Bu makale, Daniel Guérin'in Anarchism: From Theory to Practice (Anarsizm: Teoriden Pratige) adli kitabina yazilmis sunus metninin gozden gecirilmis versiyonudur. Bundan biraz farkli bir versiyonu, 21 Mayis 1970'de New York Review of Books'ta yayinlanmistir.
Anarsizme sempati duyan bir Fransiz yazar, 1890'da, "Anarsizm hayli guclu bir koruyucu zirha sahip; tipki bir kitabin sayfalari gibi, kendi can dusmanlarindan daha da yikici olanlarin eylemleri de dahil olmak uzere, her seye karsin varligini surduruyor" diye yaziyordu.1 Bugune degin, "anarsist" olarak nitelendirilen pek cok dusunce ve eylem tarzi var oldu. Tum bu birbiriyle catiskili egilimleri genel bir teori ya da ideoloji altinda bir araya getirmeye girismek umutsuz bir caba olur. Daniél Guerin'in Anarsizm adli kitabinda yaptigi gibi liberter dusuncenin tarihinden canli, zaman icinde evrilen bir gelenek cikarsak bile, o gelenegin doktrinlerini toplumun ve toplumsal degisimin ozgul ve belirli bir teorisi olarak formule etmek hic de kolay olmaz. Guérin'in kitabiyla parallelik gosteren bir bicimde anarsist dusuncenin anarko-sendikalizme dogru olan gelisiminin sistematik bir kavranisini sunan anarsist tarihci Rudolph Rocker, meseleyi yerinde ifadelerle ortaya koyuyor:
Anarsizm kalici bicimde belirlenmis, kendi icine kapali bir toplumsal sistemi degil, insanligin tarihsel gelisimi icinde, dinsel ve idari kurumlarin entelektuel koruyuculugunun yaptiginin aksine, bireyin ve yasamin toplumsal guclerinin engellenmemis, ozgur gelisimini arzulayan belirli bir gelisim dogrultusunu [trend] ifade eder. Ozgurlugun kendisi bile mutlak degil, genis kesimleri birden cok yoldan etkileyen goreli bir kavramdir. Anarsist acisindan, ozgurluk soyut, felsefi bir kavrami degil, fakat, her bireyin doganin kendisine bahsetmis oldugu guc ve yeteneklerini tam olarak gelistirmesi ve bunlara toplumsal bir ifade kazandirmasi anlaminda somut, yasamsal bir olanagi ifade eder. Insanin bu dogal gelisimi dinsel ya da siyasal koruyuculuktan daha az etkilendigi oranda, insanin kisiligi daha etkin ve uyumlu hale gelecek, icinde yasadigi toplumun entelektuel kulturu acisindan daha gercek bir olcut durumuna gelecektir.2
Ozgul ve ayrintili bir toplumsal teoriyi acik bicimde sunmayan "insanligin tarihsel gelisimi icindeki belli bir gelisim dogrultusu"nu incelemenin ne kadar anlamli oldugu sorulabilir. Gercekten, pek cok yorumcu, anarsizmi, utopik, bicimsiz, ilkel, ya da karmasik bir toplumun gercekleriyle uyusmaz bularak bir kenara iter. Oysa, soruna farkli bir argumanla yaklasmak ve sunu ileri surmek de mumkun: Tarihin her asamasinda, otorite ve baskinin guvenlikten, veya yasami idame ettirebilmekten, ya da ekonomik gelisimden kaynaklanan gereksinimler dolayisiyla belki bir donem mesruluk kazanmis, fakat bugun maddi ve kulturel yetersizligi azaltmak yerine bunu artirir hale gelmis bicimlerini yikip ortadan kaldirmak zorundayiz. Eger bu dogruysa, bugune ve gelecege iliskin sabit bir toplumsal degisim doktrini, hatta, toplumsal degisimin mutlaka kendisine yonelmek zorunda oldugu ozgul ve sabit bir toplumsal amaclar kavrami olmayacaktir. Gercekten, insanin dogasina ya da yasayabilirlige sahip toplumsal bicimlere iliskin kavrayisimiz oylesine sinirli ve eksik ki, nasil "insan dogasi" ya da "uretimsel verimliligin gerekleri" veya "modern yasamin karmasikligi" yuzunden baskinin ve otokratik yonetimin su ya da bu formuna gereksinim duyuldugu savini isittigimizde buna kuskuyla yaklasiyorsak, genis kapsamli her doktrine de ayni kuskuyla yaklasmaliyiz.
Her seye karsin, belli bir zaman kesiti icin ve kavrayisimiz bize izin verdigi olcude, insanligin tarihsel gelisimi icindeki bu belirli gelisim dogrultusuna iliskin ozgul bir kavrayis gelistirmek ve icinde bulunulan anin gorevlerini degerlendirmek icin ortada yeterince neden var. Rocker'a gore, "bugun ustesinden gelinmesi gereken sorun, insanligi ekonomik somuru, siyasal ve tolumsal kolelik belalarindan kurtarma sorunudur" ve, bunun yontemi, devlet iktidarinin ele gecirilmesi ve kullanilmasi, ya da insani aptallastiran parlamentarizm degil, fakat "insanlarin ekonomik yasamini temelden ve Sosyalizm ruhuyla yeniden insa etmektir":
Fakat, bu gorevi yerine getirebilecek olanlar yalnizca ureticilerdir; cunku, bunlar, kendisinden yeni bir yarinin dogup gelisebilecegi toplumda yegane deger yaratici ogedirler. Bunlarin gorevi, emegi ekonomik somurunun kendisine vurdugu zincirlerden kurtarmak, toplumu tum siyasal iktidar kurumlarindan ve iktidar uygulamalarindan ozgurlestirmek, ozgur erkek ve kadin gruplarinin dayanismaci emek ve toplumsal olgularin toplulugun cikarina planli yonetimi temeline dayanan bir ittifakina giden yola kapi aralamaktir. Kentte ve kirda emekci yiginlari bu buyuk amaca hazirlamak ve ve onlari militan bir guc olarak birbirlerine kenetlemek modern Anarko-sendikalizmin hedefidir ve tum enerjisini bu amac icin harcar. [s. 108]
Rocker, bir sosyalist olarak sunu varsayar: "Iscilerin ciddi ve nihai tam kurtulusu, ancak bir kosula bagli olarak gerceklesebilir: sermayenin mulksuzlestirilmesi, yani hammade ve toprak da dahil olmak uzere tum uretim araclarinin iscilerin kendi organlarinin eline gecmesi."3 Ve, bir anarko-sendikalist olarak, isci orgutlerinin devrim oncesi donemde "yalnizca gelecegin fikirlerini degil, ayrica o gelecegin kosullarini da" yarattiklarini, bunlarin gelecegin toplumsal yapisini kendilerinde cisimlestirdiklerini ileri suruyor -ve mulksuzlestirenleri mulksuzlestirecek ve devlet aygitini parcalayip yikacak bir toplumsal devrimi umutla bekliyor. "Devletsel yonetimin yerine koyacagimiz sey endustriyel orgutlenmedir" diyen Rocker, sunlari soyluyor:
Anarko-sendikalistler, Sosyalist ekonomik duzenin kararnamelerle ve hukumet yasalariyla degil, ancak uretimin her bransinda iscilerin dayanismayi temel alan maddi ve zihinsel isbirligi ile; yani, ureticilerin -ayri gruplarin, fabrikalarin ve endustri kollarinin genel ekonomik organizmanin bagimsiz parcalari olduklari ve urunlerin uretimini ve bolusumunu karsilikli ozgur anlasmalar temelinde sistematik olarak surdurdukleri kosullarda- tum fabrikalarda yonetimi kendi ellerine almalariyla yaratilabilecegine inanirlar. [s. 94]
Rocker, bu tur dusuncelerin Ispanyol Devrimi sirasinda carpici bir bicimde yasama gecirildigi gunlerde yaziyordu. Devrimin patlak vermesinden hemen once, anarko-sendikalist ekonomist Diego Abad de Santillan sunlari yazmisti:
. . . toplumsal donusum sorunuyla karsi karsiya bulunan Devrim, devleti bir arac olarak goremez; Devrim, ureticilerin orgutlerine dayanmalidir.
Biz bu yaklasima bagli kaldik ve yeni bir duzenin kurulabilmesi icin orgutlu emekten daha ustun bir iktidarin varliginin gerektigi hipotezine gereksinim duymadik. Bize, ozel mulkiyetin ortadan kaldirildigi, asalakligin ve ozel ayricaliklarin kendisine yer bulamadigi bir ekonomik yapilanmada devletin ne tur bir isleve sahip olabilecegini gosterecek birisi olursa, ona bu yuzden tesekkur ederiz. Devletin bastirilmasi, agir ilerleyen bir is olamaz; Devrim, Devleti ortadan kaldirmalidir. Ya Devrim toplumsal zenginligi ureticilere verir -ki bu durumda ureticiler kendilerini kolektif bolusum temelinde orgutlerler ve Devlete yapacak bir is dusmez; ya da, Devrim toplumsal zenginligi ureticilere vermez -ki bu durumda Devrim koca bir yalandir ve Devlet varligini surdurmektedir.
Bizim federal ekonomi konseyimiz siyasal bir guc degil, ekonomik ve idari acidan duzenleyici bir guctur. Kendi yonelimini asagidan alir, bolgesel ve ulusal meclislerde alinan kararlara uygun bicimde faaliyet yurutur. Bir irtibat organindan baska hicbir sey degildir.4
Engels, 1883 yilinda kaleme aldigi bir mektupta, bu yaklasimla hemfikir olmadigini su sekilde ifade ediyordu:
Anarsistler, meseleyi tersyuz ediyorlar. Proleter devrimin ise devletin siyasal orgutlenmesini yikmakla baslamasi gerektigini ileri suruyorlar. . . Oysa, boyle bir anda devleti yikmak, muzaffer proleteryanin henuz ele gecirmis oldugu kendi iktidarini uygulayabilecegi, kapitalist dusmanlarini bastirabilecegi, toplumun ekonomik devrimini surdurebilecegi yegane aracin yikilmasi anlamina gelir ve bu aracin yoklugunda butun zafer yeni bir yenilgiyle, iscilerin Paris Komunu sonrasi oldugu gibi kitlesel bicimde bogazlanmasiyla son bulacaktir.5
Buna karsilik, anarsistler -ozellikle meseleyi en carpici ifadelerle dile getiren Bakunin, "icinde bulundugumuz yuzyilin yaratmis oldugu en igrenc ve en korkunc yalan" anlamina gelecek "kizil burokrasi" tehlikesine karsi uyarilarda bulunuyorlardi.6 Anarko-sendikalist Fernand Pelloutier sunu soruyordu: "Kendisine itaat etmek zorunda oldugumuz gecis devleti zorunlu ve kacinilmaz olarak bir kolektif hapishane durumuna gelmek zorunda degil midir? Devletin, tum siyasal kurumlarin ortadan kalktigi, yalnizca uretim ve tuketim gereksinimleriyle sinirli ozgur bir toplumsal orgutlenmenin bir unsuru olamayacagi dogru degil midir?"7
Bu sorularin yanitlarini biliyormusum gibi davranmak istemiyorum. Fakat, bu sorulara olumlu bir yanit verilmedigi surece, solun humanist ideallerini gerceklestirecek gercek bir demokratik devrim sansinin pek buyuk olmayacagi cok acik gorunuyor. Martin Buber, sorunu net bir bicimde ortaya koyuyor: "Kuru bir odun parcasina donusmus kucuk bir agactan yesil yapraklar acmasini beklemek, onun dogasina aykiri bir sey olur"8 Bakunin, devlet iktidarinin fethi ya da yikimi sorununu, kendisini Marx'tan ayri dusuren temel mesele olarak goruyordu.9 Bu sorun, bu yuzyil boyunca, su ya da bu bicim altinda, "liberter" sosyalistlerle "otoriter" sosyalistleri birbirinden ayirir sekilde tekrar tekrar su yuzune cikti.
Bakunin'in kizil burokrasi konusundaki uyarilarina ve bunun Stalin diktatorlugu altinda cisimlesmesine karsin, bir yuzyil oncesinin tartismalarini yorumlarken, gunumuzun toplumsal hareketlerinin savlarini kendi tarihsel kokenleri temelinde aciklamaya girismek buyuk bir hata olur. Ozellikle, Bolsevizmi 'pratik icindeki Marksizm' olarak gormek bir yanilgidir. Bolsevizmin Rus Devrimi'nin icinde gerceklestigi tarihsel kosullari dikkate alan sol elestirisi, sorunun ozune bundan cok daha yakin gorunuyor.10
Bolseviklere karsi olan solcu isci hareketi, Leninistlere, Rusya'daki altust oluslardan proleteryanin amaclarina tamamen uygun bicimde yararlanma konusunda yeterince ileri gitmedikleri icin karsi cikti. Leninistler, kendi kosullarinin esiri durumuna geldiler ve uluslararasi radikal hareketi Rusya'nin kendi ozgul gereksinimlerini karsilamak icin kullandilar ve Rusya'nin gereksinimleri cok gecmeden Bolsevik Parti-Devletinin gereksinimleriyle ayni anlama gelmeye basladi. Rus Devrimi'nin 'burjuva' gorunumleri simdi Bolsevizmin kendi icinde gozlenmeye basladi: Leninizm, artik kendisinden sadece taktik meselelerde ayrildigi uluslararasi sosyal demokrasinin bir parcasi durumundaydi.11
Eger anarsist gelenek icinde tek bir oncu fikir aranirsa, bu fikrin, Paris Komunu uzerine yazarken kendisini asagidaki ifadelerle tanimlayan Bakunin'in ifadelerinde bulunacagina inaniyorum:
Ben, insanin akil, onur ve mutlulugunun serpilip gelisebilecegi biricik kosul olarak gordugum ozgurlugun fanatik bir tutkunuyum; bu, devletin bahsettigi, olctugu ve duzenledigi bicimsel ozgurluk degildir; bazilarinin digerlerinin koleligine dayali ayricaliklarindan baska hicbir seyi temsil etmeyen ebedi bir yalan degil; J. J. Rousseau Okulu'nun ve herkesin hakkina sinirlamalar getiren Devletin -ki bu kacinlmaz olarak her bir hakkin sifira indirilmesine yol acmaktadir- insanlara bahsettigi sozde haklari ozgurluk olarak kabul eden burjuva liberalizminin diger okullarinin goklere cikardigi bireyci, egoist, sefil, kurmaca ozgurluk degildir. Hayir, ben sadece ozgurluk sozcuguyle nitelenmeyi hak eden ozgurlugu kast ediyorum; her bireyde sakli bulunan tum maddi, zihinsel ve moral guclerin tam gelisimini iceren ozgurluk; kendi bireysel dogamizin yasalarinin belirledigi kisitlamalar disinda -yani, bizim yanimizda veya ustumuzde duran dissal bir yasa koyucu tarafindan dayatilmadiklari, kendi dogamizda ickin olduklari, kendi maddi, zihinsel ve moral benligimizin temelini olusturduklari icin aslinda kisitlama olarak gorulmemesi gereken ve gercekte ozgurlugumuzun gercek ve dolaysiz kosullarini olusturan kisitlamalar- hicbir kisitlama tanimayan ozgurluk.12
Bu fikirler, Aydinlanma'dan dogmuslardir; bunlarin kokleri, Rousseau'nun Esitsizlik Uzerine Soylev, adli eserinde, Humboldt'un Devletin Eyleminin Sinirlari baslikli kitabinda ve Fransiz Devrimi'ni savunurken ozgurlugun olgunluga ulasildiginda bahsedilen bir armagan degil, olgunlasmanin onkosulu oldugunu ileri suren Kant'in bu israrciliginda yatiyor. Endustriyel kapitalizmin, onceden kestirilmemis bu yeni adaletsiz sistemin gelismesiyle birlikte, Aydinlanma'nin radikal humanist mesajinin ve yolundan saptirilarak ortaya cikan toplumsal duzenin destekcisi bir ideoloji haline donusturulen klasik liberal ideallerin koruyuculugu ve gelistirilmesi, liberter sosyalizm tarafindan ustlenilmistir. Gercekte, kapitalist toplumsal iliskilerin kabul edilmezligi tezi, klasik liberalizmin devletin toplumsal yasama mudahalesine karsi cikmasina yol acmis olan gerekcelere de dayanir. Bu, ornegin, Mill'in onculu ve belki de esin kaynagi olan Humboldt'un Devletin Eyleminin Sinirlari adli klasik eserinde cok aciktir. 1792'de nihai sinirina ulasmis olan bu klasik liberal dusunce, ozunde, her ne kadar embriyon halinde olsa da, buyuk olcude anti-kapitalist bir nitelige sahiptir. Onun ortaya koydugu fikirlerin, taninamayacak olcude degistirilerek endustriyel kapitalizmin bir ideolojisi haline donusturulmus oldugunu dusunmek yanlis olmaz.
Humboldt'un icinde toplumsal engellerin yerlerini toplumsal sozlesmelere biraktigi ve emegin bireyin tercihine bagli olarak ozgurce gerceklestirildigi bir toplum ongorusu, emegin yabancilasmasi olgusunu tartisan genc donem Marx'in dusuncelerini animsatir; "isci, yaptigi isi kendi dogasinin bir parcasi degil fakat dissal bir olgu olarak gormeye baslayarak kendi emegine yabancilasir. . . [boylece] emek surecinde kendisini gerceklestirmez, fakat kendi kendini yadsimis olur. . . fiziksel tukenmislige ve zihinsel gerilemeye ugrar"; yabancilasmis emek, "iscilerin bir kismini barbarca bir emek surecine geri gotururken, digerlerini birer makine haline getirir", boylece, insani "kendisini diger canlilardan ayirt eden ozgur bilince dayali faaliyet" yeteneginden ve "uretken yasam"dan yoksunlastirir. Benzer sekilde, Marx, "kendi kardeslerine gereksinim duyan yeni tipte bir insan"in varligini ve iscilerin birliginin "gelecekteki insan iliskilerinin toplumsal dokusunu yaratacak gercek yapici caba" niteligine burunusunu gozlemler.13 Klasik liberter dusunce, insanin ozgurluge, farklilasmaya, ozgur birlikler kurmaya duydugu gereksinime iliskin daha derin bir kavrayisin sonucu olarak, devletin toplumsal yasama mudahalesine karsidir. Ayni kavrayislar temelinde, kapitalist uretim iliskileri, ucretli emek, rekabet, "mulkiyetci bireycilik" ideolojisi. . esas itibariyla insanlik-karsiti [antihuman] olarak gorulmelidir. Bu baglamda, liberter sosyalizmi, Aydinlanma'nin liberal ideallerinin mirascisi olarak gormek yanlis olmaz.
Rudolf Rocker, modern anarsizmi, "Fransiz devrimi sirasinda ve sonrasinda Avrupa'nin entelektuel yasaminda Sosyalizm ve Liberalizm gibi karakteristik ifadeler kazanmis olan iki buyuk akimin kesismesi" olarak tanimliyor. Rocker, klasik liberal ideallerin kapitalist ekonomik bicimlerin gerceklerine carpip parcalandigini soyluyor. Rocker'a gore, anarsizm, "insanin insani somurmesi"ne karsi ciktigi icin, zorunlu olarak anti-kapitalisttir. Fakat, anarsizm, "insanin insan uzerindeki egemenligi"ne de karsi cikar: "Anarsizm, sosyalizmin ya ozgur olacagini, ya da asla var olmayacagini ileri surer. Anarsizmin varlik nedeni, bu anlayis icinde gercek ve derin bir haklilik kazanir."14 Bu acidan bakildiginda, anarsizm, sosyalizmin ozgurlukcu kanadi olarak gorulebilir. Daniel Guérin, Anarsizm adli eserinde ve kaleme aldigi diger calismalarinda, anarsizmi boyle bir yaklasimdan hareket ederek irdelemistir.15 Guérin, "her anarsist sosyalisttir, fakat her sosyalistin mutlaka anarsist oldugu soylenemez" diyen Adolph Fischer'in sozlerini alinti olarak aktarir. Benzer sekilde, Bakunin, ongordugu uluslararasi devrimci kardeslik icin bir program olarak kaleme aldigi "Anarsist Manifesto"da, her uyenin her seyden once bir sosyalist olmasi gerektigi ilkesini gelistirmistir.
Tutarli bir anarsist, uretim araclari uzerinde ozel mulkiyete, bu sistemin ayrilmaz bir ogesi olan ve emegin ureticinin kendi kontrolu altinda ozgurce gerceklestirilmesi gerektigi ilkesiyle bagdasmayan ucret koleligine karsi cikmak zorundadir. Marx'in belirtmis oldugu gibi, sosyalistler, icinde emegin "yalnizca gecim araci degil, fakat ayrica yasamin en yuksek degeri haline gelecegi" bir toplumu arzularlar16; isci kendi itileri degil, dissal bir otorite ya da gereksinim tarafindan yonlendirildigi surece, bu olanaksizdir: "Ucretli emegin aldigi bicimlerden hicbiri, digerlerinden daha az tiksindirici olsa bile, ucretli emek sefaletinin kendisini ortadan kaldiramaz."17 Tutarli bir anarsist, yalnizca yabancilasmis emege degil, fakat ayrica, emegin insani aptallastiran uzmanlasmasina da karsi cikmak zorundadir; soz konusu uzmanlasma, uretimi gelistiren araclar
isciyi salt bir insan parcasi haline getirerek koturum biraktigi, onu makinenin basit bir uzantisi durumuna dusurdugu, emegini onun esas anlamini yikima ugratan bir bicimde kendisi icin eziyet haline getirdigi, bilimin bagimsiz bir guc olarak uretim surecine katildigi oranda onu emek surecinin zihinsel sureclerine yabancilastirdigi. . . 18
Marx, bu durumu [emegin uzmanlasmasini -c.n.], sanayilesmenin kacinilmaz olarak beraberinde getirdigi bir olgu olarak degil, fakat, kapitalist uretim iliskilerinin bir ozelligi olarak gormustur. Gelecegin toplumu, "butunuyle gelismis, cesitli emek sureclerine uyum saglayabilen, farkli toplumsal islevlerin . . kendi dogal guclerine genis bir hareket alani kazandirdigi bir bireyi, bugunun bir ayrinti. . . salt bir insan parcasi durumuna indirgenmis iscisinin yerine gecirme"19 hedefi uzerinde yogunlasmalidir. Bunun onkosulu, sermaye ve ucretli emegin birer toplumsal kategori olarak ortadan kaldirilmasidir ('isci devleti'nin endustriyel ordularinin ya da kapitalizmin burundugu modern totaliteryanizm bicimlerinin de bunlara dahil oldugunu belirtmek gereksiz). Insanin makinenin basit bir uzantisi, ozel bir uretim aleti durumuna indirgenmesi, ilkesel duzeyde, teknolojinin uygun gelisimi ve kullanimiyla belki asilabilir; fakat, bu, insani kendi amaclarina hizmet eden bir alet durumuna getirenlerin -Humboldt'un ifadesiyle soylersek, onun kendi bireysel amaclarini hor gorenlerin- uretimi otokratik olarak kontrol ettikleri kosullarinda gerceklesemez.
Anarko-sendikalistler, kapitalizm kosullarinda bile, militanca bir mucadele verecek ve uretimin demokratik bir temelde orgutlendirilmesi isinin sorumlulugunu kendi uzerine almaya hazirlanacak olan "ozgur ureticilerin ozgur birlikleri"ni yaratmaya calismislardir. Bu birlikler, "anarsizmin pratik okulu" islevi goreceklerdir.20 Eger, uretim araclarinin ozel mulkiyeti Proudhon'un sik sik alintilanan ifadesinde soylendigi gibi salt bir 'hirsizlik' -yani 'zayif olanin guclu olan tarafindan somurulmesi'21- ise, uretimin bir devlet burokrasisi tarafindan kontrolu, o devlet burokrasisi ne kadar iyi niyetli olursa olsun, kol emegi ve zihinsel emegin en yuksek deger haline gelebilecegi kosullari yaratmaz. Su halde, bunlarin her ikisi birden ortadan kalkmalidir.
Anarsist, uretim araclari uzerindeki ozel ya da burokratik kontrole saldirirken, "tarihin ucuncu ve son kurtulus asamasi"ni gerceklestirmek icin mucadele edenlerin safinda yer alir -birinci asama, kolelerin serf durumuna, ikinci asama ise serflerin ucretliler durumuna gelmesini saglamistir, ucuncu asama, proleteryanin, kurtulusun nihai eylemini gerceklestirerek ekonominin kontrolunu ureticilerin ozgur ve gonullu birliklerinin eline teslim etmek uzere ortadan kaybolacagi asama olacaktir (Fourier, 1848).22 Yine 1848 yilinda, de Tocqueville, 'uygarlik' onundeki yakin tehlikeye deginiyordu:
Mulkiyet hakki, diger pek cok hakkin kokeni ve temeli oldugu surece, kolayca savunulabiliyordu -ya da, pek saldiriya ugramiyordu; o zamanlar toplumun kalesi durumundaydi ve tum diger haklar onun dis istihkami gibi gorunuyorlardi. Saldiri altinda kalmak gibi bir sikinti cekmiyordu, cunku, gercekten de kendisine yonelik ciddi bir saldiri soz konusu degildi. Fakat, mulkiyet hakkinin, aristokratik dunyanin yikima ugratilmamis son kalintisi olarak gorundugu ve esitlikci kilinmis bir toplumda yegane ayricalik olarak tek basina durdugu bugun, mesele bir hayli farkli gorunuyor. Henuz sessiz ve sakin olduklarini itiraf etmekle birlikte, calisan siniflarin yureginde neler olup bittigini dikkate almanizi oneririm. Yerinde sozcuklerle soylemek gerekirse, onlarin siyasal arzular acisindan gecmiste oldugundan daha az atesli olduklari dogru; ama, onlarin siyasal olmanin cok uzagindaki bu tutkularinin toplumsal bir nitelige burunmus oldugunu gormuyor musunuz? Yalnizca su ya da bu yasanin, veya su ya da bu bakanin ya da hukumetin degistirilmesini degil, toplumun temellerinin parcalanmasini amaclayan dusuncelerin bunlar arasinda azar azar yayildigini gormuyor musunuz?23
Parisli isciler, 19871'de bu sessizligi bozdular ve
mulkiyeti, tum uygarligin temelini yikmaya giristiler! Evet, baylar, Komun, pek cok insanin emegini bir avuc insanin zenginligi haline getiren sinif mulkiyetini ortadan kaldirmaya niyetlenmistir. Mulsuzlestirenleri mulksuzlestirmeyi amaclamistir. Bugun emegi kolelestirmenin ve somurmenin basta gelen araci olan uretim araclarini, topragi ve sermayeyi ozgur ve birlesmis emegin birer aletine donusturerek, bireysel mulkiyeti tarihe gommek istemistir.24
Komun, umulabilecegi gibi kana bulandi. Versailles hukumeti askerleri Paris'i halkin elinden geri aldigi zaman, Parisli iscilerin "toplumun temelleri"ne yonelik saldirilariyla yikmak istedikleri 'uygarligin' gercek niteligi bir kez daha gozle gorulur hale geldi. Marx'in aci ama gercegi carpici bicimde dile getiren ifadelerle yazdigi gibi:
Burjuva duzenin uygarligi ve adaleti, bu duzenin koleleri ve esirleri efendilerine bas kaldirdiklari zaman, o tuyler urpertici isigi icinde acikca gozlenir hale geliyor. O zaman, bu uygarlik ve adalet, ustu ortulmemis bir barbarlik ve yasa tanimaz bir kin olarak ortaya cikiyor. . . Askerlerin tiksindirici bir vahsetle giristikleri eylemler, parali askerleri olduklari o uygarligin gercek dogasini yansitiyor. . . Savasin ardindan girisilen topyekun katliami buyuk bir hosnutlukla izleyen tum dunya burjuvazisi, enkaz yigini haline gelmis binalar karsisinda dehsete dusuyor. [Ibid, s. 74, 77]
Komun'un siddete basvurularak yikilmasina karsin, Bakunin, Paris'in yeni bir cagi baslattigini yazar: "Halk yiginlarinin kesin ve tam kurtulusu, onlarin devlet sinirlarina ragmen. . . uluslararasi nitelik kazanacak gelecekteki gercek dayanismasi, insanligin bir sonraki devrimi, Paris'in yeniden ortaya cikisi olacaktir". Dunya, hala Bakunin'in sozunu ettigi bu devrimi bekliyor.
Su halde, tutarli bir anarsist, sosyalist, ama belli turden bir sosyalist olmak zorundadir. Tutarli anarsist, yalnizca yabancilasmis ve uzmanlasmis emege karsi cikmakla ve umutla isci organlarinin sermayeyi mulksuzlestirecegi gunu beklemekle yetinmeyecek, fakat, bunun yanisira, proleterya adina hareket eden bir seckinler grubunun varligina da karsi cikacaktir. Kisacasi, tutarli anarsist,
uretimin Devlet tarafindan yapilandirilmasina karsi cikar. Bunun anlami, uretimde yonetimin Devlet gorevlilerinin, menejerlerin, bilim adamlarinin, isletmelerde isletme yoneticilerinin elinde oldugu Devlet-sosyalizmidir. . . Isci sinifinin amaci, somuruden kurtulmaktir. Bu amaca, burjuvazinin yerine kendisini koyan yeni bir yonetici sinifla ulasilamaz. Soz konusu hedefe, ancak iscilerin uretim uzerinde kendi yonetimlerini kurmalariyla varilabilir.
Bu ifadeler, konseyci komunist hareketin onde gelen teorisyenlerinden olan sol Marksist Anton Pannekoek'un "Sinif Mucadelesi Uzerine Bes Tez" baslikli calismasindan alinmistir. Aslinda, radikal Marksizm anarsist akimlarla icice gecmistir.
Daha net bir fikre ulasmak icin, "devrimci Sosyalizm"in asagidaki tanimlamasini irdeleyin:
Devrimci Sosyalist, burokratik despotizmden baska hicbir seye yol acmayan Devlet mulkiyetini reddeder. Devletin neden endustriyi demokratik olarak kontrol edemeyecegini gorduk. Endustrinin demokratik olarak kontrol edilmesi, ancak isciler tarafindan mulk edinilmesi ve onlarin dogrudan kendi iclerinden sectikleri endustriyel idari komiteler tarafindan kontrol edilmesi durumunda mumkundur. Sosyalizm, esas olarak bir endustriyel sistem olacaktir; ve bu sistemin organlarinin secmenleri endustriyel bir nitelige sahip olacaktir. Boylece, toplumda toplumsal ve endustriyel faaliyetleri yurutenler, toplumsal yonetimin yerel ve merkezi konseylerinde dogrudan temsil edileceklerdir. Bu durumda, bu delegeler, guclerini, endustriyel ve toplumsal faaliyeti yuruten ve toplulugun gereksinimleri konusunda dogrudan bilgi sahibi olanlardan alacaklardir. Merkezi endustriyel idari komite toplandigi zaman, toplumsal faaliyetin her bir asamasini temsil edecektir. Bu yuzden, kapitalist siyasal ya da cografi devletin yerini, Sosyalizmin endustriyel idari komitesi almis olacaktir. Bir toplumsal sistemden digerine gecis, toplumsal devrimi ifade edecektir. Siyasal Devlet, tarih boyunca, egemen siniflarin hukumeti olmustur; Sosyalist Cumhuriyet ise, tum toplum adina endustriyi yonetenlerin hukumeti olacaktir. Bunlardan birincisi ezici cogunlugun ekonomik ve siyasal bagimliligi anlamina gelmisken, ikincisi, herkesin ekonomik ozgurlugunu ifade edecektir -dolayisiyla, bu, gercek demokrasi olacaktir.
Bu programatik ifadeler, William Paul'un 1917 yili baslarinda -Lenin'in belki de en liberter eseri olan Devlet ve Devrim adli calismasindan (bkz. 9. dipnot) hemen once- kaleme almis oldugu Devlet, Kokenleri Ve Islevleri (The State, its Origins and Functions) baslikli kitabinda gecer. W. Paul, Marxist-De Leonist Socialist Labor Party'nin bir uyesiydi ve daha sonralari Ingiliz Komunist Partisi'nin kuruculari arasinda yer alacakti.25 W. Paul'un devlet sosyalizmine yonelik elestirileri, devlet mulkiyeti ve yonetimi burokratik despotizme yol acacagi icin, toplumsal devrimin, dogrudan isci kontrolu temelinde toplumun endustriyel orgutlenmesini bunun yerine gecirmesi gerektigini ileri suren anarsistlerin liberter doktrini ile benzerlik gosteriyor. Bunun disinda buna benzer daha pek cok ifade aktarmak mumkun.
Bundan cok daha onemli olan sey su ki, bu fikirler kendiliginden devrimci eylem icinde hayata gecirildiler -ornegin, Birinci Dunya Savasi sonrasinda Almanya ve Italya'da, 1936 yilinda Ispanya'da (yalnizca kirsalkesimde degil, fakat ayrica Barselona'da endustri alaninda). Konsey komunizminin bir biciminin, endustriyel bir toplumda devrimci sosyalizmin alacagi dogal bicim oldugu ileri surulebilir. Bu, endustriyel sistem otokratik bir seckinler grubu tarafindan kontrol edildigi surece (bunun mulk sahipleri, menejerler ve teknokratlar ya da bir 'oncu parti' veya devlet burokrasisi olmasi bir sey degistirmez) demokrasinin muazzam bicimde sinirlandirilmis olacagi fikrinin sezgisel duzeydeki bir kavranisini ifade eder. Otoriter kontrolun soz konusu oldugu kosullarda, Marx, Bakunin ve tum gercek devrimciler tarafindan daha da gelistirilmis olan klasik liberter ideallerin gerceklestirilmesi mumkun degildir; soz konusu kosullarda, insan kendi potansiyellerini ozgur bicimde ve tam olarak gelistirme olanagindan yoksun kalacak, uretici, yukaridan dayatilan uretim sureci icinde, bir alet konumuna indirgenmis "salt bir insan parcasi" durumunda kalacaktir.
Burada, "kendiliginden devrimci eylem" ifadesi yaniltici olabilir. En azindan, Anarko-sendikalistler, Bakunin'in isci orgutlerinin devrim oncesi donemde "sadece fikirleri degil fakat gelecegin kendisini de" yaratmalari gerektigi uyarisini cok ciddiye almislardir. Ozellikle Ispanya'daki halk devriminin [popular revolution] kaydettigi basarilar, uzun yillara yayilan ve davaya baglilik ve militanlik geleneginin bir bilesenini olusturan sabirli bir orgutlenme ve egitim calismasina dayaniyordu. 1931 yili Haziran ayinda toplanmis olan Madrid Kongresi ile Mayis 1936'daki Saragosa Kongresi kararlari, pek cok acidan, yakin gelecegin devrimci eylemlerinin habercisi niteligini tasiyorlardi -ayni sey, Santillan'in (bkz. 4. dipnot) devrim tarafindan yapilandirilacak toplumsal ve ekonomik orgutlenme uzerine kaleme aldigi, az cok benzer fikirler ileri surdugu ozgul calismasi icin de soylenebilir. Guérin, "Ispanyol devrimi, halkin bilincinde oldugu gibi, liberter dusunurlerin zihinlerinde az cok olgunlasmis durumdaydi" diye yaziyor. Diger yandan, Franco darbesiyle 1936 yilinda yasanan o toplumsal karisiklik toplumsal devrime donustugu zaman, isci orgutleri, belli bir orgutsel yapilanmaya, deneyime ve toplumsal yeniden insa gorevini ustlenmeye yonelik bir kavrayisa erismis bulunuyorlardi. Anarsist Augustin Souchy, Ispanya'daki kolektiflestirmeyi konu alan belgeleri bir araya getirdigi derlemeye yazdigi sunus yazisinda sunlari soyluyor:
Uzun yillar, Ispanya'daki anarsistler ve sendikalistler, toplumun toplumsal donusumunu gerceklestirmeyi en yuce gorev saydilar. Toplumsal devrim sorunu, sendikalarinin ve gruplarinin toplantilarinda, gazete, brosur ve kitaplarinda surekli olarak ve sistematik bir bicimde tartisildi.26
Butun bunlar, Ispanyol Devrimi'nin yapici eylemlerinin, kendiliginden erisilen basarilarin arkaplanini olusturur.
Liberter sosyalizmin fikirleri, yukarida tanimlanan anlaminda, geride kalan yarim yuzyillik donemde endustriyel toplumlara nufuz etmis bulunuyor. Bugune degin, egemen ideolojiler, devlet sosyalizminin ve (acikca gozlenir nedenlerden dolayi Amerika Birlesik Devletleri'nde giderek militarist bir nitelik kazanmakta olan) devlet kapitalizminin ideolojileri idi.27 Fakat, son birkac yil icinde liberter sosyalist fikirlere yonelik artan bir ilgi gozleniyor. Yukarida Anton Pannekoek'tan aktarmis oldugum tezleri, radikal bir Fransiz isci grubunun (Informations Correspondance Ouvrière) son zamanlarda yayinladigi bir brosurden aldim. William Paul'un devrimci sosyalizme iliskin gorusleri, Walter Kendall tarafindan 1969 yilinda Ingiltere'nin Sheffield kentinde toplanan Isci Kontolu Uzerine Ulusal Konferans'a sunulmus bir tebligde alinti olarak yer aliyordu. Isci kontrolu hareketi, son birkac yil icinde Ingiltere'de dikkate deger bir guc konumuna eristi. Hareket, cesitli konferanslar duzenledi, cok sayida brosur yayinladi; hareketin aktif taraftarlari arasinda en onemli isci sendikalarindan temsilciler de yer aliyor. Ornegin, Alasim Ve Dokum Iscileri Sendikasi (The Amalgamated Engineering and Foundryworkers' Union), onde gelen endustrilerin "tum duzeylerde isci kontrolu temelinde" kamulastirilmasini ongoren bir programi sendikanin resmi politikasi olarak benimsedi.28 Avrupa kitasinda da benzeri gelismeler gozleniyor. 1968 Mayisi'nin, Ingiltere'de oldugu gibi Fransa ve Almanya'da konsey komunizmine ve bununla iliskili fikirlere yonelik artan ilgiyi daha da hizlandirdigi kuskusuz.
Icinde yasadigimiz ideolojik toplumun son derece muhafazakar atmosferi dusunulurse, Amerika Birlesik Devletleri'nin bu gelismelerden gorece etkilenmemis olmasina pek sasirmamak gerekir. Fakat, benzeri bir gelismenin burada yasanmasi da muhtemel. Soguk Savas mitolojisinin erezyona ugramasi, bu tur sorularin az cok genis insan kumeleri arasinda one cikmasina olanak taniyor. Eger bugunku baski dalgasi geri itilebilirse, eger sol intihar anlamina gelen kendi icindeki bir dizi egilimi asabilir ve kendisini son on yilda basarilmis olanlar uzerine insa edebilirse, endustriyel toplumun isyerinde ve toplulukta demokratik kontrol temelinde gercekten demokratik hatlar boyunca nasil yapilandirilacagi sorununun gunumuz toplumunun sorunlarina duyarli insanlar acisindan basta gelen entelektuel konu durumuna gelmesi, liberter sosyalizmin bir yigin hareketi olarak gelismesi, teorik spekulasyonlarin eyleme donusmesi pekala olasidir.
Bakunin, 1865 tarihli manifestosunda, toplumsal devrimdeki ogelerden birinin, "gencligin aydin ve gercekten asil kesimi" olacagini ongurmustu; gencligin bu kesimi, "dogustan ayricalikli siniflardan gelmekle birlikte, sahip oldugu yuce gonullu inanclar ve radikal ozlemler icinde, halkin davasini benimseyecektir". Belki de, 1960'larda yukselen ogrenci hareketi, bu dahice ongorunun gerceklesmesine dogru atilmis bir adimi ifade ediyor.
Daniel Guérin, kendisinin "rehabilitasyon sureci" olarak tanimladigi bir misyonu ustleniyor. Benim ikna edici olduguna inandigim bir yoldan sunu ileri suruyor: "Anarsizmin yapici dusunceleri yasamsalligini koruyor; bu dusunceler, yeniden gozden gecirilip elendikleri zaman, cagdas sosyalist dusuncenin yeni bir ileri atilimina yardimci olabilirler. . . [ve] Marksizmin zenginlesmesine katkida bulunabilirler."29 Guérin, titiz bir sekilde, Anarsizmin "genis yelpazesi"nden liberter sosyalist olarak tanimlanabilecek fikir ve deneyimleri seciyor. Yaptigi sey dogal ve yerinde. Bu cerceve, anarsizmin onde gelen sozculerinin yanisira, anarsist duygu ve ideallerin harekete gecirdigi yigin eylemlerini de iceriyor. Guérin yalnizca anarsist dusunceyi degil, fakat ayni zamanda halkin devrimci mucadelesinin kendiliginden eylemlerini de irdeliyor. Entelektuel yaraticilik kadar toplumsal yaraticiliga da ilgi gosteriyor. Dahasi, gecmiste basarilmis olanlardan toplumsal kurtulus teorisini zenginlestirecek dersler cikarmaya girisiyor. Guérin'in kitabi, sadece dunyayi anlamakla yetinmeyip ayrica onu degistirmek isteyenler acisindan, anarsizmin tarihini incelemek icin uygun bir baslangic.
Guérin, ondokuzuncu yuzyil anarsizmini esas itibariyla doktriner olarak nitelendirirken, yirminci yuzyilin anarsistler acisindan bir "devrimci pratik" donemi oldugunu soyluyor.30 Anarsizm, bu degerlendirmeyi yansitiyor. Guérin'in anarsizm yorumu bilincli olarak gelecege isaret ediyor. Arthur Rosenverg, halk devrimlerinin, karakteristik olarak, "toplumu zora dayanan yontemlerle idare eden feodal ya da merkezi bir otorite"yi, "eski Devlet biciminin yikimini ve ortadan kaldirilmasini ima eden" bir tur komunal sistemle degistirme arayisi gosterdiklerine isaret etmistir. Boyle bir sistem, ya sosyalist, ya da, "Sosyalizm ancak bireysel ozgurlugun azami duzeye erstigi bir dunyada gerceklestirilebilecegine gore, demokrasinin Sosyalizmin onkosulu olan asiri bicimi" olacaktir. Rosenberg, bu idealin Marx ve anarsistler tarafindan ortaklasa paylasilmis oldugunu belirtir.31 Bu dogal kurtulus mucadelesi, ekonomik ve siyasal yasamin merkezilesmesi egilimine aykiri dusmektedir.
Bundan bir yuzyil once, Marx, Parisli iscilerin "Komun ya da -hangi isim altinda ortaya cikarsa ciksin- imparatorluk arasinda bir secim yapmaktan baska bir secenekleri olmadigini hissettiklerini" soyluyordu:
Imparatorluk, halkin zenginligine darbe indirerek, topyekun mali dolandiriciligi besleyip buyuterek, sermayenin yapay olarak hizlandirilmis merkezilesmesini saglayarak, ekonomik olarak kendilerini cokertmisti. Onlari siyasal olarak baski altina almis, asiladigi zevk ve sefahat duskunlugu ile onlari ahlaki olarak sarsmis, kendi cocuklarini cehaletin kardesleri (frères Ignorantins) haline getiren egitim sistemiyle sahip olduklari kuskucu elestirelligi [Voltairianizm] asagilamis, onlari imparatorlugun ortadan kaybolmasindan baska bir anlama gelmeyecek felaket getiren bir savasin icine paldir kuldur surukleyerek birer Fransiz olarak sahip olduklari ulusal duygularin ayaklanmasina yol acmisti.32
Sefalet icindeki Ikinci Imparatorluk, "burjuvazinin ulkeyi yonetme yetenegini halihazirda kaybettigi ve isci sinifinin bunu henuz kazanamadigi o gunlerde, mumkun olan yegane yonetim bicimiydi".
1970'li yillarin imparatorluk sistemleri acisindan da anlamli olduklari icin, sanirim bu ifadeleri burada yinelemekte yersiz degil. "Insanligi ekonomik somuru, siyasal ve toplumsal kolelik belasindan kurtarma" sorunu, cozum bekleyen bir sorun olarak varligini bugun de surduruyor. Bu durum devam ettigi surece, liberter sosyalizmin doktrinleri ve devrimci pratigi bir ilham kaynagi ve yol gosterici olarak insanliga hizmet edecektir.
Eger bu cevirinin Turkce karakterlerle yazilmis metnini edinmek isterseniz, lutfen [email protected] email adresinden Bernar'la iletisim kurun
1 Octave Mirbeau, aktaran James Joll, The Anarchists, s. 145-6.
2 Rudolf Rocker, Anarchosyndicalism, s. 31.
3 Aktaran Rocker, ibid., s. 77. Bu alinti ve onu izleyen cumle, Michael Bakunin'in "The Program of the Alliance," baslikli calismasinda gecer; bkz. Sam Dolgoff (yayina hazirlayan ve ceviren) Bakunin on Anarchy, s. 255.
4 Diego Abad de Santillan, After the Revolution, s. 86. Santillian, devrim basladiktan birkac ay sonra yazilmis olan son bolumde, bu acidan o zamana kadar kat edilmis mesafeden duydugu tatminsizligi ifade eder. Ispanya'da toplumsal devrimin gerceklestirebildikleriyle ilgili olarak, benim American Power and the New Mandarins adli calismamin 1. bolumune ve oradaki referanslara bkz.; diger bir onemli calisma icin, bkz. Broué and Témime. Bu konuda yararlanilabilecek diger kaynaklar: Frank Mintz, L'Autogestion dans l'Espagne révolutionaire (Paris: Editions Bélibaste, 1971); César M. Lorenzo, Les Anarchistes espagnols et le pouvoir, 1868-1969 (Paris: Editions du Seuil, 1969); Gaston Leval, Espagne libertaire, 1936-1939: L'Oeuvre constructive de la Révolution espagnole (Paris: Editions du Cercle, 1971). Ayrica bkz. Vernon Richards, Lessons of the Spanish Revolution, genisletilmis 1972 basimi.
5 Aktaran Robert C. Tucker, The Marxian Revolutionary Idea, Marksizm ve anarsizmi tartistigi bolum.
6 Bakunin,1866'da Herzen and Ogareff'e yazdigi mektup. Aktaran Daniel Guérin, Jeunesse du socialisme libertaire, s. 119.
7 Fernand Pelloutier, aktaran Joll, Anarchists icinde. Kaynak ise "L'Anarchisme et les syndicats ouvriers," Les Temps nouveaux, 1895. Metnin bir butun olarak gectigi yer: Daniel Guérin, ed., Ni Dieu, ni Maître, anarsizmin essiz bir tarihsel antolojisi.
8 Martin Buber, Paths in Utopia, s. 127.
9 Bakunin sunlari yazar: "Ne kadar demokratik olursa olsun, hicbir devlet, hatta en kizil cumhuriyet bile, insanlara gercekten istedikleri seyi, yani kendi islerini tepeden tirnaga kendi ozgur ozorgutlenmeleri ve ozyonetimleri altinda, tepeden herhangi bir mudahale ya da baski gormeden orgutleme ozgurlugunu asla vermez; cunku, her devlet, Bay Karl Marx'in uydurdugu o sozde Halk Devleti de dahil olmak uzere, ozunde, yiginlarin, halkin neye gereksinim duydugunu ve ne istedigini halktan daha iyi bildigini dusunen bir grup ayricalikli, kendini begenmis aydin tarafindan tepeden yonetilmesinin aygitidir. . ." "Fakat, halk, 'halkin sopasi' diye isimlendirilen degnekle sopalandigi zaman kendisini daha iyi hissetmeyecektir" Statism and Anarchy [1873], Dolgoff, Bakunin on Anarchy, s. 338 icinde -burada gecen 'halkin sopasi' ifadesi ile kast edilen sey demokratik cumhuriyettir.
Kuskusuz Marx meseleye farkli yaklasmistir. Paris Komunu deneyiminin bu tartisma uzerindeki etkisiyle ilgili bir yorum icin, bkz.Daniel Guérin, Ni Dieu, ni Maître; buradaki yorumlarin biraz daha genisletilmis versiyonlari icin, Guérin, Pour un marxisme libertaire. Ayrica, bkz. 24. dipnotu.
10. Lenin'in 1917 sirasindaki 'entelektuel sapmasi' ile ilgili olarak, bkz. Robert Vincent Daniels, "The State and Revolution: a Case Study in the Genesis and Transformation of Communist Ideology," American Slavic and East European Review, cilt 12, sayi 1 (1953).
11 Paul Mattick, Marx and Keynes, s. 295.
12 Michael Bakunin, "La Commune de Paris et la notion de l'état," yenibasim Guérin, Ni Dieu, ni Maître icinde. Bakunin'in ozgurlugun kosulu olarak bireyin dogasindan kaynaklanan yasalara iliskin nihai dusunceleri, rasyonalist ve romantik gelenekler icinde gelismis yaratici dusunce ile karsilastirilabilir. Bkz. benim Cartesian Linguistics ve Language and Mind adli calismalarim.
13 Shlomo Avineri, The Social and Political Thought of Karl Marx, s. 142, The Holy Family [Kutsal Aile]'deki yorumlara gondermeler. Avineri, sosyalist hareket icinde, 'mevcut toplumsal orgutlenisin tarz ve formunun gelecekteki toplumun yapisini belirleyecegini kavrayabilmis' olanlarin yalnizca Israillilerin kibbutizmi oldugunu soyler. Oysa, daha once belirtildigi gibi, bu, anarko-sendikalizmin karakteristik goruslerinden biridir.
14 Rocker, Anarchosyndicalism, s. 28.
15 Guérin'in yukarida sozu gecen eserlerine bkz.
16 Karl Marx, Critique of the Gotha Programme [Gotha Programinin Elestirisi].
17 Karl Marx, Grundrisse der Kritik der Politischen Okonomie, aktaran Mattick, Marx and Keynes, s. 306. Bu konuyla iliskili olarak, ayrica bkz. Mattick'in "Workers' Control" baslikli makalesi, Priscilla Long, ed., The New Left icinde; ve Avineri, Social and Political Thought of Marx.
18 Karl Marx, Capital, aktaran Robert Tucker; Tucker, hakli olarak, Marx'in devrimciyi bir "tatminsiz tuketici"den cok "duskirikligina ugramis uretici" olarak gordugunu soyluyor (The Marxian Revolutionary Idea). Kapitalist uretim iliskilerinin bu daha radikal elestirisi, Aydinlanma'nin liberter dusuncesinin dolaysiz bir uzantisini ifade ediyor.
19 Marx, Capital, aktaran Avineri, Social and Political Thought of Marx, s. 83.
20 Pelloutier, "L'Anarchisme."
21 "Qu'est-ce que la propriété?" Marx, "Mulkiyet hirsizliktir" ifadesinden hosnutsuzluk duyuyordu, cunku, hirsizlik mulkiyetin varliginin mesruiyetini varsaydigi icin ifadenin kullaniminda mantiksal bir sorun goruyordu. Bkz. Avineri, Social and Political Thought of Marx.
22 Aktaran Buber, Paths in Utopia, s. 19.
23 Aktaran J. Hampden Jackson, Marx, Proudhon and European Socialism, s. 60.
24 Karl Marx, The Civil War in France [Fransa'da Ic Savas], s. 24. Avineri, Marx'in Komun uzerine yaptigi bu ve diger yorumlarin niyetlere ve planlara iliskin gondermelerde bulundugunu soyler. Marx'in baska bir yerde acikca ifade ettigi gibi, onun bu degerlendirmesi burada oldugundan daha elestireldi.
25 Bir arkaplan icin bkz. Walter Kendall, The Revolutionary Movement in Britain.
26 Collectivisations: L'Oeuvre constructive de la Révolution espagnole, s. 8.
27 Bir tartisma icin, bkz. Mattick, Marx and Keynes, ve Michael Kidron, Western Capitalism Since the War. Tartisma ve referanslar icin, ayrica bkz. benim At War With Asia, 1. Bolum, s. 23-6.
28 Bkz. Hugh Scanlon, The Way Forward for Workers' Control. Scanlon, Ingiltere'nin en buyuk sendikalarindan biri olan AEF'in baskanidir. Isci Kontrolu Altinci Konferansi'nin bir sonucu olarak Mart 1968'de kurulan enstitu, arastirmalari tesvik eden bir bilgi merkezi olarak hizmet vermektedir.
29 Guérin, Ni Dieu, ni Maître, sunus bolumu.
30 Ibid.
31 Arthur Rosenberg, A History of Bolshevism, s. 88.
32 Marx, Civil War in France, s. 62-3.
Bibliyografya
Avineri, Shlomo. The Social and Political Thought of Karl Marx. London: Cambridge University Press, 1968.
Bakunin, Michael. Bakunin on Anarchy. Ceviren ve yayina hazirlayan Sam Dolgoff. New York: Alfred A. Knopf, 1972.
Buber, Martin. Paths in Utopia. Boston: Beacon Press, 1958.
Chomsky, Noam. Cartesian Linguistics. New York: Harper & Row, 1966.
------. American Power and the New Mandarins. New York: Pantheon Books, 1969.
------. At War with Asia. New York: Pantheon Books, 1970.
Collectivisations: L'Oeuvre constructive de la Révolution espagnole. 2nd ed. Toulouse: Editions C.N.T., 1965. First edition, Barcelona, 1937.
Daniels, Robert Vincent. "The State and Revolution: a Case Study in the Genesis and Transformation of Communist Ideology." American Slavic and East European Review, vol. 12, no. 1 (1953).
Guérin, Daniel. Jeunesse du socialisme libertaire. Paris: Librairie Marcel Rivière, 1959.
------. Anarchism: From Theory to Practice, ceviren Mary Klopper. New York: Monthly Review Press, 1970.
------. Pour un marxisme libertaire. Paris: Robert Laffont, 1969.
------, ed. Ni Dieu, ni Maître. Lausanne: La Cité Editeur, n.d.
Jackson, J. Hampden. Marx, Proudhon and European Socialism. New York: Collier Books, 1962.
Joll, James. The Anarchists. Boston: Little, Brown & Co., 1964.
Kendall, Walter. The Revolutionary Movement in Britain 1900--1921. London: Weidenfeld & Nicolson, 1969.
Kidron, Michael Western Capitalism Since the War. London: Weidenfeld & Nicolson, 1968.
Mattick, Paul. Marx and Keynes: The Limits of Mixed Economy. Extending Horizons Series. Boston: Porter Sargent, 1969.
------. "Workers' Control." In The New Left: A Collection of Essays, editor Priscilla Long. Boston: Porter Sargent, 1969.
Marx, Karl. The Civil War in France, 1871. New York: International Publishers, 1941.
Pelloutier, Fernand. "L'Anarchisme et les syndicats ouvriers." Les Temps nouveaux, 1895. Reprinted in Ni Dieu, ni Maître, edited by Daniel Guérin. Lausanne: La Cité Editeur, n.d.
Richards, Vernon. Lessons of the Spanish Revolution (1936--1939). Enlarged ed. London: Freedom Press, 1972.
Rocker, Rudolf. Anarchosyndicalism. London: Secker & Warburg, 1938.
Rosenberg, Arthur. A History of Bolshevism from Marx to the First Five Years' Plan. Translated by Ian F. Morrow. New York: Russell & Russell, 1965.
Santillan, Diego Abad de. After the Revolution. New York: Greenberg Publishers, 1937.
Scanlon, Hugh. The Way Forward for Workers' Control. Institute for Workers' Control Pamphlet Series, no. 1, Nottingham, England, 1968.
Tucker, Robert C. The Marxian Revolutionary Idea. New York: W. W. Norton & Co., 1969.