasında Londra’da sürgündeydi, Ekim 1919’da İtalya’ya döndü ve bu yeni anarşist günlük gazetenin baş editörlüğüne getirildi.

26 Şubat 1920 tarihinde “Umanità Nova”’nın 1. sayısı yayımlandı, bu sayı Sosyalist Parti’nin yayını olan “Avanti” tarafından selamlanmıştır. Gazete bir ay sonra günlük 60.000 tiraja ulaşmıştır.

Umanita Nova’ya yazan, Malatesta gibi anarşist mücadeleyle sembolleşmiş diğer yoldaşlar kimlerdi?

Umanità Nova’nın sayfalarından İtalyan ve Avrupa anarşizminin tarihi de geçmiştir. Editör komitesinde Malatesta ile birlikte Ettore Molinari, Giovanni Forbicini, Carlo Molaschi, Pasquale Binazzi, Luigi Damiani, Luigi Fabbri ve diğerleri yer almışlardır.

Gazetenin çalışanları arasında genç Camillo Berneri; o yıllarda devrimci mücadele ile Bolşevik baskı arasında ve halen Rusya’da yaşamakta olan Rus anarşist Volin; 1920’de 300 000 üyesi olan anarko sendikalist USI (İtalyan Sendikalist Birliği)’den Armando Borghi vardı.

Gazetenin anarşist hareket üzerindeki tarihi ve güncel etkilerinden bahsedebilir misiniz?

Umanità Nova , devam etmekte olan devrim sürecinde zafere ulaşmayı sağlayacak bir araç olarak ortaya çıkmıştır. Devrimci güçler ve anarşist hareketin sendikalaşma ihtiyacı arasındaki ortak cepheyi oluşturmuş ve bireyselci ve örgütlenme karşıtı dahil, tüm eğilimlere platform sağlayacak ortak bir propaganda aracı yaratma girişiminden doğmuştur. UAI (İtalya Anarşist Sendikası), bir yıl önce kurulan UCAI’nin yerine geçecek bir yapı olarak Temmuz 1920’de Bologna Kongresi’nde kurulmuştur . Kongre’de 700 yerel grup ve federasyon temsil edilmiştir. UAI’nin yapısı UCAI’ye nispeten daha esnekti ancak, teorik prensiplerden ve stratejilerden oluşan “Programma” aynı idi. UAI yine de hemen hemen tüm eğilimleri bir araya toplamıştır. Bu süreçte Umanita Nova çok önemli bir rol oynamıştır. Kuruluşundan bu yana gazete anarşist hareketin başvuru noktası ve İtalya’da anarşist basının ana sesi olmuştur. Bugün Umanita Nova FAI’nin (İtalya Anarşist Federasyonu) eylemlerinde merkezi bir rol oynamaktadır. FAI Umanita Nova’nın yayımlanmasını, dağıtımını ve idaresini üstlenmiştir. Bunların yanı sıra gazetenin editörlerini ve baş editörünü de UAI atar (baş editörlük basın özgürlüğü yasaları nedeni ile zorunludur). Bugün Umanita Nova yalnızca FAI’yi değil genel anlamda sosyal anarşizmi de temsil etmektedir,

Çıktığından bu yana Umanita Nova ne tür zorluklarla karşılaştı? (Operasyonlar, saldırılar, polis baskısı vb.)

Devlet Umanita Nova’nın başlangıcından bu yana yayımlanmasını engellemeye çalışmıştır. Bunu, parası önceden ödenmiş olmasına rağmen devlet işletmeleri olan kağıt fabrikalarından teslimatı geciktirerek yapmıştır. Bunun üzerine kağıt fabrikalarına enerji sağlayan Valdarno linyit madencileri toplu grev tehdidinde bulunarak gazeteye kağıt teslimini kısa sürede sağlamışlardır.

Mart 1921’de faşist bir ekip Umanita Nova’nın Milano ofisini ateşe vermiş, bunun üzerine gazete Roma’dan yayınına yeniden devam etmiştir.

1922’de Mussolini’nin iktidara gelmesi ile gazete faşist rejim tarafından zorla kapatılmıştır. Bu kapatma hakaret suçlamaları ve ihbarları; idari konularda düzensizlik iddiaları ile yüksek para cezaları; basım araçlarının faşistler tarafından sabote edilmesi; daha önceki editörlere, idari görevdeki konsey üyelerine karşı fikir suçlarına ilişkin ihbar ve suçlamalar; Umanita Nova’nın belge ve mali kaynaklarına el koyulması gibi pek çok baskıcı adımdan sonra gelmiştir.

Faşist dönem sırasında gazete İtalyan anarşistlerin sürgünde olduğu ülkelerde tek sayı halinde ara sıra çıkmaya devam etmiş, 1943 ve 1945 yılları arasında Firenze, Cenova ve Roma’da basılan binlerce kopya ile yayınına yasa dışı olarak devam etmiştir. Umanita Nova silahlı antifaşist ve Birleşik Krallık, ABD, Fransa gibi ülkelerden oluşan Müttefik Ülkelerin askeri diktatörlüğüne karşı gelişen başkaldırının bayrağı ve sesi olmuştur. Gazete Mayıs 1945’e kadar Frenze’de 14 sayı basılmış ve 8000 tiraja ulaşmıştır. Bu baskı için Müttefik Mahkemeleri dizgici Lato Latini’yi hapis cezasına çarptırmıştır.

İzleyen dönemlerde editör komitesi üyelerine karşı fikir suçlarına yönelik suçlamalar ve ihbarlar olmuştur; son yıllarda sadece faşistlerden ve polisten karalamaya yönelik bir kaç suçlama ile karşılaştık.

Gazeteyi hangi sıklıkla yayınlıyorsunuz? Gazetenin hedef kitlesini kimler oluşturuyor?

Her hafta yeni bir sayı çıkarıyoruz. Hem baskı hem de İnternet yayınımıza binlerce abonemiz var. FAI grupları ve bireyler her hafta kendi çevrelerinde ve bölgelerinde, yürüyüşlerde ve sokaklarda dağıtım yapıyorlar. Ayrıca FAI üyesi olmayan pek çok anarşist grup ve birey de Umanito Nova’yı dağıtmaktadırlar. Bunların yanı sıra çok sayıda sosyal merkez, kitapçı, büfe ve kütüphane de Umanito Nova’yı bulundurmaktadır.

Gazete sadece anarşist okurlara yönelik bir yayın değildir; tam tersine hedef kitlesi çalışanlar, sömürülen ve ezilen gruplar ve var olma mücadelesi verenlerdir. Aslında Umanita Nova sayfalarında teorik tartışmalara yer versek de, temel olarak bir propaganda ve alternatif bilgi aracıdır. Bu nedenle anarşistlerin bulunduğu ve ezilen halkla birlikte mücadele ettiği her yerde bulunabilir.

Meydan Gazetesi- Umanita Nova

Kobane Direnişi ve Rojava Devrimi hakkındaki makaleleriniz burada oldukça etki yarattı. Ummanita Nova’da farklı coğrafyalardaki mücadelelere de yer veriyorsunuz. Bunu yapmaktaki amacınız nedir?

Tüm sömürülen ve ezilen halkların mücadelesi ile uluslararası dayanışmayı, farkındalık yaratmak ve bu mücadeleleri destekleyerek yoldaşlarımızı teşvik etmek açısından önemli buluyoruz.

Bu bilgilendirme eylemi FAI’nin IFA ile ilişkileri sayesinde gerçekleşmiştir. Size Kobane Direnişi ve Rojava Devrimi hakkında bolca konuşma imkanı sağladığınız için teşekkür ederiz. Bunu iyi yapabildiysek sizin yazdıklarınız ve FAI olarak da sizlerle kurduğu aramızdaki ilişki sayesinde de olabilmiştir.

Eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Evet, Umanita Nova’yı farklı kılan öz yönetim karakterini vurgulamak istiyoruz. Haftalık gazetemizin editörlüğü ve idaresi dışında, hali hazırda belirttiğimiz üzere, FAI yoldaşları olarak siyasi rollerimiz de öz yönetimle yürütülmektedir. Gazetenin baskı ve dizgisi de anarşist yoldaşlarımız tarafından işbirliği ile yapılmaktadır.

1974 yılına kadar Umanità Nova Roma’da eski İtalyan Komünist Parti’nin günlük gazetesi “L’Unità” ile aynı basımevinde basılıyordu. 1974’te anarşist hareket kendi basımevini kurmaya ve tam bir otonomiye sahip olmaya karar verdi. Böylece Carrara’da basıma yönelik bir kooperatif kuruldu. Bu kooperatif halen her hafta Carrera’da Umanita Nova’yı basmaktadır.

Gazetenizde deneyimize yer vermek istediğiniz için size teşekkür ederiz.

Katkılarınız sayesinde Rojava Devrimi hakkında konuşmaya devam etmeyi umuyoruz.

Anadolu ve Mezopotamya’da toplumsal mücadelenizin başarısının devamlı olmasını dileriz.

Çeviri: Sevinç Karaca

Bu söyleşi Meydan Gazetesi’nin 27. sayısında yayımlanmıştır.

The post Errico Malatesta’nın Gazetesi: Umanita Nova appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2015/06/05/errico-malatestanin-gazetesi-umanita-nova-2/feed/ 0
Anarşist Yayınlar Dizisi(2)- İtalya’da Anarşist Yayınlar – Zeynel Çuhadar https://meydan1.org/2015/06/05/anarsist-yayinlar-dizisi2-italyada-anarsist-yayinlar-zeynel-cuhadar/ https://meydan1.org/2015/06/05/anarsist-yayinlar-dizisi2-italyada-anarsist-yayinlar-zeynel-cuhadar/#respond Fri, 05 Jun 2015 12:42:28 +0000 https://test.meydan.org/2015/06/05/anarsist-yayinlar-dizisi2-italyada-anarsist-yayinlar-zeynel-cuhadar/ 19. yüzyılın başında İtalya’da; toplumsal muhalefet yarımadada süren ulusal mücadeleden bir hayli etkilenmiştir. Dönemin cumhuriyetçi hareketine öncülük eden Mazzini ve Garibaldi’nin temelini attığı Yeni İtalya Hareketi, ulusların bağımsızlığı fikrinden hareket ediyordu. Belki de bu sebepledir ki anarşizmin İtalya’ya gelişi çok uzun sürmedi. İtalya, Garibaldi ve Mazzini’nin etkilendiği Proudhon’un yanında, Bakunin’in fikirleriyle de tanışıyordu. 1864’te Bakunin’in […]

The post Anarşist Yayınlar Dizisi(2)- İtalya’da Anarşist Yayınlar – Zeynel Çuhadar appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Meydan Gazetesi- Anarşist Yayınlar Dizisi İtalya'da Anarşist Yayınlar

 

Anarşist Yayınlar isimli yazı dizimizde bu ay, İtalya’da yayınlanmış ve halen yayınlanmakta olan dergileri, gazeteleri inceliyoruz. Hem yazılarıyla hem de yaşamıyla anarşist devrim mücadelesine büyük katkıları olmuş Malatesta’nın kurduğu Umanita Nova gazetesiyle yaptığımız röportajı da sayfalarımızda okuyacaksınız.

 

19. yüzyılın başında İtalya’da; toplumsal muhalefet yarımadada süren ulusal mücadeleden bir hayli etkilenmiştir. Dönemin cumhuriyetçi hareketine öncülük eden Mazzini ve Garibaldi’nin temelini attığı Yeni İtalya Hareketi, ulusların bağımsızlığı fikrinden hareket ediyordu.

Belki de bu sebepledir ki anarşizmin İtalya’ya gelişi çok uzun sürmedi. İtalya, Garibaldi ve Mazzini’nin etkilendiği Proudhon’un yanında, Bakunin’in fikirleriyle de tanışıyordu. 1864’te Bakunin’in İtalya ziyareti orada bulunan diğer anarşistleri derinden etkiledi. 1865 ve 1867 yılları arasında Napoli’de bulunan Bakunin, bu süreçte bir grup gençle tanıştı. Giuseppe Fanelli, Carlo Gembuzzi, Saverio Friscia, Alberto Tucci, Stefano Caporusso gibi isimlerin yer aldığı bu grup 1867 yılının Şubat ayında kuruldu. Liberta e Giustizia (Freedom and Justice) ismiyle anılan grup, aynı yılın Ağustos ayında kendileriyle aynı adı taşıyan dergilerini yayınlamaya başladı.

1869 yılında Napoli’de Enternasyonal’in ilk İtalya seksiyonu kuruluyordu ve aynı yıl kendini enternasyonalist olarak tanımlayan La Campana (The Bell) yayınlanmaya başladı. La Campana büyük oranda Bakunin’in fikirlerinden hareket ediyordu. 1872 yılında St. Imier Kongresi’nde; Kara Enternasyonal olarak da anılan Anarşist Enternasyonal’in kurulmasıyla anarşizm, İtalya’da daha spesifikleşiyor ve örgütlü bir hareket olarak belirginleşmeye başlıyordu. Anarşizm, İtalya’da dünya anarşizmiyle aynı döneme tekabül eden bir zamanda başlasa da ilerleyen süreçte İtalya dışına yayılan bir yol izledi. Anarşizm düşüncesini İtalya topraklarında toplumsallaştırmaya çalışan devrimciler ülke dışına sürgün edildi, bunun haricinde İtalyan işçiler de dünyanın farklı yerlerine ekmeklerini kazanmak için topluca göç ettiler. İşte bu sebeple İtalya’da incelediğimiz anarşist yayınların bir bölümü İtalya’nın dışında yazılan ve dağıtılan yayınlar oldu.

Umanita Nova

 

umanitanova2

Kurucuları arasında Errico Malatesta, Antonio Cieri, Camillo Berneri, Armando Borghi, Carlo Frigeria gibi isimlerin yer aldığı İtalya’nın en eski ve en köklü anarşist gazetesi olan Umanita Nova, 1920 yılında yayın hayatına başladı. Gazete, 1922 yılında faşist Mussolini’nin önderliğindeki rejim tarafından kapatılana dek, günlük periyotta yayınlandı. 1945 yılında faşist iktidarın çöküşü ile birlikte haftalık olarak yayın hayatına geri döndü. İtalya Anarşist Federasyonu (FAI)’nun sözcüsü olan gazetenin editör ekibi de yine federasyonun doğrudan demokrasiyle aldığı kararlarla belirleniyor.

95 yıldır, anarşist devrim mücadelesini inatla sürdüren Umanita Nova, tarihinden ödünç aldığı mücadeleyi büyütmeye devam ediyor.

Diğerleri…

1870’li yıllar anarşist yayıncılık açısından önemli bir dönemdi. Bu yıllarda anti-otoriter fikirler yerel bültenler ve gazeteler aracılığıyla ülkenin her yerine yayıldı. 1873 yılında Il Risveglio (The Awakening) ve Il Comunardo (The Communard) yayın hayatına girdi. 1876’da Il Martello (The Hammer), 77’de ise Jesi’de L’Anarchia (The Anarchy), 1877’de Bolletino Socialista Anarchico Rivoluzionario yayınlanmaya başladı. 1878 yılında Modena bölgesinde ise L’Avvenine (The Future) yayınlanıyordu. Görüldüğü gibi İtalya’nın farklı noktalarında anarşist yayıncılık yerellerdeki güçlü etkisiyle on yıllarca süren bir yayıncılık ve örgütlenme faaliyetine dönüştü.

Errico Malatesta’nın editörlüğündeki ilk yayın olan La Question Sociale (The Social Question), 1884 yılında Firenze’de yayına girdi. Dergide yayınlanan Enternasyonalist Program daha sonra Malatesta’nın Anarşist Program’ına evrildi. Gazete o tarihlerde enternasyonalist etiketini kullanıyordu, yazarlardan Andrea Costa, parlementarist bir çizgiye kayıp ayrılınca gazetenin anarşist çizgisi de netleşmiş oldu. 1889’da Malatesta, İtalya’dan sürgün edildi, Fransa’ya gittiğinde L’Associazione (The Association) isimli yayını Nizza kentinde yayınlamaya başladı. Ancak Fransa’nın Malatesta’yı sınır dışı etme kararı hala aktif olduğundan gazeteyle birlikte Londra’ya geçti. L’Associazione, toplamda 7 sayı yayınlandı. 1895’te bireyci çizgide yayın yapan L’Avvenine Sociale, 1897’de ise Malatesta ve Luigi Galleani tarafından L’Agitazione isimli gazete yayınlandı. 1 yılda 52 sayı yayınlan L’Agitazione’un temel gayesi işçilerin birlikteliklerini artırmak ve işçi hareketini desteklemekti.

A Rivista Anarchica

Şubat 1979’da ilk sayısını yayınlayan dergi, aylık olarak yayımlanmakta ve yayın hayatına halen devam etmektedir. İtalyan müzisyen Fabrizio de Andre’nin de destekçilerinden biri olduğu dergi, bugüne kadar yayınlanmış tüm konularını tek bir online arşivde toplamıştır.

 

giustizia_e_liberta_18_06_1937

1900’lü yıllara gelindiğinde Milan kentinde, Oberdan Gigli ve Giovanni Gavilli tarafından Il Grido della Forra’nın yayınlandığını görüyoruz. 1903’te anarşist komünist eğilimlerin bir propagandası olan Il Libertario (The Libertarian), Pasquale Binazzi tarafından yayınlandı. 1903’te Pietro Gori ve Luigi Fabbri tarafından yayınlanan Il Pensiero (The Thinking) kültürel tartışmalarda anarşizmi savunmayı ve saygınlık kazandırmayı amaçlıyordu. On yıldan fazlasını zindanlarda geçirmiş Errico Malatesta ve eğitim, doğum kontrolü, militarizm konularında çalışmalar yapmış Luigi Fabbri tarafından çıkarılan Pensiero e Volanta da devlet baskısından ve yasaklardan nasibini almıştı. 1924 ve 1926 yılları arasında yayınlanan dergi, iki haftada bir yayınlanıyordu. Dergiye Malatesta ve Fabbri’nin dışında Camillo Berneri, Luce Fabbri (Epichars takma adıyla), Carlo Molaschi gibi isimler de katkıda bulundu.

İtalya dışında, fakat İtalyan anarşistleri tarafından İtalyanca yayınlanan gazetelere ise Amerika’da 1895 ve 99 yılları arasında Malatesta’nın editörlüğünde yayınlanan La Question Sociale ve 1903 yılında Barre Vermont’ta Luigi Galleani tarafından yayınlanan Cronaca Sovversiva’yı örnek gösterebiliriz. Bunların dışında İtalyan anarşistlerin yayınladığı Fra Contadini, L’Internazionale, Fronte Libertaria, Per l’Azione Diretta, Bolletino d’Informazione Anarcosindicalista gibi yayınların da varlığını bilmekteyiz. 

 

Zeynel Çuıhadar

[email protected]

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 27. sayısında yayımlanmıştır.

The post Anarşist Yayınlar Dizisi(2)- İtalya’da Anarşist Yayınlar – Zeynel Çuhadar appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2015/06/05/anarsist-yayinlar-dizisi2-italyada-anarsist-yayinlar-zeynel-cuhadar/feed/ 0