Geride bıraktığımız 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, aylardan bu yana süren savaşın, yaşanan katliamların, giderek artmakta olan devlet baskısının ve terörünün gölgesinde geçti. 8 Mart da, tıpkı birçok eylemlilik gibi, yasaklandı; Urfa’da, Batman’da, Ankara’da ve İstanbul’da…
8 Mart için yapılmak istenen basın açıklamaları, yürüyüşler, mitingler yasaklandı yasaklanmasına ama elbette ki kadınların özgürlük mücadelesini dizginleyemedi ve sokakları bizlere kapatamadı.
6 Mart günü Kadıköy’de düzenlenmek istenen kadın mitinginin, “Kadıköy’ün miting alanı olmadığı” bahanesiyle yasaklanmasının ardından, birçok kadın örgütü, 8 Mart’ın yasaklanamayacağını, sokakların kadınlara kapatılamayacağını vurguladı. Yasağa karşı basın toplantıları yapıldı, erkek-devlet baskısına karşı tüm kadınlar sokaklara çağrıldı. Erkek devletse, baskılarla yılmayacaklarını söyleyen kadınlara yönelik hedef göstermeyi sürdürdü…
6 Mart Pazar günü Kadıköy’ü adeta bir OHAL bölgesine çeviren Valilik, Emniyet ve bilfiil kolluklar, miting için Kadıköy’e gelen kadınları sabahın erken saatlerinden itibaren terörize etmeye başladı. Miting alanında bulunan ve alanın yasaklanamayacağını vurgulayan kadınları önce çembere alan polisler, ardından, kadınları darp ederek alandan uzaklaştırmaya çalıştı. Yerlerde sürükledi, gözaltına aldı… “Siz gidin erkekleriniz gelsin” diyen polisler, karşısında mücadele ettiğimiz erk’ek iktidarın sayısız örneğini yaşattı bizlere.
Devlet, polisinin uyguladığı şiddetle kadınları sindirebileceğini düşünse de, bu kez de yanıldı. Yaşanan ilk saldırının ardından, sokaklara çıkan kadınlar bir araya geldi; Kadıköy’ün hemen her sokağını miting alanına, her mahallesini eylem yerine çevirdi. Devlet mitingi yasaklayıp 8 Mart’ı engellemek istese de başaramadı. 6 Mart günü Kadıköy’ün her yeri miting alanı oldu, sokaklar “8 Mart Yasaklanamaz” sloganlarıyla çınladı.
Devlet, kadınları “yasaklarıyla” engellemeye çalıştığı diğer şehirlerde de başarılı olamadı ve 8 Mart coğrafyanın birçok yerinde aynı coşkuyla, aynı inançla ve erkek-devlete karşı aynı öfkeyle geçti.
8 Mart geçse de erk’ek iktidarın “yasaklara uymadılar” sancısı geçmek bilmedi. Bizleri sokaklardan yalıtamayanlar, bu kez de bizi “cezalarıyla” yıldırmak istedi; “yasaklı” yürüyüşe katıldık diye, slogan attık diye -ama aslında erkek devlet baskısıyla sinmedik diye- soruşturmalar açtı.
Biliyoruz, bugüne kadar yalnızca 8 Mart’ı değil, sokağa çıkmaktan kürtaja kadar, kadına sayısız şeyi yasaklayan erkek devlet, varlığını buna dayandırır: Yasaklamaya. Yasakladıkça güçlenmeyi, yasaklarına biat etmeyenleri sindirmeyi görev bilir kendine. Yasaklarıyla kadını boyunduruğu altına almayı, erkek iktidarını daim kılmak ister.
Ama kadınlar, erkek iktidarın baskısını da, erkek devletin yasağını da yıkmayı bilir ve ancak böyle özgürleşir. Erk’ek yasaklamak istese de başaramaz; çünkü özgürlük yasaklanamaz!
Nergis Şen
Meydan Gazetesi Sayı 33, Nisan 2016