“Erkek egemen sistem kendini bu kadar yoğun dayatmışken; kadın mücadelesinde neden şimdi, her zaman olduğundan daha fazla ihtiyaç var? Bu soruyu aldığımda heyecan ve gerginlik içinde Meydan Gazetesi’ne, İrlanda Devleti’nde 15 yıldır devam eden “Shell to Sea” Direnişi (Shell Denize!) hakkında kısa bir tarihçe yazısı hazırlıyordum ve TC Devletinde yaşadığımız bu vahşet günleri ile bir paralellik arıyordum.
Shell Petrolleri (Royal Dutch Shell Co.Inc.), Nijerya’da ekoloji mücadelesi veren Ken Saro Wiva ve sekiz eylemcinin asılması ile sonuçlanan siyasi cinayetlerden*, 1996’da Greenpeace’den sızan bir rapora göre Diyarbakır’ın Midyat ilçesinde içme suyuna 21 yılda 500 milyon varile yakın zehirli atık boşaltmaya kadar pek çok ülkede zulüm ve cinayet defterini hep kabarık tutmuştur. Shell’in başını çektiği konsorsiyumun İrlanda’nın Atlantik Deniz Sahası içerisinde bulunan milyarlarca dolar değerindeki doğalgazı çıkarma haklarını her türlü hile, rüşvet ve sahtekarlıkla çıkarma, işleme ve başta İrlanda halkına fahiş fiyatla satan Corrib Doğalgaz “Arama” Projesi’ni gerçekleştirmek için kullandığı “her yol mübah, devleti, polisi, medyayı satın al” formülü; İrlanda’da başlangıçta bölge halkının örgütlenerek ülke geneline yaydığı lidersiz, yatay, demokratik, katılımcı ve doğrudan eylemci halk direnişine çarpmış ve yavaşlamak, pek çok kez durmak zorunda kalmıştır.
İrlanda halkı; Shell’in ülkenin Kuzey Batısı’nda yer alan Mayo kırsal kent bölgesinde, devletin polisini, askerini ve Doğu Avrupalı Nazilerle doldurduğu özel güvenlik şirketlerini halkın üzerine salarak yaptığı zulmü unutmamıştır ve direnişinden vazgeçmemiştir.
Shell, IRMS (Integrated Risk Management Systems) gibi Bolivya’ya kadar uzanan ırkçı-faşist bir darbe girişimi içerisinde yer almış, Shell’in ve satın aldığı 2008 dönemindeki sağcı İrlanda hükümetinin baskılarının ve büyük bir kısmını bölge halkının oluşturduğu direnişçilerin mücadelesinin en yoğunlaştığı dönemlerinden biri olan 2008 Eylül ayında, yoldaşımız Emekli Öğretmen Maura Harrington ile yaptığım bir telefon görüşmesini hatırlıyorum. Maura artık açlık grevine gitmekten başka çare bulamıyordu. Shell, boru döşeme gemisi Solitiare’i Rossport ilçesi açıklarındaki Glengad sahiline zorla sokmaya çalışıyordu. Onlarca yoldaşımız Atlantik dalgalarında lastik şişme botlarla Solitiare’ı durdurmaya çalışıyor, biz de Shell Kara Şantiye’sinde her gün iş durdurmaya çalışıyorduk. Maura’ya neden açlık grevine gittiğini sordum, “Acı çekiyoruz” dedi. “Her şeyden önce çektiğimiz acıyı sonlandırmak için direnmeli ve kazanmalıyız”.
Sevinç Karaca
Meydan Gazetesi Sayı 25, Mart 2015