Devlet Krizde Yerellerde Paylaşma ve Dayanışma Güçleniyor

Sayı 53, Mayıs 2020

Dünyanın neredeyse bütün coğrafyalarında olduğu gibi yaşadığımız topraklarda da korona virüs salgını devletli ve kapitalist sistemin işleyişi ile yanlış politikaları sonucu büyük bir kriz haline geliyor. Toplumsal yaşamın bütün alanlarının bu salgından etkilendiği bu dönemde devlet, salgınla “mücadele”de ilk ve en fazla ayrıcalıklı kesimler için önlemler alıyorken, salgın sebebiyle risk altında olanları ve ezilenleri görmezden geliyor.

Karantina uygulamaları kapsamında kapatılan işletmeler ve durdurulan ekonomik faaliyetler sonucunda yüzbinlerce, milyonlarca kişi ya işten çıkarılıyor ya da ücretsiz izne çıkarılma adı altında açlığa mahkum ediliyor.

Salgın sürecinde çalışmayı sürdüren market işçilerinin ve bu dönemde yükleri oldukça artan ve hastalıkla burun buruna olan sağlık çalışanlarının çoğunun yeterli koruyucu tıbbi ekipmanı bulunmuyor.

Yine kapitalistler ve devlet -işleyişleri gereği- yoksullaştırdıkları kesimlerin en temel ihtiyaçlarını bile karşılayıp karşılayamadığıyla ilgilenmiyor. Devletin yoksulları önemsiyor görünmek için başlattığı kampanyalar ise yıllardır halktan topladığı vergilerle değil yine halktan istediği bağışlarla düzenleniyor. Kendisine bağımlı kılmak ve ekonomik adaletsizlikleri yok etmekten ziyade sürdürmek amacıyla yapılan “yardım” faaliyetleri elbette gerçek ihtiyaçları da karşılayamıyor.

İşte böylesi koşullarda, devletin görmezden gelme politikasına ve hantal yapısına karşı halkın yerellerden oluşturduğu özörgütlülük devreye giriyor. Korona krizi sürecinde oluşan özörgütlülüklerin ismi ise dayanışma ağları oluyor.

Dayanışma Ağları Neyi Amaçlıyor, Nasıl Örgütleniyor?

İstanbul ve birkaç şehirde, ilçe veya semt bazında toplamda yaklaşık 20 dayanışma ağı faaliyet gösteriyor. Ağların her biri kendi aralarındaki koordinasyonu sağlamak için toplantılar düzenliyor ve birbirlerinin eksikliklerini tamamlıyor.

Dayanışma ağları Victor Hugo’nun “Siz yardım edilmiş yoksullar istiyorsunuz biz ise ortadan kaldırılmış yoksulluk!” anlayışıyla paralel bir biçimde, hiyerarşi barındırmayan paylaşma ve dayanışma ilişkilerini toplumda yükseltmeyi amaçlıyor.

Sosyal medyada ve sokaklarda dolaşıma sokulan afiş ve görsellerle herkesi dayanışmayı büyütmek için gönüllü olmaya çağıran ağlar, gönüllüleri yoluyla ihtiyacı olan komşularına ulaşmayı sürdürüyor. Her dayanışma ağı örgütlendiği semt ya da ilçedeki mahallelerde bulunan gönüllülerle organize oluyor ve mahallelinin ihtiyacı mahalleliler tarafından giderilmiş oluyor.

Dayanışma Ağları Ne Tür Çalışmalar Yapıyor?

Dayanışma ağları yerellerden örgütlendiği için toplumun ihtiyacı olan pek çok şeyin doğrudan farkında olarak korona krizi sürecinde ortaya çıkan yaşamsal pek çok ihtiyacı karşılamaya çalışıyor.

Bu anlamda dayanışma ağları, devletin ve patronların riskli alanlarda çalışmaya devam eden işçileri önemsememesi üzerine bu durumu teşhir de ederek market işçileri, temizlik işçileri ve sağlık çalışanları için koruyucu siperlikler üretiyor ve dağıtıyor.

Giderek kötüleşen ekonomik koşullar üzerine komşuları için gönüllülerin desteğiyle oluşturulan gıda paketlerini dağıtıyor ve mahallelerde imkanı olanların malzeme bırakacağı ihtiyacı olanların o malzemelerden alabileceği dayanışma köşeleri oluşturuyor. Gıda paketlerinin yanı sıra giysi desteği yapılıyor ve sürekli evde zaman geçirmek zorunda olan çocuklar da düşünülüyor; kampanya ile toplanan çocuk kitapları ve oyuncaklar dağıtılıyor.

Korona krizi sebebiyle kapatılan işyerlerinin ve durdurulan ekonomik faaliyetlerin ardından işten çıkarılanlarla veya bu süreçte hak gaspına uğrayan işçilerle dayanışmak için gönüllü avukatlarla hukuki destek de sunuluyor.

Yine bu süreçte salgın açısından risk grubunda bulunan 65 yaşının üstündeki ve kronik hastalığı bulunan komşuların market ve eczane gibi ihtiyaçları gönüllülerce karşılanıyor.

Dayanışma Ağları ayrıca korona kriziyle birlikte büyüyen ekonomik krizin bir yansıması olarak oluşabilecek bir gıda krizine hazırlık olarak balkonlarda veya bahçelerde yetiştirilmek üzere gıda üretim kampanyaları planlıyor. Kampanya öncesinde de herkesin evlerinde, bahçelerinde üretim yapabilmesi için bilgilendirici online video yayınları yapılıyor. Ağlar bunun dışında sağlık, evrim, ekonomi gibi başka başka konular üzerine de deneyim ve bilgi sahibi gönüllüleri ile online yayınlar yapmayı planlıyor.

“Dayanışma Yaşatır” sloganı ile toplumsal pek çok konuda faaliyet gösteren dayanışma ağları yaşamsal ihtiyaçların özörgütlü şekilde karşılanıyor olması sebebiyle politik bir faaliyet de yürütmüş oluyor. Ayrıca doğrudan politik süreçlerde, işçilerin yükselttiği ücretli izin taleplerine ve işçilerin sağlığı için yapılan ses çıkarma kampanyalarına destek oluyor. Örgütlü olduğu mahallelerde eylemlerin organize edilmesi için çalışıyor.

Sistemin unutturmaya çalıştığı paylaşma ve dayanışma değerlerini yükseltmeyi, önümüzdeki süreçte de faaliyetlerini sürdürmeyi ve yaygınlaştırmayı hedefleyen ağlar, ihtiyaçlar dahilinde yeni faaliyetler için gönüllülerinin sayısını arttırmaya, halkın bir özgürgütlülüğü olarak kendi temel ihtiyaçlarını, çıkarlarını düşünen otoritelere bırakmadan karşılamaya çalışıyor.

Meydan Gazetesi Sayı 53, Mayıs 2020

Paylaşın