Taksim’in dar, dolambaçlı sokaklarından birinde Kuçe Yemek Kolektifi. İşlemeli perdeleri, nostalji havası yaratan masa ve sandalyeleri, bir halat yardımıyla aşağı yukarı hareket eden asansörü olan; mor renkli dövizin, etkinlik afişlerinin, kooperatif-kolektif üretimi ürünlerin duvarları süslediği sıcacık bir mekan. Mekanın sıcaklığı ve çayın sıcaklığı ile beraber alt katta bulunan mutfakta kolektifin bireyleri Özlem ve Emel ile kolektif deneyimi ve işleyişi üzerine güzel bir sohbet gerçekleştirdik.
Kuçe Yemek Kolektifi, 15 Aralık 2017 tarihinde dört kadının fikriyle pratiğe geçti. Kolektif fikri, 23 yıllık lokanta geçmişi olan bir mekanın devredilme gündemiyle başlamış. Birbirlerini sokaklardaki eylemlerde ve çeşitli etkinliklerde tanıyan bu dört kadın, çok kısa sürede karar vererek ortaya para yerine emek koyarak ve mekan sahibi olan kadın arkadaşları dahil olmak üzere daha birçok dostunun, arkadaşının dayanışmasıyla mekanı devralmışlar.
Özlem, kolektif olma yolculuğunun başlangıcını “Daha önce kolektif deneyimi olan olmayan, mutfak deneyimi olan olmayan vardı. Birimiz topraktan, bitkilerden; kimimiz başka şeylerden anlıyordu. Birbirini farklı noktalardan tamamlayan 4 kişi başladı bu yola.” şeklinde ifade ediyor.
Peki ya İsim? Neden Kuçe?
Özlem “Sonra isim ne olacak diye konuşmaya başladık. Rosa mı olsun? Köstebek mi olsun? Kimimiz politik olsun ama ne olsun diye düşünüyorduk. Daha önce burada mutfakta çalışan Meryem’le telefonda konuşurken kuçe gibi bir şey dedi. Dikkatimizi çekti, ne demek dedik Kuçe. Göç yolu dar sokak anlamını taşıyor dedi. Sesi, anlamı oldukça hoşumuza gitti. Kuçe kelimesi Kürtçe’de var, Azerice’de var; Ortadoğu’daki birçok sese yakın. Boşnakça ve Hırvatça’da ise ev anlamını taşıyor. İstanbul bir göç yolu, göçmenlerin çokça yaşadığı bir yer; özellikle de Taksim. Ve kuçelere su serpmişem” deyip gülerek anlatıyor Kuçe isminin hikayesi.
Kolektifin İşleyişi, Karar Alma Süreçleri, Kolektife Katılım Nasıl Gerçekleşiyor?
Onlarca kolektifin bir parçası olmak karşılıklı hassasiyetlere dayanıyor. Manifesto misali bir metin hazırlamışlar. “Hiyerarşi, otorite, cinsiyetçilik karşısında ortaklaşmak önemli. Bu paralelde kolektif sorumluluk alabilecek ve bu kolektif ilişkilerin bir parçası olabilecek herkese açık Kuçe.” diyor Özlem. Sorumluluk onlar için önemli çünkü kolektifin asıl amacı bağımsız ekonomik bir model oluşturabilmek. O yüzden işleyişinin sağlanabilmesi açısından buraya dahil olan birinin bu sorumluluğun farkında olması gerekiyor.
“Bizim gibi yaşayan ve üreten insanlarla bir araya gelerek mikro yaşam formu kurmak istiyoruz. Bu aynı zamanda yaşamın kendisi olduğu için yaşama dair meselelerde de söz üretmeyi sağlıyor. Konsensus ile karar alma ve birçok kolektif toplulukta olduğu gibi biz de toplumda ötekileştirilen kimlik mücadelelerine dair söz üretme gibi değerler ile bu beraberliği sürdürüyoruz.” Özlem ve Emel bu sözleriyle Kuçe’nin salt ekonomik bir beraberlik olmadığını anlatıyor bize. Aralarında mekana gelip yemek yiyen, daha sonra destek olan, sonrasında ise kolektifin bir parçası olan arkadaşları var.
Kuçe Yemek Kolektifi’nde bir mutfak grubu bir de destek grubu bulunuyor. Mutfak grubu kolektifin doğrudan parçası olan haftalık karar alma süreçlerine dahil olan, kolektifin stratejik kararlaşmalarını sağlayan kolektifin bireylerinden oluşuyor. Destek grubu ise doğrudan ekonomik ve sosyal olarak kolektifin bireyi olmayan ama kolektifin işleyişi ve ihtiyaçları noktasında kolektif ile dayanışma ilişkisi içinde olan bireylerden oluşuyor.
Kuçe, bireyler arası ekonomik paylaşım konusundaki tartışmalarını halen sürdürüyor. Çünkü kolektif 1 yıl boyunca sadece kendi masraflarını karşılayabiliyor. Taksimin her geçen gün boşaldığı, insanların daha farklı merkezlere yöneldiği bir süreçte açılan kolektifin ekonomik zorluklar yaşaması bizleri şaşırtmıyor. Emel “Kar esas mesele olmasın. Biz klasik bir esnaf haline bürünmeyelim. Bunu da nasıl yapabiliriz? Çok parası olmayanların yemek yiyebildiği ucuz bir yer olsun istedik. Biz kendimiz de buraya hiç yeni bir şey almadık. Çoğu malzeme ikinci el üründü. Burada bizim gibi insanların yemek yiyebileceği uygunluğu yaratmak istedik. Özellikle sağlıklı gıda eşittir zengin, parası olan ikilemini kırmak istedik. Dünyadaki farklı modelleri inceledik. Kazanç sağladığımızda buranın devamlılığı, kooperatif gibi projelere yatırmak düşüncesi var. Kendi yaşamlarımızı buradan devam ettirmek önemli.” diyerek aslında kolektif oluşumların diğer şirketleşmiş işletmelerden farkını gösteriyor bize.
Kuçe Yemek Kolektifi, yemeklerinde kullandığı malzemeyi küçük üreticilerden, kooperatiflerden, kendisi gibi kolektif olan üreticilerden alıyor. Sebzeleri ise ekolojik pazarda çalışan ve onların destek grubunda yer alan bir arkadaşlarının dayanışmasıyla kolektife geliyor. “Bu bizim için önemli değer. Böyle değerleri ortaya koyduğumuzda bu karı etkiliyor ama bu değeri yaratmak bizim için daha önemli. Bunu yapmak zor çünkü bunu yaparken kapitalist bir modele dönüşme tehlikesini görmek lazım. Ki böyle modeller Avrupa’da var. Bizim için bağımsızlık önemli. Bize Kosgeb önerdiler, biz istemedik. Mekanı fon üzerine kurmak istemedik.” Emel ve Özlem bu sözleriyle dayanışma ekonomisiyle çıktıkları bu yolda ne ile yan yana durup ne ile karşı karşıya durduklaklarını vurguluyorlar.
“Dışarıda hayat çok hızlı. İnsanların kafasında bır yerden hizmet alırken veya mailden cevap alırken hızlı geri dönüş alma beklentisi var. Biz ise kolektif yapımızdan ötürü konsensus ile karar alıyoruz ve bu hızın dışında birbirimizi ikna etmek veya bir kararı içselleştirmek için zamana ihtiyaç duyuyoruz. Dışarıdaki hız ile buradaki yavaşlığı dengeleyebilmek zor. Birlikte karar almak ve bir pratik yaratmak için süre lazım.” sözleriyle onları kolektif olmalarından ötürü zorlayan bir durumu tariflemeye çalışıyorlar.
Özellikle paylaşmamızı istedikleri bir durum var. “Biri geliyor yarın ödevim var. Sizinle görüşmek istiyorum, diğeri mail atıyor şu zamana kadar şunu hazırlamam lazım. Biz de birlikte karar alıyoruz ve öyle hemen o anda dönüş yapamıyoruz. Ki bu tarz konularda otonom ve kolektif oluşumlara öncelik tanıma gibi bir kararımız da var. Alternatif ekonomiler, kolektif yapılar ile ilgilenen genç arkadaşların olması mutlu ediyor fakat onlara istediklerini verecek hız burada yok!”
Keyifli sohbetimiz birbirimizi tanımanın ve anlamanın mutluluğu ile sonlanıyor. Kuçe Yemek Kolektifi, sıcacık yemeklerini yemeye ve kolektifi tanımak, görmek isteyen herkesi sohbet etmeye çağırıyor. Taksim’e giderseniz o küçük, dar, göç yolundan geçmeyi unutmayın!
Meydan Gazetesi Sayı 48, Mart 2019