Şimdi “Onlar” Çeyrek Finalde Sayın Seyirciler

Sayı 31, Şubat 2016

Diyarbakır Büyükşehir Belediyespor, deplasmana gittiği her yerde “bir Kürdistan takımı olması” nedeniyle ırkçı-faşist saldırılara uğruyordu. Bunca baskıya rağmen, geçtiğimiz sene gerçekleştirdiği kongrede adını “Amed Sportif Faaliyetler” olarak değiştirme kararı aldı.

Bursaspor’a 167.909.000 liraya mal olan 45 bin kişilik Timsah Arena Stadı’nda gerçekleşecek Bursaspor deplasmanında, İl Spor Güvenlik Kurulu’nun kararı ile, zorunlu olan %5’lik deplasman kontenjanı verilmedi Amedspor’a.

Amed’deki 1540 kişilik Şilbe Stadı’ndan bahsi geçen karar yüzünden taraftarsız gelen Amedspor, Bursaspor taraftarının yoğun küfür ve tekbir sesleri arasında çıktı sahaya.

Timsah Arena Stadyumu’nun dört bir yanında Türk bayrakları ve 3 hilalli yeşil bayraklar asılıydı, ancak Bursaspor’un ilk 11’inde Türkiye’den sadece 3 futbolcu vardı; diğerlerinin hiçbiri Türkçe bilmiyordu, Türk değildi. Başka toprakların insanlarıydı…

Amedspor ise, düşük bütçeli transferleriyle oluşturduğu kadrosuyla sahaya çıkmıştı. Dersimli ve Alevi olduğu için Gençlerbirliği’nde oynarken kendi takımının taraftarının saldırısına uğrayan Deniz Naki, İspanya’da faşizme karşı savaşan enternasyonalist tugaylardan bir Alman gibi Bursaspor kalesini zorluyor, tehlike arz ediyordu.

Onuncu dakikada spiker: “Onlar topu kaptırdı, Bursa atağa çıkıyor!”

Yirminci dakika Ercan Çapar tam köşeye attı, Amedspor 1-0 öne geçti. Spiker; “Ercan topu filelere gönderdi. Büyük sevinç var…” diyor. Nerede sevinç var, kim seviniyor? Spiker öznesiz cümle kuruyor, sanıyoruz ki bir şeyden çekiniyor. Amedspor sağdan, soldan Bursa kalesine ataklar yapıyor, spiker “bu kez de onlar savunmasını orta çizgiye kadar getirdiler, tüm hatlarıyla Bursaspor yarı alanındalar.” diyor.

Altmış beşinci dakikada, “onlar” soldan ceza sahasına giriyorlar. Ceza sahasının gerisinde topu köşeye yollayan Deniz Naki, “onların” ikinci golünü atıyor.

Dakika yetmiş beş, spiker “Bursa geri düştüğü maçlarda hep çevirdi” diyor. Türkiye milli maçını sunan bir spiker edasıyla, Bursa’nın yenilmesinin büyük üzüntüsünü seyirciye yansıtarak devam ediyor maçı sunmaya.

Uzatmalarda, doksan beşinci dakikada, Bursaspor tek gölünü atıyor. Spiker ses tonu yine hüzünlü; “Bursaspor, aradığı golü çok geç buldu.”

Amedspor bu kadar baskıya rağmen güçlü bir rakibe karşı iyi oynadı; çeyrek finale çıktı. 2. Lig Kırmızı Grup’ta mücadele eden Amedspor’un kupada bu kadar yükselmesi; şüphesiz ki birilerini, bazı zihniyetleri fazlasıyla rahatsız etmişti ki Amed’de galibiyeti kutlayan Amedspor taraftarına bile polis gaz ve TOMA’yla saldırdı.

Ve Amedspor galibiyetini Sur’da, Cizre’de, Silopi’de direnen halklara armağan etti. Çeyrek finale yükselip kurada Fenerbahçe ile eşleşen Amedspor’a, kuradan 2 saat sonra PFDK kararı ile 1 maç seyircisiz oynama cezası verildi. Seyircisiz oynanacak Fenerbahçe maçı da “güvenlik sebebiyle” Siirt’e alındı.

Bir futbol takımı üzerinde bu kadar baskının, ayrımcılığın, lobi faaliyetlerinin yapılmasının nedeni; o takımın Sur’un, Cizre’nin, Silvan’ın sesi olmasından korkulmasındandır. Maçta Amedspor’un attığı bir gol sonrası, futbolcunun formasının altında “Çocuklar Ölmesin Maça da Gelebilsin” yazması, bu bile onları tir tir titretmektedir. Çeyrek final maçında atılacak gollerde tribünlerdeki haykırışlar da, gol sevinci için değil; sokağa çıkma yasağı altında direnen halklar için olacaktır.

Almanya’da 521, İngiltere’de 389, Polonya’da 197, İtalya’da 282, ABD’de 2489, Irak’ta 46, Tanzanya’da 18, Kenya’da 29,Çin’de 269, Güney Kore’de 423, Haiti’de 4, Honduras’ta 46, Türkiye’de 197, yarım milyon nüfuslu Malta’da bile 13 adet futbol stadı var.

Gençlik ve Spor Bakanlığı, 23 şehre 25 stad projesi kapsamında yenilerini de ekleyecek. Yeni statlar 1950’lerde yapılanlar gibi değil; daha renkli, cıvıl cıvıl. Biraz daha pahalı, biraz daha gözetimli, biraz daha endüstriyel… Yani müşteriye her şey hizmet, endüstriye her şey kâr…

Zaten proje büyük; hedef 2026 dünya kupasında ev sahipliği.

Peki bunca inşaat nasıl yapılıyor? Biraz devlet, biraz kulüp patronları, biraz sponsorlar ortaya koyuyor bir şeyler. Sonucunda Trabzon Akyazı Stadı’nda 1, Antalya Stad’ında 1, Yeni Sakarya Stadı’nda 1, Galatasaray Türk Telekom Arena’da 3, Beşiktaş Vodafone Arena’da 1 işçi öldü. İzmit Alikahya’da ise, ücretini alamaması yüzünden evde çoluk çocuk açlıktan ölmesin diye vince çıkan 4 işçi intihara teşebbüs etti. Son anda ikna edildiler.

Burada yine “iyi”, Katar’da 2022 Dünya kupası stat inşaatlarında bu güne kadar toplam 1200 işçi yaşamını yitirdi. Tüm kulüplerin ortak açıklaması “üzgünüz, kaza oldu!”

Eski statlar biraz pisti, duvarları çatlaktı, çatıları da su damlatırdı. En fazla da köfte ekmekçiden gelen soğan, omuz omuza zıpladığın arkadaşının sigara dumanı üzerine sinerdi. Şimdi şirketlerin adlandırdığı statların, markaların adıyla anılan tribünlerin de ağır bir koku var. Herkesin üzerine siniyor, herkese bir ağırlık çöktürüyor. Bu koku kan kokusu, statlarda ölen işçilerin kokusu. Şimdi söyleyin bakalım; futbol işçi sınıfının oyunuysa, bu stadlar kimin oyunun stadları.

Meydan Gazetesi Sayı 31, Şubat 2016

Paylaşın