Sentetik biyoloji ile üretilen vanillin, yani “doğala özdeş” vanilya, gıdaların içine girdi. Sakız, kek, gofret, bisküvi, çikolata, tatlı, toz krema, toz içecek, aromalı içecek, buzlu içecek, dondurma, şekerleme, lokum, pasta. Bunların hepsinin içinde bulunan en önemli aromalardan biri vanillin. Zamanında İspanyollar için afrodizyak, Totonak Kızılderilileri için kutsal meyve, Mayalılar için Aztek kralına verdikleri vergi olan vanilya, halk için ancak sentetik biçimi vanillin olarak bilinen bir tat.
Orijinal vanilya Meksika’nın tropik yağmur ormanlarında yetişen vanilya orkidesinin tohumlu kozaları kurutulup alkole batırıldıktan sonra, uzun bir bekleyişin ardından elde ediliyor. Meksika dışında elle polenlenmesi gereken orkideler, çiçekleri açtıkları gün içinde ölürler. Polenlenmeden toz haline kadar 18 ay süren doğal üretim dünyanın toplam tüketiminin sadece binde üçüne denk geliyor ve kilosu binlerce liradan satılıyor.
Yapay vanillin üretiminin çoğu, petrol şirketlerinin hem atıklardan kurtulmak, hem de üstüne para kazanmak için çok ucuza sattıkları petrokimya atıklarından yapılıyor. Bu kimyasallar kilosu 2 liradan satılırken, yine kimyasal yöntemlerle, fakat odun özünden (lignin) yapılan vanillin Alibaba sitesinden 20 kilosu 200 dolara alınabiliyor. Çin'de tercih edilen bu üretim tarzı 1 kg vanillin için 150 kg çöp üretiyor.
İsviçreli bir teknoloji şirketi vanillin üretmenin yeni bir yolunu buldu. Bu üretim biçimi daha hızlı, daha ucuz, hava şartlarından etkilenmiyor, üstelik de "doğal" etiketli. Fakat üretimde kullanılan genleri değiştirilmiş bira mayası, bize zararları sonradan ortaya çıkan GDO’ları hatırlatarak tedirginliğe sebep oluyor. Bu maddeleri hangi gıda firmalarının satın aldığı gizli tutuluyor. Doğal etiketi almasıyla birlikte bu yeni maddelerin hangi gıdalarda bulunduğunu bilmek ve olası zararlarının ne olduğunu araştırmak neredeyse imkansız hale geliyor.
Canavar Bira Mayası Alkol Yerine Vanilin Sentezliyor
Genetik şirketleri ve bilimcileri 1996’dan beri çiftçilere, kozmetikçilere ve ilaç şirketlerine benzer yöntemlerle üretilmiş gübre, esans, enzim vs. satıyordu ama bu yöntem gıdalarda ilk defa kullanılıyor. İlk olarak 2009 yılında Danimarkalı 10 bilimcinin yazdığı makalede açıklanan yöntem, daha sonra devletten teşvik alarak kurulan Evolva şirketi tarafından üretime geçiriliyor. Şirketin ismi İngilizcede “evrimleştirici” anlamını çağrıştırıyor. Küresel gıda endüstrisinin çıkarları doğrultusunda “evrilen” bira mayası, akrabasından farklı olarak, alkol yerine vanillin sentezliyor. Aslında yeni canavar maya, evrimden ziyade bir “akıllı tasarım”: Bira mayasının genlerinden alkol sentezleyen gen ayıklanıp, bazı bitki, bakteri, mantar ve insan genleri eklenerek tasarlanmış.
Vanillin üretmeye hazırlanan bir başka sentetik biyoloji şirketi ise, ekmek mayasının genlerini değiştirip, girdi olarak şeker yerine bir tarım artığı olan ferulik asidi kullanıyor. İki şirket arasında patent savaşları yaşanması bekleniyor.
Bilinen ilk mayalama tekniğini milattan önce 4000 yılında Mısırlılar ekmek yapmak için kullanmıştır. Yine aynı dönemde İran’da Godin Tepe’de arpa fermantasyonu yapıldığı ortaya çıkmıştır. Endüstriyelleşme ile birlikte 19.yy’da yaş maya, 1940’larda kuru maya ve 1970’lerde ise anında (instant) maya üretilmiştir. Bazı endüstriyel mayalarda sentezlenen toksik (zehirli) bir molekül, bu özelliğe sahip olmayan mayalar için öldürücüdür. Özellikle bira sektöründe karşılaşılan bu problem biranın oluşumunu durdurmakla beraber biraya da kötü bir tat katmaktadır. Fermantasyon (mayalama) sektöründe istenilmeyen mayaların sisteme girmesi ürün kalitesini düşürmektedir. Buna önlem olarak bağışıklık kazanmış maya türleri bu toksinlere karşı oluşturulur. Bu tip problemler, genlerini insanların henüz yeni tasarladığı canavar bakteriler söz konusu olduğunda öldürücü sonuçlar doğurabilir.
Genetiği değiştirilmiş mayaları geliştiren sentetik biyoloji şirketlerinin bundan sonra üretmeyi planladıkları maddeler safran, çikolata ve kırmızı şarapta bulunan bir antioksidan olan rezvetarol ve bir tatlandırıcı olan stevia. Moofri (ingilizcede möö özgür gibi duyuluyor) ise aynı yöntemlerle, ineklere ihtiyaç olmadan, süt ve süt ürünlerini üretmek için yeni kurulan bir sentetik biyoloji şirketi.
Yukarıda sayılan maddeler, özellikle nadir bulunan iklim koşulları ve çok fazla işçilik gerektiren maddelerdir. Üretildikleri yerlerde tarım arazileri açılması adına yağmur ormanları yok edilerek ekolojik katliam sürmektedir. Ancak sentetik biyolojinin bu katliamı önleyeceğini düşünmek saflık olur. Bilakis, bu üretim doğal vanilyanın diğer bileşenlerini taklit etmeyi başardığında, bu ormanlarda yaşayan çiftçilerin ekonomik kaynakları yok olacak, kapitalizm bu bölgelere klasik üretim biçimleri, yani devasa genişlikteki mısır ve şeker pancarı tarlaları ve endüstri kentleriyle girerek ekolojik katliamını artıracaktır.
Özgür Oktay
Meydan Gazetesi Sayı 22, Ekim 2014