Karadeniz’de Yüksek Gerilim Var

Rize-Senoz Vadisi’nde mahkeme kararları ve yöre halkının tepkilerine rağmen yapımı sürdürülen ve tamamlanan hidroelektrik santrallerinin üreteceği enerjinin iletimi için vadilere yüksek gerilim hatları çekilmeye başlandı. Senoz Vadisi’ndeki yüksek gerilim hatları ve HES’lere karşı vadi halkı basın açıklaması gerçekleştirdi.
Senoz Vadisi-Çataldere Köyü’nde saat 16:00′da toplanan vadi halkı HES alanına doğru yürüyüşe geçti.”Karadeniz’de Yüksek Gerilim Var”,”Senoz Vadisi, Kanser Vadisi Olmasın”, “HES’inizi Yıkarız, Telinizi Keseriz” pankartıları ile yürüyüşe devam eden halk HES alanına yaklaşık 100 mt kala alanın önüne yığılmış 7 minibüs jandarmanın engeliyle karşı karşıya kaldı. Jandarma, vadi halkına şirketin ve HES’in güvenliği için yolu açmayacağını belirtti. Bunun üzerine halk bir evin 50 mt yakınından geçen yüksek gerilim hattının önünde toplandı. Gerilim hattının üzerine sembolik olarak ip bağlandı. Vadi halkı “HES’inizi yıkarız, telinizi keseriz” sloganıyla birlikte ipi çekerek yıkabileceklerinin vurgusunu yaptı. Ardından Gerilim hattının önünde basın açıklaması yapan halk evlerin bahçesinden gerilim hattının geçmesi için, ücret teklifinin de bulunduğu ’Pazarlığa çağrı’ mektuplarını yaktı. “Santral Yapma Boşuna Yıkacağız Başına”, “Yüksek Gerilim Hattı İstemiyoruz”, “Direk Yapma Boşuna Yıkacağız Başına” sloganlarının ardından vadi halkı eylemini sonlandırdı.

Eylemde okunan basın açıklaması metni aşağıdadır;

Karadeniz ‘yüksek gerilim’ hattına girmektedir. HES projeleri’nin “dolaptaki
iskeleti”, “görünmeyen yüzü” yavaş yavaş kendini göstermeye başladı. Bu projeler
bugüne kadar yalnızca sularımızın ticaretleştirilmesi, su kullanım haklarımızın şirketlere
devredilmesi , büyük doğa ve kültür tahribatı olarak görüldü. Oysa her şey bundan ibaret
değildir. Bugüne değin üzerinde durulmayan korkunç bir yüzü daha vardır bu projelerin:
YÜKSEK GERİLİM HATLARI.

Karadedeniz’de birkaç HES projesi bitti ve bazıları da bitmek üzere; böylece Yüksek
Gerilim Hatları vadi içlerine ve yerleşim yerlerine yakın mesafelere birer birer dikilmeye
başladı. Halk bu hatların kendi yaşamları için ne anlama geldiğini yeni öğreniyor: Kan
kanseri, lenf kanseri, beyin tümörü ve ölüm.

Rant uğruna, yaşama can veren suların borulara aktarılarak vadilerin ölüme terk edilemesi
yetmiyormuş gibi bu defa yüksek gerilim hatları yaşam alanlarına konuşlandırılarak halkın
kan kanseri, lenf kanseri ve beyin tümörü gibi hastalıklara yakalanmasında bir sakınca
görülmemektedir.

Şimdi soruyoruz, herhangi bir durumda halkın sağlığını tehdit edecek bir risk ortaya
çıktığında devletin derhal önlem alması gerekmez mi? Üstelik bu riskin adı kanser ise risk
milyonda bir bile olsa devletin önlem alması gerekmez mi? Söz konusu olan insan yaşamıdır
çünkü. Devlet vatandaşın sağlığından sorumludur ve önlem almak zorundadır. Devlet kendi
iradesi ile vatandaşı ölüme terk edemez. Vatandaşı koruyacağı yerde kendi eliyle onu kanserin
kucağına atamaz !

İşte korkunç tablo burada karşımıza çıkmaktadır, yaşam alanlarına yerleştirilen gerilim
hatları ile ortaya çıkan kanser riski milyonda bir değil, tam olarak yüzde yetmiştir. Bu şu
anlama gelmektedir, gerilim hattı ile yaşayan her 100 kişiden 70’i kansere yakalanma riski
altındadır. Bu asla ihmal edilmeyecek tüyler ürpertici bir rakamdır.

Bu basın açıklaması işte bu konuya dikkat çekmektedir. Bu sadece Karadenizli’nin sorunu
değildir. Yüksek gerilim hatlarının var olduğu bütün yerleşim alanlarında yaşayan insanların
ortak sorunudur bu. Büyük kentlerde yaşayan halkın önemli bir kısmı farkında olmasa da
yüksek gerilim hatlarından etkilenmektedir; örneğin İstanbul’da yaşayan halkın yüzde yedisi
bu hatlardan yayılan radyasyona maruz kalmakta ve kanser riski altında yaşamaktadır.

Dünyada bu konu hakkında yapılmış sayısız bilimsel araştırma vardır. Burada bunlardan
sadece iki tanesine değineceğiz;

Oxford Üniversitesi ”Çocukluk Çağı Kanserleri Araştırma Grubu” tarafından gerçekleştirilen
bir araştırmada ”yüksek voltaj taşıyan elektrik tellerinin kansere neden olduğu” kesin
sonuçlarına ulaşılmıştır. Bu araştırmanın sonuçları, saygın bir tıp bilim dergisinde (British
Medical Journal’da) yayınlandı. Araştırmaya göre, yüksek voltaj tellerine olan kritik mesafe
600 metredir. Oturdukları ev, yüksek voltaj taşıyan havada asılı tellere 600 metre veya daha
yakın olan çocuklarda lösemi ortaya çıkma olasılığı yüzde 70 oranındadır.

İkinci örneğimiz Doğu Karadeniz bölgesinde yapılan bir bilimsel araştırmadır. TÜBİTAK’ın
desteğiyle 2.5 yılda yapılan araştırmada Doğu Karadeniz bölgesinin kanser haritası
çıkartılmıştır. Bu araştırmada Artvin ile Giresun arasındaki 250 kilometrelik yüksek gerilim
hattının ölüm saçtığı ortaya konmuştur. Prof. Dr. Tahsin Yomralıoğlu yapılan araştırmanın
sonuçlarını değerlendirerek kamuoyu ile paylaşmış, enerji hattı çevresindeki yerleşim
alanların açıkça risk altında olduğunu dile getirmiştir.

Bu araştırma Karadeniz bölgesinde kanser vakalarına çok rastlanmasının nedeninin sadece
Çernobil olmadığını yüksek gerilim hatlarının da kansere neden olduğunu göstermiştir.

Bugüne değin Karadeniz kanserden çok çekti ve bu konuda çok duyarlıdır. Öyle görünüyor ki,
bir önlem alınmazsa, Çernobil’in yerini giderek yüksek gerilim hatları alacaktır.

Yukarıdaki bilimsel araştırmalar ortada iken bugün devlet ve şirketler Karadenizli’lere
yüksek gerilim hatları altında yaşamak zorunda olduklarını bildirilmekte, halka PAZARLIĞA

ÇAĞRI başlığını taşıyan bir mektup göndermektedir. Bu mektupta gerilim tellerinin irtifa hakkının
kamulaştırıldığı beyan edilmekte ve kendi belirledikleri fiyat aralığında halk sözde pazarlığa
çağırılmaktadır. Nereden bakılırsa bakılsın büyük bir kepazelik ve bir utanç anıtı olan bu mektup
KARADENİZLİ’NİN YÜKSELEN İSYANINA hız verecek ve onu daha da GÜÇLENDİRECEKTİR.

Tekrar soruyoruz bu ne pazarlığıdır? Böyle pazarlık olur mu? İnsanın insanı böyle bir pazarlığa
çağırma hakkı var mıdır, olabilir mi? Sizler yolunuzu şaşırmışsınız, aksi halde insanları bu CAN
PAZARLIĞI’na çağırma pervasızlığını gösteremezdiniz. Sağlığın, canın pazarlığı olur mu?

Bu, vadileri terk edin gidin demektir bu, açıkça söyleyemiyorsunuz ama biz bunu çok iyi biliyoruz.

Köylerimize şehirlerimize yerleştirilen bu ölüm saçan hatlar derhal yıkılmalıdır. HES projelerinin bir

uzantısı olan bu hatlar HESlerle birlikte vadilerden sökülüp atılmalıdır. HES’ler yıkılana yüksek gerilim

hatları sökülene kadar mücadelemize devam edeceğiz !

Karadeniz İsyandadır Platformu Rize Çalışma Grubu

Dayanışma