Genel
Bugün 1 Nisan : Korkmuyoruz, Cesaretle Üzerinize Yürüyoruz!
Bugün 1 Nisan*. Yüzümüz güleç. Yüzümüz yaptığımız şakalardan değil başka bir sebepten güleç ve bu gülüş bir inancı temsil ediyor, hiç solmayacak bir inancı.
Devlet “ben devletim”, polis ” “ben polisim” diyor. Bunu her seferinde yinelemesine, tekrarlamasına, meşruluğumuzun karşısına dikilmesine şaşırmıyoruz.
Onların, biz ezilenlerin sırtından yumruğunu esirgemeyecekleri tarihle apaçık ortada. Devletin gerçekliği işkence, polisin gerçekliği katletmektir. Bu gerçek ezilenlerle ezenlerin karşı karşıya geldiği her an ayyuka çıkar. Bu yüzden devletin yasaklarla durduramadığı direnişi işkenceyle yıldırabileceğini sanması kadar basit hayalini çok görmüyoruz. Bu da O’na ve devletine en büyük 1 Nisandır işte.
Bugün 1 Nisan, devletin yasakları ancak ezilenleri kapsar ve devleti korur.
İsterse valiler, kaymakamlar koydukları ya da uyguladıkları yasaklara kılıflar uydursun isterse sokaklara çoğunluğunu yığsın. Sokakları ablukaya alarak “ben devletim, istediğimi yaparım bu sokaklarda” görüntüsü yaratmaya çalışıyor. Hemen düzeltelim: “Bu sokaklar bizimdir.” Her sokakta, her seferinde daha yüksek sesle söyleyelim: “Sokaklar bizim”. Bunu söylemekten, sokaklarımızı savunmaktan ve direnişimizi sürdürmekten bir adım geri durmayacağız. Bu kadarı bile korkularının tetiklendiğinin kanıtıdır işte. Bizi bu sokaklardan koparmak istemeleri de korkularındandır.
Bugün 1 Nisan, polisin bugün yaptıkları, bugüne kadar yaptıklarıdır.
Boğazımızı sıkıp, üzerimize çullanmak, nefesimizi kesmek. Bu onlara belki maddi veya mevkî bir karşılık olarak döner ama şunu bilsinler ki bu onlara kesinlikle direniş olarak dönecek. Bilinen bir sözü şöyle okumak yanlış olmaz: “Bugün hedef aldığın her hayat sana direniş olacak.”
Daha çoğuyla gelecekleri, gelip karşımıza duracakları, yaptıklarını yine yapacakları aşikâr. Hiç solmayacak inanç burada sivriliyor işte. Unuttukları yerden hatırlatıyoruz: “Korkmuyoruz, cesaretle üzerinize yürüyoruz”.
Vardığımız yer şuradır: karşılarına aldıkları sadece bizler miyiz? Yoksa insanlık onuru mu? Bugün yığıldıkları, kümelendikleri sokaklardan aldıkları karşılıklar bunun cevabıdır.
“Onurun çırpındığı bütün göğüslerde
Azgın lokomotifler gibi her nefes
Bir ses dolaşıyor yürekten yüreğe
Bir ses
Yalayarak geçiyor demir kapıları
Telörgülerde parmaklıklarda dolaşıyor
Kimse görmüyor belki duymuyor da
Bir ses dolaşıyor her yerde her an
Bir ses
Bir ses ki yaşamın tümüne özdeş
Sağırların kulaklarına fırtınadır
Körlerin gözlerinde güneş”
– Sergen Saka
*1 Nisan gününde Kadıköy’de gerçekleştirilen Boğaziçi eylemine yapılan polis saldırısı ardından yazılmıştır.
Şiir: Bir Ses – Adnan Yücel