Bolivya'nın Yaratıcı Kadınları: Mujeres Creando

Sayı 32, Mart 2016

1992 yılında Maria Galindo, Monica Mendoza ve Julieta Parades’in kuruculuğunu yapmış olduğu Mujeres Creando (Yaratıcı Kadınlar) kadın kolektifi, kurulduğu yıllarda, Bolivya’da lezbiyen kadınları bünyesinde barındıran ve mücadelede ortaklaştıran tek kolektif olma özelliğine sahipti. Kolektif, özellikle kuruluşundan bu yana bir eylem yöntemi olarak kullandığı sokakta propaganda, sokak tiyatrosu ve doğrudan eylemle, Bolivya’nın tümünde sesini duyurabildi.

Mujer Publica (Halk Kadını) ismiyle çıkarttıkları ve Bolivya’nın bütün şehirlerinde dağıttıkları dergilerinin yanı sıra, haftalık olarak yayımlanan bir radyo programı da Mujeres Creando’nun sesini duyurmasında hayli önem taşıyor. Kolektif bünyesinde birlikte mücadele etmekte olan kadınların aynı zamanda Virgen de los Dedeos isimli, kolektif bir şekilde işlettikleri kafeleri de mevcut.

Mujeres Creando’nun kurucularından Julieta Parades, iki yoldaşıyla beraber çıktığı bu yolda kurdukları örgütlemelerini, özellikle 1980’lerin Bolivyasında, kibirli, homofobik ve totaliter sol hareketin kadın özgürlük mücadelesini ayrılıkçı olarak tanımladığı bir ortamda, her şeye rağmen ortaya çıkması sebebiyle “deli”ce bir hareket olarak tanımlıyor.

Aslında Mujeres Creando’nun, küresel çapta ilk ilgiyi 2001 yılında Bolivya’da, Bankacılık Denetleme Kurumu’nun “borçlu”lar tarafından işgal edilmesiyle duyurmaya başladığını belirtmek gerekir. Borçlular Hareketi, bankalara borcu olanların borçlarının tamamen silinmesi için başlatılan bir hareketti ve işgalcierin söz konusu kurumu işgali sırasında kullandıkları yöntemler kimi zaman "sertleşebiliyordu". Hareket Bolivya'da hatrı sayılır bir etki yaratmış ve başarı elde etmişti; Mujeres Creando’dan Julieta Ojeda ise durumu şöyle özetliyordu: “Aslında tüm finans kurumları, tefecilik ve gasp yapmak için oluşturulmuş kurumlardır. İnsanları kandırıyorlar, anlamadıkları sözleşmelere imza attırıyorlar.”

90 gün boyunca süren işgal süresince Mujeres Creando, borçluları bir araya getirip örgütlü bir şekilde hareket etmelerini sağlamış ve işgal sürecinin en hareketli kolektiflerinden birisi olmuştu. İşgal hareketi, sadece bankalara değil, devlete de bir dizi geri adım attırmıştı. Mujeres Creando da, borcu olan insanların banka gibi kurumlara karşı da, devlete karşı da örgütlü olarak yan yana geldiklerinde korkmamalarını sağlayacak ruhu yaratmış ve doğrudan eylemin gücünü göstermişti.

Mujeres Creando, kuruluşundan bu yana, bir eylem biçimi olarak kurguladığı görsel ve teatral dilini, halka açık alanlarda (sokaklar, devlet binaları, pazarlar...) gerçekleştirdiği yaratıcı eylemlerle sıklıkla kullanıyor. Kolektif eylemlerinde yalnızca adaletsizliği üreten kurumları değil, aynı zamanda ırk, cins ve ekonomi boyutlarıyla da doğrudan ilintili sembolik şiddetin gündelik yaşamın bir parçası haline gelmesini ve normalleşmesini de eleştiriyor. Bu bakış açısı ve pratiklerle birlikte kolektif, politik, toplumsal ve cinse ilişkin ağlar oluşturarak özel ve kamusal alan arasındaki sınırları silerken, resmi olarak “kabul edilen”i ve rejim tarafından “normal addedilen”i sorguluyor.

Mujeres Creando’nun yapmış olduğu, siyasi ve toplumsal adaletsizliklere karşı yaratıcı eylemler üretirken, bir yandan da bu adaletsizliklere karşı örgütlenen direnişe kadın katılımını arttıracak yeni teorik parametreleri inşa etmek. Bu bağlamda, La Virgen isimli mekanları, kolektifin uzun süreden bu yana hayalini kurduğu kadın dayanışmasının tam olarak somutlaşmış bir örneği olarak değerlendirilebilir. Tamamıyla kadın yaratıcılığıyla tasarlanan La Virgen’de bulunan kütüphanede, Arjantin’deki toplumsal hareketlere ilişkin kitaplardan kadın kitaplarına, cins eğitiminden anarşizme, Bolivya’daki kitapçılarda ya da kütüphanelerde bulunmayacak kadar çeşitli kitaplar muhafaza ediliyor. Kolektiften Maria Galindo’nun kaleme almış olduğu “İnşa Etmek İçin Kaçmak” makalesinde de bahsettiği üzere La Virgen, bir “ev” olmasının dışında, toplumdaki baskıcı yapılara ve patriyarkaya karşı kadınların dayanışmasını somutlaştıracak bir alan ve “birlikte bir karşı çıkış ve isyanın yeri”.

Mujeres Creando, La Virgen’i, kütüphanesinden restoranına, hostelinden eczanesine kadar küçük kooperatifler aracılığıyla işletiyor. Kooperatifler aracılığıyla hem büyük “ev” ayakta tutuluyor hem de kolektif kendi giderlerini bu alanlardan karşılıyor. Tabi ki, tüm kooperatiflerde çalışan kolektif üyeleri için, “herkesten yeteneğine göre, herkese ihtiyacı oranında” ilkesi uygulanıyor. La Virgen’de internet erişimi olan bilgisayar odalarından, eğitim çalışmalarının yapıldığı sınıflara, kadın filmlerinin gösterildiği film odalarından, kitap okuma odalarına, politik ve toplumsal başlıkların tartışıldığı salonlardan, isteyenlerin bir sağlık sigortasına dahi ihtiyaç duymadan hizmet alabileceği küçük bir kliniğe de yer veriliyor. Ev içi şiddete maruz kalan kadınlara da açık olan La Virgen, Mujeres Crendo’nun kadın dayanışmasını örmesine ve daha da büyütmesine dair gerçekleştirdiği en iyi çalışmalarından biri.

Kadınların meclis salonlarında tecavüzlere uğradığı, sokaklarında diri diri yakıldığı Bolivya’da kadınların özgürlüğü için mücadele eden Mujeres Creando, kadınların vazgeçilemeyecek bir şekilde ihtiyacını hissettiği dayanışmanın temellerini birçok farklı alandan ve oldukça temelden atan bir kadın kolektifi olarak bugün hala karşımızda. Kendini “yerli ve beyaz, lezbiyen ve heteroseksüel, yaşlı ve genç, inançlı ve ateist, şişman ve zayıf, asi kadınların bir arada ve farklılıklarıyla aynı anda” oluşturduğu bir kadın kolektifi olarak tanımlayan Mujeres Creando, “cenneti şimdi ve burada gerçekleştirmek istiyoruz” derken; kadınların özgür dünyasını bugünden yaratmanın pratikleriyle mücadelesini sürdürüyor.

Özlem Arkun

Meydan Gazetesi Sayı 32, Mart 2016

Paylaşın