Piotr ArchinovPiotr Archinov, Ukrayna'da Makhno ile birlikte savasmis anarsistlerden biriydi. Ekim Devrimi'nin 10. yilina karsilik dusen 1927 yilinda kaleme almis oldugu bu yazi, Bolseviklerin devrimi nasil gasp etmis olduklarina aciklik getiriyor olmasinin yanisira, anarsistlerin nicin onlari engelleyemedikleri sorusu acsindan da ilgiye deger.
Isci ve koylulerin 1917'de gerceklestirdikleri muzaffer devrim, Bolseviklerin tarihinde Ekim Devrimi olarak resmilestirilmistir. Bunda bir haklilik payi var, ama bunun tamamen gercegi yansittigi dogru degil. 1917 Ekimi'nde, Rusya'daki isciler ve koyluler, kendi devrimlerinin gelisimi onundeki muazzam bir engeli asmasini bildiler. Kapitalist sinifin halihazirda gercekligini yitirmis iktidarini feshettiler; ne var ki, bundan daha once, onlar en az bununla esdeger oneme sahip, hatta belki bundan daha esasli olan bir baska seyi basarmislardi. Kapitalist sinifin elinden ekonomik iktidari alarak ve kirsal kesimde buyuk toprak sahiplerinin topraklarina el koyarak, fabrikalardaki uretim uzerinde mutlak kontrolu degilse bile, sehirlerde ozgur ve kontroldisi (uncontrolled) calisma hakkini elde etmislerdi. Dolayisiyla, devrimci iscilerin kapitalizmin temelini yikmalari Ekim'den daha once gerceklesmisti. Sistemden artakalan sey, yalnizca ustyapidan ibaretti. Iscilerin kapitalistlerin mulklerine el koymasi deneyimi yaygin olarak yasanmamis olsaydi, burjuva devlet aygitinin yikilmasi -siyasal devrim- basarilamazdi; mulk sahiplerinin direnisi cok daha guclu olurdu. Ote yandan, Ekim'deki toplumsal devrimin amaclari kapitalist iktidarin yikilmasiyla sinirli degildi. Iscilerin onunde, toplumsal ozyonetim alaninda yasanacak uzun bir pratik gelisim donemi uzaniyordu; ne var ki, devrimi izleyen yillarda bu deneyim basarisizliga ugrayacakti.
Dolayisiyla, Rus sosyalist devrimi bir butun olarak dusunuldugunde, Ekim yalnizca bir asama olarak karsimiza cikiyor -ama bunun guclu ve belirleyici bir asama oldugu dogru. Ekim'in keni basina toplumsal devrimin butununu temsil etmiyor olmasinin nedeni de bu. Muzaffer Ekim gunleri dusunulurken, Rus toplumsal devriminin belirledigi bu tarihsel kosullarin dikkate alinmasi gerekiyor.
Bunun kadar onemli bir diger ozgul durum, Ekim'in iki anlama sahip olmasi: bunlardan birincisi, toplumsal devrime katilmis emekci yiginlarin ve onlarla birlikte Anarsist-Komunistlerin ona atfettikleri anlam; digeri ise, iktidari toplumsal devrim ozleminin elinden calan, onun daha sonraki gelisimine ihanet ederek onu bogan siyasal partinin ona atfettigi anlam. Ekim'in bu iki yorumu arasinda buyuk bir ucurum var. Isci ve koylulerin Ekimi, esitlik ve ozyonetim adina asalak siniflarin iktidarinin bastirilmasidir. Bolsevik Ekim ise, iktidarin devrimci "intelligentsia"nin (aydinkesim) partisi tarafindan ele gecirilmesi, onun 'Devlet Sosyalizmi'nin ve yiginlari yonetmek uzere basvurdugu 'sosyalist' yontemlerin toplumsal devrimin yerine ikame edilmesidir.
Subat Devrimi, cesitli devrimci partileri hazirliksiz yakaladi; ayak sesleri isitilen devrimin muazzam toplumsal karakterinin bunlarda gozle gorulur bir saskinlik yarattigi cok acikti. Baslangicta, Anarsistler disinda, hickimse buna inanmak istemedi. Devrimin yaklastigini anlayan ve her zaman iscilerin en radikal ozlemlerine ifade kazandiran Bolsevik Parti bile, burjuva demokratik devrim hedefinin sinirlari otesine gecemedi. Bunlar, Rusya'da gercekte neyin yasandigini kendi kendilerine sormaya ancak partinin Nisan konferansinda basladilar. Her sey yalnizca Carlik rejiminin yikilmasindan mi ibaretti? Yoksa, devrim daha da ileri giderek kapitalizmin yikilmasina dogru mu ilerliyordu? Bu sorgulama, sonradan, Bolsevikleri hangi taktiklere basvurulmasi gerektigi sorusuyla karsi karsiya getirdi. Lenin, devrimin toplumsal karakterini diger Bolseviklerden daha once kavradi ve iktidari ele gecirmek gerektigini vurgulamaya basladi. Lenin, sanayi ve tarim burjuvazisinin temellerini her gecen gun daha cok asindiran isci ve koylu hareketindeki niteliksel sicramayi gordu. Bolsevik Parti, soz konusu sorularin yanitlari uzerinde Ekim gunlerinde bile tam bir fikir birligine ulasamamisti. Parti, butun bu sure boyunca, yiginlarin toplumsal sloganlari ile, kendisinden dogup gelismis oldugu toplumsal-demokratik devrim anlayisi arasinda gidip geldi. Kucuk burjuvazi ile buyuk burjuvazinin bir Kurucu Meclis'in toplanmasi teleplerine karsi cikmayan Parti, yiginlari kendi kontrolu altina almak icin elinden geleni yapti, onlarin giderek genisleyen adimlarina yetismek icin cabaladi.
Bu donem boyunca, isciler, soldaki ve sagdaki dusmanlarini amansiz bicimde gucten dusurerek coskun bir sekilde surekli ileri atildilar. Buyuk toprak sahipleri, topraklarin dogrudan yeniden-bolusumune girismis olan ve toprak agalariyla baris icinde bir arada var olma sozunu isitmek bile istemeyen isyanci koylulerden kacarak, ulkenin dort bir yaninda kirsal kesimi terk ediyorlardi. Sehirlerde, iscilerle isletme sahipleri arasindaki iliskide de hizli bir degisim yasaniyordu. Yiginlarin olaganustu kolektif yaraticiliginin bir urunu olarak, sanayinin tum kollarinda isci komiteleri kuruldu; bunlar, uretime dogrudan mudahale ediyor, isletme sahiplerinin uyari ve tehditlerine aldirmayarak onlari uretim surecinin disina itiyorlardi. Boylece, isciler, ulkenin cesitli bolgelerinde sanayinin kamulastrilmasina giristiler.
Eszamanli olarak, tum devrimci Rusya, ozyunetim organlari islevi gormeye baslayan cok genis bir isci ve koylu sovyetleri agiyla kusatildi. Sovyetler gelistiler, varliklarini korudular ve Devrimi savundular. Kapitalist yonetim ve duzen, ici bosalmis da olsa, ulkedeki varligini hala surduruyordu; fakat, bunun yanisira, iscilerin ozyonetim organlarindan olusan muazzam bir toplumsal-ekonomik sistem doguyordu. Sovyetlerden ve fabrika komitelerinden olusan bu rejim, daha ortaya cikisindan itibaren, mevcut devlet sistemini olumle tehdit etmeye baslamisti. Burada acikca vurgulamak gerekir ki, sovyetlerin ve fabrika komitelerinin dogusu ve gelismesi, otoriter ilkelerle hicbir ilintiye sahip degildi. Aksine, bunlar, sozcugun tam anlamiyla, yiginlarin toplumsal ve ekonomik ozyonetim organlariydilar -asla devlet iktidarinin organlari degil. Sovyetler ve fabrika komiteleri, yiginlari yonlendirme arayisi icinde olan devlet aygitina karsi cikiyorlar, kendilerini onunla girisecekleri son savasa hazirliyorlardi. "Fabrikalar iscilere, toprak koylulere!" Bu, fabrika komiteleri ile ekonomik ve toplumsal sovyetler temeli uzerinde yukselen yeni bir toplumsal sistem adina mulk sahibi siniflarin devlet aygitini parcalamak uzere birlesen sehir ve kirlardaki devrimci yiginlarin sloganiydi. Iscilerin Rusyasi'nin bir ucundan digerine yayilan bu slogan, sosyalist-burjuva koalisyon hukumetine karsi dogrudan eylemi derinden etkiledi.
Yukaridaki paragfraflarda aciklandigi gibi, isciler ve koyluler, Rusya'nin sanayi ve tarim sisteminin butuncul yeniden insasina Ekim 1917'den once baslamislardi. Tarim sorunu, yoksul koyluler tarafindan henuz daha Haziran-Eylul 1917 arasinda kalan donemde fiili olarak cozume kavusturulmustu. Sehirlerdeki isciler ise, toplumsal ve ekonomik ozyonetim organlarini fiilen yasama gecirmisler, uretim islevlerini Devletin ve isletme sahiplerinin elinden almislardi. Iscilerin Ekim Devrimi, halihazirda yenilgiye ugratilmis ve orgutsuz hale getirilmis mulk sahibi siniflarin devlet iktidarini yikarak, kendi devrimleri onunde duran son ve en buyuk engeli de ortadan kaldirdi. Surecin bu son asamasi toplumsal devrimin onunde genis bir ufuk acti; onu, isciler tarafindan daha onceki aylarda isaret edilmis toplumun sosyalist yeniden insasina giden yol uzerine yerlestirdi. Bu, iscilerle koylulerin Ekimi idi ve somurulen iscilerin kapitalist toplumun temellerini tamamen yikmaya, esitlik, bagimsizlik, sehir ve kirdaki proleteryanin ozyonetimi ilklerine dayali bir isci toplumunun insasina yonelik guclu bir girisimini ifade ediyordu. Bu Ekim, kendi dogal sonucuna ulasamadi. Kendi diktatorluklerini giderek ulkenin butunune yayan Bolseviklerin Ekimi tarafindan siddete dayali bir yoldan kesintiye ugratildi.
Bolsevikler de dahil olmak uzere, tum devletci partiler, Rus Devrimi'ni, onceki rejimin yerine sosyal-demokratik bir rejimin ikame edilmesiyle sinirlandirdilar. Bolsevikler, ancak tum Rusya isci ve koyluleri tarim ve sanayi burjuvazisinin duzenini sarsmaya basladigi, toplumsal devrim kendisinin geri cevrilmesi olanaksiz tarihsel bir gercek oldugunu kanitladigi zaman devrimin toplumsal karakterini ve bunun gerektirdigi taktik degisiklikleri tartismaya basladilar. Parti icinde, yasanmakta olan olaylarin niteligi ve yonelimi konusunda, Ekim'e gelindiginde bile tam bir fikir birligi saglanmis degildi. Dahasi, Ekim Devrimi ve bunu takip eden gelismeler, Parti Merkez Komitesi'nin iki egilime bolundugu kosullarda yasandi. Merkez Komitesi'nin Lenin'in basinda bulundugu bir grubu toplumsal devrimi onceden gorup iktidari ele gecrimeye hazirlik onerisinde bulunurken, Zinovyev ve Kamenev'in liderligindeki diger egilim, toplumsal devrime yonelik bir girisimi maceracilik olarak niteleyerek reddediyor, en Solunda Bolseviklerin oturacagi bir Kurucu Meclis cagrisinda bulunuyordu. Sonucta Lenin'in bakis acisi diger egilim uzerinde hakimiyet kurdu; Parti, yiginlarin Gecici Hukumet'e karsi son ve belirleyici bir mucadeleye girisecekleri olasiligini dikkate alarak elindeki gucleri buna hazirlamaya basladi.
Parti, fabrika komitelerine ve isci sovyetleri vekillerinin arasina sizmaya giristi; kendisine bu ozyonetim organlarinin faaliyetlerini kontrol etme olanagi verecek bir etki gucune ulasabilmek icin elinden gelen her seyi yapti. Ne var ki, Bolseviklerin sovyet ve fabrika komitesi anlayisi ve bu organlara yaklasimi, yiginlarin sahip olduklari anlayistan esasli bicimde farkliydi. Isciler soz konusu kurumlari toplumsal ve ekonomik ozyonetim organlari olarak gorurlerken, Bolsevik Parti, bunlari, sendeleyen burjuvazinin elinden iktidari kapmanin ve bu iktidari Parti'nin cikarlarina himet edecek sekilde kullanmanin birer araci olarak goruyordu. Boylece, devrimci yiginlarin Ekim anlayisi ve yaklasimi ile Bolsevik Parti'nin anlayisi arasindaki muazzam farklilik gun isigina cikmaya basladi. Birinci anlayis ve yaklasima gore, Ekim, halihazirda kurumsal bir yapi kazanmis isci ve koylu ozyonetim organlarinin guclendirilip genisletilmesiyle mevcut iktidarin yenilgiye ugratilmasi sorunuydu. Ikincisine gore ise, bu, iktidari ele gecirmeye ve tum devrimci guclerin Parti'ye tabi kilinmasina giden yolda soz konusu organlari birer basamak olarak kullanma meselesiydi. Bu ayrilik, Rus Devrim'nin daha sonraki gelisimini belirleyen olumcul bir rol oynadi.
Bolseviklerin Ekim Devrimi'ndeki basarisi (yani, kendilerini bir anda iktidarda bulmalari ve bundan sonra butun devrimi kendi partilerine tabi kilmalari), yiginlarin toplumsal devriminin ve toplumsal kurtulusunun yerine bir Sovyet iktidarini ikame etme konusundaki yetenekleriyle aciklanir. Ilk bakista, bir Sovyet iktidarini sovyetlerin iktidari olarak dusunmek mumkun oldugu icin, bu iki fikir birbiriyle celiskili degilmis gibi gorunuyordu; bu, Sovyet iktidari fikrinin Devrimin sovyet iktidari yerine ikame edilmesini kolaylastirdi. Ne var ki, kendi gerceklestirimleri ve yol actiklari pratik sonuclar itibariyla, bu iki fikir birbiriyle siddetli bir catisma icindeydi. Bolsevik devlet icinde cisimlesmis Sovyet iktidari, butunuyle, iktidarin halkin yasaminin esasini olusturan en temel ve en guclu ogeyi (irdeledigimiz bu tarihsel olay acisindan toplumsal devrimi) kendi otoritelerine tabi hale getiren bir avuc bireyin elinde yogunlastigi geleneksel bir burjuva iktidarina donustu. Bu yuzden, Bolsevikler, yonetsel organlarini kendi tekellerine gecirdikleri 'sovyetler iktidari'nin yardimiyla, butuncul bir iktidar kurdular ve devrimci topraklarin butunu uzerinde kendi diktatorluklerini ilan edebildiler. Bu, onlara, Rus Devrimi'nin rotasini tumden degistiren kendi doktrinleriyle ve Devrim'in ozune aykiri dusen kendi onlemleriyle hemfikir olmayan isci hareketi icindeki diger devrimci akimlari bogazlama olanagi kazandirdi. Basvurduklari onlemlerden biri, 'Savas Komunizmi' yillarinda emegin militarizasyonu idi -milyonlarca dolandiricinin ve asalagin huzur, luks ve aylaklik icinde yasayabilmesini saglayan iscilerin militarizasyonu. Ikinci bir onlem, Parti'nin koyluleri guvenilmez, Devrime yabanci unsurlar olarak goren politikasi sonucu kiskirtilmis olan kentle kir arasindaki savasimdi. Nihayet, diger bir onlem, liberter dusuncenin, toplumsal fikir ve sloganlari Rus Devrimi'nin gucunu olusturmus, toplumsal bir devrime yonelmis Anarsist hareketin bogazlanisiydi. Diger onlemler, bagimsiz isci hareketinin yasaklanmasini ve genel olarak iscilerin konusma ozgurlugunun bastirilmasini iceriyordu. Butun bunlar, emekci yiginlarin yasam ve dusunce tarzindan iscilerin eylemlerine varincaya kadar her seyi belirleyen tek bir merkeze indirgenmisti.
Bu, Bolseviklerin Ekim Devrimi idi. Devrimci "intelligentsia"nin onyillardir pesinden kostugu ideal, simdi, Tum Rusya Komunist Partisi formunda, bu Ekim icinde cisimlesiyordu. Bu ideal, isciler acisindan yol actigi yikici sonuclara ragmen, egmen "intelligentsia"yi tatmin eder; bunlar, simdi on yillik iktidarlarini gosterisli tantanalarla kutlayabilirler.
Devrimci Anarsizm, 1905 Devrimi sirasinda oldugu gibi, Ekim Devrimi'nin ilk gunlerinden itibaren isci ve koylulerin toplumsal devrimi fikrini yucelten yegane siyasal-toplumsal akimdi. Gercekte, Anarsistler bu surecte cok buyuk bir rol oynayabilir, yiginlarin basvurdugu mucadele araclari islevi gorebilirlerdi. Benzer sekilde, Devrim'in ruhuyla ve yonelimiyle son derece uyumlu bicimde icice gecebilecek baska hicbir siyasal-toplumsal kuram olamazdi. 1917'de iscilerin Anarsist konusmacilara ilgi ve guven duymasi ender olarak yasandi. Sunu soylemek mumkun: Iscilerin ve koylulerin devrimci potansiyeli, Anarsizmin ideolojik ve taktik gucu esliginde, hicbir seyin karsi koyamayacagi bir gucu temsil ederdi. Ne yazik ki, bu kaynasma gerceklesmedi. Yalitik durumdaki bazi Anarsistler zaman zaman isciler arasinda yogun bir devrimci faaliyet yuruttuler; ancak, daha surekli ve koordineli eylemleri yonlendirecek buyuk capli bir Anarsist orgut yoktu (Nabat Konfederasyonu ve Ukrayna'daki Makhnovchtina disinda). Ancak bu tur bir orgut Anarsistleri ve milyonlarca isciyi bir araya getirebilirdi. Boylesine onemli ve avantajli bir devrimci donem boyunca, Anarsistler, yiginsal siyasal eyleme uyarlanmak yerine, kendilerini kucuk gruplarin faaliyetleriyle sinirlandirdilar. Anarsizmin ortak taktiklerini ve politikasini gelistirme sorununu one cikarmayi amaclayan girisimler yerine, kendi iclerindeki cekismelere gomulmeyi yeglediler. Bu eksikligin bir sonucu olarak, Devrim'in en onemli anlarinda kendi kendilerini eylemsizlige ve yalitilmisliga mahkum etmis oldular.
Anarsist hareketin yikima yol acan bu durmunun nedenleri, Anarsistlerin icinde bulunduklari daginikliktan, orgutsuzlukten, ortak bir taktikten yoksun olmaktan kaynaklaniyordu -bunlar, Anarsistler arasinda her zaman ilkeler olarak one cikarilan, onlarin net bir bicimde toplumsal devrime uyarlanmalarina olanak saglayacak tek bir orgutsel adim atmalarina engel olan seyler. Kendi demagojileri, dusuncesizlikleri ve sorumsuzluklariyla bu durumun yaratilmasina katkida bulunmus olanlari kinamak gercek bir yarar getirmez. Fakat, emekci yiginlari yenilgiye, Anarsistleri ise ucurumun kenarina surukleyen bu trajik deneyimin dersleri bugunden itibaren ozumsenmelidir. Su ya da bu yoldan Anarsizm icindeki kaos ve karisikligi kalicilastirmayi surdurenlere, Anarsizmin yeniden insasini ya da orgutlenmesini engelleyenlere, diger bir deyisle, eylemleri emegin kurtulusu hareketi ile Anarsist-Komunist toplumun insasina yonelik cabalara aykiri dusenlere karsi savasmali ve onlari acimasizca teshir etmeliyiz. Emekci yiginlar Anarsizme deger veriyor ve isgudusel olarak Anarsizme dogru cekiliyor; ne var ki, bu yiginlar, Anarsizmin kuramsal ve orgutsel tutarliligina ikna olmadiklari surece, Anarsistlerle birlikte faaliyet yurutmeyecekler. Bu tutarliligi gerceklestirmek icin elden gelen her cabayi gostermek, her birimize dusen zorunlu bir gorev.
Geride kalan on yillik donemdeki Bolsevik pratik, Bolseviklerin Parti diktatorlugunun karsi-devrimci rolunu acikca gosteriyor. Bu diktatorluk, her gecen yil iscilerin toplumsal ve siyasal haklarini biraz daha kisitliyor, onlarin devrimci basarisini biraz daha yok ediyor. Bolsevik Parti'nin 'tarihsel misyonu'nun tum anlamini yitirdigine, Rus Devrimi'ni kendi nihai hedefine ulastirmaya girisecegine hic kusku yok: hedef, ucretlileri kolelestiren, yani, somuruculerin iktidarini pekistiren ve somurulenlerin sefaletini artiran bir Devlet Kapitalizmi. Kendi iktidarini sehir ve kirlardaki emekcilere zorla dayatan sosyalist "intelligentsia"nin bir parcasi olarak Bolsevik Parti'den soz ederken, onun merkezi yonlendirici cekirdegini kast ediyoruz; bu cekirdek, kokeni, olusumu ve yasam tarzi acisindan isci sinifi ile hicbir mustereklige sahip olmadigi halde, Parti'nin ve halkin yasamini en kucuk ayrintisina varincaya kadar kontrol ediyor. Bu cekirdek, ondan hicbir beklentisi olmayan proleteryanin uzerinde nufuzunu muhafaza etmeye calisacaktir. Komunist genclik de dahil olmak uzere, Parti tabanindaki militanlar bunlardan farkli bir nitelige sahip gorunuyorlar. Parti tabanindaki kitle, Parti'nin olumsuz ve karsi-devrimci politikalarina pasif bir sekilde katildi; bu kitle, isci sinifinin icinden gelmesi dolayisiyla, isci ve koylulerin gercek Ekimi'nin ayirdina varma kapasitesine sahip. Bu kitlenin icinden iscilerin Ekimi icin mucadele edecek pek cok savasci cikacagindan kuskumuz yok. Bunlarin iscilerin Ekimi'in Anarsist karakterini hizla ozumseyeceklerini ve onun yardimina kosacaklarini umalim. Kendi saflarimizda, elden geldigince onun bu karakterine isaret edelim ve buyuk devrimci basarilarini yeniden zapt etmede ve onlari korumada yiginlara yardimci olalim.