HALKLARLA SAVAŞAN HER DEVLET KAYBEDECEKTİR
TC Devleti tankı, topu, savaş uçağı, savaş çığırtkanları ve düşmanlıkla doldurulmuş eski politikalarıyla yeni bir savaşın peşinde.
Yaşadığımız topraklarda Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adı verilen değişikliklerden sonra neredeyse hiç çalıştırılmayan Meclis, bu kez savaş gündemiyle hemen toplandı. Mecliste eller savaş için kalktı. Erdoğan’ın “80 milyon insanı felakete sürüklediğini” her fırsatta dile getirenler, bu kez savaşa destek noktasında tereddüt etmedi.
Suriye coğrafyasında birçok devletin zamanla kendisine bir yer edindiği savaşın başlamasının üzerinden 10 yıl bile geçmemişken; TC Devleti de birçok devletin yaptığı gibi, savaşın başlaması ve yaygınlaşmasında hiç rolü yokmuş gibi davranmaya devam ediyor.
TC Devleti bir kısmını işgal ettiği coğrafyaya, yeni tezkere ile yeniden “kendi toprak bütünlüğünü korumak” bahanesiyle girmeye karar verdi. Devletin başındakiler barıştan bahsetmekten utanmadığı gibi, kendi çıkarları için başlattığı savaşın ismini koyarken de utanmadı. “Barış Pınarı” adı verilen savaş operasyonunda savaş uçakları, hedef gözetmeyen hava saldırıları başta olmak üzere, hemen devreye sokuldu. Bütün bunlar TC Devleti’ni sözde “kınayan” devletlerin ve kamuoyunun gözleri önünde gerçekleştirilmeye başlandı.
ABD, kendi askerlerini çekerken sonu gelmeyen savaşların bu kez “kendileri için bittiğini” ilan ediyor. Ve Avrupa’nın geri dönüşlerini kabul etmediği IŞİD’lileri TC’nin kabul etmesi gerektiğini de ekliyor.
Yaşadığımız topraklarda yoldaşlarımız, kardeşlerimiz, arkadaşlarımız katledilerken seyreden ve bu katliamların önünü açarak katledilmelerinde işbirliği içinde olan devlet, şimdi de IŞİD’lilerin gardiyanlığını üsteleniyor. Bu topraklarda yaşanmış en büyük katliamlardan birinde, barış için toplanan 100’den fazla insanımızın katledildiği 10 Ekim Katliamı’nın yıldönümünden bir gün önce başlatılan bu savaş yeni katliamların habercisi.
Devletin kontrolündeki medya da bu savaş politikasına çanak tutuyor. Çok değil daha birkaç ay önce göçmen karşıtı söylemlerinde Suriyelilerin “yaşadığımız topraklarda ne işi olduğunu” soran medya, TC Devleti askerinin Suriyelilerin yaşadığı topraklarda ne aradığını sormuyor. Görevi “gerçekleri halka aktarmak olduğu” iddia edilen medya, savaş çığırtkanlığı yapmaya devam ediyor, yaşanan katliamları görmezden geliyor. TC Devleti’nin savaş politikasını meşrulaştırmaktan başka bir “haber” yapamayan medya, hamaset söylemleriyle yalanlarına devam ediyor.
İktidarların kendi çıkarları için çıkarttıkları bütün savaşlar, katliamdır. Milliyetçi ve militarist politikalarla yükseltilen her savaş, katliamdır. Ezilen halkları hedef alan her mermi, her bomba, özgürlüğü hedef almıştır.
Özgürlüğü hedef alan her savaş, kaybedilmeye mahkûmdur.
Ne bu savaşı kazanabilir ne de yaşattıracakları katliamları meşrulaştırabilirler.
Halklarla savaşan her devlet kaybedecektir!
Devrimci Anarşist Faaliyet