Sinematine, endüstriyelleşen sinema karşısında bir araya gelmeye başladığı günden bu yana bu alanı kolektifleştirmeye, sinemayı politikleştirmeye çalışıyor. Sinematine ile bugüne kadar yaptıkları çalışmalarını, çektikleri filmlerini ve sinemaya bakış açılarını konuştuk.
Meydan: Merhaba. Bize Sinematine’den bahsedebilir misiniz? Nasıl bir araya geldiniz, ne zamandan beri faaliyettesiniz?
Sinematine: Öncelikle şunu belirtmek gerektiğini düşünüyoruz, Sinematine kolektif bir yapıdır. Sinemanın başka bir şekilde var olabileceği ve yorumlanabileceği fikriyle yola çıkmıştır ve sinema dünyasında işlemekte olan rekabetçi, popülist, endüstriyel algıya karşı tepkisel bir nitelik taşır. Bundan 1 sene önce Kadıköy 26 A’da, yukarıda bahsettiğimiz kaygılarla bir araya geldik ve bu süre içerisinde atölyeler, film okumaları ve film gösterimleri yaparak bugüne kadar geldik.
Atölyede bugüne kadar neler yaptınız?
İlk etapta film gösterimleri ve film okumaları yaptık, tabi ki yola çıkış amacımız bir şeyler üretebilmekti fakat bu çalışmalar “kendinde” bir şey olmanın ötesinde, bizim bir şeyler üretebilmemiz için kolektif çalışmayı deneyimleyeceğimiz, beraber üretebilme yeteneğimizi geliştirebileceğimiz bir mecra haline geldi. Bu film gösterimleri ve okumalarıyla beraber bir de teorik ve pratik çalışmalar yaparak “Bir film nasıl çekilir?” sorusunun cevabını aradık. Yaptığımız çalışmalarda, senaryo aşamasından filmin kurgusuna kadar her bir noktayı çalıştık. Bunun sonucunda ortaya bir film çıkardık.
Bugün, büyük bütçeli filmlerle, televizyonlardaki yüzlerce diziyle, profesyonelleşmiş oyuncularla, yapımcılarla artık bir endüstri olarak algılanan bugün sinemasının içinde, kendinizi nereye koyuyorsunuz?
Açıkçası biz kendimizi bu endüstrinin içinde görmüyoruz ya da bir parçası olmak istemiyoruz. Film üretmek ya da dergi - fanzin çıkarmak; kısacası bir şeyler yapmak için insanların bir araya gelip kolektif işler çıkarabileceğine inanıyoruz. Dahası olması gerekenin bu olduğunu düşünüyoruz. Bunu aynı zamanda kendi iç ilişkilerimizde de var etmek gibi bir kaygımız da var. O yüzden sinema sektörü diye anılan mecrada geçerli olan hiyerarşi, yıldızlık gibi kavramların bizim için bir anlamı yok. Biz bunun yerine özgür bilgi ve deneyim paylaşımını koyuyor, kimsenin sadece yönetmen ya da sadece kameraman olmadığı ama aynı zamanda bunların hepsi olduğu bir topluluk yaratıyoruz.
Aslında basit düşünüyor, basit eyliyoruz. Şimdi anlatmak istediğiniz bir şey var ve bunu kayda alıyorsunuz. Sinema endüstrisinde bu öyle bir şekilde yapılıyor ki, yapılan makyajla, allama pullamayla içi boş bir şey bile seyirlik hale gelebiliyor. Kısacası güçlü görsellik, fakat zayıf içerik. Bizim yapmak istediğimiz, teknik meselelere çok takılmadan anlatmak istediğimizi anlatmak ve izleyenin ne söylediğimize odaklanmasını sağlamak. Zaten bunun aksini yapmaya çalışırsan ve büyük bütçeli yapımlar ortaya çıkarmaya yeltenirsen bu çemberin içinde tükeniyor yapımcıların eline kalıyorsun.
Sinematine olarak ilk filminizi çektiniz, filmden kısaca bahsedebilir misiniz? Bunun dağıtımını ve gösterimini nasıl yapmayı planlıyorsunuz? Bundan sonraki süreçte ne yapmayı düşünüyorsunuz, yeni çalışmalarınız ve atölye programlarınız olacak mı?
Evet filmimizin adı “Dünya mavidiri...” kısa metrajlı bir film, filmde özellikle “öteki olmak” “ötekileştirilmek” üzerinde durduk. Şimdi burada filmi anlatmamız biraz güç olur ama birkaç hafta içinde filmi Kadıköy 26 A’da göstermeyi ve sonrasında internet üzerinden dolaşıma sokmayı düşünüyoruz.
Bundan sonra da yapmak istediğimiz birçok şey var. Öncelikle devamlı olabilmek. Bununla beraber film gösterimlerine ve okumalara devam etmek fakat ağırlıklı olarak bilgi ve deneyim paylaşımını arttırıp, daha fazla üretime eğilmeyi düşünüyoruz. Yakın zamanda yapmak istediğimiz şeylerden bir tanesi bizimle temas eden herkesin yararlanabileceği bir film kütüphanesi kurmak mesela. Bununla beraber yaptığımız bu atölye çalışmasını, sokaktan görüntü toplayan ve bunları paylaşıma açan bir video kolektifine evriltmek ve bir dergi çıkarmak...
Yaptığınız şeye politik sinema denilebilir mi? Ya da siz politik sinemaya nasıl bakıyorsunuz?
Aslına bakarsanız, yaşamın tüm alanları politiktir. Dolayısıyla sinema da politik bir alandır. Fakat mesele sadece politik film çekmek değil, filmi politik bir şekilde çekebilmektir aynı zamanda, az önce anlattıklarımıza da bakarsanız bizimde yapmaya çalıştığımız şey biraz da bu.
Meydan Gazetesi olarak, röportaj için teşekkür ediyor çabalarınızı değerli bulduğumuzu bilmenizi istiyoruz…
Meydan Gazetesi Sayı 19, Haziran 2014