Somali ikiyüzlülüğü

“O fotoğrafını gördüğünüz memeleri süt tutmayan kadının kocası Türkiye’ye kaçtığında belki karakolda ölmüştür, belki gözaltında kalp krizi geçirivermiştir. Kim bilir… Yardım etmek için derisinin minicik kaburga kemiğine yapışmasını beklediğiniz o kız çocuğunun babası, iki yıl önce üzerine Giresun Fırkateyni’ni yolladığınz bir ‘korsandır’. İşte Somali’yi fethe gider gibi, mehter marşlarıyla yolladığınız askeriniz o çocuğun babasının tepesine binmiştir.”
Son 60 yıldır bu kadar fenası yaşanmamıştı. Ölüm istatistikleri uçuşuyor havada. Günde iki bin Somalili açlıktan ölüyor. Altı dakika sayın, bir çocuk daha ölüyor Somali’de. Bu yazıyı okuyana kadar bir tane daha ölecek. Yağmur, en iyi ihtimalle kasım ayında…
Cep telefonunuza dört rakam yazın, bir kısa mesajla Somali’ye 5 TL yardım gönderin. Kızılay’ın, Diyanet’in, İHH’nin, Kimse Yok Mu Derneği’nin ayrı ayrı kampanyaları var. Ramazan ayının da katmerlediği bir hassasiyetle, koca gözlü siyah çocukların fotoğraflarını yolluyor insanlar birbirine Facebook’tan. ‘Yardım edelim’ diyor.
Peki edelim. Britanya’da şimdiye kadar Somali için toplanan yardım miktarı, Haiti felaketzedeleri için toplananın 10’da, Güney Asya’daki tsunami mağdurları için toplananın 45’te biri. Peki, biz insanlık mesuliyetimizi yerine getirelim, Somali’ye yardım edelim.
Ama hiç de düşünmeyelim mi? Mesela bu bir tabii afet midir? ızmit’in pişmaniyesi gibi, Afrika’nın açları mı meşhurdur? Bu insanlar da ne kadar bahtsız mıdır?

Tarım nasıl bitirildi?
Somali’de bugün yaşanan trajediyi açıklarken en sık şunların adı anılıyor: Hükümet boşluğu ve kanunsuzluk. 1970’lerde, 1980’lerin başında ara ara yaşanan kuraklığa rağmen bu ülke açlıktan kırılmıyordu da sonra ne oldu?
şuradan başlayalım. 1991’de hükümet devrilmeden az önce Amerikan petrol devlerinin nasıl ülkeye konuşlandığını soralım. 80’lerde IMF ve Dünya Bankası’nın aldığı tedbirlerle Somali tarımını nasıl bitirdiğini biri anlatsın sonra. Artık sistematik hale gelen devalüasyonları, kendine yeter bir ülkeyi ithal tahıla bağımlı hale getiren o ‘uyum programını’ hatırlayalım.
Bu süreçte en verimli tarım toprakları bürokratlara, ordu mensuplarına ve hükümetle bağı olan tüccarlara peşkeş çekilirken, önce veterinerlik, sonra bütün sağlık hizmetlerinin özelleştirildiğini konuşalım. ıklim olarak zaten dezavantajlı konumda olan bu kırsal ekonominin suyun ticarileşmesiyle ne hale geldiğini tasavvur edelim.
1991’de hükümeti devrilmiş, iş savaşa sürüklenmiş bir ülkede, ‘ekonomik ve sosyal kaosu’ bitirmeyi amaçlayan uluslararası para kuruluşlarının nasıl parmak oynatmadığını konuşmayalım mı yani? ‘Ayy, futbolu da yasakladı’, ‘ Aman sutyeni de yasakladılar’ diye kınanan radikal ıslamcı Eş-şebab örgütünün Suudi Arabistan bağlantılarını, Batılı istihbarat kuruluşlarından aldığı desteği hiç araştırmayalım mı?
Yoksulluk küreselleşirken, BM Dünya Gıda Programı’nın 2006 ve 2007 yıllarında Somali’ye bütün bir yıllık tahıl yardımını, tam da az sayıda köylünün hasadını pazara verdiği gün yollamasından hiç işkillenmeyelim mi?

O çocuğun babası korsandı
Bugün yardım ettiğiniz Somali’de yaşananlar ne bir tabii afettir, ne de ‘Allah’ın hikmeti’… ınsan eliyle yaratılmış, vahşi bir oyundur.
Fotoğraflara baktınız, çok duyarlı olduğunuz için ‘paylaştınız’. ışte arkadaşlarınızın da ‘like’ diyerek duyarlılığı katladığı o fotoğraftaki Somalili kadının oğlu, iki yıl önce ‘bir umut’ diyerek Türkiye’ye kaçmıştır belki. Tarlabaşı’nın henüz rezidanslaştırmadığınız izbe bodrumlarında, ızmir’de Basmane’nin sefil otel odalarında mültecilik statüsünü aç bilaç beklemiştir. Edirne köylülerinin sabah tarlalarında ayak izini gördüğü, kaçamayıp da yakalananlardan biridir.
O fotoğrafını gördüğünüz memeleri süt tutmayan kadınını kocası Türkiye’ye kaçtığında belki karakolda ölmüştür, belki gözaltında kalp krizi geçirivermiştir. Kim bilir…
Yardım etmek için derisinin minicik kaburga kemiğine yapışmasını beklediğiniz o kız çocuğunun babası, iki yıl önce üzerine Giresun Fırkateyni’ni yolladığınz bir ‘korsandır’. Çokuluslu şirketler sularındaki balığı bitirmiştir, hükümet boşluğunda âlemin radyoaktif, kimyasal atığı kıyılarına dökülmüştür. Tek şans haydutluk kalmıştır belki önünde. ışte Somali’yi fethe gider gibi, mehter marşlarıyla yolladığınız askeriniz o çocuğun babasının tepesine binmiştir.
Peki yardım edelim Somali’ye. 5 TL’yi yolladıktan sonra bir düşünelim ama…
PINAR ÖĞÜNÇ

Alıntı