“Zehir Solumak İstemiyoruz”
Samsun’un Terme ilçesiyle Ordu’nun Ünye ilçesi sınırındaki Akçay köyünde, OMV şirketinin inşa ettiği Termik Santrale karşı bir yürüyüş gerçekleştirildi. “Şirket talan, kanun yalan, ünyeliler isyanda isyana devam”, “Zehir Solumak İstemiyoruz” sloganlarının atıldığı yürüyüş Termik Santralin yakınındaki kavşaktan, yol trafiğe kapatılarak santral önüne kadar devam etti.
Yürüyüşün ardından Termik Santral önünde basın açıklaması gerçekleştirildi.”Ünyede termik istemiyoruz!”,”Termikçi şirket ünyeyi terket” sloganlarının atıldığı basın açıklamasını Temiz Ünye Çevre Platformu (TÜÇEP) adına Mehmet Şensoy okudu.
Basın açıklamasının ardından, Karadeniz İsyandadır Platformu, Senoz Vadisi Koruma Platformu, Yeşil Gerze Çevre Platformu, Bartın Yaşam Birlikteliği, Ordu ve Yaşam Alanlarını Koruma Platformu, Halkevleri, TKP, Gençlik Muhalefeti ve diğer katılan gruplar adına konuşmalar yapıldı.
Temiz Ünye Çevre Platformu (TÜÇEP)’ in okuduğu Basın Açıklaması :
Merhaba Dostlar Merhaba
En yakınından en uzağına kadar yollara düşüp yüzlerce kilometre yol kat edip bu çevre mücadelesine katkı sunmak, bizlerle dayanışma içinde olmak için burada bulunan tüm çevre dostları hoş geldiniz sefalar getirdiniz.
Onların yani binlerce kilometre uzaklardan gelip çevremizi mahvetmek isteyen OMV gibi uluslar arası kapitalist şirketlerin rant ve çıkar dağıtarak elde ettiği yerli işbirlikçileri ve yardakçıları varsa bizim de hiçbir çıkar gözetmeksizin, üstüne cebinden para harcayarak her türlü zorlukları göze alıp sadece doğanın, çevrenin ve canlı yaşamın çağrısına uyarak burada bizimle olan çevre dostlarımız var. Onların çıkar ortaklığına karşı bizim dayanışmamız var.
Binlerce kilometre uzaklardan geliyorlar. Gelmeden önce plazalarında oturup dünya haritasını açıp yerler beğeniyorlar. Kendilerine en uygun, en verimli ve en çok rant getirecek alanların ve zenginliklerin talan kararlarını alıp yola koyuluyorlar. Çünkü dünyayı her şeyi ile madenleri yer altı yer üstü zenginlikleri, akarsuları, vadileri,denizleri, ovaları, doğası ve toprağı ile kendilerine bahşedilmiş mirasları görüyorlar. Tabi gelmeden önce de gidecekleri yerlerin, ülkelerin kendileri için temiz yani dikensiz gül bahçesi olup olmadığına bakıyorlar.Yani sermaye aktaracakları yatırım yapacakları ülkelerin yasalarının kendilerine uygun hale getirilip getirilmediğine bakıyorlar. Beğenmedikleri, engel gördükleri ne varsa yerli iktidarlara temizletiyorlar. 2001 krizi sonrası Dünya Bankasının bize armağanı Kemal Derviş’in deyimiyle ‘’Sahayı temizletiyorlar.Sonrası uluslar arası kapitalist şirketlerin işi’’. Bunlara rağmen sorun çıkarsa da önemli değil derhal bir yasa değişikliği ile işlem tamam. Burada da öyle olmadı mı? Önce Çarşamba’da OMV tesisi kurmak için kolları sıvadı. Hatta EPDK’dan Çarşamba için lisans aldılar. Oysa önce ÇED raporunu almaları gerekiyordu. Ama ne önemi vardı sonra halledilirdi. Fakat Çarşamba’da hesapları tutmadı kovalandılar. Gele gele Akça’yı buldular. Terme toprağı idi, Ünye’ye yakındı. Hemen bire-beş on vererek kandırmaca ile istimlak lara giriştiler. Halk ne olduğunu ne yapılacağını bilene, kadar, yerli işbirlikçileriyle istimlak işlerini bitirdiler. Tesisin kurulacağı bu arazi birinci sınıf tarım arazisiymiş. Su kaynaklarına yakınmış, il tarım müdürlüğünün olumsuz görüşü varmış ne önemi vardı. İşleri mevzuata uygun hale getirmek bir formaliteden ibaretti onlara göre. Toprak Koruma Kurulunun üye yapısını bile değiştirerek istedikleri kararları aldırabilirlerdi. Öyle de oldu. Halkı ise göz boyamalar, istihdam etme yalanları ile belediyelere ve muhtarlara rant aktarma, araç verme, okul-cami yapma, sosyal sorumluluk,projeleriyle üniversitelere teknoloji yardımı laboratuar kurma yardımı ile yanlarına alabilirlerdi, öylede yaptılar.
Fakat hesap etmedikleri ön görmedikleri, ne paralarının, ne nüfuzlarının yetmeyeceği bir şey vardı, oda halkın iradesi.
Ta başından ÇED sürecinden itibaren duyarlı kesimler Termede,Ünye’de,Samsun’da seslerini çıkarmaya itiraz ve mücadele etmeye başladılar.Bir yandan kitlesel fiili mücadele içerisinde olurken diğer yandan yapılan haksız işlemleri yargıya taşıyarak hukuk mücadelesini giriştiler.
Her şeye rağmen bunlar sonuçta vermeye başladı.Önce Ziraat Mühendisleri Odasının açtığı dava yerel mahkemede red edilmişken itiraz üzerine Danıştay 8. Dairesi tesisin kurulacağı arazinin 355 dönümünün 1. Sınıf tarım arazisi olduğunun yalnızca 90 dönümlük kısmının tarım arazisi dışına çıkarabileceğine hükmederek dosyayı yerel mahkemeye gönderdi.
Ardından bizim TÜÇEP olarak açtığımız ‘Lisans iptali ve yürütmeye durdurmama’ davasında Danıştay 13.Dairesi aldığı bir ara kararla 3 yönden yürütmenin durdurulması kararını verdi.
Birincisi EPDK’dan Çarşamba için aldığı Lisansı Terme Akçay da uygulaması ile ilgiliydi.
Yani sahtekarlık yapmışlardı yakalandılar.İkinci olarak Lisans Barosca Elektrik Üretim AŞ. adına alınmış OMV Samsun Elektrik Üretim AŞ adına geçerken mevzuata uygun davranılmamıştı.Yani bunlar için her şey formalite idi.Fakat formalite olarak gördükleri işlemleri bile yerine getirmemişlerdi.Üçüncü ve bizim için en önemli gerekçe ise ‘Tesisin kurulduğu arazinin birinci sınıf taban arazi olduğu ve bölgenin organik fındık tarımı yapılan bir yer olduğu gerçeğine vurgu yaparak, bacalardan, çıkacak sera gazlarının asit yağmurlarıyla yer yüzüne düşeceği, bu durumun organik fındık tarımına zarar verip olumsuz etkileyeceğiydi’.
Danıştay bu üç esas gerekçe üzerinden 14/10/2011 tarihli yürütmeye durdurma kararı verdi de ne oldu ?
Değerli dostlar Şirket yani OVM bu kararın duyulmasının ardından yaptığı açıklamada herkesle, hakla,toplumla ve hatta yargıyla dalga geçercesine ‘Biz 600 Milyon Euro harcadık mevzuata uygun çalışmalarımıza devam ediyoruz’ dedi. Oysa mevzuat, yasal çerçeve çalışmaları tümüyle durdurmalarını gerektiyordu.Oysa durdurmadılar hatta daha da hız verdiler.Peki yargı kararlarını uygulatmakla görevli yetkililer ne yaptı? Hiçbirşey Hepsi kendi sorumlulukları olmadığından bahisle girişimlerimize çeşitli yazışmalarla şirkete zaman kazandırmaya işlerini bir an önce bitirtmeye dönük savsaklayıcı tutumla karşılık verdiler.
EPDK ‘bizim 2008 de verdiğimiz Lisans düşmüştür,’’Buna dayanılarak hiçbir şey yapılamaz, kararı uygulamak yerel mercilerin işidir’’ diyor. Terme kaymakamı Kozluk Belediye başkanı bu iş bizim işimiz değil valiliğe yazdık diyorlar.Fakat ne hikmetse geçen bunca zamandır karar bir türlü uygulanmıyor.Sayın Vali,Kaymakam ve Belediye Başkanı yargı kararlarının uygulanması birinci dereceden sizlerin sorumluluğunuzdadır.Ne yapıp edip bu kararı uygulatmak zorundasınız.
Peki biz bu duruma rıza mı göstereceğiz? Bizimle toplumla dalga geçilmesine alay edilmesine boyun mu edeceğiz.? Hayır bin kere hayır ! İşte bugün buradayız.Bu duruma asla razı olmadığımızı, olmayacağımızı göstermek, kararlılığımızı haykırmak ve sonuna kadar, başarıncaya kadar şirketi OMV yi Lisansını alıp defolup gidinceye kadar konunun takipçisi olacağımızı bir kere daha vurgulamak için buradayız.Gerekirse yargı kararını uygulatmak, şirketin faaliyetlerin durdurmak için daha etkili eylemlerle burada olacağız.Buraları gerekirse çadır bir kente dönüştüreceğiz.
Çok Değerli Akçay-Kozluk Terme ve Ünye halkımız…. Bizler ne insanlarımızın istihdam edilmesine karşıyız nede kirli ve zararı olmayan yatırımlara karşıyız. Burada termik santrallerde yalnızca inşaat aşamasında bir istihdam söz konusudur.bu da sonuna gelmiş durumdadır.Ancak birkaç aylık çalışma süresi kalmış durumda. Sonra hepimizin işi bitmiş olacak. Üretime geçtikten sonra toplam istihdam 80 kişidir. Onların çoğu da teknik personel güvenlik falan olacaktır.Anlayacağınız istihdam balonu da patlamış durumda. Geriye bizi kirlilik çevre felaketi ve sağlık sorunları bekliyor olacak.Bunca çaba harcamamız, gırtlak patlatmamız, bu yüzden. Gelin daha fazla geç olmadan bu yaklaşan çevre felaketine hep beraber engel olalım.Bu güzel çevremize,doğamıza,suyumuza,toprağımıza ve yaşamımıza sahip çıkalım.Bu topraklarımız,çevremiz, büyüklerimizi ve bizleri besleyip, sarıp sarmalayıp bu günlere getirdi hep verdi.hepimizde hakkı var. Şimdi verme sırası bizde. Onun için ufak bir katkı vermemizi istiyor. Yani bu hakkı ödeme zamanı. Bize emanet olan bu çevreyi bu doğayı suyu ve toprağı aynı temizlikte gelecek kuşaklara ulaştırmak fedakarlılıkta bulunmamızı çaba harcamamamızı gerektiriyor.Bunu yapabiliriz hep beraber üstesinden gelebiliriz.
Gelin bu halkın bu ülkenin bu toprakların satılık olmadığını,’’Parayı verenin düdüğü çaldığı’’ bir patagonya cumhuriyeti olmadığımızı herkese gösterelim.OMV gibi kapitalis şirketlerin dünyanın üzerinde sınırsızca dört nala depinemeyeceğini dosta düşmana gösterelim.
Bu azgın sermaye saldırganlığına göğüs gerip püskürtelim. Biz halkız istersek birlikte başarabiliriz.Bu inanç ve umutla hepinize TÜÇEP adına tekrar hoş geldiniz diyor saygılar sunuyorum.
TEMİZ ÜNYE ÇEVRE PLATFORMU
(TÜÇEP) adına Mehmet ŞENSOY