Demiray Oral

TEMA, çevreci görünümlü bir truva atı mı

Taraf

Biz ancak Çevre Bakanı Veysel Eroğlu Tarkan’la polemiğe girince adlarını duyuyoruz ama doğa dostu örgütler, son senelerde memleketin en sıkı sivil toplum örgütlenmeleri haline geldi.

Sadece isimlerini saymaya kalksam, buradan Munzur’a yol olur…

Onlarca dernek ve platformdan oluşan bu örgütlerin yaptıklarından, verdikleri mücadeleden ise –medyamız sağ olsun- neredeyse tamamen habersiziz.

Anadolu’da şu anda iki bine yakın Hidroelektrik Santralı (HES) Projesi var ve doğa dostu örgütlerin muhalefetinin ana eksenini bunlarla mücadele oluşturuyor.

Ve geçtiğimiz günlerde HES eksenli mühim bir tartışma başladı.

Dünyanın her yerinde “haber” olacak bu tartışmadan, ana akım medya sayesinde neredeyse kimsenin haberi olmadı.

Medya: nevet körüm

Zaten tartışmanın fitilini ateşleyen Karadeniz İsyandadır Platformu, “biliyoruz, bu isimleri saydığımız andan itibaren bu açıklamanın gazete ve televizyonlarda haber olması ihtimali neredeyse yok gibi” ifadesini bir “kâhin” gibi açıklamasına eklemişti.

Nitekim öyle de oldu…

Peki, neydi çevreci cenahında fırtına koparan bu açıklama, kimlerin adı geçiyordu ki medya “nevet körüm” kıvamında görmemeyi tercih etmişti?

Karadeniz İsyandadır Platformu, çevreciliğiyle maruf olan Türkiye Erozyonla Mücadele Vakfı’na (TEMA), ağır suçlamalar getiriyor ve bu vakfın kurucuları arasında çok sayıda HES yapan şirketin de olduğunu belirtiyordu.

TEMA’nın mütevelli heyetinde yer alan isimleri tek tek sayan platform, bu isimlerden çarpıcı bazı örnekler veriyordu.

Bu örneklerden ilki Orhan Yavuz. Yani Küre Dağları Milli Parkı içinde dünyanın en büyük kanyonlarından Valla Kanyonu’na evsahipliği yapan Loç Vadisi’nde katliam yapmakla suçlanan ORYA Enerji’nin sahibi. Loç Vadisi köylülerinin iki senedir mücadele ettiği şirket…

TEMA’nın mütevelli heyetinden bir başka isim: Asım Kocabıyık.

Yani, Erzurum’un Aksu Vadisi’nde yüzlerce ağaç kestiği, binlerce balık öldürdüğü öne sürülen Borusan Holding’in patronu…

Yine TEMA’nın Onursal Kurucu Başkanı Nihat Gökyiğit’in, Artvin’deki baraj ve HES’lerin temiz enerji olduğuna dair basına yaptığı açıklamayı hatırlatıyordu platform.

Ayrıca TEMA’nın, HES’lerin amacı doğrultusunda suyun ticarileşmesi projesinin bir parçası olduğunu iddia edip, buna somut örnek olarak da Sapanca’daki dereler üstünde fabrika kuran Revan-Su şirketiyle TEMA’nın ortaklık yapmasını gösteriyordu.

Sadece bunlar, değil nükleer santral ihalesine girmek, Karadeniz Sahil Yolu’nu savunmak gibi suçlamalar da TEMA’dan önemli isimlerle ilişkilendiriliyordu açıklamada.

Ve mütevelli heyetinin önemini vurgulamak için de, TEMA’nın yönetim şekli şöyle açıklanıyordu: “TEMA mütevelli heyeti yılda iki kez toplanarak, vakfın işleyişine aktif olarak müdahil olmaktadır. Yani mütevelli heyeti sembolik bir yapı değil, TEMA’nın işleyiş ve idaresini biçimlendiren bir yapıdır.”

Bu ağır suçlamalar, çevreci cenahta fırtına koparınca TEMA da elbette sessiz kalmadı.

İddiaları yalanladı desem yalan olur, en uygunu galiba “iddialara açıklık getirdi” demek.

TEMA ne diyor?

TEMA’nın cevabını, yorumsuz özetliyorum:

“HES’ler bu halleriyle endişe vericidir.”

“Loç Vadisi’nde HES inşa etmek isteyen ORYA Enerji’nin sahibi TEMA’yı kuran 30 işadamından biridir ve bu nedenle vakfın mütevelli heyeti üyesidir. Bu durum vakfın görüşlerini etkilemez.”

“TEMA kısa bir süre önce Loç Vadisi’ndeki HES katliamına karşı olduğunun altını çizmiştir.”

“TEMA Vakfı Erzurum Aksu’da Borusan Holding tarafından yapılmak istenen HES’e de karşıdır.”

“TEMA faaliyetlerini gerçekleştirebilmek için çeşitli işbirlikleri yapmaktadır. Revan-Su bunlardan biridir. Vakfı bu firma ile ortak değildir. Logo kullanım işbirliği çerçevesinde vakfa bağış yapılmaktadır.”

TEMA hiçbir siyasi ya da ekonomik gücün etkisi veya baskısı altında olmamıştır, olmayacaktır.”

Evet, suçlamalar ve cevapları şimdilik böyle, yorum size ait.

Ben sadece başka yerde biraz zor okursunuz diye düşünüp, yazayım dedim o bakımdan…

Alıntı