Kapitalist işleyiş içerisinde zaman zaman kullanılabilecek ama paylaşma ve dayanışmayla örülü özgür dünyada hiçbir şeye yaramayacak bilgiler…
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 14. Maddesi'nde düzenlenen meslek hastalığı, “sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal engellilik halleri.” olarak tanımlanmaktadır.
Meslek hastalıklarının hemen hemen her gün en az 3 kere haberlerini okuduğumuz iş kazalarından temel farkı, ani bir şekilde olmayıp tekrarlanan sebeplerle oluşmasıdır. Meslek hastalıkları, işin niteliklerinden kaynaklanan hastalıklardır.
Meslek hastalığı kapsamında kanunların sağladığı yararlardan faydalanabilmek için öncelikle sigortalı olmak gerekir.
Ortaya çıkan hastalığın yürütülen işle ilgisi olması gerekmektedir. Meslek hastalığının söz konusu olması demek, uzun bir sürece yayılmış bir etkiye maruz kalmak demektir. Hukuken bazen bir hastalığın, meslek hastalığı sayılabilmesi için belli bir süre ilgili iş yerinde de işçinin çalışmış olması şartı aranmaktadır. Bu süre maruziyet süresi olarak adlandırılmaktadır. Her hastalığın maruziyet süresi birbirinden farklı olup, bu sürelerin ne kadar olduğu Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü'nde belirtilmiştir. Belirtmek gerekir ki listede yer almayan fakat görülen iş dolayısıyla ortaya çıktığı belirlenen diğer hastalıklar da meslek hastalığı sayılabilir. Meslek hastalığının varlığının, bir sağlık kurulu raporu ile saptanması gerekmektedir.
Meslek hastalığı; işten ayrıldıktan sonra meydana çıkmış ve sigortalı olarak çalıştığı işten kaynaklanmış ise sigortalının bu kanunla sağlanan haklardan yararlanabilmesi için, eski işinden fiilen ayrılmasıyla hastalığın meydana çıkması arasında bu hastalık için kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikte belirtilen süreden daha uzun bir zamanın geçmemiş olması şartı aranmaktadır.
Kanunda ayrıca işverenin, bütün iş kazalarının ve meslek hastalıklarının kaydını tutmak, gerekli incelemeleri yaparak bunlar ile ilgili raporları düzenlemekle yükümlü olduğu da hüküm altına alınmıştır. Ayrıca işveren yetkili hastaneler veya iş yeri hekimi tarafından kendisine bildirilen meslek hastalıklarını, öğrendiği tarihten itibaren üç iş günü içinde sosyal güvenlik kurumuna bildirmek zorundadır. İşverenin bu yükümlülüklere uymamasının yaptırımı ise 2 bin lira idari para cezasıdır(!).
Meslek hastalığına uğrayan kişinin sigortalı olması halinde 5510 sayılı kanun uyarınca kendisine gerekli sağlık yardımları yapılır, geçici ve sürekli iş göremezlik ödenekleri bağlanır. Meslek hastalığı sonucu oluşan hastalık ve özürler nedeniyle meslekte kazanma gücü en az % 10 oranında azalmış bulunduğu tespit edilen sigortalı, sürekli iş göremezlik gelirine hak kazanır. Çalışma gücünün veya iş kazası ve meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün %60’ını kaybettiği kurum sağlık kurullarınca tespit edilen sigortalı malul sayılır ve şartlar varsa malullük aylığı bağlanır.
Sosyal Güvenlik Kurumunca zarara uğrayan işçinin veya ölümü halinde destekten yoksun kalanların manevi zararlarını karşılayacak herhangi bir ödeme ise yapılmaz. Karşılanmayan zararların tazmini için işverene karşı tazminat davasının açılmasının önünde bir engel bulunmamaktadır. Ayrıca pek uygulanmamakla birlikte işveren gözetme borcuna aykırı olarak iş sağlığı önlemlerini almaz ve ölüme sebep olursa TCK kapsamında işverenin sorumluluğu da bulunmaktadır.
Meslek hastalıkları nedeniyle hak kazanılan gelir ve aylıkların, hakkın kazanıldığı tarihten itibaren 5 yıl içinde talep edilmediği takdirde zaman aşımına uğrayacağı öngörülmüştür. İşverenin gözetme borcuna aykırı davranışından doğan tazminat davası ise 10 yıllık bir zaman aşımına tabidir.
Av. Gökhan Soysal
Meydan Gazetesi Sayı 38, Nisan 2017