Ataerkil Zihniyet Tamir Edilemez

Sayı 54, Ekim 2020

Erkekler için tarih boyunca kutsal sayılan iki şeyden biri “namus” diğeriyse vatandır. Namus erkeğin kendi mülkiyetinde gördüğü kadınların bedenleriyle; vatan ise silahla, devletle, savaşla örtüşür. Erkek, her iki kutsalı da korumayı kendine görev sayar. O yüzdendir ki devletler savaştığında bir devletin askerleri işgal ettiği topraklardaki kadınlara ve çocuklara tecavüz eder. Vatanını koruyamayan erkek namusunu da koruyamamış sayılır, bir toprağı işgal eden devlet kadınların ve çocukların da bedenini işgal ederek düşman erkeğe “gücünü” ispatlar.

Ancak erkekliğin ispatı sayılan namus ve vatan arasındaki benzerlik ilişkisi yalnızca savaşlarda ortaya çıkmıyor. Bazen söylenen bir sözde, bazen yazılan bir yazıda, bazen ortaya çıkan bir davranışta… Ataerkil zihniyeti taşıyan ve yayan herkes, her yerde bu ilişkiden besleniyor ve fırsat buldukça zihniyetini kusuyor.

Bu sefer zihniyetini ortalığa kusan kişi Özdemir İnce oldu. 11 Ekim’de Cumhuriyet Gazetesi’ndeki köşesinde Devlet Bahçeli’nin anayasaya dair önerisini değerlendirmeye çalışan Özdemir İnce cinsiyetçilikte sınır tanımadı.

Yazının başlığı “Kız oğlan kız ama altı aylık gebe”, cinsiyetçiliğin boyutunu anlamak için yazının başlığını okumak yetiyor. Özdemir İnce, Devlet Bahçeli’nin “Divanıâli kurulsun” sözlerini eleştirerek başlıyor yazısına. Yazıyor da yazıyor… Anlaşılan o ki küplere binmiş bu sözleri duyunca. Onu bu kadar sinirlendiren şey, kutsal gördüğü anayasal devlete birisinin çıkıp dil uzatması. Kendi ifadesiyle Bahçeli’nin söylediklerinde “asıl amaç, günümüz Cumhurbaşkanı’nı denetim dışına almak, devlet yönetimini bir tür teokratik monarşiye dönüştürmektir.” Bu kısma kadar bir sorun yok gibi görünüyor ancak Özdemir İnce şu şekilde devam ediyor sözlerine: “Anayasalı demokratik rejim içinde teokratik bir monarşi: Kız oğlan kız ama altı aylık gebe.”

Yazının bu kısmında anlıyoruz ki Özdemir İnce “benzetme” yaparak bir şeyler demeye çalışıyor. Çalışıyor ama ağzından çıkan her bir söz kadınlara yönelik saldırıya dönüşüyor. Bu benzetmenin bir gafla ya da öylesine yapılmadığıysa çok açık. Mesela Özdemir İnce benzetme yaparken “Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu?” demeyi seçmiyor da “Kız oğlan kız ama altı aylık gebe” demeyi seçiyor. Seçiyor çünkü ataerkil zihniyeti bu cümlenin kurulmasında bir sakınca görmüyor hatta bu benzetme ona göre tam yerinde kullanılmış oluyor.

Yazıda kusulan zihniyet bu kadarla da kalmıyor, Özdemir İnce yaptığı “benzetme”yi pekiştirerek yazısını sonlandırıyor: “Kızlık (bekâret) zarı dikilir ama bozulan anayasal düzen tamir edilemez!” Özdemir İnce kendisinin kutsal gördüğü anayasal düzeni ve bekareti bir araya getiriyor, ikisinin de bozulmasından dem vurup birinin dikilerek kurtarılacağını diğerininse tamir edilemeyeceğini söyleyerek ikisinin arasındaki farkı açıklıyor. İşte bu kadar basit!

Yazı bu şekilde bitiyor bitmesine ancak Özdemir İnce’nin yazdıklarına tepki sürüyor. Özdemir İnce ve niceleri cinsiyetçilik dolu sözler ve benzetmelerle yazılarını gündeme getirmeyi marifet sayıyor ancak hatırlatmakta fayda var Özdemir İnce gibilere: Yazıp çizdiğiniz köşelerde kendinizi sakladığınızı, görünmez olduğunuzu sanmayın. Cumhuriyet Gazetesi özür dilese, Özdemir İnce yazısını kaldırsa bile ataerkil zihniyet böyle iki yüzlü özürlerle tamir edilemez!

Nazlı Şen

Meydan Gazetesi Sayı 54, Ekim 2020

Paylaşın