Reyhan Yalçındağ

Mazlumca

Fırat News

ortak ve yanlış sorusu şuydu:

– Maveraünnehir nereye dökülür?

En arka sırada bir parmağın tek ve doğru karşılığı:

– Solgun bir halk çocukları ayaklanmasının kalbine!dir….” Ece AYHAN

Sevgili Mazlum,

Yüreğimin parçası,

Sen 1992’ de Diyarbakır’da gözlerini dünyaya açtığın günlerde ben Ankara’da

Hukuk Fakültesi öğrencisiymişim. Bizim kuşak siz yaşlardayken, siz yeni doğan

bebelerimize yaşanılır bir dünya bırakmak adına, insanlık adına, onurumuz adına

yine dağ yollarındaydı. Biliyorsun, binlercesi artık fiziken aramızda yok. O

dönemden hayatta kalan sınırlı sayıdakilerden biriyim ben de…Dedim ya, en çok

da, sizlere sıra gelmesin, bu halk kendi kimliğiyle dünya halkları arasındaki

onurlu yerini alsın diyeydi bu yürüyüşümüz.

Sonra Mazlum sen 15’ine geldin. Bütün çocukluğun, bizim kuşağın ödedikleri tüm

bedellere, büyük fedakarlıklara rağmen egemenlerin savaş ısrarı nedeniyle

tamamlayamadığı süreçlere, öykülere, zulme tanıklık etmekle geçti. Gazeteci

olmak istedin. Haber için gittiğin bir eylemde başka arkadaşlarınla birlikte

gözaltına alındın, işkence gördün, tarihi Amed zındanına atıldın. Yani

kimilerinin “TMK mağduru”, kimilerinin “taş atan çocuklar” diye tanımladığı

çocuklardan biri oluverdin.

Sonra hepinizi birden ziyarete geldim. Kapısında tüm çocukluğumu geçirdiğim,

sonrasında 1990’lı yıllarda hapsedilen arkadaşlarımızı görmeye geldiğim o
duvarlar ardına bu defa da sizin avukatınız olarak gelmiştim. Ne kadar da içten,

samimi ve sıcaktı gülüşleriniz, bakışlarınız. Kiminiz 14’ünde, kiminiz 15,

kiminiz 16’sında dünyalar güzeli çocuklardınız. Gözaltında yaşadıklarınızı bana

anlatırken içime akıttığım gözyaşlarımı görmeyesiniz diye ne kadar çabaladığımı

bir bilsen! Sonra bana okuduğun kitaplardan, daha da okumayı istediklerinden

bahsettin. Aradan aylar geçti ve binlercesi daha “içerideyken” bazılarınız

bırakıldı. Sen de onlardan biriydin. Dışarıdayken sayısız defa karşılaştık,

birçok basın kuruluşu sizlerle röportaj yapmak istiyordu. Çoğuyla da görüştün

zaten. Okulunu tamamlaman için seninle yaptığım sohbetlerde bana hep “gazeteci

olacağım” diyordun. Zaten Azadiya Welat Gazetesinde çalışmaya başlamıştın ve

seni hep boynundaki fotoğraf makinesiyle görmeye başladık. Onu hiç yanından

ayırmadın. “Tarih anda gizlidir” sözünü ispatlarcasına bu halka yapılanları

görüntüleme anını insanlık ailesiyle paylaşmak içindi tüm çaban. Bir milyonun

aktığı Amed Newrozunu, zulme karşı yürüyen kadınlara polislerin gaz bombalarını

atmasını, çocukların sokak ortasında kollarının kırılmasını, gençlerin kör bir

kurşunla vurulmasını kaydetmek istedin…Bilmiyordum ki birkaç ay önce yönünü

dağlara çevirmişsin…

1 Temmuz günü, çok sevdiğim bir can yoldaşımın son nefesini verdiği coğrafya

olan Ranya’dan adını alan kızım Ranya’nın 3. doğum gününde aldım haberini

Mazlum! Yaralandıktan sonra üzerindeki bombaları patlatarak yıldızlar ülkesine

gitmişsin… çoook erken büyümüştün, çok da erken terk ettin bizi.

Ahhh Mazlum, yüreğimin parçası! Seninle birlikte bu kaçıncı yaram, kaçıncı
yürek

kanamam…ne düşündüm biliyor musun? O kadar güzeldin ki, o kadar güzel
gülüyordun

ki, gökyüzü kıskandı seni ve çok erken almak istedi yanına! Yoksa kim

kıyabilirdi ki sana? Şimdi yüreğindeki yarım kalan sevdaları, dudak kıvrımındaki

yarım gülüşünü ben nasıl tamamlayacağım? Sana yemin ederim ki bizim tüm çabamız

sıra size gelmesin diyeydi Mazlum! Daha sen doğmadan başladık biz bu yürüyüşe.

Ama bitiremedik, hala insanlık adına yürüttüğümüz mücadelemiz sürüyor. Bu
yüzden

sen büyüdün ve sıra sana da geldi Mazlum!

O gün son olarak Amed’e omuzlar üzerinde geldiğinde seninle soğuk zından

duvarlarını paylaşmış yoldaşların, “Dağ kokuyor Mazlumumuz!” diye inlettiler

sokakları. Sahi ne güzel kokuyordun Mazlum!

Seni yaşatamadık Mazlum, ne olur affet bizi! Biliyorum her daim bizimlesin,

gökyüzünden gözetliyorsun bizi. Kanatsız meleğim, uçtun gökyüzüyle kardeş
oldun!

Bil ki o gün yüreğimin bir parçası da seninle birlikte toprağa gömüldü…

 

 

http://www.firatnews.tv/index.php?rupel=nuce&nuceID=46041

 

Alıntı