Her yıl geçtiğimiz Haziran ayında düzenlenen gay pride yani LGBT onur yürüyüşüne bu yılda on binlerce kişi katıldı. Niye bu yürüyüşün bir miting ya da eylem olarak değil de ‘onur’ sıfatıyla çağrıldığı düşünülürse Marcos’un sözleriyle de desteklenen bir anlam bütünlüğüne varabiliriz.
Çünkü…
Onur yürüyüşü denmesinin en basit özeti aslında şudur; yıllarca bu insanları cinsel kimliklerinden, yönelimlerinden dolayı dışlayıp ötekileştiren, yok sayan, küçümseyen, aşağılayan anlayış. Üzerlerinde hiçbir hakkın, hukukun işlemediği; gelenek, görenek ve dini doktrinlerin ahlaksız olarak yaftaladığı, okulunda aşağıladığı, askerde pembe tezkere almak istediğinde insanlık dışı muameleyle karşı karşıya bıraktığı, yeri geldiğinde geçimini sağlayacak bir işe bile sahip olamadığı gerçeğini onlara yaşatarak her defasında hatırlatan anlayış.
Çünkü…
Aileleri ve çevresindeki herkes onlara yüz çevirdiğinde, komşuları onları dışladığında, yeri geldiğinde kiralık bir daire bile bulamadıklarında, her türlü hakarete, küfüre ve saldırıya maruz kaldıklarında; incinen, incitilen, kırılan onurları var ya. Tam da bu noktada toplumsal bir kabule ve saygınlığa sahip olamadıklarını söyleyebiliriz. Onur kırıcı birçok muameleye, sözlü ve fiziksel saldırıya, ayrımcılığa yaşam boyu yüz binlerce kez maruz kalınca insan; "ben onurluyum" diyerek haykırmak isteyebilir.
‘Sen!’ değersiz hissettirmek için, suçlu hissettirmek için, eksik, hasta, anormal ve bir yaratık gibi hissettirmek için elinden geleni yapsan da yaralasan, kanatsan hatta nefretle katletsen dahi ‘bende varım’ demek için haykıracaktır.
Çünkü…
Varoluşa yapılan her saldırı karşısında özgürlük mücadelesini yaratmak zorundadır. Onlar şimdi yaşadıkları tüm zorluklara rağmen özgürleşiyorlar! Onlar artık baktığımız her yerdeler. Başkalarının onlara biçtiği rollere, onlara layık gördüğü tanımlamalara, onlara reva görülen hayata karşı onurlarına sahip çıkmak için mücadele ediyorlar.
Onlar hepimiziz Alışın!
Aylin Yılmaz
Meydan Gazetesi Sayı 11, Temmuz 2013