Eski Dosttan Düşman Olmaz

Sayı 28, Ağustos 2015

Seçim sonrası dönemde oyalama süreci savaş koalisyonu tarafından başarıyla kotarıldı. Erken seçimin ne için yapılacağı ise belirsiz. Savaş koalisyonunun önemli parçasını tutan, Tayyip Erdoğan’ın defakto uygulamaya geçirdiği ve bunu beyan etmekten rahatsız olmadığı “başkanlık sistemi”, seçim sonrasında oluşabilecek yeni tabloyu görmek açısından önemli bir yerde duruyor.

Koalisyon hükümeti kuruldu-kurulacak kandırmacasının yani “hükümetsizlik” sürecinin, sadece devletin büyük mülki amiri konumundaki Tayyip Erdoğan’ın “başkanım da başkanım” politikasını kolaylaştırdığı açık. Tabi ki bu dönemde yaşanan gelişmeler sadece iç politikayla ilgili değil. Ya da artık iç politika-dış politika ayrımı arasındaki belirsizlik ortadan kalkıyor demek daha doğru. Unutmayalım, Suriye’deki süreç de önce “iç savaş” olarak başlamıştı.

IŞİD’e Karşı Savaş mı?

Suriye’ye ilişkin uzun süren politik sessizliğini bozan ABD, Mayıs ayında düzenlenen operasyon* dışındaki büyük hamlesini TC sınırları içerisindeki üslerinin açılmasını sağlayan anlaşmayla gerçekleştirdi. Aslında, üslerin açılmasına ilişkin ABD ısrarı çok da yeni değildi. Tayyip Erdoğan’ın karadan müdahaleye ilişkin ısrarı, üslerin açılmasını bir süreliğine de olsa ertelemişti. TC biraz zorunda kaldığı bir seçim yapmış anlaşılan. Tabi Kuzey Irak ve Rojava’ya yönelik hava saldırısı için aldığı izin ve NATO desteği karşılığında. Zaten Wall Street Journal gibi gazeteler, durumu “Türkiye sonunda IŞİD’e karşı savaşa katıldı.” başlığıyla verdiler, yani IŞİD’e karşı mücadelede uzun süredir ayak direten bir TC mevcut gibi.

TC, bu katılımıyla neyi hedeflediğini açıkladı: 100 km’lik bir güvenlik alanı. Ki bu alana 2 milyon Suriyeli’nin yerleştirileceği açıklandı. Ancak geri dönecekler arasında sadece mültecilerin olmayacağını tahmin etmek zor değil.

Suriye’deki savaşın başından bu yana IŞİD’e karşı savaştan sürekli kaçan TC, gerçekten, IŞİD’e karşı bir savaşta samimi olabilir mi?

IŞİD’in Ekonomisi…

Mayıs ayında, ABD özel kuvvetlerinin Suriye’nin doğusunda gerçekleştirdiği operasyonun detayları operasyonun hemen sonrasında medyaya çok yansıtılmadı. Geçtiğimiz ay The Guardian, Martin Chulov’un “Suriye’nin Izdırabı Tüm Sınırlardan Yayılırken” başlıklı yazısıyla operasyonun detaylarına ilişkin önemli bilgiler edinmemizi sağladı. Operasyonun detayları IŞİD’in ekonomisinin işleyişini anlamak açısından önem teşkil ediyor. IŞİD’in en önemli gelir kaynaklarından biri olan petrol ticaretine ilişkin önemli belgeler ve ilişkileri ortaya koyan yazı, IŞİD’in petrol ve gaz rezervlerinin nasıl işletileceği, satılacağı noktasındaki karar merci Ebu Sayyaf üzerine kurulu.

IŞİD’in ekonomisini ve bölgede eriştiği konumu anlamak için IŞİD’in petrolle ilişkisine bakmak gerekir. IŞİD 2013’ün ortalarından itibaren özellikle Tunuslu askerleri aracılığıyla Suriye’nin doğu bölgelerinde petrol satışına başladı. IŞİD’in petrol ticaretinden elde ettiği günlük gelirin 1-4 milyon dolar arası olduğu farklı mecralarda yazıldı, çizildi. 2014 Haziran’ında IŞİD bölgedeki en önemli petrol sahalarından birini, yani Musul’u ele geçirdi. Aslında bu durum, IŞİD’in yayılma hareketlerinde bir strateji izlediğinin göstergesi. IŞİD, önemli rezervleri kontrol ediyor. Bu strateji doğrultusunda hedef alınan sadece petrol ve doğalgaz rezervleri değil, tarım alanları, merkez bankası ve büyük banka şubeleriydi de.

IŞİD’in diğer gelir kaynakları arasında, gasp, tarım arazileri ve ticari işletmelerden alınan haraçlar, ulaşım hatlarındaki vergiler, müslüman olmayanlardan alınan himaye bedelleri yer alıyor.

Ve tabi özel finansör bağışları yer alıyor…

Chulov yazısında Observer’a konuşan batılı bir istihbarat yetkilisinin açıklamasına da yer vermiş; “Türkiyeli yetkililer ve IŞİD arasında bir ilişki olduğuna ilişkin yüzlerce belge var.” Mayıs ayındaki operasyonun detayları arasında tam da bu var. Devlet yetkilileri ile Ebu Sayyaf arasındaki petrol alım-satımına ilişkin birçok belge… IŞİD’in kontrol ettiği bölgelerde kendine yeter bir ekonomi oluşturamayacağı açık. İşte TC tam da bu noktada devreye giriyor. IŞİD’in Tunuslu satıcılarının da, Ebu Sayyaf’ın da en büyük müşterisi TC.

Kontrolsüz Para Geçişi

15 Nisan’da yapılan genelge değişikliğiyle TC, gümrük giriş noktalarından hiçbir beyanda bulunmadan nakit para sokulmasını kabul etti. Seçimlerden hemen sonra, haziran ayında yapılan değişiklikle, Nisan ayındaki düzenleme biraz daha genişletildi ve yolcuların yanlarında 25 Bin TL ya da 10 Bin Avro nakit olarak çıkarması serbest hale getirildi.

Hemen ardından IŞİD ve ÖSO’nun TL’ye geçmesi, gümrükteki para geçişinin daha büyük bir politikanın parçası olduğunu gösteriyor. Bakanlık, mevcut genelgelerin sadece girişi serbest olan paraları ilgilendirdiğini söylese de, düzenlemeler, kaynağı ile ilgili herhangi bir kısıt olmadığı için IŞİD’in para hareketliliğinde bulunmasına olanak tanıdı.

Savaş başladığından bu yana, Suriye’deki bankacılık sistemi çöktüğü için nakit para önemli. Yakın zamana kadar dolarla satılan petrol artık TL ile satılmaya başlandı. Bu TL’nin önemini arttıran etmenlerin başında geliyor.

Öte yandan IŞİD’in TL’ye geçmesi, özellikle TC’deki IŞİD finansörlerinin bu genelgeden faydalanarak IŞİD’ı daha rahat desteklemesinin önünü açıyor. Yani yukarıda IŞİD’in en önemli gelir kaynaklarından biri olarak değerlendirdiğimiz özel finansör bağışları...

Para hareketliliğinin boyutunu anlamak için Suriye’ye yakın şehirlerin emisyon hareketlerine bakmak yeterli. Bu bölgelerde özellikle Temmuz ayında ciddi bir yükseliş gözlemleniyor.

Bölgedeki İş Ortakları

TC, IŞİD’e karşı bir savaşta tabi ki samimi olamaz. Çünkü TC ve IŞİD, bölgedeki iş ortakları. İş ortağının ekonomisini daha “sürdürülebilir” hale getirmek için TC, IŞİD ve benzer grupların parasal hareketlerini kontrol dışına çıkartıyor, onlara daha rahat hareket etme imkanı yaratıyor.

Tabi ki bu pazarlığın bir parçası olarak TL’ye geçen IŞİD de, TC’nin savaş ekonomisini rahatlatıyor. TC ekonomisinin krize karşı “sağlam” durmasının nedenini merak edenler, TC ekonomisini ayakta tutan temel faktöre, yani kayıt dışı ekonomi verilerine bakabilirler: Ödeme Dengesi Verilerine göre, TC’de 8.9 milyar dolarlık kaynağı belirsiz para var.

Yine de TC’nin IŞİD sevdası vazgeçilmez değil tabi. Ne de olsa serbest piyasa kapitalizmi!

Hüseyin Civan

Meydan Gazetesi Sayı 28, Ağustos 2015

Paylaşın