Şiddetin kaynağı eşitsiz güç ilişkilerindedir. Çocuk zayıf, korunmaya muhtaç, ailenin ya da devletin “malı” gibi algılandığı sürece yetişkinlerle kurduğu ilişkilerde daima güçsüz konumda olur. Bu durum da onu şiddete daha kolay maruz bırakır.
Ne Leyla’yı ne de Eylül’ü unuttuğunuzu sanmıyorum. 8 yaşlarındaki bu iki kız çocuğunun önce kaybolmaları, sonra ölü olarak bulunmaları herkesin canını çok yakmış, olay tüm toplumda büyük bir tepki yaratmıştı. İnsanlar öfkelenmiş, sosyal medyada binlerce twit paylaşılmıştı. Hükümetinden muhalefetine herkes olayı lanetlemiş, faillerin cezalandırılmasını talep etmiş, sanki çözüm olabilirmiş gibi ölüm cezası ve hadım gündeme gelmişti. O günlerde pek çok kişi söylemişti; “Umarız ki konu çözüm üretilebilecek bir temelde, doğru konuşulabilir; popüler ve yüzeysel söylemlerle sorumluluğu sadece çocuklara veren eğitimler ile öfkeyle atılan twitlerle sınırlı kalmaz.” diye…
Olayların üzerinden henüz birkaç ay geçmesine karşın Eylül ve Leyla’nın ölümü sanki hiç olmamış gibi… Bizlerin belleğinden çıkmamış olsa bile adını anan ne bir gazeteci ne bir siyasetçi var…
Ama biz çocukları ve yaşadıklarını bir kere daha hatırlayalım ve Türk Psikiyatri Derneği Kadın Çalışma Birimi’nin hazırladığı “Çocuk Cinsel İstismarı ve Zor Açığa Çıkması” başlıklı bilgilendirme dosyasına göz atalım. Dr. Sibel Koçbıyık’ın hazırladığı bilgilendirme dosyasında, “Çocuk cinsel istismarıyla ilgili doğru bilinen yanlışlar” var. İşte 8 yanlış ve doğru…
1) Çocuklarda cinsel istismar nadir görülen bir durumdur: İstismarın neden olduğu utanç, suçluluk gibi tepkilerden dolayı cinsel istismar çoğu kez gizlenmekte, aile içinde sır olarak saklanmaktadır. Bu nedenle gerçek istatistiksel verilere ulaşmak zordur.
2) Sadece kız çocukları risk altındadır: Yapılan araştırmalarda, cinsel istismara uğrama sıklığının cinsiyetlere göre oranı her 5 kız çocuktan ve her 10 erkek çocuktan biri olarak bildirilmektedir.
3) Sıklıkla düşük gelirli ailelerde yaşanır: Alt sosyoekonomik gruplarda, yani yoksul ailelerde yetişen çocuklarda fiziksel ve psikolojik istismar ile çocuk ihmalinin daha sık olduğu pek çok araştırmada gösterilmiştir. Klinik değerlendirmeye gelen cinsel istismar olgularının bir kısmında sosyoekonomik düzey düşüktür; ancak bu diğer istismar türleri ile kıyaslandığında daha az belirgindir. Unutulmamalıdır ki cinsel istismar, her türlü sosyoekonomik, sosyokültürel düzeyde gözlenebilir.
4) İstismarcılar dışarıdan fark edilebilen, anormal davranışları olan yabancı kişilerdir: Cinsel istismar ve tecavüz konusunda son 50 yıldır yapılan araştırmalar istismarcının çoğunlukla erkek, çekirdek aile, geniş aile, yakın çevre ya da eğitim kurumlarından; çocuğun, hatta ailenin de tanıdığı biri olduğunu göstermektedir. Cinsel istismar ve tecavüzü yapan kişiler evli, çocuklu, meslek sahibi kişiler olduğunda tespit edilmesi ve ortaya çıkması daha zor olmaktadır.
5) Parklar, umumi tuvaletler, ıssız sokaklar, karanlık yerler, boş inşaat sahaları cinsel istismarın gerçekleşebileceği tehlikeli bölgelerdir: Cinsel istismar her ortamda olabilir. Özellikle yakınları tarafından olduğunda sıklıkla sokakta, arazilerde değil; çocuğun bildiği, güvende hissettiği mekanlarda gerçekleşir. Olayın olduğu yer genellikle ev, okul gibi çocuğun içinde bulunduğu yakın çevresidir.
6) Çocuk sesini çıkarmadıysa rızası vardır. Çocuk istismarında çocuğun rızası diye bir kavram yoktur, çocuğun kendinden yaşça büyük birinin isteklerini sessiz kalarak yerine getirmesi, bunu kabul ettiği anlamına gelmez. İstemediği söz ve davranışlara itiraz etmemesi, rıza göstergesi değil, her anlamda gücünün yetmemesi ile ilişkidir.
7) Çocuklara uslu, akıllı, açıkgöz olmalarını söyleyip, sık sık uyarırsak onları tehlikelerden korumuş oluruz: Çocukları korumanın etkili yollarından birisi de, onlara cinsel istismarla ilgili bilgilendirme eğitimi vermektir. Pek çok ebeveyn cinsellikle ilgili konuşurken zorlanır. Konuşma içeriği sadece akıllı, uslu olmalarını, ıssız yerlerde dolaşmamalarını tembihlemekle sınırlı kalırsa, bu nasihat bilgilendirme yerine geçmez, çocuğunuzu korumuş, onu cinsel istismarla yeterince bilgilendirmiş olmazsınız.
8) Çocuklar, olan biteni çabuk unuturlar. Akıllı, olgun çocuklar bu deneyimi kolay atlatırlar: Cinsel istismar, çocuğun ruhsal ve fiziksel sağlığı açısından ciddi derecede zarar vericidir. Çocuğun özgüvenini, cinselliğini, ilişkilerini, tüm hayatını etkileyebilecek ağır bir yüke dönüşebilir.
Ezgi Koman
Meydan Gazetesi Sayı 48, Mart 2019