AVM İşçilerine Bildirilerimizi Dağıttık
|AVM’lerdeki yoğun, hızlı çalışma koşullarına karşı genç işçiler olarak Cevahir ve Tepe Nautilus AVM’lerinde bildiri dağıtımı yaptık. Cevahir AVM önünde bildiri dağıtımı yapan arkadaşlarımıza hem avm güvenlikleri hemde metro güvenlikleri müdahele ederek bildiri dağıtımını engellemek istedi. Güvenliklerin “kendi alanımız” diyerek halka açık alanda bildiri dağıtmamızi engellemeye çalışmasına rağmen bildiri dağıtımımızı sürdürdük. Çok sayıda avm işçisi bilgilerimizi alarak olumlu tepkiler verdiler.
Dağıttığımız Bildiri;
AVM: Patron Alır İşçi Verir Sömürünün Merkezidir
Bizler genç işçileriz. Kimimiz ailesini geçindiriyor , kimimiz okul masraflarını karşılıyor,
kimimizin telefon taksidi bitmiyor. Sebep fark etmiyor, çalışıyoruz çünkü
ihtiyaçlarımız var.
Bizler genç işçileriz. Gençliğimiz fırsat patronlar için. Neden mi? Genciz diye her
işi yaptırıp her yükü kaldır diyorlar da ondan. Bir saatte yapılacak işi yarım saate
indiriyorlar da gık demiyoruz, ondan. Ne yaparsak yapalım, ne kadar çalışırsak
çalışalım; yetinmeyenler de yine onlar. “Genç işçinin biri gider, diğeri gelir.”, “Ortalık
işsiz kaynıyor.” 6 ay çalışan bu sektörde “emektar” sayılır da ondan. Bugün
burada, yarın orada çalışıyoruz. Vasıfsız, sıfatsız diyorlar bizim gibilerine. İşyerinin
adı değişiyor, yaptığın iş değişiyor, bir tek sömürü değişmiyor.
Patronların gözünde servis yaptığımız tepsi, düzenlediğimiz raf, toz aldığımız
bez, döktüğümüz çöp kadar değerimiz. Gün boyunca sayıp durduğumuz para
patronların kasasını dolduruyor, biz asgari ücrete talim ediyoruz. Bu düzen böyle
gelmiş böyle gider diyorsan, yanılıyorsun. İşte gerçek bu arkadaşım. Bile bile kabullenmemek.
Bizler genç işçileriz. Hep en altta kalanlarız. Vardiyaları ayarlayan müdürler, şefler
pek düşünmez kaç saat uyudun, aç mısın tok musun… Patronların gözüne
girmek için her bir işçiyi “daha çok ve daha verimli” kullanabilmenin peşindedir
onlar. Bu her işyerinde var arkadaşım biliyorsun; ama genç işçi olunca bir başka
oluyor, bizim de itirazımız bundan.
Fazla mesailer, esnek çalışma derken gece gündüze, gündüz geceye karışıyor.
10-12 saat uzadıkça uzuyor. 15 saatlik iş yaptırılanlar; karşı çıkmaya kalktığında
ise susturulan biz oluyoruz. Zaten çok konuşursak ertesi günü görmeyen de biziz.
“Günyüzü görmeyen”leriz yani. Alışveriş mabedlerinde nefes aldıklarını sananların,
görkemli tavanların, ışıltılı vitrinlerin, tabelaların arasında sıkışan, boğulan,
nefessiz kalan bizleriz.
15 dakikada bir boş bir dükkanı paspaslamak, temiz tepsileri tekrar tekrar silmek,
mağazada kimse olmasa dahi ayakta beklemek… Sıkılanlarız, bıkanlarız,
anlam veremesek de söyleneni yapanlarız.
Peki yalnız mıyız? Bu dertler, adaletsizlikler bir tek bizim mi başımızda? Hayır,
binlerceyiz. Yalnız değiliz.
Bu gidişattan kurtulmanın yolu yok mu? Tek bir yolu var; o da örgütlenmek.
Örgütlenmek hayatımızı değiştirecek. Gel birlikte değiştirelim.
Genç İşçi Derneği’ne katıl, birlikte değiştirelim