Bir yıl önce, 21 Mart’ta, Amed’de Newroz alanını dolduran yüzbinlere okunan mesajda “silahla yürütülen mücadelenin sürdürülemez bir aşamaya geldiği” vurgulanıyordu; Türkçe ve Kürtçe olarak okunan bu mesajın ulaştığı herkese “demokratik ortak evi inşa etme” çağrısı yapılıyordu.
Aradan geçen bu bir yıllık sürede, sözü edilen bu ortak ev inşa edilemediği gibi, var olan evler, sokaklar ve mahalleler de birçok kentte yerle bir ediliyordu. Üstelik devletin kanallarından bile canlı olarak yayınlanan bir önceki Newroz’un aksine, bu yıl Newroz bir çok kentte engelleniyor, yasaklanıyor, tüm zorluklara karşı alanlara çıkanlara ise bazen gerçek mermilerle saldırılıyordu.
Gerçekten de, son aylarda ardı ardına patlayan bombalar, Newroz alanlarına yönelik engellemenin de bahanesi yapılınca, devlet tarafından yasaklanmayan Amed Newrozu, alanda provokasyon yapılacağına dair bir dizi kuşkuyu da beraberinde getirdi.
Zaten kimi yerlerde aylardır süren sokağa çıkma yasaklarını, askeri operasyonları, katliamları değerlendirince; sürecin, barışa değil savaşa doğru daha da derinleşerek gittiği görülüyor. Başbakan’ın “bütün bunlar kamu düzenini sağlamak için” söylemi Sırrı Süreyya Önder tarafından “Kürt evine giremiyor, Türk evinden çıkamıyor, alın size kamu düzeni” diye yanıtlanıyor. Ama kimi zaman dokunulmazlık, kimi zaman başkanlık tartışmaları arasından savaş hala can almaya devam ediyor.
Sur’da operasyonların bitirildiği açıklandı, ama birçok mahallede sokağa çıkmak hala yasak. Yıkılan yerlerin yerine yapılacak binalar konuşulurken, diğer yandan, önce Şırnak ve Silopi, ardından bu kez de Nusaybin ve Yüksekova’dan ölüm haberleri geliyor.
Belli ki devletin eğişen stratejisi gereği, daha önce topluca yürütmeyi denediği operasyonlar, bu kez belli yerleşimler odaklanılarak sırayla sürdürülüyor. Diğer yandan da, Kandil’den işaret edilen ve baharla birlikte başlayacağı düşünülen hareketlenme bekleniyor.
Elbette, bunlar bizim bildiklerimiz üzerinden söyleyebileceklerimiz. Ama madem söze Newroz’la başladık, gene onunla bitirelim: Newroz ateşinin hatırlattığı ve asla unutturmadığı bir şey de var ki, zalim efendilere, Dehaklara karşı başkaldıran, karşı çıkan Kawa’lar hep olmuştu, hep olacak.
Piroz be!
Serhat Budak
Meydan Gazetesi Sayı 33, Nisan 2016