On, on dört
ya da on yedi yaşında;
Belki bez bebektir özlemi,
Belki eser
kavak yelleri başında.
Kadın olarak
geldi ya bir kere dünyaya;
Yaşamaktı özlemi,
Gelinlik diye
kefen biçtiler en başında.
Dokunan eller kirletemedi çocuk gelini;
Tecavüzler bastıramadı özgürlük özlemini.
Bohçasına baktılar;
Namusu az deyip
bıçakladılar,
olmadı.
İtaati az deyip boğdular, olmadı.
Çeyizi az deyip yaktılar,
yine olmadı...
Hindistan’da yapılan araştırmalara göre, kadınların yüzde 85’i aile içi şiddete maruz kalıyor, 3 dakikada bir kadına bir şekilde zarar veriliyor. Her 29 dakikada bir kadın tecavüze uğruyor. 77 dakikada bir kadın cinayeti işleniyor. Bu cinayetlerin çoğunda yeni evlenen kadınlar, çocuk gelinler öldürülüyor. Raporlarda “kaza sonucu ölüm” denilip üstü örtülse de, “çeyiz cinayeti” olduğu biliniyor.
Hindistan’da kadınlar sari’ler giyiyor. Geleceklerinin matlığını örtmek için rengarenk parlak kumaşlar doluyorlar bedenlerine, sari onlara deniyor. Ama sariler, çeyiz cinayetlerini örtemiyor.
Ulusal Suç Kayıtları Bürosu tarafından hazırlanan raporda, çeyizi damat ve ailesince yetersiz bulunan kadınların yakılarak öldürülmesinin son derece ciddi boyutlarda olduğuna işaret ediliyor. Raporda, uygulamanın artık yasaklanmış olmasına rağmen, geçen yıl ülke genelinde 8 bin 200’den fazla kadının “çeyizi az” diye öldürüldüğü belirtiliyor.
İstatistiklerden ve rakamlardan ibaret gibi algılanmaması gereken cinayetler şöyle gerçekleşiyor: Allı pullu gelinlikleriyle çocuk gelinlerin aileleri, çocuklarını evlendirmek için erkeğe ve ailesine mal ve para vaatlerinde bulunur. Görkemli dini törenlerle evlendirilen çocuk gelinler, ailelerinin söz verdiği çeyizler geciktiği ya da hiç gelmediği için erkeğin ailesi tarafından öldürülür ve cinayete kaza süsü verilir. Çocuk gelinler, hep de “mutfakta yemek pişirirken, gaz tüpünün patlaması sonucu, kazara” ölür.
Toplumun bir sınıfıyla sınırlı kalmayarak tüm sınıflarına yayılan bu cinayetler, yemek pişirme sırasında “tüp gazı” patlamış denilerek örtbas ediliyor, rapor hazırdır. Gerçekte nasıl katledildiğini kadının, Hindistan’ın kadim tanrılarıyla erkeğin ailesi bilir ancak. Devletin kolluk kuvvetleri soruşturmaya geldiğinde, ortada tanınmaz hale gelmiş, parçalanmış bir ceset bulur. Adı gibi bilir, bilmese de tahmin eder az çok gerçeği. Tüpler de bu memlekette ne çok patlıyor! Rapor hazırdır, dosya kapanır: “Kaza”.
Yaşamlarının hikayesi yarım bıraktırılan, baştaki şiirin ithaf edildiği kadınların şiiri yarım kalmıyor ama. Şiir şöyle sonlanıyor; aslında sonlanıyor da diyemeyiz, yeniden başlıyor:
...Kadının bohçasında namus, itaat, çeyiz yoktu
Kadının yürek bohçasında isyan vardı, ta en en başında!
Mercan Doğan
Meydan Gazetesi Sayı 13, Ekim 2013