19 Aralık Ve Hafızasızlık!
Tarih 19 aralık 2000. Sabah saat 5 sularıydı. Uzun namlulu silahları, gaz bombalı binlerce asker ve polis 20 cezaevine operasyon yaptı. Askerler çıktıkları cezaevleri çatılarından “sizi gebertmeye geldik” diyorlardı.
Cezaevi Çatılarında delikler açtılar, o deliklerden gaz bombaları attılar… 20 ayrı cezaevine yapılan operasyonda 30’u tutuklu 32 kişi katledildi. 55 kişi ağır yaralandı. F tipi hapishanelerin kapatılması ve katliamı protesto etmek amacı ile yapılan açlık grevlerinde 120 kişi hayatını kaybetti.
Televizyon Ekranlarında, ambulanstan inerken, Başı, yüzü yanmış, battaniyeye sarılı bir kadının görüntüsünü günlerce izledik; “bizi diri diri yaktılar. 6 kadını diri diri yaktılar” diyordu. Sonradan isminin birsen kars olduğunu öğrendiğimiz kadın yaşadıklarını şöyle anlatıyordu; “Koğuşa sinir gazı attılar. Ortalık bir anda kapkaranlık olmuştu. Bir fırındaydık sanki. Yüzüm ve ellerim eriyordu. Derim soyulmuş, parmaklarımdan aşağıya sarkıyordu. ‘Ölüyorum’ dedim kendi kendime.” Altı kadın diri diri yakılmıştı.
Bir başka ambulanstan inen bir erkek tutuklu; “hepimizi taradılar, kalleşçe bizi öldürdüler” diyordu. Cezaevlerinin üzerinden dumanlar yükseliyordu.
Görüntüleri izlerken utandım…yanan kadını izlerken irkildim…
“Bir gecede olup bitti her şey. Bilinen ve bilinmeyen bütün acı ve zulümleri bir geceye sığdırmayı başardılar.”
Katliama nasıl gelindi?
Devlet cezaevlerine aldığı siyasi tutukluları teslim alamıyor ve iktidar ideolojisi olan kemalizmi onlara öğretemiyordu. Bu insanları teslim almak için izolasyon ve tecrit gerekiyordu(!) bunun için f tipi hapishaneleri inşa edildi.
F tipi hapishanelerinin yapımlarının durdurulması ve yıkılmaları için ekim 2000 tarihinde binlerce tutuklunun katılımı ile açlık grevleri başlatıldı. F tipi hapishanelerinin kapatılması amacı ile aydın, insan hakları örgütü ve tutuklu yakınlarının katılımı ile etkinlik ve gösteriler yapıldı. Ancak devlet geri adım atmıyordu. Talepleri yerine getirilmeyince 20 kasım 2000 tarihinde 865 tutuklu eylemlerini ölüm orucuna çevirdi.
Devlet f tipi cezaevlerini hayata geçirmekte ısrarlıydı. Katliam öncesinde dönemin adalet bakanı hikmet Sami Türk gazeteci ve aydınları f tipi hapishanelerinde gezdiriyor ve buraların reklamını yapıyordu. F tipi cezaevleri için “buralar yüksek güvenlikli” ve “lüks odalar” diyordu. Cemil çiçek ise f tipleri için “cezaevi sözü içime dokunuyor. Buralar konukevi” demişti.
Saldırıya ciddi bir muhalefet olmaması için her gün tv ve gazetelerde yalan dolan haberler yapılıyordu. DSP, MHP ve ANAP koalisyon hükümeti f tiplerinin hayata geçirilmesinde başarılı oldu; kamuoyunda f tipi cezaevleri sevdirilmiş ve tutuklar yalnızlaştırılmıştı.
Aydın ve insan hakları savunucularının bütün çabaları saldırıyı engelleyemedi.
Dönemin adalet bakanı Hikmet Sami Türk operasyon anında; “bu insan hayatını kurtarma operasyonudur” diyordu. Nasıl bir aymazlıktır ki operasyona “hayata dönüş” diyen… operasyondan hemen sonra ise bakan; “daha çok kişinin öldürülmesini göze aldık” diyordu…
6 kadının diri diri yakılmasını Kimi televizyon ve gazeteler, “örgüt yandaşlarını yaktı” diye manşet atıyor ve haber yapıyordu.
Bayrampaşa cezaevine yapılan operasyona katılan 39 jandarma eri 12 kişinin ölümüne sebebiyet verdikleri için 23 kasım 2010 tarihinde hakim karşısına çıkartıldı. Katliam sırasında cezaevinde olan Cengiz Karataş;”burada yargılananlar figüran, bu davanın asıl sorumlularının yargılanması gerekiyor” diyerek aslında yapılan göstermelik yargılamayı çok güzel özetliyordu. Katliamın sorumluları aklanıyor. Gerçek suçlular, katliamın senaryosunu yazıp talimatını verenlerdir.
Yapılan açlık grevleri nedeni ile 600’ü aşkın tutuklu başta werniko korsikow olmak üzere çeşitli hastalıklara yakalandı.
Werniko wersikow hastası yüzlercesi ve katliam mağduru binlerce kişi dışarıya çıktı. Bunların tedavisi ve rehabilitasyonu için THİV (Türkiye insan hakları vakfı) yardım etti… ancak bu katliamın yaralarını sarmaya yetmiyor. Tahliye olanların toplumsal desteğe de ihtiyaçları var. Yüzlercesi artık hatırlayamıyor…
f tipi hapishanelerinde insanlar hala yalnız ve izolasyon sürüyor…
Ölenlerin ardından ölümlerine tanıklık eden bizler her 19 Aralıkta ancak birkaç görüntü karesini anıyoruz…
Hafıza yaşananların artık yaşanmayacağına dair güvencedir ve bizler bu güvenceyi kaybettiğimiz yerde bulabiliriz ancak…
Anma yaşananların bir daha yaşanmayacağına dair güven kazanıldığında anlamlıdır…yaşanmasın diye hatırlatmak ve hatırlamak cesur olmayı gerektiriyor…
Halil Savda