“Ekmeği yoğuran biziz, ekmeksiz kalan da
Kömürü çıkaran biziz, soğuktan donan da
Biziz hiçbir şeyi olmayan, ama dünyayı ellerine alacak olan” -Tasos Livadit
Yukarıdaki dizeler geçtiğimiz Şubat ayında fabrikalarını işgal ederek, makineleri kendileri için çalıştıran Vio. Me. işçilerinin bildirisinden bir alıntı. Ege’nin karşı kıyısında, farklı bir dilde aynı duygularla yola çıkanlar onlar. Ekmek için, adalet için, özgürlük için...
Mayıs 2011’de, ekonomik krizle birlikte kar oranı düşen şirketin patronlarının ortadan kaybolmasının ardından, Vio. Me işçileri fabrika önündeki nöbetlerine başladılar. Çalıştıkları süreçte maaşlarını ve ikramiyelerini tam olarak alamayan işçiler, patronların fabrikanın resmen kapanışı yapılmadan ortadan kaybolması üzerine işsizlik maaşlarını da alamadılar. Fakat ürettikleri 400.000 Euro değerindeki mallar hala fabrikadaydı ve bu onların tek güvencesiydi. Bu yüzden onlara fabrika önündeki nöbetlerini sonlandırdıklarında haklarını alabileceklerini söyleyen Filkeram Johnson Sendikası’na değil, kendilerine ve örgütlülüklerine güvendiler, nöbetlerine aylar boyunca devam ettiler.
Böyle başladılar direnmeye ve yaptıkları toplantılarda, kooperatif olarak işletmeye karar verdiler fabrikayı. Ve adım adım hazırlandılar; hiçbir şeyleri yokken her şeyi ellerine almak için…
İnşaat malzemeleri üreten Vio. Me fabrikasında üretime başlayabilmek için gereken pahalı hammaddeleri almak için işsizlik maaşlarını biriktirdiler ve onlarla dayanışma göstermeye çağırdılar tüm işçileri ve işsizleri.
Diğer taraftan kuracakları kooperatifin yasallığını oluşturmaları gerekiyordu çünkü devletin yasaları, işçilerin kendi kooperatifini kurmasına izin vermiyordu. Ve bunun tek yöntemi bir araya gelmek, dayanışmayı büyütmek ve örgütlenmekti.
Vio. Me işçileri, birçok direnişe gitti, birçok panele ve söyleşiye katıldı. Gittikleri her yerde mücadelelerini anlattı. Birçok grup, sendika, örgüt ve bireyle dayanışma içinde ördü direnişini. Selanik ve Atina’da Vio. Me Dayanışma İnisiyatifleri kuruldu. Ve Yunanistan’da Volos ve Patras’ı da kapsayan bir konvoy gerçekleşti. Vio Me işçileri ile dayanışma için kurulan bu konvoya Yunanistan’ın tamamından katılım oldu, binlerce kişiyle birlikte Çalışma Bakanlığı’na yürüyen Vio. Me işçileri kendi toplantılarında, doğrudan demokratik karar alma süreçleriyle, özenle oluşturdukları kooperatif taslağını bakanlığa sundu. Görüşmelerin ardından iki hafta içinde kendilerine cevap verileceğini öğrenen işçiler, Selanik’e geri döndüler.
Ancak bakanlıktan herhangi bir geri dönüş alamadılar. Ve onlar direnişin en başından beri yaptıkları gibi, yine kendilerine ve örgütlü güçlerine güvenerek fabrikayı işgal edeceklerini duyurdular. 12 Şubat 2013 günü geldiğinde ise kendileri ile dayanışma gösteren herkesle birlikte fabrikayı işgal ettiler ve özyönetimin makinelerini çalıştırmaya başladılar. Onlar da yıllarca patronlar için çalıştırdıkları makineleri ilk defa kendileri için çalıştırdılar ve bugün hala çalıştırmaya devam ediyorlar.
Direnişleri boyunca devletin türlü baskısı ve çıkmazları ile karşı karşıya gelen işçiler bu günlerde de patronlardan kalan elektrik borcu nedeniyle devlet baskısıyla uğraşıyor. Her şeye rağmen Vio. Me işçileri ve onlarla dayanışma içinde olan herkes, direnmeye devam ediyor.
Ve onlar kendi mücadelelerinin sadece patronun asalak pozisyonunu açıkça sorgulattığı için değil aynı zamanda kapanan fabrikalar ve işsizliğe karşı en gerçekçi çözüm olduğu için kritik olduğunu biliyorlar çünkü “Bu mücadele yöntemi patronsuz bir dünya yaratmanın yöntemidir, işçilerin üretim araçlarını ele geçirmesi demektir”.
Ve biliyorlar ki; “Tek bir sendikanın mücadelesi toplumu kapitalizmin zincirlerinden kurtarmak ve bu krizi sonlandırmak için yeterli değildir, bu sendikanın mücadelesi bütün işçilerin ve işçi birliklerinin mücadelesi olmalıdır”.
Dayanışmayı örerek, mücadelelerini sırtlayarak 2011’den bu yana direnmeye, geçtiğimiz Şubat ayından bu yana ise üreterek direnmeye devam ediyor Vio. Me işçileri. Dünyanın dört bir yanından, Arjantin’den, Şili’den, Meksika’dan, Almanya’dan, Sırbistan’dan Türkiye’den, Mısır’dan, mücadelelerini selamlarken yoldaşları, biliyorlar yalnız değiller, biliyorlar, devam ediyorlar üretmeye, direnmeye ve onlar biliyorlar ki;
“… Viomihaniki Metalleutiki işçileri dünyayı tek başlarına dönüştüremez. Ama onlar yalnız kalırsa hiçbir şey değişmez, Bu bütün işçilerin ve işsizlerin mücadelesidir. Bu hepimizin mücadelesidir. Biz kazanacağız!”
Geleceğin Gerçeğini Yaratmak:
Kazova işçileri de Vio. Me işçileri de özyönetimle ve kooperatifleşmeye doğru aynı yolda ilerlerken gözlerimizin önünde yarının gerçekliği oluşuyor. Bakunin’in dediği gibi onlar “sadece fikirleri değil geleceğin gerçeklerini yaratıyorlar.” Onlar işgal ederek, direnerek ve üreterek sömürüsüz ilişkileri bugünden inşa ediyor ve burada, bugünden başlayarak, adım adım, sabırla, ilmek ilmek patronsuz bir dünyayı yaratıyorlar.
Diğer bir taraftan ise özyönetime geçen bu işçiler, yalnızca fabrikalardaki ilişki biçimlerini değil; yöneten ve yönetilen, sömüren ve sömürülen arasındaki bütün ilişkilerin özünde bir kırılma yaratıyor. Toplumun alışılagelmişini reddediyor ve olmazsa olmaz kabul edilen iktidar ve hiyerarşi ilişkilerinde çatlaklar açıyor ve dayanışmayla örülü, kendi kararlarını alan ve sorunlarına pratik çözümler üreten, bugünden başlayarak özgürleştirici başka bir toplum modelini bugünden yaratıyor.
Onlar, patronsuz işçiler, kapitalizmde açtıkları çatlaklara özgülük tohumlarını ekiyorlar, bu tohumları dayanışmanın bereketiyle, öz örgütlülüğün ışığıyla büyütüyor, düşlediklerini beraberce eyleyerek, bu tohumları yeşertiyorlar. Kapitalizmin çatlaklarında yeşeren bu tohumlar derinlere saldıkça köklerini, parçalıyor bu sömürü sistemini ve yeni patronsuz bir dünyayı yaratıyor işçiler bugünden.
Meydan Gazetesi Sayı 13, Ekim 2013