“Yaşam içerisinde, günün herhangi bir anındaki, herhangi bir etkinliğimize düşünsel ya da eylemsel anlamda en çok etki eden şeyler nelerdir?” diye sorsalar cevaplamakta biraz zorlanacağımız aşikar. Ancak muhtemelen bu soruya vereceğimiz cevaplardan birisi ya da birkaçı konuşma, yazma, dil ya da bunların kökenini oluşturan simgesel kültüre ait argümanlarla ilişkili olacak.
Dil ve dilin araçları tarih boyunca bazen doğrudan, bazen de dolaylı olarak yaşamın her alanına etki eden buradaki dönüşümü güçlendiren ya da bu dönüşüme ket vuran en önemli mekanizmalardan biri olmuştur. Toplumsal dönüşüm mücadelesinde ağzımızdan çıkanlar ve kalemimizden dökülenler özgürlüğe inanan ve yaşadığı her yerde onu yaratmaya çalışan bizleri ideallerimize en çok yaklaştıran yöntem oldu. Konuşmanın ve yazmanın gücü yalnızca ikna etmenin değil, bazen de birlikte yaşamın, paylaşmanın, dayanışmanın itici gücü haline geldi.
Gazetemizin ilerleyen bölümlerinde kelimeler ve kökenleri üzerine araştırmalar yapacak, toplumsal dönüşümün önemli bir mücadele alanı olarak gördüğümüz sözlü kültürün bu alanı üzerine yorumlarda bulunacağız. Bu bölümde yazacağımız kelimeler bazen hepimizin gündemini işgal eden, bazen de bizim kullanılışına ilişkin itirazlarımızı kapsayan yazılara konu olacak. Gazetemizdeki bu bölümde ilk olarak “hırsız” sözcüğünün tanımına ve kökenine yer veriyoruz.
Hırsızın Etimolojisi
Hırsız; TDK’ye göre “Başkasının malını çalan kimse” demektir. Türkçe’ye yaklaşık 600 yıl önce girdiği düşünülen bu sözcük üzerine bu alanda birçok çalışma olduğu gibi farklı yorumlar mevcut. “Hır” sözcüğünün kök olarak kabul edildiği ve kavga, muaraza, dalaş anlamına gelen sözcüğe göre hırsız, sessiz, usulca işini halleden anlamı üzerinden bugünkü haline kavuşmuş olabilir. “Hır çıkarmak”, “hır gür”, “hırıltı” gibi buradan türediği söylenen sözcüklerle de bu düşünce desteklenir. Bu düşünceye göre karşıtı olarak kullanılan “hırlı” sözcüğü de aslında olumsuz anlamdadır. “Hırlı mı hırsız mı” kullanımında, olumsuz anlatımı güçlendirmek için iki olumsuz örnekle anlatımın pekiştirildiği söylenir.
Bir diğer yoruma göre ise Arapça’daki “xayr” yani hayır sözcüğüne kökenlenen kelime; hayırsız, uğursuz anlamına gelmektedir. Tersi olan hırlı ise bu örnekte hayırlı, uğurlu demektir. Aynı anlama gelen farklı sözcüklerde ise yine Arapça “haram” sözcüğünden türeyen “harami” sözcüğü karşımıza çıkıyor.
Pek çok dile kaynaklık eden Latince’de hırsız için en bilindik sözcük “clepta’’, yani günümüzde çalma “hastalığı” olarak bilinen kleptomaniye adını veren sözcük.
Cermen kökenli eski İngilizce’ye baktığımızda hırsızın karşılığı olarak “þeof” sözcüğüyle karşılaşırız. Hırsızlık eylemini yapan kişi ise, yani günümüz İngilizce’sinde “thief’’ anlamına gelir. Eylemin kendisi ise “þīfþ” yani modern karşılığı “theft’’ olarak türemiştir. Ancak bu sözcük genelde şiddet kullanılmadan gerçekleştirilen hırsızlık için kullanılır. Şiddet kullanılarak gerçekleştirilen hırsızlık için ise Orta İngilizce’de “robben”, Eski Fransızca’da “rober” olan “rob” kelimesi köken olarak gösterilir. Bir eylem ya da pratik olarak ise Orta İngilizce ve Eski Fransızca’da “roberie” kelimesi “robbery”e dönüşmüş ve eylemi yapan kişi ise “robber” olarak adlandırılmıştır. Kimbilir, belki de İngiliz halk hikâyelerinde Kral John’a karşı çıkarak zenginlerden çalıp yoksullara veren Robin Hood’un adı bu sözcükle ilişkidedir.
“Başkasının malını gizlice almak, aşırmak” anlamında hırsızlık, üretilen literatürle aslında sistemin çelişkileri içinde sözlük anlamının ötesinde anlaşılmakta. Bürokratlar, memurlar ya da mülk sahiplerinin “hırsızlığı” için kullanılan “yolsuzluk, hortum” gibi kavramlar bir yanda dururken, gündelik kullanımında “hırsız” daha çok yoksulluktan dolayı çalanların, kriminalize edilmesi üzerine kurulmuş bir adlandırma olarak karşılık bulmaya devam ediyor.
Emircan Kunuk
Meydan Gazetesi Sayı 42, Aralık 2017