“Özgürlüğe ve halka karşı Plütokrasi böyle savaşır. Bizler, Anarşi uğuruna ölüyoruz! Yaşasın Anarşi!” -Bartolomeo Vanzetti
“Kapitalist sınıfın, devrimin askerlerine karşı katı ve acımasız olduğunu biliyoruz. Ölümümüze ilişkin gurur duyuyoruz. Ve bütün anarşistlerin düştüğü gibi düşeceğiz.” -Nicola Sacco
Anarşist işçiler Sacco ve Vanzetti hakkında yazılmış onlarca makale, kitap, roman, derleme arasından Helmurt Ortner’ın, kaleme aldığı “Sacco ve Vanzetti- Amerika’da İki İtalyan, Bir Hukuk Cinayeti” adlı kitap, her ne kadar bir roman gibi kurgulanmış olsa da kullandığı yöntem ve yararlandığı kaynaklar sebebiyle konuya ilişkin yazılmış önceki yazınlardan farklı. Ortner, 1988 yılında kaleme aldığı kitapla, o tarihe kadar yazılmış çeşitli kitaplardan birebir faydalanmasının ötesinde Vanzetti’nin hayatının da anlatıldığı 1923 yılında yazılmış “The story of a Proletarian Life” adlı belgesel kitaptan, Sacco’nun çocukları Ines ve Dante’ye yazdığı mektuplardan, Vanzetti’nin babası ve kız kardeşi Luigia’ya yazdığı mektuplardan, mahkeme tutanaklarından ve daha birçok kaynaktan birebir alıntılarla bir belgesel anlatım niteliğinde. Kitap, tarih araştırmacılığı ve belgeselleriyle bilinen Emrah Cilasun tarafından Türkçeye çevrilerek, 2012 yılında Agora Yayınevi tarafından basıldı.
Onaltı bölümden oluşan kitap, ilk bölümünde Vanzetti’nin üzerine atılan Bridgewater ve Sacco ile Vanzetti’nin ikisinin de yargılanacağı South Braintree silahlı soygunlarını roman tarzından anlatarak başlıyor. Ardından Vanzetti ve Sacco’nun İtalya’daki yaşamı, aileleri ve genç yaşlarda birer işçi olarak Amerika’ya göç edişini anlatan ikinci bölüm ile sürüyor.
Sacco ve Vanzetti Amerika’da kendilerine anlatıldığı gibi özgürlüğün olmadığının tam tersine yoksul halkın ve göçmen işçilerin gündelik ihtiyaçlarını dahi karşılayamayacak kadar az ücret aldıkları işlerde çalışmak zorunda olduğunu tamamen anlamışlardı. Vanzetti ve Sacco Amerika’da restoranlarda bulaşık yıkamak, çiftliklerde ağaç kesimi, kerpiç yapımı, taş ocağında, çeşitli fabrikalarda, su taşıyıcılığı, kunduracılık, balıkçılık gibi birçok farklı yerde çalışırken tanıştılar birbirleriyle ve anarşizmle. Göçmen işçilerin hak mücadelelerinde, grevlerle, fabrika işgalleriyle, suikastlarla Amerika’da yükselen örgütlü anarşizm için mücadele etmeye başladılar. O süreçte Rusya’da gerçekleşen Ekim Devrimi’nin etkisiyle Amerika’da da egemenleri devrim sürecinin daha da hızlanacağı korkusu sarmıştı. Anarşistlere yönelik baskı daha da arttırılmış; ev baskınlarıyla, büro baskınlarıyla gözaltına alınan anarşistler işkenceye maruz kaldıktan sonra sınır dışı ediliyorlardı. Grev yapan tüm işçiler gözaltına alınıyor, üzerinde anarşist bir bildiri bulunanlar doğrudan tutuklanıyordu.
Kitabın üçüncü ve dördüncü bölümü de Sacco ve Vanzetti’nin işte böylesi bir süreçte nasıl ve hangi amaçla gözaltına alındıklarını, nasıl tutuklandıklarını, tarihi bir roman tarzıyla anlatıyor. Sonraki dört bölümde Ortner, tutuklanmaları, Vanzetti’nin Bridgewater soygununu yaptığı gerekçesiyle 12 yıl ceza almasını ve South Braintree soygununun sanıkları olarak Sacco ve Vanzetti’nin yargılanması sürecini, mahkeme tutanakları ve mektuplardan da yararlanarak belgesel anlatı şeklinde sunuyor. Sacco ve Vanzetti’nin iki soygunla da hiçbir alakalarının olmamalarına rağmen, savcının, hakimin ve tüm polis teşkilatının tanıklara baskı yaparak ifadelerini değiştirtmesinden, mahkemedeki jürinin seçimine kadar yoğun uğraşları sonucu Vanzetti Bridgewater soygununda 12 yıl, Sacco ve Vanzetti South Braintree soygunundan dolayı elektrikli sandalye ile idam cezası aldı. Mahkemenin karar verdiği tarihten Sacco ve Vanzetti’nin idam edilişine kadar geçen 7 yıl içerisinde, avukatlar tarafından 7 defa karara itiraz edilmiş, birçok farklı kesimden insan affedilmelerini talep etmiş, yoldaşları anarşist işçiler tarafından sayısız eylem gerçekleştirilmişti. Ancak ABD başkanından valiye, hakimden savcıya ve polis şeflerine kadar egemenler Sacco ve Vanzetti’yi idam ederek anarşistlere, radikallere sosyalistlere bir göz dağı vermekte kararlıydı. İdam günü olarak önce 10 Temmuz, ardından 10 Ağustos ve son olarak 22 Ağustos gecesi (23 Ağustos’un ilk saatleri) kararlaştırılmıştı. Sacco ve Vanzetti anarşist oldukları için idam edileceklerini çok iyi biliyordu. Sacco, zenginlerin, egemenlerin adaletinin kendilerini idam edeceğini mektuplarında da defalarca dile getirmişti.
Kitabın on beşinci bölümünde Ortner, idam gününü hem tarihi roman tarzıyla hem de bu mektuplara ve idam günü hakkında yazılanlara yer vererek belgesel anlatı tarzıyla, kitabı sonlandırmış. Sonsöz bölümü olan on altıncı bölümde ise Sacco ve Vanzetti’nin idam edilmesinin üzerinden uzun yıllar geçtikten sonra egemenlerin, mahkemenin kararının siyasal bir karar olduğunu belirterek ve 23 Ağustos gününü “Sacco ve Vanzetti’yi Anma Günü” olarak ilan ederek, devleti aklama çabasını gösteren Ortner, Sacco ve Vanzetti’nin ailelerinin idamdan sonraki yaşamından da kısaca bahsetmiş. Helmurt Ortner’ın, bu kitabı tarihsel olarak dönemin devletsi ilişkilerini gözler önüne sermekle beraber Sacco ve Vanzetti gibi anarşist işçilerin neler yaşadığı ve nasıl bir mücadele içerisinde olduklarını anlamak açısından okunması gereken bir kitaptır.
Meydan Gazetesi Sayı 13, Ekim 2013