YGS 160 dakikalık bir sınav . Yaklaşık 1 milyon 700 bin kişinin hayatı ise bu sınava bağlı. İlk sınav iyi geçse de ikincisinde de güzel bir yere kapağı atsak diye nefesler tutulmuş, herkes bekleyişte. Sonra birden bir söylenti yayılıyor; YGS soruları şifrelenmiş! Ösym yandaşlarına sınav şifrelerini vermiş! Sınava girenler ayaklanıyor, bağırıp çağırıyorlar, olurmu böyle şey diyorlar. Herkesin YGS ye güveni bir anda sarsılıyor, böyle sınav, böyle adalet olmaz olsun diyorlar.
Sonra esas adam çıkıyor; ösym başkanı Prof. Dr. Ali Demir. Tüm televizyonlara canlı bağlanıyor, annelerin, babaların sınava girmiş 1 milyon 700 bin kişinin içini rahatlatmak için açıklamalar yapıyor; “Tüm adaylarımızın ve velilerin son derece rahat olmalarını ve gerçekleşmiş olan sınavdan şüphe etmemelerini istiyorum”
Sonra gazetelerde büyük patronların, dershane müdürlerinin demeçlerini görüyoruz
Uğur dershaneleri genel müdür yardımcısı; “ÖSYM’nin hazırlamış olduğu soru sisteminin güvenirliğine inanıcımız tam” diyor.
Fem Bilimleri Derhanesi Rehberlik Koordinatörü ” ÖSYM Başkanının açıklamasından sonra kafamızda hiçbir soru işareti kalmadı”diyor.
Sınavda bir şifreleme sistemi uygulandı mı, yada bazı adayları öncelik tanındı mı bilmiyoruz. Ama biliyoruz ki birileri YGS’yi aklamaya çalışıyor. Bir anda sınav sisteminin kalbinde görülen bu çatlak doldurulmaya çalışılıyor.
160 dakikalık bir sınav:YGS. Kapitalist sistemin devamlılığını sağlamak için gerekli olan kalifiye elemanlarını (kölelerini) seçeceği bir sınav. İktidarların hassas noktası, kapitalizmin bel kemiği. Ve insanlar (potansiyel köleler) iktidarlardan ve bu sistemden bir anda şüphe duyuyorlar. Devlet yetkililerinin açıklamaları bu şüpheyi ortadan kaldırmaya yetmiyor. Şüphe bir düşünce akıllara; senaryolar bir bir yazılmaya başlanıyor. Akıllardaki senaryoların kurgusu değişerek, sürüyor. Bu durumda İktidarların kontrol altına alamadığı bir durum açığa çıkıyor. Çünkü YGS’den şüphe duyanlar ösym kurumundan da, milli eğitim bakanlığından da, dershanelere verdikleri paradanda şüphe duyabilir. Hatta bu düzenden de şüphe duyabilirler. Sınav’ın tekrarlanması mümkün değil. Akıllara yerleşen bu şüpheyi ortadan kaldırmanın tek yolu bu sınavı her koşulda geçerli kılmak.Yani şifreli, şifresiz meselesi çok da önemli değil.
Peki “şifresiz”, “eşit”,”adil” bir sınav olabilir mi? herkesin talep ettiği de bu. Eşit ve adil bir sınav olduğunda herkes emeğinin karşılığını da hakkıyla almış olacak. Şu sıralar görünen o ki kendini zincirlemek, bağırmak, kendine yandaş tutup şifre verenlere isyan etmekte bu yüzden.
Oysa ki insanların sınavlarla 160 dk ile sınandığı, eğitilerek itaatkar köleler haline getirildiği, boyun eğmeye alıştırıldığı bir düzenden ne bekleyebiliriz.Yaşamın bilgisinin ellerinden göz göre göre alındığı beyaz yada mavi yakalı köleler, kapitalizmin ve onun koruyucusu iktidarlardan ne bekleyebilir?
Adalet ve eşitlik ancak onların var olmayacağı bir düzende gerçektir. Bu düzen kimsenin kimseyi yönetmediği, tahakkümün uygulanmadığı, sömürünün yaşanmadığı ve mülkiyetin olmadığı bir dünyanın yaratılmasıyla mümkündür. Eğitilmek, sınanmak, şifrelenmek ve seçilmek için yok oluşu değil, bu gerçeği yaratmak ve yaşamın bilgisiyle yaşamak için isyan edenlerin düzeni için; Anarşizm!