Küçük bir bebekken günlerimizi uyuyarak geçirirdik. Uyurken büyür, büyürken
uyurduk. Kim bilir ne kadar çok hayal kurmuşuzdur, şimdi hatırlamasak da.
Büyüdükçe daha az uyumaya başladık.Yapacak işlerimiz arttı ve uykumuzda
geçirdiğimiz saatler azaldıkça azaldı.
Bir gün sabah çok erken kalktık. Ne olduğunu anlayamadık. Gözlerimiz mahmur, kurduğumuz hayalin en heyecanlı yerinde fırladık yatağımızdan, okula gitmek için. Apar topar giyindik,
gittik okula. İlk başta alışamasak da zamanla alışırız dedik. Alışılacak gibi
değildi bu durum, sonra teselliye vurduk. İlkokuldayken orta okulda biraz daha
rahatlarız,belki daha çok uyuyabileceğimiz günler gelecektir dedik, sonra bir
sınav çıktı karşımıza. Çok çalışmamız gerekiyordu,günlerce gecelerce… Herkesten çok çalışmamız gerekiyordu. Öyle ya bu bir yarıştı.
Güzel bir liseyi bitirince uykumuza kavuşuruz dedik sonra. Yine olmadı. Bu sefer de iyi bir üniversite için gündüz gece demeden çalışmak zorundaydık. Yine bir yarışın içindeydik. Ne oyunlarımız kalmıştı,ne hayallerimiz. Öğrenilecek ne çok şey vardı. Sınavdan sonra hepsini unutacaktık ya neyse…
12 sene boyunca uykumuza kavuşmanın hayalini kurduk. Yine uykusuz bir geceden sonra okula gittik bir gün. O gün bir şey oldu. Sınıfta, sıramızda otururken birden başımız
düşü verdi uykunun tatlı kollarına. Öğretmen anlatıyordu; tarih, coğrafya, matematik, biyoloji… Anlatıyordu ama hayal kurmak daha güzeldi. Bitkinin yapraklarını anlatıyordu, epidermis tabakası, ksilem-floem boruları, hudut savaşı, matris, determinant, eşitsizlikler, parabol, maki diyordu element, mol kavramı… Bitkinin yaprakları diyordu ama her yer betondu. Okul betondu, sokak betondu, koca koca binalar vardı her yerde; hepsi
betondu…Uykunun tatlı kollarındayken bir çiçeğin topraktan nasıl filizlendiğini görebiliyorduk ama sınıftayken göremiyorduk. Hayal kurmayı belki de bu yüzden çok seviyorduk.Gerçekti belki de hayaller.
Yıllarca uyumayı istedik. Hayal kurmak için, hayallerimize kavuşmak için, başımızı bir yere yaslamak için. Her gün saatlerce ders dinliyorduk. Her gün aynı yerde oturarak, her gün kıpırdamayarak… Sıkılıyorduk bu yüzden bazı zamanlar. Sayı problemleri ne işe yarayacaktı ki, biz paylaşmayı unutmuşken. Solunum sistemi ne işe yarayacaktı, arkadaşlarımızla koşup oynarken heyecanla soluk soluğa kalmanın ne demek olduğunu bilmeden. Mol kavramı ne işe yaracaktı her şeyi hazır tüketmeye alışmışken. Coğrafya ne işe yarayacaktı hiçbir zaman kaldırım taşlarının altındaki kumsala ayaklarımızı basamayacakken. Biz hepsini hayallerimizde yaptık 12 sene boyunca. Bu yüzdendi yıllarca daha fazla uyumak
istememiz. Derslerde kafamızı sıranın üzerine koyuşumuz, test kitabını kapatıp
yatağa koşuşumuz.
Ama bugün bir şey oldu. Biz uyanmaya karar verdik. Çünkü hayallerimizle sadece uykuda buluştuğumuzu gördük. Biz uyanmaya karar verdik, çünkü bu uyanışa ihtiyacımız var. Kendimiz olmak için, daha fazla hayal kurmak ve bu hayalleri gerçekleştirmek için.