14. 000 ağaç diyorlar; fakat aslında 45.000 ağaç için izin alınmış; 195.000 ağaç kesilmiş. 100.000.000 dolarlık “mütevazi bir yatırım” yapmış Kanadalı şirket. 3.000.000 ons altın çıkarılacakmış, piyasa değeri 22.640.000 lira imiş, bunun % 4’ü devlete verilecekmiş! 2020’de başlayıp 15 sene çalışacaklarmış… İyi halt edeceklermiş…
Pervasızca sarf edilen sayılar, dolarlar, liralar ve yüzdeler havada uçuşuyor. “Dünyanın en demokratik”(!) ülkelerinden birinin himayesindeki bir şirket bu coğrafyadaki tedarikçileri ile beraber Kazdağları’nı yağmalamaya girişiyor. Kapitalistler ve devletler, dünyanın her yerinde yaptıkları gibi kursaklarını doldurmak, daha da semirmek için; yine öldürmek ve yine yok etmek için işbirliği yapıyorlar.
Aslında sayılarla öldürülmüş bir yaşam alanı çöle, kocaman bir çöle dönüştürülüyor; yüz binlerce ağaç ve ağaçlarla beraber, yaşayan çok çok daha fazla “öteki” katlediliyor. Kazdağları’nda yani eski adıyla İda Dağı’nda ölüm, iş makinesi olmuş kol geziyor. Halk hikayelerine konu olmuş, mitolojiyle buluşmuş tarihin; yaşamın seyrine tanık olmuş; insanların, hayvanların ağaçların ve bitkilerin memleketi öldürülüyor. Altın için, bir avuç ya da 3 milyon ons altın için…
Şirketin CEO’su demiş ki yüzündeki soğuk, duygusuz bir ifadeyle “Türkler çok iyi taş taşıyor…” Hayır yanılıyorsunuz, bu coğrafyada sadece Türkler değil aynı zamanda Kürtler ve Ermeniler de, aynı zamanda Rumlar, Çerkezler ve Lazlar da çok iyi taş taşırlar… Ama günü geldiğinde o canhıraş taşıdıkları taşı kimin kafasına indireceklerini çok iyi bilirler…
Yazan: Özgür Erdoğan