The post Vergi Ödemesi Ertelenmesine İlişkin Detaylar Açıklandı appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Koronavirüsü krizine karşı alınmaya çalışılan tedbirler kapsamında Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında ödenmesi gereken muhtasar ve katma değer vergilerinin 6 ay ertelenmesi ile ilgili olarak Gelir İdaresi Başkanlı bir açıklama yaparak uygulamanın hangi alanlarda faaliyet yürüten mükellefleri kapsadığını açıkladı. Başkanlık, uygulamaya ilişkin esasların ise daha sonra duyurulacağını belirtti.
Vergi ödemesi ertelemesinden yararlanacak vergi mükellefleri şu başlıklarda toplandı:
1. Perakende Ticaret ve Alış Veriş Merkezleri
Market, büfe, bakkal, şarküteri, manav, dondurmacı, tuhafiye, kasap, inşaat malzemeleri satışı, küçük ev eşyaları ile beyaz eşya satışı, mobilya satışı, ev tekstili, kitap ve kırtasiye, gazete ve dergi, ayakkabı ve giyim eşyası perakende satışı, oyuncakçı, tıbbi ve ortopedik ürünler, eczane, kuyumcu, çiçekçi, pazarcılar, balıkçılar, pastane ve fırınlar, kişisel bakım ve kozmetik ürünlerinin satışı vb. her türlü ürünün perakende olarak satışına yönelik faaliyetler ile alışveriş merkezleri ve buralarda perakende satış faaliyetinde bulunanlar.
2. Demir Çelik ve Metal Sanayii
Demir, çelik, alüminyum, bakır, kurşun, çinko, kalay imalatı ile bunların imalatçılar tarafından satışı.
3. Otomotiv
Otomobil, kamyon, kamyonet, otobüs, minibüs, midibüs, traktör, motosiklet, römork, karavan gibi tüm motorlu kara taşıtlarının imalatı ile toptan ve perakende satışı.
4. Lojistik-Ulaşım
Hava, kara, demiryolu, deniz ve her türlü suyolu ile yapılan her türlü şehir içi ve şehirlerarası yük ve yolcu taşımacılığı, otoyol, tünel ve köprü işletmeciliği, depolama ve antrepoculuk faaliyetleri, havaalanı yer hizmetleri gibi her türlü lojistik ve ulaşım hizmetleri.
5. Sinema ve Tiyatro Faaliyetleri
Tiyatro, opera, bale, sinema, konser gibi her türlü sanatsal faaliyetler.
6. Konaklama
Otel, motel, pansiyon, tatil köyü gibi konaklama faaliyetleri, tur operatörü ve seyahat acenteliği faaliyetleri, rezervasyon hizmetleri gibi her türlü konaklama ve buna ilişkin faaliyetler.
7. Yiyecek ve İçecek Hizmetleri
Lokanta, kafe, kıraathane, kahvehane, çay ocakları, kantinler, ulaşım araçlarında bulunan büfeler gibi her türlü yiyecek ve içeceklerin sunumuna yönelik hizmetler.
8. Tekstil ve Konfeksiyon Faaliyetleri
Kumaş ve iplik imalatı, her türlü pamuktan, yünden, tiftikten, elyaftan ve kumaştan mamul ürünlerin imalatı ile giyim ve ev tekstili ürünlerinin imalatı ile satışı gibi her türlü tekstil ve konfeksiyon imalat ve satışı.
9. Etkinlik ve Organizasyon
Gösteri, kongre, konferans, ticari fuar ve etkinliklerin organizasyonu ile internet kafe, oyun, düğün ve nikâh salonu, spor merkezleri gibi yerlerde gerçekleştirilen her türlü etkinlik ve organizasyon faaliyetleri.
The post Vergi Ödemesi Ertelenmesine İlişkin Detaylar Açıklandı appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Lübnan’da Halk Düzenin Değişmesini İstiyor – Lea Khalil appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Lübnan’da yüz binlerce insanın rejimin yıkılması için çağrıda bulunduğu 17 Ekim’de başlayan eylemler devam ediyor.
LiHaqqi adlı siyasi oluşumun çağrısıyla sokağa çıkanlar, Bakanlar Kurulu tarafından yapılan Whatsapp vergileri dahil olmak üzere, benzin ve tütün fiyatlarına eklenen ve artan KDV gibi vergilere karşı sokak eylemleri yapmaya başladılar.
Hükümetin Whatsapp’a uyguladığı vergiyi geri çekmesine rağmen süren eylemler, yıllardır kronikleşen ekonomik krize karşı, daha iyi yaşam koşulları ve yolsuzlukların sona ermesi talebiyle her yere yayıldı.
Eylemlerde halen yakın coğrafyalar da dahil olmak üzere, dünyanın farklı bölgelerinde süren direnişlere dayanışma gösteren pankartlar da açıldı. Benzer şekilde, Suriye, Filistin ve Mısır’da da Lübnan’daki direnişçilere selam gönderen eylemler yapıldı.
Dört gün içinde direnişçilerin sayısı tüm Lübnan’da iki milyonu aştı. Böylesi büyük katılımlı bir eylem Lübnan’da ilk defa oluyordu. Cumhurbaşkanı, meclis başkanı, parlamento üyelikleri ve başbakanlık makamlarının, dini ve mezhepsel dengeler gözetilerek dağılımının yapıldığı Lübnan’da uzunca bir süre hükümet kurulamaması sonrası geçtiğimiz Şubat ayında iktidara gelen Saad Hariri’nin ulusal birlik hükümetine karşı en ciddi meydan okuma bu oldu.
Eylemlerde ana yolların çoğu yanan lastiklerle kapatıldı. 21 Ekim’de yapılan çağrıyla eylemlerin ve genel grevin sürdürülmesi kararı alındı. Genel grev çağrısı ise beklenenin aksine sendikalar tarafından değil, sokak eylemlerini yönlendiren direnişçilerce sosyal medya üzerinden yapıldı.
Geçtiğimiz birkaç yılda Lübnan’da halkın farklı kesimleri farklı bölgelerden alternatif medya kanalları yaratmaya çok fazla enerji harcadılar. Bu medya kanalları eylemlerin örgütlenmesinde önemli bir rol oynadı. Alternatif medya kanallarının kullanılması ana akım medya tarafından verilen haberlerin güvenirliliğinin sorgulanmasına ve bu haberlerin bazı partiler tarafından finanse edildiğinin anlaşılmasına ya da medyayı daha şeffaf olmaya zorluyor.
Üniversitelerde akademisyen ve öğrencilerden, greve katıldığı için tacize uğrayan ve işten atılan işçilerin savunmasını üstlenen avukatlara dek, eylemlere halkın desteği söz konusuydu. Bununla birlikte Hariri yanlılarının güçlü olduğu Sünni ve Hizbullah etkisindeki, Lübnan’ın güney bölgelerinde de eylemlere katılım dikkat çekiciydi.
Yanan lastikler nedeniyle kapatılan yollardan alternatif yollara geçemleri için insanlara ücretsiz motosiklet servisleri yapıldı, ana arterler kapalı olduğundan, direnişçiler havaalanından insanları motosikletleriyle aldılar. Tüm bunlar toplumda dayanışma duygusunun güçlenmesini sağladı.
Öte yandan Roumieh ve Zahle Hapishaneleri’nde sokak eylemlerini desteklemek için ayaklanmalar olduğu öğrenildi . Eylemlerin caydırıcı etkisiyle Başbakan Saad el Hariri kabinesine ekonomik krize çözüm bulmak için 72 saat verdiğini söyledi. 72 saat sonra yeni bir vergi içermeyen ve bakanların maaşının %50 oranında düşürüldüğünü, iletişim sektöründe 2020 yılında yeni bir zam içermeyen bir plan açıkladı.
Ancak eylemlerini sürdüren halk bu planı reddederek, sokakları terk etmeyeceğini duyurdu. Eylemcilere, devletin kolluk güçlerinin yan sıra Hizbullah milislerinin de saldırılarının olduğu biliniyor.
29 Ekim’de Hariri, halkın taleplerine cevap veremediği için istifa etti. Direnişçiler kutlamalar yaptı ama daha fazla taleple sokakta kalmaya devam ettiler. Hizbullah lideri Hasan Nasrallah direnişçileri ülkeyi kaos ve ekonomik dengesizliğin eşiğine getirmekle suçladı. Hizbullah’la birlikte 8 Mart İttifakı’ndan olan Cumhurbaşkanı Michel Aun’un bu istifada karar verici olacağını söyleyen Nasrallah, eylemlerde sık sık atılan “Halk bu düzenin değişmesini istiyor” sloganına atıfta bulunarak bu düzenin sona ermeyeceğini söyledi ve ülkede 1975-1990 arası yaşanan savaşı işaret edip üstü kapalı bir tehdit konuşması yaptı.
18 Ekim gecesi ordu çevik kuvvet polisini eylemleri bastırmak için görevlendirip sahaya indirdi. Resmi rakamlara göre 70 kişi gözaltına alındı ama eylemciler bu rakamın 300 civarında olduğunu söylüyor. Bazı direnişçiler bir gece gözaltında tutulduktan sonra Beyrut’taki Helou Polis Karakolu’ndan serbest bırakıldı. Gözaltına alınanların darp edildiği görüldü.
Parlamento sözcüsü Nabih Berri’nin Şii AMAL ( Afwaj Al-Muqawama Al-Lubnaniyya-Lübnan Direniş Tugayı) Hareketi’ne bağlı milisler Sour ve Nabatiyeh’de insanlara bıçak ve demir joplar ve bazen gerçek mermilerle saldırdı. Beyrut’ta bir kişinin bu milislerin saldırısında kalbinden vurularak öldürüldüğü rapor edildi. AMAL ve Hizbullah bayraklarını taşıyan milis çetelerinin konvoyları Beyrut’ta halkı terörize etmeyi denedi ama başaramadı. Eylemcilerin çadırlarını yakıp yıkmaya kapatılan yolları açmaya çalıştılar ama güçlü bir direnişle karşılaştılar.
Lübnan’da mücadele hala devam ediyor ve güçleniyor. Bankaların karına uygulanan vergiler, doğrudan olmayan vergilerin ve artan vergilerin azaltılması, politikacıları ve bakanları son 30 yıl boyunca hesap verebilir kılmak için bağımsız bir hukuk sistemi, kamusal alanların özelleştirilmesi problemi, kamusal paranın çalınmasının ve yolsuzluğun önlenmesi halen acil talepler arasında.
Lea Khalil
Çeviri: Ahmet Soykarcı
Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 51. sayısında yayınlanmıştır.
The post Lübnan’da Halk Düzenin Değişmesini İstiyor – Lea Khalil appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Sigaraya 1 Ay İçinde Yeni Zam appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararı’na göre; sigaradan alınan maktu vergi tutarı 0.2895 liradan, 0.3899 liraya yükseldi. Ağustos ayı itibariyle sigaraya yeni zam gelmişti. 1-3 TL’lik zammın ardından 12 TL’ye satılan bir sigara 15 TL’ye yükselirken, 16 TL’ye satılan bir sigara da 17 TL olmuştu.
Bu durum, paket başına alınan asgari maktu vergi tutarının 7.8 liraya yükseldiği anlamına geliyor. Yakın zamanda da bir paket sigaradan alınan asgari maktu vergi tutarı 5.35 liradan 5.79 liraya yükselmişti. Sigaranın vergi oranı yüzde 67, maktu vergi tutarı ise 0.4539 TL olarak açıkladı.
Yapılan zamların paketlere yansıyıp yansımayacağı firmaların alacağı kararla belli olacak ancak sigaralara yeni zamların gelmesi bekleniyor.
The post Sigaraya 1 Ay İçinde Yeni Zam appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Ticaret Savaşı Kızışıyor appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>ABD Başkanı Trump’ın Çin mallarına (özellikle çelik ve alüminyuma yönelik) yönelik ek vergi kararına, Çin Maliye Bakanlığı’ndan misilleme geldi. İthal edilen 128 mala %15-25 oranında ek gümrük vergisi uygulanacağı açıklandı.
ABD’nin ek vergi kararının, AB ve Kanada’yı da kapsadığı açıklanmış, sonrasında Mayıs ayına kadar muaf olacakları açıklanmıştı. Aynı uygulama için Çin’e yönelik herhangi bir erteleme olmadığı vurgulanmıştı. Çin mallarına yönelik ek vergilerden kaynaklı 60 milyar dolar tutarında Çin malının ve dolayısıyla Çin ekonomisinin etkileneceği vurgulanırken, Çin Maliye Bakanlığı’nın bu misillemesi, durumun bir ticaret savaşına dönüşeceğinin en büyük göstergesi.
The post Ticaret Savaşı Kızışıyor appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Patronun Milyonlarının Vergisi %0, İşçinin Asgari Ücretinin Vergisi %20 appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Çalışma ve Sosyal güvenlik bakanlığının resmi sitesindeki rakamlara göre Asgari ücret (net) 1.777,50 TL iken kesilen 373,44 TL vergi ve fon parası sonrası işçinin eline 1.404.06 TL geçiyor. Aynı zamanda faturalarda, markette, giyimde, beyaz eşyada yani işçi yaşamında kullandığı her alanda vergi ödemeye devam ediyor. İşçilerden alınan bu vergiler sayesinde devlet şirketlerin milyonluk vergi borçlarını siliyor 5 kuruş istemiyor!
Alttaki fotoğrafta patronların devletle anlaşıp sildirdiği vergi borçları yazıyor. Üsteki fotoğrafta da devletin faturalarla işçilerden aldığı vergiler görülüyor.
Kaynak: Genç İşçi Derneği
The post Patronun Milyonlarının Vergisi %0, İşçinin Asgari Ücretinin Vergisi %20 appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Halklara Karşı Kullanılacak Silahlar, Halkın Vergileriyle Alınacak appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, açıklamasında, “Gelecek yıl bütçesinde cari harcamaları net şekilde reel olarak düşüreceğiz” dedi ve “Bakanlıklara harcama imkanını bu kez vermeyeceğiz; araç/bina kiralama ve satın alma konusunda çok net tavır olacak, çok istisnai haller dışında izin verilmeyecek. Önümüzdeki sene sadece yeni silah sistemlerini almak için savunma sanayine aktaracağımız ilave kaynak muhtemelen 17-18 milyar TL olacak” ifadelerini kullandı.
Silah satın almak için borçlanmayacaklarını, vergiyle bunu halledeceklerini söyleyen Şimşek, “Net olarak MTV’den gelecek gelir 2 milyar lira civarında. Savunma harcamalarını borçlanma yerine sağlıklı vergi gelirleriyle yapmak istiyoruz; borca yüklenmek makro ekonomi istikrarını riske atmak olur. Gelecek yıl etrafımızdaki tehditlerle baş edebilmek için ilave silah sistemleri gündemde, bunu borç yerine vergiyle karşılamak istiyoruz” dedi.
The post Halklara Karşı Kullanılacak Silahlar, Halkın Vergileriyle Alınacak appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post Yunanistan’daki Ekonomik Kriz ve “Ödeme!” Hareketi – Molly Yarrow appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Yunanistan’da da ekonomik krizin ardından, yaklaşık iki yıldır hükümette olan liberal kapitalistler bütçe açığını kapatmak için ekstra vergiler koymaya devam ediyor. Bütün kapitalist ülkelerde olduğu gibi zenginler bu vergilerden muaf tutulurken, krizin faturası yine yoksullara kesiliyor.
Durum böyleyken Yunanistan’da örgütlenen “Ödeme!” Hareketiyle birçok insan ağır vergileri ve yüksek harçları ödemeyi reddetti. Yüksek yol paralarına karşı, otobüs biletlerine yapılan zamlara karşı, acil servisler ve kliniklerdeki muayene ücretindeki artışa karşı ve daha birçoğuna karşı… İnsanlar bu adaletsiz önlemler zemininde ya da komşuluk-yerellik ekseninde örgütlenerek, hayatları için mücadele etmeye başladılar. Bu insanların örgütlülüğüne baktığımızda, farklı siyasi partiler noktasında göze çarpan bir ayrım yok. Bu, ortak düşmana karşı verilen ortak bir mücadelenin gerekliliği ile gerçekleşiyor.
Yunanistan’da insanlar, harçları ve vergileri ödemeyi reddetmeye başlayarak eylemler düzenlediler.Bu vergileri nasıl ödemeyeceklerine ve yasal yaptırımlar noktasında neler yapılabileceğine dair tüyoların yer aldığı kılavuzlar hazırlayıp dağıttılar.
Bu örnekler arasında en önemlilerinden biri, elektrik tesisatı olan her yapıya uygulanan tüketim vergisine (“haraca”) karşı, halkın elde ettiği başarıdır. Bu haracın tahsili, “vatandaşların yasalara uyması ve vergilerini düzenli olarak ödemeleri için” elektrik faturalarına yansıtılarak yapılıyor. (Benzer kesinti Türkiye’deki elektrik dağıtım şirketlerinin faturalarında da mevcut.) Eğer kişi bu vergiyi ödemeyi reddederse elektriği kesiliyor. Uzunca bir süre televizyon kanalları, birçok hükümet yanlısı gazete insanları bu konuda korkutmaya çalıştı. Buna rağmen insanlar bu vergiyi ödemeyi reddetti ve mücadele etmeye başladı. Elektrik şirketinin şubeleri önünde, bakanlık önünde, meclis önünde eylemler gerçekleşti. Elektrikçiler örgütlendi ve vergi ödemediği için elektiriği kesilen evlerin, elektriğini yasal olmayan yollarla yeniden bağlayan ekipler oluşturdular. Birçok farklı sendika (kesilen elektriği yeniden bağlayan elektrik şirketindeki işçiler gibi) bu mücadeleyi destekledi. Sonuçta bu mücadele, hükümetin bu yasayı yeniden gözden geçirmeye ve ödeyemeyecek durumda olanları (işsizler, kalabalık aileler, düşük gelirliler, ücretli çalışanlar vs.) bu “haraç”tan muaf tutan bir düzenleme yapmaya zorladı. Örgütlenen mücadele, oldukça önemli. Yasa tamamen iptal edilmemiş olsa dahi, küçük bir başarı elde edildi ve bu mücadele sonuna dek devam edecek.
Yunanistan’da “Ödeme!” dışında başka birçok mücadele de devam etmekte. Bu örnekler dayanışma ve kolektif çaba ile birçok şeyin başarılabileceğini gösteriyor. Ve sadece bu da değil; bu mücadeleler dünyanın başka yerlerinde başka halklara da ilham veriyor: Tıpkı bugünlerde İspanya’da da ortaya çıkan benzer bir hareket “Yo no Pago” (Ödemiyorum) gibi…
Molly Yarrow
Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 9. sayısında yayımlanmıştır.
The post Yunanistan’daki Ekonomik Kriz ve “Ödeme!” Hareketi – Molly Yarrow appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>The post “Çüş Oha Yuh” – Oğul Akdoğan appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>Hükümet halkı nasıl soyacağının hesabını herhangi bir açık bırakmayacak şekilde her detayıyla hayata geçiriyor
Yoksulun tepesine basa basa iktidarını sürdüren AKP hükümetinin, halkın sırtına yüklediği keyfi uygulamalarından biri de ev ve iş yerlerine gelen faturalara yansımış olan kesintiler.
Hükümetin kalkınmak için yapamayacağı şey yok!
Geçenlerde televizyonda doğalgaza ve elektriğe yapılan zamlarla ilgili bir haberde vatandaşın birine soruyorlar; asgari ücret belirlendi 774 lira, ancak yapılan son zamlarla vatandaş bu parayla yine zorda kalacağa benziyor. Vatandaş soruya cevap veriyor, “Başbakan kalkınma peşinde, gelişiyoruz. Eee zam yapıyorsa, vardır bir bildiği”. Yani bizim de çorbada tuzumuz olsun der gibi konuşuyor. Yalnız çorba kaynamış, dibi tutmak üzere. Nasıl mı?
Faturalara yansıyan zamların peşi sıra yapılıyor olmasının “bilinen nedeni” kalkınma peşindeki ülkenin giderek borçlanması, borcun artması ve artan borcun envai çeşit vergi saçmalıklarıyla hissettirilmeden vatandaştan kesilmesi. Olayın özetinin özeti bu, ancak vatandaşın cebinden çıkan bu kesintilerin “asgari” yani çorba da bir miktar tuz olmadığı, neredeyse insanlardan zorla “gasp” edildiği gözden kaçmamalı. Peki bu gasp nasıl oluyor?
Bir faturaya 9 çeşit vergi ve fon
Elektrik faturası incelendiğinde, faturaya yansıyan enerji bedelinin dışında, 9 çeşit vergi ve fon olduğu görülmektedir. Bunlar Kayıp- Kaçak Bedeli, Dağıtım Bedeli, Perakende Satış Hizmet Bedeli, Sayaç Okuma Bedeli, İletim Sistemlerini Kullanma Bedeli, Enerji Fonu, TRT Payı, Elektrik Tüketim Vergisi ve KDV şeklinde sıralanır. Fatura tutarı incelendiğinde 100 liralık bir faturanın yaklaşık 50 lirası enerji bedeli ise, 50 lirası da bu 9 çeşit vergi ve fon adına kesilmektedir.
Kaçak elektrik bahane! Rant şahane!
Hükümet bu bedellere gerekçe olarak “kaçak” olarak tabir edilen elektrik kullanımına işaret etmektedir. Elektrik kaçağı bir bölgeye verilen belirli watt elektrik dışında kullanıldığı tespit edilmiş olan enerji kullanımıdır. Bu kullanımın bedeli bölgesel değişkenlik göstererek, vatandaşın elektrik faturasına yansımakta, eşit miktarda dağıtılmaktadır. Şu sıralar meclise önerge olarak sunulan, kaçak kullanım meselesi yani “Herkes ‘dürüst vatandaş’ olmalı, kimse kimsenin faturasına ortak olmamalı” sözleri gündemde. Özellikle gecekondu yerleşimlerinin bir sorunu olarak gösterilmek istenen bu durum, hükümetin insanları birbirine düşürmek amacıyla uydurduğu esas sorunu görünmez kılma çabasıdır. Zaten yıllardır her hükümet kayıp, kaçak denilen sorunu çözme yöntemini “Doğudaki kaçak kullanıyor, onların bedelini batıdaki ödüyor” propagandasıyla yapmaktaydı. Yani bu konuda iktidar da muhalefet de aynı tarafta, ama farklı çalıp oynuyorlar. Biri kaçak elektrik peşinde, diğeri enerji bahanesiyle (HES)lerle köylünün suyunu gasp etme peşinde. Zaten hükümetin asıl istediği enerji ve ekonomi konusunda kalkınma değil, kalkınma adıyla insanları kandırma politikasıdır.
Peki bu “kaçak” olarak tabir edilen bedel neye göre belirleniyor?
Kaçağın nasıl belirlendiğine ilişkin, Enerji Piyasası Denetleme Kurumu’dan bir yetkilinin basına yansıyan bir konuşması oldukça düşündürücüydü. Yetkili, “Mevcut teknoloji eski olduğu için kayıp ve kaçağı tam olarak ölçmek mümkün olmuyor. O nedenle genel bir oran alıp bunu ülke çapında uyguluyoruz” demişti. Bu itiraf bile “kaçak tutar” diye vatandaşın faturalarına yansıyan bedelin tümüyle keyfi bir uygulama olduğunu ortaya koymaktadır.
Hem zamlar hem de faturalara yansıyan bu keyfi kesintilerle yine olan yoksullara oluyor. Ancak hükümetin elini cebimize sokarak gasp etiği bu keyfi uygulamalara karşı, bizlerin de yapabileceği şeyler var. Faturalara yansıyan bu kesintilere itiraz etmeli, bu konularla ilgili mecra olan Hakem Heyetleri’ne keyfi olarak alınan pay için müracaat ederek kısaca bizden alınanı geri alabiliriz. Hakem Heyetleri’nde alacağımız sonuç olumsuz olsa bile, davayı Tüketici Mahkemesi’ne taşıyarak hukuki bir mücadele başlatabiliriz. Benzer bir hukuki kazanım yakın bir tarihte yaşandı. Emekli öğretmen olan İhsan Çolak, lehine sonuçlanan karar sonrasında, elektrik faturasına yansıyan 25 aylık kesintilerin toplamını icra yoluyla geri aldı. Emekli öğretmen İhsan Çolak, “Kayıp kaçak bedeli”, “Perakende satış hizmet bedeli”, “Sayaç okuma bedeli”’, “İletim bedeli” adı altında kesinti yapılmasını haksızlık olarak nitelemiş, faturaya yansıtılan toplam bedel üzerinden, harcanan elektrik, KDV ve kesintilerin ay ay dökümünü yaptı. 25 ayda 2 bin 788 liralık fatura ödeyerek kendisinden fazla tahsil edildiğini öne sürdüğü 707 lirayı AKEDAŞ’tan geri aldı. Ancak bu bir örnek kazanım olsa da herkes için bu şekilde sonuçlanmayabilir. Devletin adaletinin zenginin, şirketin, patronun ve kendi tarafında olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda, yoksulun bu işten pek çıkarı olmasa da, yine de bu gaspın peşine düşmeliyiz. Böylelikle asıl hırsızın kaçak elektrik kullanmaya mecbur bırakılmış yoksul değil, elini zorla cebimize atan hükümet olduğunu deşifre etmeliyiz.
Kontörlü sayaç soygunu
Hükümet artık kontörlü sayaç uygulamasını zaten hayata geçirmiş durumda. Yani paran varsa suyun, elektriğin ve ısınmak için gazın var. Paran yoksa hiçbirini kullanmaya da hakkın yok. Kontörlü sayaç ile ilk olarak halk, hizmet garantisi almaksızın belediyeye ve belediyelerin anlaşmalı olduğu şirketlere ödeme garantisi vermiş oluyor. Son zamanlarda Tayyip’in “tasarruflu olalım” sözlerinin ardında bu uygulamanın büyük payı var. Önce sayaç montajları, sonra kontör dolumu yapmak için ödenen nakit para yani sıcak para. Belediyeler ve anlaşmalı şirketler için hepsi kazanç, hepsi birer rant kapısı. Vatandaş, eline tutuşturulan bu kartlı sistemle yaşamsal ihtiyaçlarını karşılamak için daha da borçlanacak ve bir sömürünün daha pençesine düşecek.
Bir de bu sayaçların kontrolünü yapacak, dijital faturalarını yazacak ve denetleyecek olan görevliler var. Özelleştirmelerle birlikte taşeron şirketlere çalışan ve çoğu geçici olan bu görevliler söktükleri sayaç, tespit ettikleri kaçak kullanım üzerinden de prim kazanacaklar. Böylece sökülen her sayaç, kesilen her kullanım ihtiyacı, her ihbar bu görevli için ekmek parasına; soğukta, karanlıkta ve susuz kalacak olan için de eziyete dönüşecektir.
Sosyal adaletsizlik, sosyal patlama
Hükümet halkı nasıl soyacağının hesabını herhangi bir açık bırakmayacak şekilde her detayıyla hayata geçiriyor. Ancak bu gaspın getirisi şimdilik pek hissettirmese de ilerleyen zamanlarda büyük bir sosyal adaletsizliğin sonucu olarak karşımıza çıkacaktır. Ve burada karşı karşıya gelen yine yoksullar ve işsizler olacaktır. Umalım ki böyle olmasın, bu adaletsizlikler yerini hükümete, belediyelere, şirketlere ve patronlara karşı oluşacak olan toplumsal bir adalet mücadelesine bıraksın.
Oğul Akdoğan
[email protected]
The post “Çüş Oha Yuh” – Oğul Akdoğan appeared first on Meydan Gazetesi.
]]>