2006-2009 yılları arasında farklı bankalardan asla geri ödememek üzere yaklaşık yarım milyon Euro kredi çeken ve bu parayı toplumun tabandan örgütlenmesi için Katalonya’daki antikapitalist ve anarşist gruplara bağışlayan Enric Duran, tutsaklıktan kurtulduktan sonraki süre boyunca önceki süreçte kurulan Cooperativa Integral’i toplumsallaştırdı. Dünya çapında benzer kooperatifleri birbirine bağlamak ve dayanışma ile daha da güçlendirmek için kurulan Fair Coop ile ilgili olarak İstanbul’da bulunan Enric Duran’la bir röportaj gerçekleştirdik.
2012’de seninle röportaj yaptığımızda Cooperativa Integral (CIC) kurulalı henüz 2.5 yıl olmuştu. 2012’den beri CIC’de nasıl gelişmeler oldu?
CIC’in 2014’ten sonraki büyüme ve gelişme sürecinde ben sürgündeydim ve daha çok global ölçekte bu modelin yayılmasına odaklandım. O yüzden sadece uzaktan takip edebildim. Integral Kooperatifinin daha merkezsiz hareket etmesini sağlayacak bir bölünme süreci yaşadığını söyleyebiliriz. Hepsi birer öz-örgütlenme olan bu kolektiflerin merkezsiz, konfederatif bir yapı oluşturmaları kolay bir süreç değil. Kolektiflerin sayısı zamanla 700’e ulaştı ve sonra bu seviyede kaldı.
Aynı zamanda, ortak işleri yürüten 50 kişilik bir grubu var. Ortak işlerin bütçesi ise konfederasyon meclisinde belirleniyor. Bunun dışında çoğu ekonomik olan bazı sorunlar yaşadığını söyleyebilirim. Bu tip sorunların, kapitalist bir toplumda alternatif bir şey yapmak istediğinizde karşınıza çıkması doğal.
Bunun alternatif bir ekonomik model olduğunu söyleyebilir miyiz?
Kolektifler temel olarak yatay örgütlü ve kendi karar alma mekanizmaları var. Ancak bu hala geliştirilmekte olan bir model. Örneğin üzerinde çalışılan karşılıklı bir sosyal sigorta projesi var. Bu, biri hastalandığında ya da yaşlandığında ihtiyaçlarını devletten değil kooperatiften sağlamak için geliştirilen bir proje. Bu hizmetler bu konuda uzmanlaşmış ve gönüllü olan insanların oluşturduğu kolektiflerle sağlanacak. Maddi gereksinimler için de bir bütçe ayrılmış durumda. Toplumsal bir dönüşüm sağlamak istiyoruz. Bu yüzden sadece enerjisi yüksek gençler için değil herkesin, hayatının her döneminde içinde olabileceği bir model olmalı.
Bir yandan bu katı bir model değil. Örneğin Katalonya’da birçok alternatif okul var. Bu modelde, kolektifler zaten devletin denetiminde olmayan alternatif okullar ile kurdukları yerel ilişkiler ile toplumsal ihtiyaçlarını karşılayabiliyorlar. Bazı bölgelerde herkesin kullandığı binalar var. Olanlar da bölgeye göre farklı şekilde işliyor. Komün halinde yaşayanlar da var, aile olarak da.
Bu alternatif ekonomik modelin politik hareketle ilişkisi nedir?
Hareketin farklı dönemlerde farklı öncelikleri oluyor. Bazı dönemlerde mobilizasyon, çatışmalar ve isyanlar olurken, diğer dönemlerde mahalle seviyesinde ve yaşamsal projelere ve ideolojik ve politik söylemin oluşturulmasına katılabilir.
CIC, devletin vergi, banka, para birimi gibi baskı araçlarına karşı itaatsizliği ve dayanışmayı örgütlüyor. Kolektifler bir yandan grevler ve toplumsal hareketlerle dayanışma gösterirken, diğer yandan politik bilgi paylaşımlarını sürdürüyorlar. Bunlar birbirini etkileyen süreçler.
CIC deneyiminin ardından başlayan Fair Coop projesi ve Fair Coin’den bahsedebilir misin?
CIC kolektifleri büyüdükçe, ekonomik problemlerin yanı sıra devletin baskılarına karşı direnişin riskleri artmaya başladı. Diğer muhalifler fonlama yoluyla bu baskılara maruz kalmadan rahatça hareket edebilirken radikal kolektifler hem kaynak bulmak, hem de yasal yaptırımlardan kaçınmak konularında zorlanıyorlar. Kolektiflerin büyüyebilmesi için, yasal olarak daha risksiz bir alan yaratmak gerekiyordu.
Fair Coop, 2014’ten beri devletin vergi, para birimi, harçlar, bankalar gibi baskıcı yapılarına karşı kolektiflere direniş araçları sunuyor. Devlet yapılarının dışında ve cezalara maruz kalmadan öz-örgütlenmeler yaratabildiğimiz zaman, bunun politik etkisi daha yüksek oluyor. Fair Coop bunu, dünya çapında 25 ülkede bulunan örgütlenmeleri sayesinde yapıyor.
Fair Coop’un her bölgede, birer açık doğrudan demokratik meclis olan, yerel birimleri var. Bu birimler, yerel kolektiflerin ekosistemdeki diğer kolektiflerle ilişkilerini sağlıyor ve yeni kolektiflerin oluşumuna destek oluyor.
Fair Coin, Fair Coop’un parasal aracı. Fair Coin, BitCoin gibi dijital para birimleri ile aynı teknolojiyi kullanıyor. Devletler bu araçları kullanmasalar da kullanımını kabul etmiş durumdalar. Bu teknolojinin merkezsiz yapısı nedeniyle engellenmesi de o kadar değil zaten.
Diğer dijital para birimlerinden farklı olarak Fair Coin, spekülasyona açık değil çünkü Fair Coop meclisi tarafından yönetiliyor ve yeni Fair Coin basılmadığı için değişim değerinin düşmeyeceği garantileniyor. Üstelik Fair Coin kullanımı yaygınlaştıkça değeri de artıyor. Tedavüldeki 53 milyon Fair Coin’in 10 milyonu Fair Coop’a ait. Bunun 1 milyonu sistemin geliştirilmesi için, kalanı ise para dengesini korumak için kullanılıyor. Fair Coin’i Bitcoin’e çevirirken bir ücret alınmıyor ancak Euro’ya çevirirken ufak bir ücret alınıyor.
CIC’in büyüdükçe zayıflayan yapısının aksine Fair Coin sayesinde büyüdükçe güçlenen bir ekonomik sistem oluşturuluyor. CIC gibi doğrudan demokrasi ile işleyen Fair Coop ise, bu sistemin dünya çapında yayılmasını ve diğer diğer kolektiflerle kooperatif ilişkiler kurmasını sağlıyor.
Ne büyüklükte bir ekonomiden bahsediyoruz? Başka hangi coğrafyalardan kooperatifler katılıyor?
Fair Coop en başından, dünya çapında otonom, radikal kolektifleri ve kooperatif hareketlerin birbirlerine bağlandığı, dayanışmayla daha güçlü hale geldiği bir ekosistem olarak düşünüldü. Latin Amerika’dan Hindistan’a, Avrupa’dan Afrika’ya yayılan Fair Coop, radikal projelere devlet kontrolü dışında bir ekonomik hareket alanı sağlıyor. Fair Coop’un da katılımıyla 2017 yazında oluşturulan Bank of Commons ise devletlerin kontrolü olmadan Fair Coin kullanımını kolaylaştırmak için, online cüzdan, transfer, döviz alım satımı hizmetlerini sağlıyor. Fair Coin’ın ulaşılabilir olmasını sağlamak için ise Fair Coop’un yerel birimleri, aynı zamanda Fair Coin ile yerel para birimi arasında değişimi yapıyor.
Devlet sınırlarını aşmak ve vergi baskısından kurtulmak için ise bütün işlemler, yerel kooperatiflerin üzerinden fatura kesebileceği Freedom Coop üzerinden yapılıyor. Böylece kooperatifler, kolektifler ve bireylerin, tedarik ve dağıtımlarında kullanabilecekleri yasal bir kimlikleri oluyor.
Bu oluşumlara yenilerini eklemeyi sürdürüyoruz. Örneğin bireylerin seyahat planlarını sisteme girip, merkezi olmayan bir dağıtım ağını işletmeleri konusunda çalışıyoruz.
Şimdiye kadar hangi engellerle karşılaştınız? Devletlerin herhangi bir baskısıyla karşılaştınız mı?
Fair Coop şimdiye kadar devletler tarafından bir baskıyla karşılaşmadı. Ancak katılımcıları olan kolektif hareketler üzerindeki baskılar gittikçe artıyor. Örneğin Katalonya’daki bağımsızlık yanlısı hareketler de bu ağın parçası ve devlet bunların üzerine gittikçe ekonomik kaynakları olan Fair Coop’un üzerine de gidecektir. Ancak Fair Coin’in merkezsiz yapısı devletin baskılarına karşı güçlü bir direniş imkanı sağlıyor.
Meydan Gazetesi Sayı 41, Kasım 2017