Kullan-at Kılavuz: Üniversitelerdeki Disiplin Soruşturmalarında

Sayı 15, Ocak 2014

Kapitalist işleyiş içerisinde zaman zaman kullanılabilecek ama paylaşma ve dayanışmayla örülü özgür dünyada hiçbir şeye yaramayacak bilgiler…

Kapitalist işleyiş içerisinde zaman zaman kullanılabilecek ama paylaşma ve dayanışmayla örülü özgür dünyada hiçbir şeye yaramayacak bilgiler… Bugünlerde üniversitelerdeki arkadaşlarımız eski dönemleri aratır bir baskı ve sindirme süreci ile karşı karşıya: İdarenin bu konudaki en önemli silahı ise disiplin soruşturmaları. Kimliğimiz “disiplin” kavramı üzerinde durmamızı telkin etse de, bu “kullan at yazı”da şimdilik işin “soruşturma” boyutu ile ilgileneceğiz.

Konuya ilişkin mevzuat 2012 tarihli Yüksek Öğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliği’dir. Bu yönetmeliğe göre hangi eylemlerin disiplin cezasını gerektirdiği 4. ve 9. Maddelerde sıralanıyor. Cebir ve şiddetten kopyaya, izinsiz afiş asmaktan, idarece asılan ilanları kirletmeye kadar pek çok madde var. Ancak, alakasız bir afişin arkasına kalemle “Dizlerimin üzerinde yaşamaktansa ayaklarımın üzerinde ölmeyi yeğlerim” yazan öğrenciye “İnsanları ölmeye teşvik etmek ve pişman olmamaktan” 3 hafta uzaklaştırma cezası verilmesinin hangi maddenin ihlali olduğu sorusu havada kalıyor. Sürece gelirsek; fakültelerde dekan, enstitü ve yüksekokul gibi kurumlarda ise kurum müdürü: toplu ve süreklilik taşıyan olaylarda ise rektör soruşturma açar ve görevlendirdiği kişiler aracılığı ile soruşturmayı yürütür. Soruşturmayı gerektiren eylemin öğrenilmesinden itibaren en geç (uyarı, kınama ve 1 aya kadar uzaklaştırmada) 1 ay içinde, diğer hallerde ise 3 ay içinde soruşturma açılmazsa zamanaşımı sebebiyle soruşturma açılamaz. 2 yıllık zamanaşımı dolduktan sonra ise öğrenilme tarihi ne olursa olsun soruşturma açılamaz. Hakkında soruşturma açılan öğrenciye savunması alınmadan en az 7 gün önce yazılı olarak bilgi verilmelidir. 7. günde soruşturmacının karşısına çıkan öğrenci “Ben savunmamı yazılı olarak yapacağım” diyerek 3 gün ek süre de alabilir. Belirtilen günde soruşturmacının karşısına çıkmayan öğrenci savunma yapmaktan vazgeçmiş sayılır; buna dikkat. Ancak bu durumda öğrenci isnat edilen eylemi kabul etmiş sayılmaz. Savunma süresince öğrenci tanık, keşif, bilirkişi vs. gibi delillerden de faydalanabilir. Savunma alındıktan sonra sürece ilişkin bir rapor hazırlayan soruşturmacı ne ceza verilmesi gerektiğine ilişkin görüşü ile birlikte raporu ilgili birime verir ve en geç 10 gün içinde de (istenen cezanın ağırlığına göre dekan, rektör veya disiplin kurulunca) süreç karara bağlanarak sonuç açıklanır.

Üniversiteden çıkarılma cezası verildiğinde durum askerlik şubelerine de haber veriliyor dikkat. Verilen cezalara karşı ise 15 gün içinde üniversite yönetim kuruluna itiraz edilebilir. Ancak İdare Mahkemeleri nezdinde direk iptal davası da açılabilir. Bunun da süresi 60 gün. 27. maddeye göre okulda kayıtlı olan adresinize tebligat yapılır. Bu adres değişmişse; okul tebligatı gene buraya gönderir ve tebligatı yapılmış sayar. Süreleri kaçırmamak için bu konuda dikkatli olmakta fayda var.

Soruşturma konusu eylemin niteliğine göre öğrenci hakkında ayrıca ceza davası da açılmış olabilir. Devlet bu konuda kendine sıkıntı yapmıyor, disiplin soruşturması ile davayı aynı anda yürütüp ayrı ayrı ceza verebiliyor. Ancak davada beraat eden öğrenci hakkında disiplin cezası verilmişse, cezanın kaldırılması için yeni bir süreç başlatılabilir.

Verilen cezaların akıbetine gelince, mahkeme kararları incelendiğinde bu cezaların aslında büyük oranda iptal edildiğini görüyoruz. Soruşturmacılar delil olarak kamera kayıtları, fotoğraf ve asıl olarak da özel güvenlik veya polis tutanaklarına dayanarak ceza veriyor. İdare mahkemeleri ise genel olarak “Bu delillerin tek başına ispat kuvveti yoktur” diyerek verilen cezaları kaldırıyor. Soruşturma raporunda “tanık veya başkaca delil bulunmaması sebebiyle” diyerek cezayı kesen kurul kararına karşı idare mahkemesinin “Öğrenciye tanığı olup olmadığını sordun mu ki, varsa dinledin mi ki” diyerek iptal ettiği cezaların sayısı bir hayli fazla. Çoğu soruşturmada “delil” sayılan kayıtların içeriğinin öğrenci ile paylaşılmadan ceza verilmesi başka bir iptal gerekçesidir. Neye karşı kendini savunacağını bilmeden savunma vermek zorunda bırakılıyorsanız, bu durum dava aşamasında lehinize dönecektir.

Sonuç olarak diğer durumlar bir tarafa, özgür bir hayatın mümkün olduğuna dair inancınız varsa ve bu inanç, gözünüze uğruna mücadele etmeye değer bir şey olarak görünüyorsa; bu “tehlikeli” ruh haliniz devletin sizi “uyarmasına”, “kınamasına” veya “birkaç ay buralarda dolanma” demesine yol açabilir. Buna verilecek yanıtı ise (yukarıda özetlediğimiz kullanıp atılacak bilgiler dışında) okuldaki alakasız bir şirket afişinin, uyduruk bir kulüp duyurusunun arkasında görecekler: “Yüreğimizde yeni bir dünya taşıyoruz. Şimdi, şu anda bu dünya büyümekte.”

Ali Rıza Ercan

Meydan Gazetesi Sayı 15, Ocak 2014

Paylaşın