**Meydan: Ver Lefter’e nedir ve neden Ver Lefter’e?*
Ver Lefter’e: Biz Vamos Bien taraftar grubuyuz. Bir de fanzinin bildiğimiz anlamı dışında manifestomuz da var ve bağımsız taraftarlık haklarının korunmasını ve anlayışının yaygınlaşmasını hedefliyoruz. Ultra manifestosunu da kapsayan kendi manifestomuz doğrultusunda çabalıyoruz. Ultra’ların da kendi sözünü söyledikleri bir alan vardır, tribün gibi. Fanzin de bir araçtır kendini anlatmak için ve biz de bu yüzden fanzin çıkarmaya karar verdik. İsim de şuradan geliyor; biz o dönem, isimleri grupta ortak bir şekilde seçiyorduk. Aynı zamanlarda arkadaşlarla bir araya gelip, adaya giderek Lefter’i ziyaret ediyorduk. Madem Fenerbahçe dedik, o zaman Lefter olmalıydı. Çünkü, Fenerbahçe için en anlamlı isimdi. Lefter her yerde anlam buluyordu. Bedri Rahmi Eyüpoğlu’nun şiirinde, tribünde, sokaklardaki kağıt toplayıcılarında... Ayrıca tüm Fenerbahçe tribünlerinde “Ver Lefter’e Yaz Deftere” tezahüratı bilinir. Bizim için anlamlı olan, şey kurumsallaşmış isimlerin dışında kalanlar.
“Tak kapşonunu, çık sokağa / Spreyini koy çantana / Koy stickerı, yap stencilı / SOKAK senindir / Sakın unutma” diye bir duvar yazısı ilişiyor gözümüze fanznin orta sayfasında. İlk sayfada ise devletin katlettiği Ali İsmail’e yazılmış mektubu da hatırlayınca, bir soru geliyor aklımıza; siz sokağın neresinde duruyorsunuz?
Tribünde polisin, yönetmeliğin baskılarına rağmen sözünü bir şekilde söylemeye çalışıyorsun. Modern futbol dinamikleri de senin sesini duyurmanı kısıtlıyor. Belli bir çizgiyi aştığında, türlü cezalar veriliyor, baskılar artıyor. Sokakta böyle değil. Daha özgürsün. Bu yüzden koyuyoruz spreyimizi çantamıza. Bizim için tribün kültürü, sokak kültürüdür. İki yerde de var olmamız, birbirinin aynısıdır bu yüzden. Sokağı tribüne sokmaya çalışıyoruz aslında. Tribündeki baskılar ve cezalar arttığında, yani tribün bizi ifade etmekten çıktığında, gitmiyoruz tribüne. Tribündeduruyorsak, sokakta devam ediyoruz. Ali İsmail Korkmaz Fenerbahçe Yıkılmaz bestesi “sokak”ta yapıldı mesela.
Fanzinlerin çoğu edebiyat içerikliyken Ver Lefter’e futbolla yaşamın harmanlanmasıyla oluşmuş bir fanzin. Buna okuyucuların tepkisi nasıl oluyor?
Alt kültür olarak tanımlayabileceğimiz bir azınlığa sahibiz. Fanzin kültürü, tribün kültürüyle çok benzer. Biz de statta, sokakta, her yerde dağıtıyoruz. Mesela dijital pankart hazıra konmak, kumaşa fırça sürülerek yapılan pankart ve onu tribünde açmaksa üretimdir. Ve bu üretim altkültürün ta kendisidir. Altkültürün bir ürünü olan fanzinle tribün kültürü bu kadar benzerken, ortaya çıkan bu fanzin çok da alışılmışın dışında değil bu yüzden.
Taksim-Gezi Parkı İsyanı’ndan sonra birçok insanın politikleştiği aşikar. Tribünlerde de Gezi’nin izlerini fazlasıyla gördük. Tribündeki tepkileri, eylemlikleri sindirmeye çalışanları da gördük. Bir taraftar fanzini olarak, siz bu eylemlikleri ve karşısına çekilen duvarları, verilen cezaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
En başından beri Gezi sürecinin içindeydik. Çünkü grup olarak kendi var oluşumuzu, bir dünya görüşünün üzerine oturtuyoruz. Evet, bu isyanla birlikte stada çok şey taşındı ama aslında stattan da sokağa çok şey taşındı. İlk gün atılan sloganlar bile, hep taraftar sloganlarıydı. Birbirlerini beslediler. Tribün kültürü de, aslında özünde sistem karşıtı. Bu yüzden eylemliklere yüzümüzü döneceğimiz aşikardı. Ardından gelen cezalar ve baskılar da elbette kaçınılmazdı.
Son olarak, Ver Lefter’e fanzine ulaşmak isteyenler, nereden ulaşabilir?
Fanzini bıraktığımız noktalar var: Kadıköy 26A, Kadıköy Mephisto, Taksim Mephisto ve Kadıköy Kadife Sokak’taki Simurg Tekel. Facebook üzerinden de Ver Lefter’e sayfasına bakabilirler.
Meydan Gazetesi Sayı 17, Nisan 2014