yürüyüş – Meydan Gazetesi https://meydan1.org Anarşist Gazete Tue, 01 May 2018 11:34:31 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.3.13 2018 Maltepe 1 Mayıs’ı https://meydan1.org/2018/05/01/2018-maltepe-1-mayisi/ https://meydan1.org/2018/05/01/2018-maltepe-1-mayisi/#respond Tue, 01 May 2018 09:33:27 +0000 https://seninmedyan.org/?p=36680 12.00 : Maltepe’de yapılacak 1 Mayıs mitingi alanına doğru İdealtepe, Kartal ve Feyzullah Caddesi olmak üzere 3 kolda oluşturulan kortejler yürüyüşe başladı.   13.33: Maltepe sahildeki miting alanına girişler sürüyor. 14.00 Maltepe Mitingi saygı duruşunun ardından başladı. Miting konuşma ve halaylarla devam ediyor.  

The post 2018 Maltepe 1 Mayıs’ı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

12.00 : Maltepe’de yapılacak 1 Mayıs mitingi alanına doğru İdealtepe, Kartal ve Feyzullah Caddesi olmak üzere 3 kolda oluşturulan kortejler yürüyüşe başladı.

 

13.33: Maltepe sahildeki miting alanına girişler sürüyor.

14.00 Maltepe Mitingi saygı duruşunun ardından başladı.

Miting konuşma ve halaylarla devam ediyor.

 

The post 2018 Maltepe 1 Mayıs’ı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2018/05/01/2018-maltepe-1-mayisi/feed/ 0
Adalet Yürüyüşüne – Mitingine Dair https://meydan1.org/2017/07/11/adalet-yuruyusune-mitingine-dair-2/ https://meydan1.org/2017/07/11/adalet-yuruyusune-mitingine-dair-2/#respond Tue, 11 Jul 2017 17:01:41 +0000 https://test.meydan.org/2017/07/11/adalet-yuruyusune-mitingine-dair-2/ Parlamenter muhalefetin beklenmedik bir manevrayla Kemal Kılıçdaroğlu liderliğinde başlattığı Adalet Yürüyüşü, genelde muhalefetini sandık dışında yapmayan CHP için oldukça radikaldi. Kemal Kılıçdaroğlu’nun 24 günlük “Adalet Yürüyüşü”, Maltepe Miting Meydanı’nda sonlandı. Adalet talebinin, tutuklanan CHP milletvekili Enis Berberoğlu nezdinde tüm OHAL mağdurlarını kapsadığı muammasıyla başlayan ve biten yürüyüşün anlamı da, bu muammada kalarak kaybolacaktır. Maltepe’deki miting […]

The post Adalet Yürüyüşüne – Mitingine Dair appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Parlamenter muhalefetin beklenmedik bir manevrayla Kemal Kılıçdaroğlu liderliğinde başlattığı Adalet Yürüyüşü, genelde muhalefetini sandık dışında yapmayan CHP için oldukça radikaldi.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun 24 günlük “Adalet Yürüyüşü”, Maltepe Miting Meydanı’nda sonlandı. Adalet talebinin, tutuklanan CHP milletvekili Enis Berberoğlu nezdinde tüm OHAL mağdurlarını kapsadığı muammasıyla başlayan ve biten yürüyüşün anlamı da, bu muammada kalarak kaybolacaktır.

Maltepe’deki miting alanında KHK’lar ile işten atılan memurlar, akademisyenler, gazeteciler, gözaltılar, tutuklamalar, açlık grevlerine yönelik saldırılar gündemleştirilirken; OHAL’in kaldırılması birincil istek olarak belirginleşti.

Yürüyüş ve miting sürecine eklemlenen HDP ve devrimci muhalefetten bazı örgütlenmeler, yürüyüşe katılarak kattıkları renklerini, mitingde renksizliğe dönüştürmüşlerdir. Bu dönüşüm, toplumsal muhalefetin “yeni lideri” Kemal Kılıçdaroğlu tarafından bizzat istenmiştir. Kırmızı ve beyaz dışındaki renkleri istemediğini, yürüyüşün 24. günü baskın bir şekilde söylemişti. Bu, Tayyip Erdoğan’ın karşısına çıkmaya hazırlanan Kemal Kılıçdaroğlu’nun, muhalefetin tümünü toparlayabilmek için sunduğu şarttır.

Yürüyüş, mitingle beraber başkanlık seçimi için bir anlaşmaya mı dönüşüyordu?

Kemal Kılıçdaroğlu, yürüyüşün Maltepe Mitingi’yle bitmeyeceğini vaat ederken, “Adalet Yürüyüşü” süreciyle Enis Berberoğlu’nun birdenbire bırakılmayacağını bildiğini; ama bu sürecin, meclis ve sokak ile beraberce örgütlenerek bir şeyleri değiştireceğini söylüyordu.

CHP, kaybedilen birçok seçimden ve az biraz oyla kaybedilen referandumdan sonra, sandık sandık sıkışan toplum için bir sokak eyleminin, yürüyüşün gerekliliğini anlamış ve bu gerekliliğin manevrası ile Kemal Kılıçdaroğlu’nun toplumun “2019 adayı” olmasını istemiştir.

Yürüyüş ve miting değerlendirildiğinde, hedefe ulaşılmış gibi görünüyor.

Ve görünen köy kılavuz istemez; referandum sürecinde devrimci anarşistlerin eleştirdiği başlıklardan biri olan “parlamenter muhalefet ile devrimci muhalefetin ayrışmasının önemi”, bu süreçte de anlaşılmayacaktır. Bu süreç de meclisten sokağa, sokaktan sandığa, sandıktan meclise doğru sürecektir. Bu yanılgı döngüsünden çıkılmadıkça; Ne Adaleti, Ne de Özgürlüğümüzü Kazanamayız!

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 39. sayısında yayımlanmıştır.

The post Adalet Yürüyüşüne – Mitingine Dair appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/07/11/adalet-yuruyusune-mitingine-dair-2/feed/ 0
İspanya’da Kadınlardan ‘Şiddetinize Karşılık Vereceğiz’ Eylemi https://meydan1.org/2016/05/08/ispanyada-kadinlardan-siddetinize-karsilik-verecegiz-eylemi/ https://meydan1.org/2016/05/08/ispanyada-kadinlardan-siddetinize-karsilik-verecegiz-eylemi/#respond Sun, 08 May 2016 15:53:19 +0000 https://test.meydan.org/2016/05/08/ispanyada-kadinlardan-siddetinize-karsilik-verecegiz-eylemi/ İspanya’da binlerce kadın “şiddetinize karşılık vereceğiz” diyerek sokağa çıktı. 9 Nisan’da düzenlenen ve 250 farklı örgütün desteklediği yürüyüşe toplam 12 bin kadın katıldı. Yürüyüşe Bask bölgesinin yanı sıra Tolosa, Durango ve Barcelona, Madrid gibi büyük şehirlerden de katılım sağlandı. Kadınlar yönelik cinsel saldırılara, cinsiyet ayrımcılığı karşıtı hareketin suçlulaştırılmasına ve şiddetin toplumsal olarak teşvik edilmesine karşı […]

The post İspanya’da Kadınlardan ‘Şiddetinize Karşılık Vereceğiz’ Eylemi appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Meydan Gazetesi- İspanya'da Kadınlardan Şiddetinize Karşılık Vereceğiz Eylemi

İspanya’da binlerce kadın “şiddetinize karşılık vereceğiz” diyerek sokağa çıktı. 9 Nisan’da düzenlenen ve 250 farklı örgütün desteklediği yürüyüşe toplam 12 bin kadın katıldı. Yürüyüşe Bask bölgesinin yanı sıra Tolosa, Durango ve Barcelona, Madrid gibi büyük şehirlerden de katılım sağlandı.

Kadınlar yönelik cinsel saldırılara, cinsiyet ayrımcılığı karşıtı hareketin suçlulaştırılmasına ve şiddetin toplumsal olarak teşvik edilmesine karşı sokağa çıkan kadınlar, yürüyüşte ayrıca göçmenler ve mülteciler gibi şiddete uğrayan kesimlerin durumuna da dikkat çekti.

Bu haber Meydan Gazetesi’nin 33. sayısında yayımlanmıştır.

The post İspanya’da Kadınlardan ‘Şiddetinize Karşılık Vereceğiz’ Eylemi appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2016/05/08/ispanyada-kadinlardan-siddetinize-karsilik-verecegiz-eylemi/feed/ 0
1 Mayıs https://meydan1.org/2016/04/22/1-mayis-2/ https://meydan1.org/2016/04/22/1-mayis-2/#respond Fri, 22 Apr 2016 19:38:58 +0000 https://test.meydan.org/2016/04/22/1-mayis-2/ Aylardır her mitingi, yürüyüşü, eylemi yasaklayan; yasaklamadıklarında saldırıp gözaltına alarak tutuklayan; tutuklayamadığını operasyonlarla alıp yargılayan; yaşam için mücadele etmeyi suç sayan iktidarın baskısıyla karşı karşıyayız. Öyle ki, bu alçak ve acımasız düşmanın da korktuğu günlerin yakınındayız. Çünkü 1 Mayıslar her iktidar için korkutucu olmuştur. Etkisizleştirmek istedikleri 1 Mayısları bazen izinli ilan edip izole alanlara sıkıştırmış; […]

The post 1 Mayıs appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

1mayıs

Aylardır her mitingi, yürüyüşü, eylemi yasaklayan; yasaklamadıklarında saldırıp gözaltına alarak tutuklayan; tutuklayamadığını operasyonlarla alıp yargılayan; yaşam için mücadele etmeyi suç sayan iktidarın baskısıyla karşı karşıyayız.

Öyle ki, bu alçak ve acımasız düşmanın da korktuğu günlerin yakınındayız. Çünkü 1 Mayıslar her iktidar için korkutucu olmuştur. Etkisizleştirmek istedikleri 1 Mayısları bazen izinli ilan edip izole alanlara sıkıştırmış; bazen de izinsiz ilan ederek, yapacağı saldırılarını meşrulaştırmıştır. Taksim ezilenler için, ezenlere karşı senelerdir süren bir kavganın 1 Mayıs meydanıdır. Bugün bu meydan yine yasaklanmakta ve bu büyük baskının yaşandığı günlerde, 1 Mayıs’ın ve 1 Mayıs meydanı olan Taksim’in umut olması istenmemektedir. Umudumuz tahakümünüzü sarsacak ve biz kazanacağız.

Her yıl olduğu gibi bu yıl da yasaklara karşı meydanlarda olacağız. 1 Mayıs’ta Taksim’de, ezilenlerin sesini haykıracağız. Devrimci Anarşist Faaliyet’in Taksim çağrısıyla, meydanlara yasak koyanlara meydan okuyacağız.

Meydan Gazetesi’nde 1 Mayıs’ın az bilinen yönleriyle anarşist tarihini ve ezilenlerin mücadelesini anımsatmayı sorumluluk biliyoruz. Çünkü 1 Mayıs, 1800’lü yıllarda Haymarket Meydanı’nda “Günde 8 saat için” sokakları dolduranların ardından bugün her yerde, ezilenlerin kavgasının ve özgürlük mücadelesinin simgesi haline gelmiştir. ABD’de 1860’lara kadar giden süreçte ücret kesintisi olmadan günde 8 saat çalışma talebi ve mücadelesi, Haymarket 1886’da bir kıvılcıma dönüştü. Patronların sömürüsü ile beraber devletin yoğun baskısına karşı ABD’de, özellikle de Chicago’da, yükselen ve anarşistlerin etkin olduğu sınıf mücadelesi sürecinde yaşananları, yine devletin baskısının çok yoğun olduğu bu dönemde yükselen sınıf mücadelesini, sendikaları ve örgütlerde yaşanan tartışmaları incelemek önemlidir.

1870’lerde anarşizm, dünyanın birçok yerinde toplumsal bir hareket olarak ortaya çıktı. Anarşizmin halkların özgürlük mücadelesindeki ısrarı, Afrika, Asya, Karayipler, Avrupa ve Amerika kıtalarındaki ezilenlerin, öz örgütlü mücadelesini yaratmış; ideolojik olarak beslemiştir. Anarşist IWPA (Uluslararası Emekçiler Birliği), 1881’de ABD çapında örgütlenmişti ve IWPA’nın örgütleyicileri arasında Haymarket 1 Mayıs’ı sonrası idam edilerek katledilen Albert Parsons’un yoldaşları, Lucy Parsons gibi eski köleler ve August Spies gibi göçmenler de vardı. 1 Mayıs, kökeninden itibaren tüm ezilenlerin enternasyonal mücadelesiydi.

* * *

“Devrimci ve enternasyonel eylemle sınıf hakimiyetini yok etme” çağrısı yapan IWPA, 14 gazete yayınlıyor; bir yanda silahlı öz-savunma birimlerini, diğer yandan kültürel çeşitliliği içerisinde çeşitli toplumsal eylemler örgütlüyordu. Doğrudan eylemi savunarak, en iyi radikalleri bile çürüten bir adaletsizlik sistemi olarak nitelediği seçimleri reddediyordu.

* * *

1884 yılında anarşistlerin ilk günlük gazetesi Chicagoer Arbeiter-Zeitung, haftalık Fackel ve Pazar gazetesi Vorbote ile birlikte yayınlanıyordu. 1886’ya gelindiğinde Alman göçmeni işçi nüfus tarafından okunan bu gazetelerin dağıtımı 26.000’in üzerindeydi. Anarşistlerin, İngilizce’nin yanı sıra Roman ve İskandinav dillerinde gazeteleri de vardı. Böylece anarşist propaganda 1886’da Haymarket Meydanı’nı dolduranlarca tüm kıtaya yayılıyordu.

* * *

Chicago’da anarşistler, örgütlendiği sendikalarda işçi meclislerini ve özyönetimi savunuyorlardı. Bu “Chicago Fikri”ne sonradan anarko-sendikalizm denildi ve anarşist hareketin bir parçası oldu. Bu fikir IWPA Pittsburgh 1883 Kongresi’nde yayınlanan manifestoda görülebilir:

“Bir — Tüm imkanlarımızla, yani enerjijk, sürekli, devrimci ve enternasyonel eylemle mevcut sınıf hakimiyetini yok etmek.

İki — Üretimin kooperatif örgütlenmesine dayalı özgür bir toplumun inşası.

Üç — Üreten örgütlerin ticaret ve kar tacirleri olmadan aralarında denk ürünleri serbestçe takas etmesi.

Dört — Her cinsiyet için laik, bilimsel ve eşitliğe dayalı eğitimin örgütlenmesi.

Beş — Cinsiyet ve ırk ayrımı olmadan herkese eşit haklar.

Altı — Bütün toplumsal meselelerin bağımsız komünler ve birlikler arasında federal temelde yapılan serbest anlaşmalar yoluyla düzenlenmesi.”

* * *

1884’de Chicago’da toplanan ve anarşistlerin baskın olduğu FOTLU (Örgütlü Sendikalar Federasyonu) genel kongresi, bildirgesinde “1 Mayıs 1886’dan başlayarak yasal çalışma günü sekiz saat olacaktır” açıklamasını yapmıştır. 1885’te, Knights of Labor (Emek Kardeşliği) yerelinin desteğini alan FOTLU, talebin grevlerle ve eylemlerle destekleneceğini bildiriyordu. Haymarket 1 Mayıs’ından tam bir yıl önce anarşist gazete The Alarm’da “Günde 8 saat çalışmak da, 10 saat çalışmak da köleliktir” diyen Samuel Fielden Haymarket’te idama çarptırıldı. Daha sonra müebbet hapse çevrilen tutsaklığın ardından 1893’de serbest bırakıldı.

* * *

Anarşistler, Trades and Labor Assembly (Esnaflar ve Emekçiler Meclisi) and Knights of Labor yerelleri dahil, Chicago bölgesindeki çeyrek milyon işçiyle birlikte sekiz saatlik iş günü mücadelesine doğrudan katıldı. Anarşistlerin etkisiyle, sendikalarda 8 saatlik çalışma gününden daha büyük meseleler de tartışmaya başlandı. İş saatlerinin azaltılması gibi taleplerden kapitalist ekonomik yapının temelden değiştirilmesini içeren daha büyük bir toplumsal devrim algısı yaygınlaştı.

* * *

20 Eylül 1885’te Dad Street ve Burdett Road’da işsizlerin mitingi adı verilen eylemde konuşmacıları arasında Charles Wilfred Mowbay’ın da bulunduğu topluluğa polis “işlek bir caddeyi engellemek” gerekçesiyle saldırdi. Polis o gün, Charles Wilfred Mowbay’i ve yoldaşlarını tutuklamıştı. Bu tutuklama sonrasında yaşananlar, 1886’da Haymarket Meydan’ndaki toplanmanın da aralarında bulunduğu özgürlük kavgasının başlangıcı oldu.

***

Albert Parsons’un editörlüğünü yaptığı anarşist gazete The Alarm 23 Ocak 1886’da Bakunin’in “Bir Devrimcinin El Kitabı” adlı yazısını çevirerek yayınlamıştı ve aynı dönemde Bakunin’in Tanrı ve Devlet kitabının dağıtımı da yine Parsons ve yoldaşarı tarafından gerçekleştiriliyordu.

***

Chicago’da bütün şehir, on yıl önce, polis ve askerin yüzlerce işçiyi kurşunladığı demiryolu grevinde olduğu gibi bir kitlesel katilam karşısında hazırlanıyordu. 1 Mayıs 1886’da, ABD çapında 300,000’den fazla işçi 13,000 işyerini terk ederek, tarihteki ilk 1 Mayıs eylemine gidiyordu. 8 saatlik işgünü eylemcilerinin merkez üssü olan Chicago’da, anarşist IWPA, grevcilerden ve grevcilerin ailelerinden oluşan 80,000 kişinin katıldığı bir yürüyüş örgütledi.

* * *

İşçilerin büyüyen mücadelesine patronlar ve polis iş birliği şiddetli bir saldırıyı zaten planlıyorlardı. Chicago’da 1 Mayıs öncesinde asker ve polis güçlerine yeni silahlar sağlandı. Chicago Commercial Club (Ticaret Klübü) makinalı tüfekler alarak, bu silahları grevcilere karşı kullanılmak üzere, Illinois Ulusal Muhafızları’na verdi.

* * *

Sayıları giderek artan ve 100.000’e yaklaşan grevdeki işçilere yönelik saldırılar planlanıyordu. Bunlardan biri 3 Mayıs 1886’da, McCormick Reaper Works fabrikasındaki greve saldıran polisler ile işçiler arasında çatışma çıktı. Altı ay boyunca Pinkerton’ın silahlı ajanları ve polis, grev gözcülüğü yapan çelik işçilerini tehdit ve taciz etti. Bu işçilerin çoğu anarşistlerin örgütlediği Metal İşçileri Sendikası’ndandı. McCormick fabrikasının yakınlarındaki bir konuşma sonrasında 200 eylemci , grev saflarındaki çelik işçilerine katıldı. Polis, grevcilere saldırdığında işçiler de bu saldırıya karşılık verdi; yaşanan saldırıda grevdeki işçilerden dördü katledildi, birçoğu yaralandı.

* * *

Saldırının ardından öfkeyle dolan anarşistler, yaşanan polis şiddetine karşı; saldırının ertesi gününe Haymarket Meydanı’na bir eylem çağrısı yaptı. Çağrının ardından 3000 kişi Haymarket’te buluştu.

Konuşmalar devam ederken, konuşmaların “tahrik edici” olduğu bahanesiyle polis işçilere saldırdı. Polis saldırısına başlamışken, polise doğru bir bomba atıldı. Polisler, bombanın yarattığı korkuyla kalabalığa ateş açarak, sekiz kişiyi katletti ve kırk kişiyi yaraladı. Atılan bomba ile 69 polis yaralanmış 7 polis de ölmüştü.

* * *

Anarşistlerin idam edilmesinin ardından Peter Kropotkin 22 Ekim 1887’de Freedom’da yayınlanan yazısında anarşist işçilerin idam edilmesinin 1 Mayıs gibi bir gelenek yaratacağını şu sözlerle ifade ediyordu : “Chicago’da yitirdiklerimizin yıldönümlerini anmak, Paris Komünü’nün yıldönümünü anmak ile aynı önemi kazanmıştır.” Yine 1891 yılında Londra’da, Haymarket’te yaşamını yitiren anarşistleri anmak için düzenlenlenen bir etkinliğe katılan Kropotkin, “anarşizm halkın içinde doğdu; ve halkın olarak kaldığı sürece yaşam ve yaratıcı güçle dolu olmaya devam edecek” demişti.

* * *

Nestor Makhno, 1886’da Haymarket’te yaşananlara dair şöyle söylüyordu :

“O gün Amerikalı işçiler, devlet ve kapitalizmin adaletsiz düzenine karşı isyanlarını, kendilerini örgütleyerek ifade ettiler. Chicago’daki işçiler, yaşamlarının ve mücadelelerinin ortak sorunlarını çözmek için bir araya geldiler. Bugün de emekçiler 1 Mayıs’ı, kendi meselelerini ve kurtuluşlarını ele almak için bir araya gelme günü olarak görüyorlar.”

* * *

1886’da Haymarket’te yaşananların ardından idam edilerek katledilen August Spies yoldaşın son sözleri sorulduğunda “Bizi asarak işçi hareketini, milyonları, yoksulluk içinde çalışan milyonlarca işçiyi kendisine çeken bir hareketi yok edeceğinize inanıyorsanız, durmayın bizi asın! Burada bir kıvılcımı yok edeceksiniz, ama orada, önünüzde ve arkanızda her yerde başka kıvılcımlar çakacaktır. Bu, içten içe yanan bir ateş. Bu ateşi söndüremezsiniz. Gün gelecek, sessizliğimiz, boğduğunuz sesslerden daha güçlü olacak” demişti. Bugün August Spies yoldaş ile beraber idam edilen, kurşunlanan, tutuklanan tüm işçilerin, tüm yoldaşların mücadelesini büyütmenin günüdür. Tıpkı Nestor Makhno yoldaşın da vurguladığı gibi devlete ve kapitalizme karşı örgütlenmenin günüdür 1 Mayıs.

Abdulmelik Yalçın

[email protected]

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 33. sayısında yayımlanmıştır.

The post 1 Mayıs appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2016/04/22/1-mayis-2/feed/ 0
Devlet Yasaklar Devlet Aklar https://meydan1.org/2015/12/12/devlet-yasaklar-devlet-aklar-2/ https://meydan1.org/2015/12/12/devlet-yasaklar-devlet-aklar-2/#respond Sat, 12 Dec 2015 13:27:59 +0000 https://test.meydan.org/2015/12/12/devlet-yasaklar-devlet-aklar-2/ Yasak; bazen yasalar ya da yönetmelikler, bazen toplumsal kurallar, bazen de din ya da ahlak gibi kurumlar tarafından, bir yerde ya da bir topluluk içerisinde yapılmasına izin verilmeyen şey. Kimi zaman yazılı kimi zaman da sözlü olan; yaptırımı bazen hafif bazen de sert olan; ama dayanağını her zaman bir iktidar kurumundan alan engel. Yasaklamak; yukarıda […]

The post Devlet Yasaklar Devlet Aklar appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Yasak; bazen yasalar ya da yönetmelikler, bazen toplumsal kurallar, bazen de din ya da ahlak gibi kurumlar tarafından, bir yerde ya da bir topluluk içerisinde yapılmasına izin verilmeyen şey. Kimi zaman yazılı kimi zaman da sözlü olan; yaptırımı bazen hafif bazen de sert olan; ama dayanağını her zaman bir iktidar kurumundan alan engel.

Yasaklamak; yukarıda sıralanmış farklı gerekçeler sebebiyle, bir kimse tarafından gerçekleştirilmek istenen bir eylemin, başka bir kimse ya da topluluk tarafından engellenmesi hali.

Modern devlet teorisi, insan haklarını “kişi hak ve özgürlükleri” olarak tanımlar; devlete de -kendini temellendireceği anayasa ve çıkardığı yasaları ile- bu özgürlüklerin korunması görevini biçer. Aynı teori “başkalarının haklarının korunması amacı”yla yasakları da savunur. Oysa devlet, birazdan aşağıda detaylandırılacak olan yasakların bizatihi kaynağıdır.

Yine teorisyenler, yasakları çiğneyenlerin -devlete karşı suç işleyenlerin- cezalandırılması işlevini, yani adaletin tesisi rolünü yine devlete biçer. Hukuk devleti teorisiyle devletin tüm kademelerinin ve kurumlarının hukuk ile bağlı olduğu ve devletin de suç işlememe yükümlülüğü olduğu savunulsa da, aslında devlet doğası itibariyle tam bir suç makinesi ve suçluları aklama müessesesidir.

Devlet Aklar1

Devlet Yasaklar

Özgürlüklerin koruyucusu ve adaletin sağlayıcısı olduğu iddia edilen devlet, yasaklar. Kendinden olmayan, ona biat etmeyen ya da varlığını kabul etmeyen herkesi ve her şeyi yasaklar.

Devlet; zaten hakkı olanı isteyen, “esnek” sömürü koşullarına ve patronların kar hırsına karşı mücadele edenleri engeller. Daha insani koşullarda çalışmayı, kıdem ve ihbar tazminatını, sendikayı engeller. Engele uymayan olursa, işten attırmanın yolunu açar. Devlet, sömürüye karşı direnen işçilerin örgütlenmesini yasaklar.

Bir duvara afiş asmayı, sokakta bildiri dağıtmayı, bir meydanda basın açıklaması yapmayı yasaklar. Yürüyüş düzenlemeyi, stand açmayı, slogan atmayı yasaklar. Pankart açmayı ya da duvara yazı yazmayı da elbette… Devlete göre; düşündüğünü anlatmak ya da senin düşündüğünü başkalarının görmesini sağlamaya çalışmak yasak. Eğer uyulmazsa, para cezasına da, gözaltısına da, tutuklamasına da hazır olmak gerekir.

İçinde yaşadığımız gerçeklikte, düşünmemeli ya da düşündüğünü asla belli etmemeli. Çünkü devletin buyurduğuna göre, iktidarı eleştirmek, buna dair bir yazı kaleme almak ya da yalnızca konuşmak da yasak. Tahir Elçi gibi düşündüğünü dile getirmek ya da yine tıpkı onun gibi aslında failleri son derece meşhur olan kayıpların peşine düşmek, engellenir. Çünkü; devletin suçlarını ortaya çıkarmak yasak!

Savaşın talan ettiği topraklardan bir umutla kaçıp, hiç bilinmeyen bir coğrafyada yaşama tutunmak neredeyse imkansızdır. Açıkça konuşulmasa da, “umuda yolculuk”ların son durakları aslında ortadadır. Bu durak bazen ıssız bir sahil kenarı, bazen savaştan beter toplama kampları, bazen birer hapishaneye dönüşen geri gönderme merkezleridir. Devlet bir savaş coğrafyasından kaçışı da, yeni bir yaşam umudu için yürümeyi de engeller. Yaşamak için, devletlerin savaşından kaçmak da yasak.

Kadınlar için boşanmak da, kürtaj da, tacizciden ya da tecavüzcüden hesap sormak da yasak. Devlet, kadını her daim görünmez kılar ve hep ‘erk’eğin gerisinde sinikleşmeye mahkum etmek isterken; erkeği kollar, kadını yok sayar. Çünkü bir kadın olarak yaşamak da, yaşamak için direnmek de yasak.

Kesilen elektrik sebebiyle bahçede ateş yakıp yemek pişirmek, evde kalan son yiyeceklerin de tükenmesiyle yan komşuya gitmek yasak. Çünkü sokağa çıkmak yasak. Devlet Kürdistan topraklarında ilan ettiği olağanüstü hallerle sokağa çıkmayı engeller. Katillerden korunmak için sokak başlarına kazılan hendekleri, keskin nişancılardan korunmak için sokak aralarına gerilen bezleri engeller. Çünkü Kürdistan’da var olmak da, özgürlük için direnmek de yasak.

Devlet Aklar

Devlet Aklar

Devlet, yaptıklarını çoğu zaman gizler; işbirlikleri, kirli pazarlıkları, ortaklıkları ayyuka çıkmasın diye. Aksi olduğunda, yani bilinmemesi gereken bir durumun açığa çıkması söz konusu olursa ya da kendi çıkarları için yaptığı işbirliklerinin tehlikeye düşmesi ihtimali açığa çıkarsa; devlet aklar.

Daha fazla kar hırsıyla göz göre göre ölüme yollanan, bir rezidansın en üst katında ya da bir madenin en karanlık dibinde yaşamını yitiren işçilerin ardından katilleri aklar. Çoğu zaman kaza diyerek yaşamını yitiren işçiyi suçlar ya da kader diyerek yaşamını yitirenlerin ardında kalanları bu ölüme ikna etmenin yollarını arar; şehit der, cenazesini bayraklara sarar… Devlet; Marmara Park AVM’de, Ermenek’te, Soma’da, Torunlar’da ve daha sayılamayacak kadar çok olan işçi katliamlarında yaptığı gibi; her zaman patronları aklar.

Devlet, karşısında mücadele edenleri sinikleştirmek için türlü yola başvurur. Korkutmaya çalışır, gözaltına alır, işkence eder, tutuklar. Bu şekilde sindiremediklerini ise katleder. Katlettiği her bir kimsenin ardından ise türlü bahaneler sıralayarak, yaşananı meşrulaştırmaya çalışır. Zaman aşımlarıyla, meşhur olan failleri; bizatihi düzenlediği ‘güvenlik yasa’larıyla, ‘vur emrini’ verdiği polislerini; beyaz toroslarla terör estiren özel birliklerini; Esedullah Timleri’ni aklar… Devlet, gecenin bir vakti girdiği bir evde, doğudan hedef alınarak katledilen kadınların, Dilan’ın, Dilek’in, Günay’ın… katillerini, “çatışma çıktı, kendini savundu” diyerek aklar.

“Kaçakçı değil, terörist” diyerek Roboski’nin, “Güvenlik önlemi alınmasını kendileri istemedi” diyerek Suruç’un, “Güvenlik zaiyatı yok” diyerek Ankara’nın faillerini, yani aslında doğrudan kendini aklar devlet. Kürdistan’da yaşanan sayısız katliamda, köy yakmada, zorla göç ettirmede suçu sözde ‘terör’de bulur ve yaratıcısı olduğu bir talan sürecinde kendisini aklar.

Adına kimi zaman namus, kimi zaman ahlak der. Bahanesini kimi zaman “erkeklik gururu” kimi zaman “ağır tahrik” sayar; kadın katillerini aklar. Nefreti körükleyen ve nefret suçunu pekiştiren yasalarıyla eşcinsel ve trans bireylere yönelik şiddeti ve cinayeti meşrulaştırır. Şiddet uygulayanı, taciz edeni, katledeni aklar.

Devlet, 17-25 Aralık Operasyonları’nda milyarlar çaldıkları açığa çıkan bürokratlarını, yolsuzlukları ayan beyan ortaya çıkan bakanlarını, belediye başkanlarını, milletvekillerini aklar. Ayakkabı kutularına sığmayacak kadar çok çalan hırsızlarını, açığa çıkan rüşvet kayıtlarında isimleri geçenleri “Bu, siyasi bir algı operasyonudur, dış mihrakların oyunudur” diyerek aklar.

IŞİD çetelerine gönderdiği tırlar dolusu silaha ‘insani yardım’ diyerek; aynı çetelere asker olarak katılan eli kanlı katilleri Suriyeli mülteciler olarak servis ederek; yaptığı petrol anlaşmalarını ve para yardımlarını ‘muhaliflerle’ kurulan ilişkiler diye lanse ederek; devlet, Suriye Savaşı’ndaki rolünü aklar. IŞİD’e verilen lojistik destek ‘kararlı dış politika’ olur; atılan bombalar, yapılan operasyonlar ve katledilen halk ‘teröre karşı mücadele’…

Devlet, beraber iş tezgahladığı şirket patronlarını, finans zenginlerini, harici ve dahili kapitalist dostlarını aklar. Vergi kaçırmada, devlet arazilerinin peşkeş çekilmesinde, kara para aklamada elinden geleni ardına koymaz. Ağaoğulları, Zarrablar ve niceleri aklanır. Devlet, geçmişte beraber iş tuttuğu, daha nice işler tutacağı Ergenekoncuları, Balyozcuları aklar.

İşte, toplumsal düzeni inşa ettiği iddia edilen; hak ve özgürlüklerin kaynağı ve koruyucusu olarak yutturulmaya çalışılan devlet budur. Devlet yasaklamak üzerine kuruludur; yasaklara karşı özgürlüğü için mücadele edenleri susturmak ve yıldırmak için ezer, katleder.

Adaletin sağlayıcısı ve koruyucusu diye yutturulmaya çalışılan devlet, tam da adaletsizlik üzerine kuruludur. Varlığı adaletsizliğin devamına bağlıdır, bu yüzden de adına ‘adalet sağlamak’ dediği her şey, esasen adaletsizliğin, baskının ve sömürünün devamlılığını sağlamaktır. Bunun için kullandığı araç ise, pisliklerini aklamaktır.

Meclisi, kabinesi; polisi, savcısı, mahkemesiyle bir bütün olarak devlet yapılanması işte bu iki amaç için vardır: Yasaklamak ve aklamak.

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 30. sayısında yayımlanmıştır.

The post Devlet Yasaklar Devlet Aklar appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2015/12/12/devlet-yasaklar-devlet-aklar-2/feed/ 0
Unutulamaz Affedilemez https://meydan1.org/2015/10/31/unutulamaz-affedilemez/ https://meydan1.org/2015/10/31/unutulamaz-affedilemez/#respond Sat, 31 Oct 2015 20:07:22 +0000 https://test.meydan.org/2015/10/31/unutulamaz-affedilemez/ Birçok farklı sendika, dernek ve örgütün katılımıyla 10 Ekim tarihinde Ankara’da düzenlenmek istenen Emek, Demokrasi ve Barış Mitingi’ne yönelik bir saldırı gerçekleşti. Devletin savaş politikaları ve farklı iktidar odaklarının savaş çıkarları dahilinde, geçtiğimiz Haziran ayında Amed’de, Temmuz ayında da Pirsûs’ta patlayan bombaların ardından bu kez de Ankara’da patlayan bombalar, yüzlerce insanı katletti. Ankara’da yaşanan katliam […]

The post Unutulamaz Affedilemez appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Birçok farklı sendika, dernek ve örgütün katılımıyla 10 Ekim tarihinde Ankara’da düzenlenmek istenen Emek, Demokrasi ve Barış Mitingi’ne yönelik bir saldırı gerçekleşti. Devletin savaş politikaları ve farklı iktidar odaklarının savaş çıkarları dahilinde, geçtiğimiz Haziran ayında Amed’de, Temmuz ayında da Pirsûs’ta patlayan bombaların ardından bu kez de Ankara’da patlayan bombalar, yüzlerce insanı katletti. Ankara’da yaşanan katliam günü ve sonrasında yaşanan eylemlikler ve anmalarsa, coğrafyanın dört bir yanına yayıldı.

 

 

10 Ekim

ulus1 -Ulus güzergâhı üzerinden, katliamın yaşandığı gar önüne yürümek isteyen halka, polis biber gazı ve coplarla saldırdı.

 

batman1 – Ankara’da yaşanan katliama karşı, Batman’da sokağa çıkan halka yönelik polis saldırısı gerçekleşti.

 

antep1 – Antep’te, halk katliama karşı yürüyüş gerçekleştirdi.

 

nurtepe1 – Nurtepe’de halk, Ankara Katliamı’na karşı yürüyüş gerçekleştirdi.

 

koln – Almanya’nın Berlin ve Köln şehirlerinde; Londra’da Ankara Katliamı’na karşı yürüyüş gerçekleştirildi.

 

 

taksim1 – Gerçekleşen katliama karşı, aralarında Devrimci Anarşist Faaliyet’in de bulunduğu birçok devrimci kurum ve sendika, Taksim Tünel’de toplanıp Galatasaray Meydanı’na doğru bir yürüyüş gerçekleştirildi.

 

 

20151010_181321 Devrimci Anarşist Faaliyet 10 Ekim günü Taksim yürüyüşünden.

 

finlandiya1 – Viyana’da ve Finlandiya’da gerçekleştirilen eylemlerle, Ankara’da yaşanan katliam kınandı.

 

 

– İstanbul Gazi Mahallesi’nde, katliama karşı sokağa çıkan halka yönelik polis saldırısı gerçekleşti. Saldırının ardından başlayan çatışmalar, Cemevi önünde devam etti.

 

11 Ekim

– Anarşist Gençlik ve Lise Anarşist Faaliyet, yaşanan katliama karşı okul boykotu çağrısı yaptı.

 

 

– DİSK, KESK, TMMOB ve TTB, iki günlük genel grev çağrısı yaptı.

 

amed1 – Yaşanan katliama karşı Amed’de düzenlenen yürüyüşe polis saldırısı gerçekleşti.

 

gazi Guray – Ankara Katliamı’nda yaşamını yitiren Eren Akın, Malatya’da; Gazi Güray, Mersin’de toprağa verildi.

 

 

 

– Dersim halkı katliama karşı yürüyüş gerçekleştirdi.

 

mugla – Muğla Menteşe’de, Ankara Katliamı’na karşı yapılan eyleme polis saldırdı. Gaz bombası ve plastik mermilerin kullanıldığı saldırıda, 17 kişi gözaltına alındı.

 

– Ankara’da yaşanan katliama karşı, Çorum’da oturma eylemi yapıldı.

kıbrıs1 – Ankara Katliamı’na karşı, Lefkoşa Barış Platformu’nun çağrısıyla, Kıbrıs’ta da bir eylem gerçekleştirildi.

 

kartal cemevi3 – Katliamda yaşamını yitirenlerden İnşaat-İş Sendikası üyesi Kemal Tayfun Benol ve Tekin Arslan’ın İstanbul’a getirilen cenazelerini karşılamak için, Kartal Eğitim-Sen’den Kartal Cemevi’ne yürüyüş gerçekleştirildi.

 

 

12 Ekim

selanik 2 Yunanistan’ın Selanik şehrinde Devrimci Anarşist Faaliyet’in de “Unutmak Yok, Affetmek Yok” yazılı pankartla katıldığı bir yürüyüş gerçekleştirildi. Atina’nın Sintagma Meydanı’nda, Alfa-Kappa üyelerinin de katılımıyla, Ankara Katliamı’na karşı bir eylem düzenlendi.

 

Abdulaziz Taruk – Amed’de Ankara Katliamı’na karşı gerçekleştirilen eylemde yaşanan polis saldırısında, 63 yaşındaki Abdulaziz Taruk yaşamını yitirdi.

 

toronto1 İtalya’nın Toronto kentinde de, katliama karşı yürüyüş gerçekleştirildi.

 

dicle deli Ankara Katliamı’nda yaşamını yitiren üç çocuk annesi Aycan Kaya Batman’da, Dicle Deli ise İstanbul’daki Silivrikapı Mezarlığı’nda gerçekleşen cenaze töreniyle sonsuzluğa uğurlandı.

 

ali kitapci Ankara Katliamı’nda yaşamını yitiren anarşist yoldaşımız Ali Kitapçı, Ankara’da gerçekleşen cenaze töreninin ardından, Karşıyaka Mezarlığı’nda sonsuzluğa uğurlandı.

tayfun benol 5 İnşaat-İş Sendikası kurucularından olan ve Ankara Katliamı’nda yaşamını yitiren Kemal Tayfun Benol’un cenaze töreni öncesinde Kadıköy’de bulunan 26A Kafe önünden “Senin Gibi Genç Senin Gibi Güleç Yaşayacağız” pankartı ile başlayan yürüyüş, Kadıköy Haldun Taner Sahnesi önüne kadar sürdü. Ardından Karacaahmet Şakirin Camii’sine gidildi. Benol’un buradan alınan cenazesi, “Unutmak Yok, Affetmek Yok” ve “Tayfun Benol Ölümsüzdür” sloganları ile Başıbüyük Mezarlığı’nda sonsuzluğa uğurlandı.

 

 

Katliamda yaşamını yitiren inşaat işçisi ve İnşaat-İş Sendikası üyesi Tekin Arslan’ın cenazesi, Kartal Meydanı’nda yapılan anmanın ardından defnedilmek üzere Tuzla Aydınlı Köyü Mezarlığı'na getirildi. Arslan, binlerce kişinin hep birlikte attığı “Katil Devlet Hesap Verecek” sloganları ile sonsuzluğa uğurlandı. Katliamda yaşamını yitiren inşaat işçisi ve İnşaat-İş Sendikası üyesi Tekin Arslan’ın cenazesi, Kartal Meydanı’nda yapılan anmanın ardından defnedilmek üzere Tuzla Aydınlı Köyü Mezarlığı’na getirildi. Arslan, binlerce kişinin hep birlikte attığı “Katil Devlet Hesap Verecek” sloganları ile sonsuzluğa uğurlandı.

 

Birçok devrimci kurumun da katılımıyla, Kadıköy Boğa’da, katliama karşı yürüyüş gerçekleştirildi. Birçok devrimci kurumun da katılımıyla, Kadıköy Boğa’da, katliama karşı yürüyüş gerçekleştirildi.

 

elazıg Elazığ Karakoçan’da da, Ankara Katliamı’na karşı bir eylem gerçekleştirildi.

 

 

13 Ekim

 

Lise Anarşist Faaliyet, Ankara’da gerçekleşen katliama karşı, Kadıköy Bahariye Caddesi’ne “Unutulamaz Affedilemez” yazılı pankart astı. Asılan pankartın polisler tarafından sökülmesi üzerine, tekrar pankart asıldı. Lise Anarşist Faaliyet, Ankara’da gerçekleşen katliama karşı, Kadıköy Bahariye Caddesi’ne “Unutulamaz Affedilemez” yazılı pankart astı. Asılan pankartın polisler tarafından sökülmesi üzerine, tekrar pankart asıldı.

 

İzmir’de bulunan Alsancak Garı önünde katliama karşı basın açıklaması gerçekleştirildi. Yalova Üniversitesi’nde düzenlenen eyleme ise polis saldırdı. İzmir’de bulunan Alsancak Garı önünde katliama karşı basın açıklaması gerçekleştirildi. Yalova Üniversitesi’nde düzenlenen eyleme ise polis saldırdı.

 

–  DİSK, KESK, TMMOB, TTB’nın yaptığı genel grev çağrısının ardından, birçok kurumun katılımıyla Beyazıt Meydanı’nda eylem gerçekleştirilmek istendi. Cerrahpaşa’dan Beyazıt Meydanı’na yapılmak istenen yürüyüşün polis tarafından engellenmesinin ardından, oturma eylemi yapılarak, eylem sonlandırıldı.

 

beyazıt DİSK, KESK, TMOB, TTB’nin çağrısıyla gerçekleşecek anmaya gitmek için Kadıköy’den yola çıkan devrimcilere yönelik polis saldırısı gerçekleşti. Saldırıda 4 kişiyi gözaltına alan polis, anmaya gitmek isteyen başkalarına da engel oldu.

 

genclik boykot 5 12-13 Ekim’de “Yaşamı Durduruyoruz” şiarıyla, coğrafyanın birçok yerinde grevler ve boykotlar örgütlendi. Yıldız Teknik Üniversitesi’nde ve İstanbul Üniversitesi’nde de öğrenciler derslere girmeyerek boykot gerçekleştirdiler.

 

kızılay 1 Ankara Katliamı’na karşı Kızılay’da yapılmak istenen anmaya polis engel oldu. Kızılay’a doğru yürümek isteyen halka polis saldırısı gerçekleşti.

 

Alanya Adliyesi önünde, Ankara’daki katliama ilişkin basın açıklaması yapan avukatlara polis saldırdı. Alanya Adliyesi önünde, Ankara’daki katliama ilişkin basın açıklaması yapan avukatlara polis saldırdı.

rıhtım 5 Kadıköy Rıhtım’da, Ankara’da yaşanan katliama karşı oturma eylemi gerçekleştirildi ve katliamda yaşamını yitirenler anıldı.

 

 

14 Ekim

Anarsist Genclik pankart Anarşist Gençlik, Ankara Katliamı’na karşı, İstanbul Üniversitesi’ne “Unutmak Yok, Affetmek Yok” yazılı pankart astı ve katliamda yaşamını yitiren Tayfun Benol anısına, mezunu olduğu İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nin koridorunda anma köşesi oluşturdu.

 

Ankara Katliamı’nda yaşamını yitiren Alınteri okuru ve İnşaat İşçileri Sendikası üyesi Serdar Ben’in cenazesi, Gazi Mahallesi Şair Abay Lisesinin önüne getirildi. Buradan gerçekleşen yürüyüşün ardından cenaze, ertesi gün defnedilmek üzere Cemevi’ne götürüldü. Ankara Katliamı’nda yaşamını yitiren Alınteri okuru ve İnşaat İşçileri Sendikası üyesi Serdar Ben’in cenazesi, Gazi Mahallesi Şair Abay Lisesinin önüne getirildi. Buradan gerçekleşen yürüyüşün ardından cenaze, ertesi gün defnedilmek üzere Cemevi’ne götürüldü.

 

 

 

15 Ekim

Serdar Ben’in cenazesi, Gazi Mahallesi eski karakol önünden yapılan yürüyüşle Gazi Mezarlığı’na getirildi. Aralarında Berkin Elvan ve Ethem Sarısülük’ün ailelerinin de bulunduğu binlerce kişi, “Katil Devlet Hesap Verecek” sloganlarıyla, Ben’i burada son yolculuğuna uğurlandı. Serdar Ben’in cenazesi, Gazi Mahallesi eski karakol önünden yapılan yürüyüşle Gazi Mezarlığı’na getirildi. Aralarında Berkin Elvan ve Ethem Sarısülük’ün ailelerinin de bulunduğu binlerce kişi, “Katil Devlet Hesap Verecek” sloganlarıyla, Ben’i burada son yolculuğuna uğurlandı.

 

 

Rethymno daf Yunanistan’ın Rethymno kentinde Ankara Katliamı’nı protesto etmek için, Devrimci Anarşist Faaliyet’in de katılımıyla bir yürüyüş düzenlendi. Kent meydanında başlayan yürüyüş, yaklaşık 200 kişinin katılımıyla gerçekleştirildi.

–  İrlanda’nın Dublin kentinde, Ankara Katliamı’na karşı eylem ve katliamda yaşamını yitirenler için anma gerçekleştirildi.

 

17 Ekim

kesk rıhtım DİSK, KESK, TMMOB, TTB ve siyasi kurumların çağrısıyla Kadıköy Rıhtım’da oturma eylemi gerçekleştirildi.

– Antakya’da, Ankara Katliamı’na karşı düzenlenen eyleme polis saldırdı.Polis saldırısında 6 kişi gözaltına alındı.

18 Ekim

inşaat iş taziye Ankara Katliamı’nda yaşamını yitiren İnşaat-İş Sendikası üyeleri Kemal Tayfun Benol, Tekin Arslan, Serdar Ben, Erol Ekici, Gazi Güray ve İsmail Kızılçay için Kadıköy Rıhtım’da taziye çadırı açıldı. Birçok devrimci kurumun katılım gösterdiği taziye çadırında, katliamda yaşamını yitiren Tayfun Benol’un oğlu Deniz Benol da, konuşma yaparak, katliamda yitirilenleri andı.

 

 

The post Unutulamaz Affedilemez appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2015/10/31/unutulamaz-affedilemez/feed/ 0
Onbinlerce Anarşist, Alexis ve Romanos için Sokaklardaydı https://meydan1.org/2014/12/18/onbinlerce-anarsist-alexis-ve-romanos-icin-sokaklardaydi/ https://meydan1.org/2014/12/18/onbinlerce-anarsist-alexis-ve-romanos-icin-sokaklardaydi/#respond Thu, 18 Dec 2014 16:20:47 +0000 https://test.meydan.org/2014/12/18/onbinlerce-anarsist-alexis-ve-romanos-icin-sokaklardaydi/ Anarşist tutsak Nikos Romanos, Yunanistan hapishanelerinde tecrite karşı açlık grevi eylemiyle direnişini sürdürüyor. Başta Atina olmak üzere, Selanik’ten Girit’e dayanışma eylemleri ve işgaller de sürüyor. Şubat 2013’te yoldaşlarıyla beraber Tarım Bankası ve Posta Ofisi’ni hedef alan soygun eyleminde yakalanan ve 15 yıl 10 ay hapis cezası alan Romanos; 2008 yılında yoldaşı Alexis Yunanistan polisi tarafından […]

The post Onbinlerce Anarşist, Alexis ve Romanos için Sokaklardaydı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Anarşist tutsak Nikos Romanos, Yunanistan hapishanelerinde tecrite karşı açlık grevi eylemiyle direnişini sürdürüyor. Başta Atina olmak üzere, Selanik’ten Girit’e dayanışma eylemleri ve işgaller de sürüyor.

Şubat 2013’te yoldaşlarıyla beraber Tarım Bankası ve Posta Ofisi’ni hedef alan soygun eyleminde yakalanan ve 15 yıl 10 ay hapis cezası alan Romanos; 2008 yılında yoldaşı Alexis Yunanistan polisi tarafından katledildiğinde, yoldaşının başından ayrılmamıştı. İki yıla yakın bir süredir tutsak olan Romanos, adaletsizliklere karşı susmadığı, devletin baskısıyla yılmadığı gibi; hapishane koşullarında tecrite karşı da bir direniş başlattı. Romanos, 10 Kasım’da eğitim ve iletişim hakkının engellendiğini ve hapishane koşullarının kötü olduğunu belirterek açlık grevine başladı. Hapishanedeki anarşist tutsaklardan Yiannis Mixailidis, Andreas-Dimitris Bourzoukos, Dimitris Politis ise dayanışma için açlık grevine başladı.

Alexis’in katledilişinin yıldönümü olan 6 Aralık günü, bir çok ilde on binlerce anarşist, Alexis’i anmak ve açlık grevindeki Romanos ile dayanışmak için sokaktaydı. Anarşistler gerçekleştirdikleri bir eylemde, geçtiğimiz yıl TC polisleri tarafından katledilen Berkin Elvan’ı da unutmadı.

 fotograf 1

6 Aralık günü sabah erken saatlerde, Atina’nın Stadiu Caddesi’nde Berkin Elvan ve Alexis’in fotoğraflarının olduğu “Kardeşimsin Alexis – Kardeşimsin Berkin / Katili Devlettir” yazılı bir pankart asıldı.

 

  fotograf 2

Alexis ve Romanos’a dair pankartlar açan anarşistler, Atina Üniversitesi’nin önünde bir araya gelerek, buradan önce Sintagma Meydanı’na, ardından da Alexis’in katledildiği Exarchia’ya doğru yürümeye başladılar.

 

fotograf 3

Exarchia’da toplanan on binlerce anarşist, buradan yürüyüşe başladı. Yürüyüşe polis, TOMA, plastik mermi ve gaz bombaları ile saldırırken, on binler polise taş ve sopalarla karşılık verdi. Sokaklarda kurulan barikatlar saatlerce açılamadı.

 

Fotograf 4

Exarchia ve çevresinde, çatışmalar akşam saatlerine kadar yoğun bir şekilde sürdü. Akşam, Atina’nın farklı bölgelerinden anarşist örgütlenmeler, tekrar Exarchia’ya yürüdü. 

 Fotograf5

6 Aralık günü, Alexis ve tutsak anarşist Romanos için gerçekleştirilen eylemlerde, 211 kişinin gözaltına alındığı, 5 kişinin ise tutuklandığı öğrenildi.

 

  foto geliyor

Exerciha ve çevresine konuşlanmış yüz binlerce polis adeta terör estirdi. Onlarca insan yaralanırken çevreden halk yaralılara evini açtı.

 

Bu haber Meydan Gazetesi’nin 23. sayısında yayımlanmıştır.

The post Onbinlerce Anarşist, Alexis ve Romanos için Sokaklardaydı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2014/12/18/onbinlerce-anarsist-alexis-ve-romanos-icin-sokaklardaydi/feed/ 0
19 Ocak’ın 6. Yılında Onlar Hala “Teferruat” https://meydan1.org/2013/01/18/19-ocakin-6-yilinda-onlar-hala-teferruat/ https://meydan1.org/2013/01/18/19-ocakin-6-yilinda-onlar-hala-teferruat/#respond Fri, 18 Jan 2013 09:58:06 +0000 https://test.meydan.org/2013/01/18/19-ocakin-6-yilinda-onlar-hala-teferruat/ Her yıl 19 Ocak günü Hrant Dink’in yazarı olduğu Agos Gazetesi önüne yapılan yürüyüşe ve anma eylemine pek çok değişik yapıdan ve düşünceden insan katılıyor. Ellerinde tutukları pankart ya da dövizlerle attıkları sloganlarla kendilerini ifade etmeye çalışıyorlar. Bu gruplardan biri de Teferruatlar. Her yıl siyah üzerine beyaz harflerle, elle yazdıkları TEFFERRUATLAR pankartıyla yürüyüşe katılan grup, […]

The post 19 Ocak’ın 6. Yılında Onlar Hala “Teferruat” appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Her yıl 19 Ocak günü Hrant Dink’in yazarı olduğu Agos Gazetesi önüne yapılan yürüyüşe ve anma eylemine pek çok değişik yapıdan ve düşünceden insan katılıyor. Ellerinde tutukları pankart ya da dövizlerle attıkları sloganlarla kendilerini ifade etmeye çalışıyorlar. Bu gruplardan biri de Teferruatlar. Her yıl siyah üzerine beyaz harflerle, elle yazdıkları TEFFERRUATLAR pankartıyla yürüyüşe katılan grup, hem yürüyüş boyunca hem de Agos Gazetesi önünde yapılan eylem sırasında, Türkçe ve Ermenice olarak hazırladıkları “Teferruatlar Anısına” isimli gazetelerini dağıtıyor.

Meydan Gazetesi olarak 19 Ocak öncesi bu grupla bir görüşme gerçekleştirmek istedik ve tahmin edileceği üzere onları bu yılki Teferruatlar Anısına’nın hazırlıkları ile uğraşırlarken bulduk.

Meydan: Merhaba, öncelikli olarak, neden kendinizi Teferruatlar olarak tanımladığınızdan bahseder misiniz?

Teferruatlar: Agos Gazetesi yazarı Hrant Dink’in 19 Ocak günü Ogün Samast’a devlet tarafından verilen silahtan çıkan kurşunla öldürülmesi üzerinden 6 yıl geçti. O günden bugüne, devletin bu katliamdaki rolü gizlenmeye çalışılsa da aslında bu cinayetin yalnızca Hrant’ın bedenine yönelik değil, 1915 yılında bir soykırıma uğrayan Ermeniler başta olmak üzere tüm etnik azınlıklara yönelik olduğu, devletin ve onun adaletinin yetkililerince ifade edildi. Yani neredeyse yüz yıl önce söylenmiş “mevzu bahis vatan ise gerisi teferruattır” sözü hala güncelliğini koruyordu.

İşte biz de kendimizi tefferrat olarak niteliyoruz ve “Polis ya da jandarma kurşunuyla öldürülen, karakoldan sağ çıkamayan, panzerlerinizin altında ezilen, gözaltında kaybedilen, diri diri kuyulara atılan, sürgünlerde ölüme terkedilen, vatan mevzu bahis olunca teferruat sayılanlar” olarak her 19 Ocak günü Agos Gazetesi önünde yapılan eyleme “Teferruatlar” olarak katılıyoruz. Yalnızca Hrant değil, bu ülkede pek çok kişi gibi bizler de teferruatız ve buna vurgu yapmak üzere, her yıl, Hrant’ın katledilişinin yıldönümü olan 19 Ocak günü “TEFERRUATLAR” pankartımızla Hrant’ın yanında oluyoruz.

Şişli’deki gazete binası önüne doğru “Bütün devletler katildir” “Katil devlet hesap verecek!”, “Faşizme inat kardeşimsin Hrant!”, “Türk, Kürt, Ermeni yaşasın halkların kardeşliği!”, “Devlet yaparsa katliam yapar”, “1915 Katliam, Dersim Katliam, Maraş Katliam Roboski Katliam”, “Ceylan Önkol Teferruat, Şerzan Kurt Teferruat, Uğur Kaymaz Teferruat, Aydın Erdem Teferruat, Solin bebek Teferruat, Hrant Dink Teferruat, Hepimiz Hrant’ız Hepimiz Teferruatız” sloganları eşliğinde yürüyoruz.

Meydan: Hazırladığınız Teferruatlar Anısına gazetesi ne amaçla düşünüldü, nasıl hazırlıyorsunuz? Geçen sayıdan itibaren Ermenice yazılar da bulunuyor gazetenizde. Bunu nasıl sağlıyorsunuz?

Teferruatlar: Elbette tüm yıl boyunca bu mesele ile ilgili birçok yayında birçok görüş çıkıyor. Bizim yapmak istediğimiz bu teferruat sayılma durumunun Hrant Dink ile ya da 19 Ocak günü ile sınırlı olmadığını hatırlatmak. Asıl olarak bir yıl boyunca devletin güvenlik güçlerince ya da faili belli olmasa da devlet tarafından işlendiği çok açık olan katliamlara yer veriyoruz. Bir gazeteci de oluyor, askerliğini yapan bir er de, bir üniversite öğrencisi de, kocası tarafından öldürülen bir kadın ya da komşuları tarafından bıçaklanan bir trans da oluyor. Bir yandan da devletin yıllar önce işlediği katliamlar ile ilgili yeni gelişmeler olduğunda bunu yazıyoruz, ama diğer yandan da tüm demokratikleşme iddialarına rağmen örneğin Roboski’de 34 kişinin öldürülmesi olayı da giriyor satırlarımıza.

“Teferruatlar Anısına” gazetesini hem Türkçe hem de Ermenice olarak hazırlıyoruz. Ermenice’ye çeviriyi Nor Zartonk’taki dostlarımız sağlıyor. Gazetemizle, hem Hrant’ın öldürülmesinde devletin rolü üzerine yazılar yazıyoruz, hem de son bir yıl içinde devletin tefferruat sayıp öldürdüğü isimlerin kısa öykülerine yer verip onları hatırlıyoruz/hatırlatıyoruz.

Meydan: Ne tür tepkiler alıyorsunuz?

Teferruatlar: 6 yıldır yalnızca her yılın 19 Ocak günü çıkardığımız “Teferruatlar Anısına” isimli gazetemizi yürüyüşe başladığımız Taksim’den Şişli’ye dek, yol boyunca dağıtıyor ve oldukça olumlu tepkiler alıyoruz. Örneğin, geçen yıl manşete taşıdığımız “O gün bugündür, devlet aynı devlet” sözü, yürüyüş sırasında birçok kişi tarafından yüksek sesle tekrarlandı.

Başka bir örnek vermek gerekirse, önceki yılki sayımızda, devletin tüm bu katliamlardaki rolünü ve tetikçileri sahiplenmedeki aymazlığını vurgulamak için “Ogün Samast bir yıl sonra serbest, 10 yıl sonra adalet bakanı” biçiminde ironik bir manşet kullanmıştık. Türkiye’deki adalet sistemi ne yazık ki bizi yanıltmadı ve Ogün Samast’ı çocuk mahkemesinde yargılayıp işlediği cinayetin örgütlü bir suç olmadığına karar vererek bu suçlamadan tahliyesine karar verdi. Her ne kadar “adam öldürmek” suçlamasıyla tutukluluğu devam ettiği için serbest bırakılmadıysa da, öngörümüz kısmen de olsa gerçek oldu. Neden o da bir Mehmet Ağar gibi yıllar sonra bakan olamasın ki?

Meydan: Teferruatlar Anısına gazetesine nasıl ulaşılabiliyor?

Teferruatlar: Daha önce debelirttiğim gibi, biz kendi olanaklarımızla hazırlayıp bastırıyoruz gazetemizi ve 19 Ocak günü o yürüyüşe katılan ya da anma eylemine katılanlara dağıtıyoruz. Sonrasında bu gazeteye ya da bize ulaşmak isteyen olursa [email protected] adresinden bizimle iletişime geçebilirler.

The post 19 Ocak’ın 6. Yılında Onlar Hala “Teferruat” appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2013/01/18/19-ocakin-6-yilinda-onlar-hala-teferruat/feed/ 0
İspanya Krizinde İşsizler İsyanda https://meydan1.org/2012/10/25/ispanya-krizinde-issizler-isyanda/ https://meydan1.org/2012/10/25/ispanya-krizinde-issizler-isyanda/#respond Thu, 25 Oct 2012 18:31:15 +0000 https://test.meydan.org/2012/10/25/ispanya-krizinde-issizler-isyanda/ 2000’lerin sonuna doğru yaşanan finansal kriz, son dört senedir Avrupa genelinde kendini hissettirirken, 80.000’e yaklaşan işsiz sayısıyla İspanya’da işler hiç de Mariano Rajoy hükümetinin istediği gibi gitmiyor. Halk, yaşanmakta olan bu duruma cevabını protestolarla verirken IMF, Avrupa Merkez Bankası, Avrupa Birliği komisyonunun oluşturduğu Troyka, Euro krizinin içinden nasıl çıkacağını düşünüyor. Özellikle, Güney Avrupa ülkeleri ve […]

The post İspanya Krizinde İşsizler İsyanda appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
2000’lerin sonuna doğru yaşanan finansal kriz, son dört senedir Avrupa genelinde kendini hissettirirken, 80.000’e yaklaşan işsiz sayısıyla İspanya’da işler hiç de Mariano Rajoy hükümetinin istediği gibi gitmiyor. Halk, yaşanmakta olan bu duruma cevabını protestolarla verirken IMF, Avrupa Merkez Bankası, Avrupa Birliği komisyonunun oluşturduğu Troyka, Euro krizinin içinden nasıl çıkacağını düşünüyor.

Özellikle, Güney Avrupa ülkeleri ve İrlanda’da kendisini gösteren kriz, 2008’den bu yana İspanya’da yükselen bir oranda hissediliyor. Uzun süreli borçlar, inşaat sektöründeki çöküş ve işsizlik oranının yükselmesiyle kendini belli eden krize yönelik kesintiler, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın işsizlere yapılan maddi yardımın artık yapılmayacağını açıklamasıyla başlamıştı. Halk arasında büyük endişeye yol açan bu önlemler, İspanyol hükümetinin KDV zamlarıyla rahatsız edici boyuta ulaşmıştı. Hükümet krizden kurtulmak için vergi gelirlerini arttırma politikaları uygularken, bu ekonomi politikaların Euro bölgesinin diğer güney ülkelerinde olduğu gibi ekonomiyi daha da felç edeceği yapılan yorumlar arasında. Avrupa Merkez Bankası’ndan alınacak yardımla piyasasındaki nakit sıkıntısını nasıl çözeceği merak konusu olan İspanya hükümeti, tüm bu ekonomik sorunların yanında, bir dizi siyasi problemle de karşı karşıya. Katalonya’da halk, bu ekonomik krizle pekişen durumdan kaynaklı, bağımsızlığını istiyor. Barcelona’da Eylül ayının sonunda gerçekleşen büyük protestolarda Katalonya halkı bağımsızlık için referandum istediğini haykırmıştı.

İşsizliğin %25’i aşan oranı, Mariano Rajoy hükümetinin başarısızlığı, AB ve Angela Merkel’e yönelik tepkiler, İspanya’da krizin ulaştığı sosyal, siyasi ve ekonomik boyutları göstermesi açısından önemli. Halk, borsa ve finans merkezlerinin ardından İspanyol meclisini işgal altına aldı.

59,3 milyar euroluk banka açığıyla İspanya’da durum, hükümetin artacak kesintileri ve Troyka’nın yaptırımlarıyla daha da kötüye gidecek gibi duruyor. halkın, grevler ve bitmeyen protestolarla, “kamulaştırma” ve özyönetim deneyimleriyle bu duruma yönelik verdiği yanıtlar ezilenler açısından daha belirgin bir hale dönüşecektir.

The post İspanya Krizinde İşsizler İsyanda appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2012/10/25/ispanya-krizinde-issizler-isyanda/feed/ 0
Vicdani Retçi Halil Savda Ve Arkadaşlarının “Ölüm Yolunda Barış Yürüyüşü” Sürüyor https://meydan1.org/2012/10/25/vicdani-retci-halil-savda-ve-arkadaslarinin-olum-yolunda-baris-yuruyusu-suruyor/ https://meydan1.org/2012/10/25/vicdani-retci-halil-savda-ve-arkadaslarinin-olum-yolunda-baris-yuruyusu-suruyor/#respond Thu, 25 Oct 2012 11:38:29 +0000 https://test.meydan.org/2012/10/25/vicdani-retci-halil-savda-ve-arkadaslarinin-olum-yolunda-baris-yuruyusu-suruyor/ Vicdani retçi Halil Savda’nın 1 Eylül’de başladığı yürüyüş, artan katılımcılarıyla birlikte sürüyor. 1 Eylül’de Roboski’den yola çıkarak Ankara yollarına koyulan Savda’nın yürüyüşün başında dediği gibi “ölüm yolunun yaşam yoluna evrilmesi” için başladığı bu eylem, tıpkı O’nun belirttiği gibi atılan küçük adımlarla daha da büyüyor. 1 Eylül’den bu yana 700 km’den fazla yol kat eden ve […]

The post Vicdani Retçi Halil Savda Ve Arkadaşlarının “Ölüm Yolunda Barış Yürüyüşü” Sürüyor appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Vicdani retçi Halil Savda’nın 1 Eylül’de başladığı yürüyüş, artan katılımcılarıyla birlikte sürüyor. 1 Eylül’de Roboski’den yola çıkarak Ankara yollarına koyulan Savda’nın yürüyüşün başında dediği gibi “ölüm yolunun yaşam yoluna evrilmesi” için başladığı bu eylem, tıpkı O’nun belirttiği gibi atılan küçük adımlarla daha da büyüyor.

1 Eylül’den bu yana 700 km’den fazla yol kat eden ve sayıları her geçen gün artan barış yürüyüşçüleri, güzergâhları boyunca uğradıkları her yerde, il merkezleri ve köylerde, yoğun ilgiyle karşılanıyor ve “taşıdıkları barış arzusu”nu herkesle paylaşıyorlar.

Barış yürüyüşçüleri yolda karşılaştıkları birçok fiziki zorluğa ve devletin yıldırma politikalarına rağmen, barışın sesini yükseltmeye devam ediyorlar. Yürüyüş esnasında barış yürüyüşçülerinin, Osmaniye’den geçerken “halkın hassasiyetleri” bahane edilerek vali Celalettin Cerrah’ın emriyle yolları kesilmiş ve yürüyüşçüler saatlerce karakolda alıkonulmuştu. Serbest bırakılmalarının ardından Osmaniye Valiliği hakkında suç duyurusunda bulunan barış yürüyüşçüleri, artan dayanışmayla “barış için yolları kat etmeye” devam ediyorlar.

Ekim ayının sonuna doğru Ankara’ya varmak istediklerini belirten yürüyüşçüler, iktidarlar tarafından savaş çığlıklarının yükseltildiği bu coğrafyada, gittikleri her yerde, barışın sesini haykırıyorlar.

The post Vicdani Retçi Halil Savda Ve Arkadaşlarının “Ölüm Yolunda Barış Yürüyüşü” Sürüyor appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2012/10/25/vicdani-retci-halil-savda-ve-arkadaslarinin-olum-yolunda-baris-yuruyusu-suruyor/feed/ 0