Fanzin Sergisi

Sayı 12, Ağustos 2013

Biraz düşünce ve yaratıcılıkla, -imla hatası olsa da olur- daktilo, klavye ya da el yazısıyla, kes-yapıştır için makas-yapışkan ya da Ctrl X-Ctrl V ile; herkesin, her yerde, her an, yazamayacağı yazılarla, yapamayacağı grafiklerle dolu, ama her an, her yerde, herkesin okuyabileceği boyutlardadır fanzin. Bütünün gölgesinde kalmış parçayı önemser. Çoğunluğun hışmına uğramış azınlığı, cafcaflı bir caddedense köhne bir ara sokağı. 120 dakikalık vizyon filmini değil, çok şey anlatan 15 dakikalık kısa filmi. Modayı değil, demodeyi; popülerin altın yıldızını değil, paslanmış tenekeyi. Tüketimin hızını değil, yaratmanın ahesteliğini. Nobel Edebiyat Ödülü’nü değil, sahaf sahaf aranmayı önemser ve ne varsa bu yaşanmaz dünyaya uymayan, hepsini kapsar fanzin.

İşte böyle bir karşı koyuştur fanzin.

Karakteri karaktersizliği, geleneği geleneksizliğidir fanzinin. Periyodik çıkmaz. Yavaş yavaş sancılarla doğarken bir sayısında, tabakhaneye bok yetiştirir gibi çıkar bir diğer sayısı. Bazen on altı sayfa olur, bazen akıl almaz ama on yedi. Yaşama, kuşlar gibi gökyüzünden, bir karınca gibi topraktan, bazen bir böcek gibi çatlakların arasından bakar. Kimsenin inmeye cesaret edemediği derin lağımlara iner, aşağıya bakmaya korktuğu yüksek çatılara çıkar. İşte bu yüzden kimse bakamaz fanzin gibi dünyaya, o her yerden bakar bu dünyaya.

İktidarlar korkar, otoriteler sarsılır karşısında. Akıl yetmez, mantık işlemez sayfalarına. Bir fotokopi makinesinde yaşam buldukça sürecektir bu karşı koyuş sayfalarda.

Fanzin böyle bir şeydir. Ne çok anlamlı, ne çok anlamsız…

Meydan Gazetesi Sayı 12, Ağustos 2013

Paylaşın