Özgürlük Parkı’nı bize yasaklayamazsınız!
Kadıköy Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Müdürlüğü’nün, 31 Mayıs – 3 Haziran tarihleri arasında gerçekleştireceği Çevre Festivali kapsamında, ekoloji mücadelesi yürütenlere yönelik yok sayma tartışmalarını yansıtıyoruz.
Ekoloji mücadelesi yürütenler, sadece ekolojik sisteme yönelik yapılan saldırılara karşı koyduğunda baskılarla karşılaşmıyor. HES, Termik yada Nükleer gibi yaşamı yok eden enerjilere karşı mücadelelerde, devletin kentsel dönüşüm, şirketlerin rantsal dönüşüm projelerine karşı koyan mücadelelerde alışıldık bu baskı hep yaşanıyor. Zaten şaşırtıcı üzücü ve yorucu olan bu baskı değil; bir şekilde ekolojik mücadele yürüten ya da yürütenlerle dayanışma içerisinde olan kişilerin ve örgütlerin böylesi bir baskının parçası olmasıdır.
Kadıköy Belediyesi ekolojik sistemi önemseyen, dikkatli ve duyarlı davranışlar gösteren ender belediyelerden biridir. Çevre Festivali’ni düzenlemesi de, farklı mücadelelerden katılım gösteren çevreci ve ekolojist örgütlenmeleri bu festivale katma isteği de bizlere bunu anlatmaktadır. Zaten bütün tartışma da bu katma sürecini Çevre Koruma ve Kontrol Müdürlüğü’nün dar bir düşünce ile yapmak istemesiyle şekillenmiştir.
Katılım sağlamak isteyen yaklaşık 200 örgütün varlığına rağmen 60 örgütün katılabileceği bir organizasyon yapmak, bu dar düşüncenin yansımasıdır. Özgürlük Parkı gibi Anadolu Yakası’nın en büyük parklarından birinde ‘yerimiz yok’ gibi bir söylev anlaşılamaz. Çevre Koruma ve Kontrol Müdürlüğü’nün bu söylevi açıkça 140 örgütü yok saymaktır. 200 örgütün başvurusu gibi, 50.000 kişinin de alanda olacağı beklendiği gibi bilgiler tartışmalar sırasında konuşulmuştur. Israrlıca “Daha çok katılım, daha çok katılım” denilmektedir. “Bırakın 200 masa açılsın, 1.000.000 kişi beklensin; bu, ekoloji mücadelesini daha da genişletmez mi, büyütmez mi?” sorusu da bu yüzden sorulmuştur.
Bu sorularımız sebebiyle başlayan tartışmalar, sorularımızın cevaplanmamasıyla sonuçlanmıştır. Biz Patika Ekoloji Kolektifi olarak festivalin ilk günü saat 12:00’da Özgürlük Parkı’nda olacağımızı ve kendi standımızı açacağımızı belirttiğimizde ise, ‘Kesinlikle yasak. Yapamazsınız… Güvenlik görevlileri ve zabıta çağırırız, müdahale edilir.’ gibi bir tavırla karşı karşıya kaldık. Başta da belirttiğimiz gibi ekolojik mücadelelerde bu ve benzeri baskılarla hep karşılaşılır. Üzücü ve yorucu olan ise böylesi bir festivalde benzer bir baskıyla karşı karşıya kalmamızdır.
Tartışma sürecini biraz daha detaylandırmak istiyoruz.
31 Mayıs – 3 Haziran tarihleri arasında düzenlenecek olan Çevre Festivali’ne Patika Ekoloji Kolektifi olarak yaklaşık 1,5 ay öncesinden ilk başvurumuzu yaptık. Başvurumuzun sonrasında, ilgili birimden bir geri dönüş aldık. Aldığımız ilk geri dönüş, ekoloji mücadelesine yönelik bakış açımızı sorgulayan, doğrudan eylemi ve devrimci tutumumuzu eleştiren bir geri dönüştü. Telefonla gerçekleşen bu geri dönüşte “belli kriterlere göre belli elemeler yapılacağı” bunun sonrasında ortaya çıkan tabloda yer alıp almayacağımızın da buna göre belirleneceği belirtildi.
Sonraki süreçte, bu kriterlerin ne olduğunu, stand açacak toplulukların seçiminin neye göre yapıldığını öğrenmek üzere meseleyi yüz yüze değerlendirmek için Kadıköy Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Müdürlüğü’ne gittik. Bu “aşırı” sorgucu tavrımız geçiştirilmek istenmiş olmalı ki, “zaten size bir gün verildi” gibi bir cevap aldık. Başvuru yapan toplulukların seçiminde ve kaç gün stand açacaklarına ilişkin detaylı bilgi alma çabamız sonuçsuz kaldı. Bu sonuçsuz bırakılmak istenen sürecin sadece sıkıntılı değil, aynı zamanda adaletsiz olduğunu vurguladık. Adaletsiz olan; Greenpeace, WWF gibi, şirketlerin paravan çevre kurumları ,olmayan “kriterlere” uygun görülerek 4 gün boyunca stand açabilecekken -hatta Lions Kulübü gibi çevre meselelerinde duyarlılığının ne olduğu sorgulanacak bir oluşuma dahi yer ayrıldığı halde- başvuru yapan birçok ekoloji örgütünün “kriterlere” uygun olmadığı düşünülerek geri çevrilmesi, kimilerinin sadece “bir gün” denilerek geçiştirilmesi, Çevre Festivali’ne dahil edilmemesidir.
Israrlı bir şekilde sorduğumuz halde bu duruma dair açıklama yapılmamıştır. Her seferinde çok başvuru olduğu için bu başvuruların alana nasıl yerleştirileceğine ilişkin “zor durumda” kalan ilgili birime bağlı çevre mühendislerinin, nasıl olduysa “şirketlerin çevre politikalarının” sürdürücülerine yer bulabilip ekoloji mücadelesi yürütenlere yer bulamaması şaşırtıcıdır!
Bunun bir tavır olduğunu, hem de ekoloji mücadelesinin içinde olan birey ve örgütlere yönelik yok sayıcı bir tavır olduğunu ve bu tavra karşı Çevre Festivali’nde 4 gün boyunca stand açacağımızı, kendi ekoloji perspektifimizi yansıtan bildiri ve broşürlerimizi dağıtacağımızı ve bu yok sayılmayı yansıtacağımızı ifade ettik. Çevre Festivali kapsamında ekolojiyle ilgili bildiri ya da broşürü dağıtmamızın “illegal/yasak” olduğu vurgulandı. Halka açık bir parkta, bildiri dağıtmanın ve stand açmanın “yasak” olduğunu düşünen zihniyete karşı 5 yıl önce nasıl mücadele ettiysek şimdi de öyle mücadele edeceğimizi vurguladık.
İstediğimiz yanıtları alamadığımızdan dolayı, ilgili birimin daha yetkili kişileriyle durumu konuşmak için iletişim kurma çabamızı sürdürdük. Sonrasında Çevre Koruma ve Kontrol Müdürlüğü’nde müdür yardımcısı pozisyondaki yetkili bizi aradı, önce durumdan haberdar olduğunu ve sorunun çözümü için elinden geleni yapacağını söyleyerek bizi oyaladı. Sonra da yine kendisi arayarak stand açmamıza izin verilmeyeceğini, stand açmaya çalıştığımız takdirde zabıta şiddetine maruz kalacağımızı ifade ederek aba altından sopa göstermeye çalıştı. Biz tutumumuzun çok net ve anlaşılır olduğunda ısrarcı olarak, 4 gün boyunca stand açmaktan geri adım atmayacağımızı belirttik.
Ekoloji mücadelesi yürütenler, yaşamın her renginin farklılığı gibi farklı farklı olsalar da, bir arada beraberce düşünmek ve eylemekte ısrarcı olmalıdırlar diye düşünüyoruz. Ekoloji düşüncemizi ve mücadelemizi yaygınlaştırmak için bunu söylemekten de vazgeçmeyeceğiz. Beş yıl önce Gezi Parkı’nı yasaklayanlara dediğimiz gibi “Özgürlük Parkı’nı bize yasaklayamazsınız.”
Patika Ekoloji Kolektifi