Ne bir sent ne de…

20 yaşına gelen Avrupalı henri heyecan ile alacağı ev için para biriktirirken, aynı yaştaki Mehmet belki de hiç görmediği bir ülkenin zorunlu kıldığı askerlik için para biriktiriyor…..
“Bedelli Askerlik” Avrupa da yaşayan Türkiye’li göçmenlerin hem tabusu hem de kabusudur.
Tabusudur çünkü ;
Almanya’da “Türk Toplumu”nun sözcülüğünü yapan ATT gibi göçmen çatı örgütleri Türk militarizmini sorgulamıyorlar.
Göçmen Türkiye’lilerin sorunlarına Ankara’nın penceresinden bakıyorlar.
Bunun nedeni, sadece “yabancı” ülkelerde yaşayan ve kendilerini çoğulcu toplum tarafından kabul görülmeyen azınlıklar olarak hissetmeleri/bilmeleri ve dolayısıyla Benedic Anderson’un “Uzak Mesafe Milliyetçiliği” (Long Distance Nationalismus) dediği eğilimler içerisinde olmaları değildir. Bunun nedeni, Türkiye’li göçmenlerin “asıl memleket”leriyle gönül bağlarının güçlü olması da değildir.

Kabusudur çünkü;
Türk hükümeti “Yurtdışı Türkleri”ne 38 yaşına kadar “Anavatan”da askerlik yapmayı zorunlu kılıyor.
Türkiye ile formel ve sosyal bağlarını koparmak istemeyen “Yurtdışı Türkleri”nin tek alternatifi, Türk Devleti tarafından “sunulan hizmet”ten “yararlanarak” Burdur’da 21 gün bedelli askerlik yapmak oluyor.
Bu “kurtuluş”un bedeli 38 yaş sınırı içinde bulunan Türkiye’li göçmeler için 5.112 Euro, 38 yaş sınırını aşanlar için 7.668 Euro’dur. 40 yaşını geçenler için ise dönem dönem değeri 10.000 Euro olan “af”lar gündeme geliyor.
“bedelli askerlik hizmeti”den 40 yaşına kadar “yararlanmamış” göçmelerin TC pasaportları konsolosluklar tarafından bir daha uzatılmamaktadır.
“Ne kadar yaşlı o kadar dolgun“ prensibinin geçerli olduğu “bedeli”ni ödeyemeyen mağdurlar, 38 yaşından sonra geçerliliği olmayan bir pasaportla ortada kalmaktadır.
Türk hükümeti birkaç gün önce dövizli askerliğe ilişkin meclise yeni bir kanun teklifi sundu.
Teklif yasallaşırsa; ’40 yaşını tamamladıkları halde askerlik yapmayanlar 10 bin euro defaten ödemeleri ve 21 gün temel askerlik eğitimi yapmaları halinde askerlik yapmış sayılacaklar.
43 ve üzeri yaşındakiler ise 15 bin Euro ödemeleri halinde temel askerlik eğitimini yapmadan da askerlik yapmış sayılacaklar.’

“Bedelli Askerlik”ten muaf olmak için herhangi bir Avrupa ülkesinin vatandaşlığına geçiş bir alternatiftir, ama avrupa yasalarına göre bunun ön koşulu Türk vatandaşlığından çıkmış olmaktır.
Ancak Ankara (Içişleri Bakanlığı), 38 yaş sınırını geçmiş ve askerliğini yapmamış olan Türkiye’lileri vatandaşlıktan çıkarmıyor.
Eğer Alman Vatandaşlığına geçiş Dairesi de bu duruma rağmen Alman pasaportunu vermezse Berthold Brechts’in “Kaçakların Konuşmaları”nda yazdığı gibi ”İnsanın asil tarafı” yok oluyor.
Mağdurlar Türk Devleti’nin “hizmet” adı altında dayattığı “Bedelli Askerlik” için yeterli parayı bulamıyor ve Alman vatandaşlığına geçiş şartını 38 yaşını geçmeden önce yerine getiremiyorsa, kısacası Alman Hükümeti’ne göre “işe yarar yabancı” değilse, iki devletin kıskacı altında kalarak Türkiye’de vicdani retçiler için ifade edilmiş olan “sivil ölüm” benzeri durumlara düşüyorlar.
Bu durumun suçlusu aynı zamanda Alman vatandaşlığını vermemekte ısrar eden alman yasalarıdır. Dolayısıyla Alman Devleti’nin Alman Vatandaşlığına geçiş şartları (Devlete bağımlı olmayacak şekilde yeterli gelir ve herhangi bir suç işlememiş olmak) bir şekilde Türkiye’nin ‘kelleparası’ Gaspı’na ortaklıktır.
Sosyal yardımla yaşayan işsiz Türkiye’li göçmelerin bir çoğu çaresizlikten borç ya da kredi alarak bu ‘kelle parası’ gaspına boyun eğmektedirler.
Ekonomik nedenlerden dolayı “Bedelli Askerlik Hizmeti”nden “yaralanamayan” ya da kendine göre haklı nedenlerden dolayı reddeden 38 yaşının üstündeki Çifte Vatandaşlar da “asker kaçağı” konumuna düştüğü için sınırda tutuklanıp askeri hapishaneye atılma riskini göze almadan Türkiye’ye giriş yapamamaktadırlar.
Türk hükümetleri bunu yasal bir tehdit olarak kullanmaktadır.

Her ne kadar anaerkil bir kavramla “anavatan” için denilse de burada söz konusu olan asıl mesele, “Yurtdışı Türkleri”nin kelle parasıdır. Gerçekte bu “hizmet” kendi Vatandaşlarına karşı savaş için askeri bütçeye kaynak gaspıdır.
Milliyetçi saplantılar içerisinde bulunmayanlar Türk Devleti’nin militarist bakış açısını kabullenmez. Bu duruşta olan Türkiye’liler Türk Devleti’nin bu yaptırımını, şiddete dayalı bir gasp denemesi olarak algılar.
Bu zoralamaya karşı 38 yaş sınırını beklemeden bir an önce Türk vatandaşlığından çıkmakta bir alternatiftir.

Burada doğru duruş “Türk ordusu için ne bir sent (Euro, tl), ne de bir saniyedir!”
Adı vicdani red’tir; askerlik yapmayı ve onun kelle parasını ödemeyi reddetmektir!

Halil SAVDA

Alıntı