Her yıl 19 Ocak günü Hrant Dink’in yazarı olduğu Agos Gazetesi önüne yapılan yürüyüşe ve anma eylemine pek çok değişik yapıdan ve düşünceden insan katılıyor. Ellerinde tutukları pankart ya da dövizlerle attıkları sloganlarla kendilerini ifade etmeye çalışıyorlar. Bu gruplardan biri de Teferruatlar. Her yıl siyah üzerine beyaz harflerle, elle yazdıkları TEFFERRUATLAR pankartıyla yürüyüşe katılan grup, hem yürüyüş boyunca hem de Agos Gazetesi önünde yapılan eylem sırasında, Türkçe ve Ermenice olarak hazırladıkları “Teferruatlar Anısına” isimli gazetelerini dağıtıyor.
Meydan Gazetesi olarak 19 Ocak öncesi bu grupla bir görüşme gerçekleştirmek istedik ve tahmin edileceği üzere onları bu yılki Teferruatlar Anısına’nın hazırlıkları ile uğraşırlarken bulduk.
Meydan: Merhaba, öncelikli olarak, neden kendinizi Teferruatlar olarak tanımladığınızdan bahseder misiniz?
Teferruatlar: Agos Gazetesi yazarı Hrant Dink’in 19 Ocak günü Ogün Samast’a devlet tarafından verilen silahtan çıkan kurşunla öldürülmesi üzerinden 6 yıl geçti. O günden bugüne, devletin bu katliamdaki rolü gizlenmeye çalışılsa da aslında bu cinayetin yalnızca Hrant’ın bedenine yönelik değil, 1915 yılında bir soykırıma uğrayan Ermeniler başta olmak üzere tüm etnik azınlıklara yönelik olduğu, devletin ve onun adaletinin yetkililerince ifade edildi. Yani neredeyse yüz yıl önce söylenmiş “mevzu bahis vatan ise gerisi teferruattır” sözü hala güncelliğini koruyordu.
İşte biz de kendimizi tefferrat olarak niteliyoruz ve “Polis ya da jandarma kurşunuyla öldürülen, karakoldan sağ çıkamayan, panzerlerinizin altında ezilen, gözaltında kaybedilen, diri diri kuyulara atılan, sürgünlerde ölüme terkedilen, vatan mevzu bahis olunca teferruat sayılanlar” olarak her 19 Ocak günü Agos Gazetesi önünde yapılan eyleme “Teferruatlar” olarak katılıyoruz. Yalnızca Hrant değil, bu ülkede pek çok kişi gibi bizler de teferruatız ve buna vurgu yapmak üzere, her yıl, Hrant’ın katledilişinin yıldönümü olan 19 Ocak günü “TEFERRUATLAR” pankartımızla Hrant’ın yanında oluyoruz.
Şişli’deki gazete binası önüne doğru “Bütün devletler katildir” “Katil devlet hesap verecek!”, “Faşizme inat kardeşimsin Hrant!”, “Türk, Kürt, Ermeni yaşasın halkların kardeşliği!”, “Devlet yaparsa katliam yapar”, “1915 Katliam, Dersim Katliam, Maraş Katliam Roboski Katliam”, “Ceylan Önkol Teferruat, Şerzan Kurt Teferruat, Uğur Kaymaz Teferruat, Aydın Erdem Teferruat, Solin bebek Teferruat, Hrant Dink Teferruat, Hepimiz Hrant’ız Hepimiz Teferruatız” sloganları eşliğinde yürüyoruz.
Meydan: Hazırladığınız Teferruatlar Anısına gazetesi ne amaçla düşünüldü, nasıl hazırlıyorsunuz? Geçen sayıdan itibaren Ermenice yazılar da bulunuyor gazetenizde. Bunu nasıl sağlıyorsunuz?
Teferruatlar: Elbette tüm yıl boyunca bu mesele ile ilgili birçok yayında birçok görüş çıkıyor. Bizim yapmak istediğimiz bu teferruat sayılma durumunun Hrant Dink ile ya da 19 Ocak günü ile sınırlı olmadığını hatırlatmak. Asıl olarak bir yıl boyunca devletin güvenlik güçlerince ya da faili belli olmasa da devlet tarafından işlendiği çok açık olan katliamlara yer veriyoruz. Bir gazeteci de oluyor, askerliğini yapan bir er de, bir üniversite öğrencisi de, kocası tarafından öldürülen bir kadın ya da komşuları tarafından bıçaklanan bir trans da oluyor. Bir yandan da devletin yıllar önce işlediği katliamlar ile ilgili yeni gelişmeler olduğunda bunu yazıyoruz, ama diğer yandan da tüm demokratikleşme iddialarına rağmen örneğin Roboski’de 34 kişinin öldürülmesi olayı da giriyor satırlarımıza.
“Teferruatlar Anısına” gazetesini hem Türkçe hem de Ermenice olarak hazırlıyoruz. Ermenice’ye çeviriyi Nor Zartonk’taki dostlarımız sağlıyor. Gazetemizle, hem Hrant’ın öldürülmesinde devletin rolü üzerine yazılar yazıyoruz, hem de son bir yıl içinde devletin tefferruat sayıp öldürdüğü isimlerin kısa öykülerine yer verip onları hatırlıyoruz/hatırlatıyoruz.
Meydan: Ne tür tepkiler alıyorsunuz?
Teferruatlar: 6 yıldır yalnızca her yılın 19 Ocak günü çıkardığımız “Teferruatlar Anısına” isimli gazetemizi yürüyüşe başladığımız Taksim’den Şişli’ye dek, yol boyunca dağıtıyor ve oldukça olumlu tepkiler alıyoruz. Örneğin, geçen yıl manşete taşıdığımız “O gün bugündür, devlet aynı devlet” sözü, yürüyüş sırasında birçok kişi tarafından yüksek sesle tekrarlandı.
Başka bir örnek vermek gerekirse, önceki yılki sayımızda, devletin tüm bu katliamlardaki rolünü ve tetikçileri sahiplenmedeki aymazlığını vurgulamak için “Ogün Samast bir yıl sonra serbest, 10 yıl sonra adalet bakanı” biçiminde ironik bir manşet kullanmıştık. Türkiye’deki adalet sistemi ne yazık ki bizi yanıltmadı ve Ogün Samast’ı çocuk mahkemesinde yargılayıp işlediği cinayetin örgütlü bir suç olmadığına karar vererek bu suçlamadan tahliyesine karar verdi. Her ne kadar “adam öldürmek” suçlamasıyla tutukluluğu devam ettiği için serbest bırakılmadıysa da, öngörümüz kısmen de olsa gerçek oldu. Neden o da bir Mehmet Ağar gibi yıllar sonra bakan olamasın ki?
Meydan: Teferruatlar Anısına gazetesine nasıl ulaşılabiliyor?
Teferruatlar: Daha önce debelirttiğim gibi, biz kendi olanaklarımızla hazırlayıp bastırıyoruz gazetemizi ve 19 Ocak günü o yürüyüşe katılan ya da anma eylemine katılanlara dağıtıyoruz. Sonrasında bu gazeteye ya da bize ulaşmak isteyen olursa [email protected] adresinden bizimle iletişime geçebilirler.
Meydan Gazetesi Sayı 7, Ocak 2013