Aman LAF’ımız Yanlış Anlaşılmasın (LAFanzin 8)

 

Aman LAF’ımız yanlış anlaşılmasın!

 

LAF yola çıktığında; biz LAF ile yola çıktığımızda, anarşizm punk, metal, kedi kesen, uyuşturucu kullanan” insanların düşüncesi zannediliyordu. Böyle anlatılmış, böyle söylenmiş. Hep yanlış anlaşılmış ve yanlış anlatılmıştı. Devlet yanlış anlatmıştı, bu da birilerinin işine gelmişti anarşizmi kaosla, terörle bir tutmak için.

 

“Üç beş tane heyecanlı genç bir araya gelmiş” diyerek isyanımız biter, bu “gençlik heyecanı” geçer sanıyorlardı. Bizse sayımızla değil, isyanımızla sokağa çıkmış, hiç bitmeyecek olan anarşizm kavgasına o günden başlamıştık.

 

LAF’ımız yanlış anlaşılmasın!

 

Kavgamız her şeyle değil; bizi itaate zorlayan, baskılayan, sindiren her şeyle ve herkesle…Devletle, kapitalizmle, aileyle, kendimizle verdiğimiz bir kavgadır bu!

 

Tek bir şey için; özgürlüğümüz için bu kavgadayız. Yalnızca “ben” in değil, “bizim” özgürlüğümüz için. Ancak beraber düşündüklerimizi beraber eylersek, bu kavgayı kazanabiliriz; yani özgürlüğümüzü.

 

Aman LAF’ımız yanlış anlaşılmasın!

 

Biz özgürlüğümüzü kimseden talep etmiyoruz, hiçbir iktidarın da bize özgürlük vermeyeceğini biliyoruz. Kavga etmek zorundayız!

 

Okulda üzerimize giydirilen üniformanın sadece bedenimizi sıkmadığını, düşüncelerimizi, farklılıklarımızı, karakterlerimizi tek bir kalıba sıkıştırdığını hissediyoruz, daha doğrusu hissediyorduk.

 

Hiç kimse bunu tartışmazken (malum toplumda genelde tartışılması istenilen şeyler tartıştırılır) herkes türban/ baş örtüsünü tartışırken “bizim için üniformanın her hali tek tiptir” diyorduk. Belki gözden kaçmış, belki görmezden gelinmiş bu konuyu tartışıyorduk.

 

Uzun zaman sonra, bugüne geldiğimizde, birçok okulda üniforma kaldırıldı. Şu anda okullarda eskisi gibi kravat, gömlek, etek/ pantalon giyilmiyor.

 

Peki bu ne demek?

 

Aman LAF’ımız yanlış anlaşılmasın!

 

Üniformaları kaldıran akp, bizimle aynı safta değil!

Onların üniformayı kaldırmasının, özgürlükle uzaktan yakından alakası yok. Okullarda tayt giydiği için öğretmeni tarafından taciz edilen, yırtık kot giydi diye disipline verilen arkadaşlarımızı düşünürsek ne demek istediğimiz daha iyi anlaşılır.

 

Yaşadıklarımızı bir bir düşünelim,üniformadan kurtulsak da bedenimiz ve zihnimiz öylesine baskı altındaki… Her hareketimiz, her söylediğimiz bir başkasının kontrolü altında.

 

Ruhumuzu düşünelim, isyan etmek isterken sindirilen, disipline edilen, itaatkarlaştırılan ruhumuzu.

 

Her sabah “Ne Mutlu Türk’üm Diyene!” demek zorunda olmak ne demek, bir düşünelim. Her sabah “varlığım Türk varlığına armağan olsun” diye bir sırada asker gibi beklemek… “Ben Türk değilim, ya da bir başka arkadaşım, Türk’lerin yaptığı katliamlara feda olmak istemiyoruz!” demek için bekleyen ruhumuzun nasıl yok edildiğini düşünelim.

 

Hep bunu yapmaya alıştırıldığımız için ant içmek, bizim için olağan olan öyle değil mi?

Öyle değil!

 

Varlığımızı, bir savaşta, yaşamımızı yitirerek Türk varlığına armağan etmenin neresi olağan?

 

Aman LAF’ımız yanlış anlaşılmasın!

 

Akp’nin andı kaldırmasını biz istemedik. Biz, bize empoze edilen milliyetçiliğe karşı isyan ettik, ant içmedik, törenlere katılmadık. Akp ise, mustafa kemalin yarattığı devlete değil, erdoğan’a varlığını armağan eden bireyler yaratmak istiyordu. Duvarlara bile mustafa kemal yerine kendi fotoğraflarını astıran erdoğan’ı düşünürsek ne demek istediğimiz daha iyi anlaşılır.

 

Milli güvenlik dersleri kaldırıldıktan sonra, yerine duble milli olarak getirilen dersleri düşünürsek, yine aynı politikaların bir parçası olarak karşımıza getirilen değişimleri görürüz.

 

Aman LAF’ımız yanlış anlaşılmasın!

 

Anarşizm, hiçbir zaman bir iktidarla aynı taraf olamaz; anarşistler iktidarsızlığı savunur. İktidarların toplumu şekillendirmek için uyguladığı politikalarla, bizim özgürlük kavgamızın yolu kesişmez.