Kapitalizmin Krizden Yeni Çıkış Arayışları; ‘’Küresel Değişimde Sosyal Sorumluluk’’
davos ta yine toplandılar.
onlar kim mi?
dünyadaki paranın, ekonominin ve politikanın efendileri, büyük şirketlerin ve uluslararası politikayayön veren devletlerin temsilcileri.
ne için mi toplandılar?
dünyadaki tüm ezilenlerin kaderini,”efendilerin lehine” belirleyecek, ekonomik-politik kararlar almak için.
bu toplantılar sonunda, dünyanın önde gelen şirketleri, devletlerin önüne,uygulanması elzem kararlar çıkararak ezilenleri daha da köleleştirecek.
Neoliberal siyasetin ve küresel ticaretin merkezi olarak anılan Davos , Alplerin eteklerinde küçük birdağ kasabası olarak akademik kapitalizme 1971’den bu yana başkentlik yaparak dünya gündeminibelirliyor.
Ekonomi profesörü Klaus Schwab tarafından 1971 yılında başlatılan toplantıların başlama amacı,Avrupalı sermayedarların ABD’deki iş hayatına uyum sağlamalarını kolaylaştırmak, ABD tarzıkapitalizmi Avrupalı sermayedarlara öğretmek ve onlara ABD’yi yeniden ama farklı bir bakış açısıylakeşfetme olanağını vermekti.
Davos toplantılarını, uluslararası yeni ekonomik siyasetin merkezine oturtan 1973 petrol krizininpatlak vermesiydi. Bu tarihten sonra söz konusu yeni ekonomik siyasetin ufku hep bu toplantılarlabelirlenecekti. 1979’da toplantılar kurumsallaşıp akademik ve politik bir platforma dönüştü. Bugündünya ekonomisini belirleyen büyük rollerden birine sahip olan Çin ile geliştirilecek ticari ilişkilerinaltyapısı aynı tarihlerde yapılan Davos toplantılarında belirlendi. Bu altyapının mimarı Klaus Schwab,bu toplantılar dizisinin yönünü uluslararası pazarlarda oluşan fırsatları değerlendirmek olarak inşaetmişti.
Dünya Ekonomik Forumu adını alan Davos toplantıları, birbirine düşman siyasi liderleri ve devletlerikapitalizmin çıkarları doğrultusunda bir araya getirmeyi başardı;
90’lı yıllarda, Doğu ve Batı Almanya’nın birleşmesine yönelik yeşil ışık, bu toplantılarda alınankararlarla yakıldı. Aynı şekilde Güney Afrika’daki apartheid rejiminin değişmesi yine Davos’tabelirlendi. İsrail ve Filistin, İsrail ordusunun Gazze ve Eriha’dan çekilmesi konusunda ilk kez yineDavos’ta uzlaştılar.
2000’li yıllara gelindiğinde ise, Kyoto sözleşmesi, temiz su kaynaklarının korunması, yoksulluklamücadele ve Afrika’ya yardım konuları Davos’ta gündeme gelenler arasındaydı.
Bütün bu tarihi gelişmeler bir tarafa, kamuoyu Davos toplantılarını 2009 yılında Recep TayyipErdoğan’ın ‘’one minute’’ restiyle hatırlamaktadır.
Geçtiğimiz günlerde 42.si düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu’un bu yılki teması ‘’Büyük Değişim:Yeni Modelleri Şekillendirmek’’ti. Bu temayı belirlerken Schwab, kapitalizmin dünyayla tam olarakuyuşamamasını neden olarak gösterdi . Dünya Ekonomik Forumu’nda bu yıl altı çizilen bir kavramda ‘’küresel değişimde sosyal sorumluluk’’ vurgusuydu. Ayrıca bu yılki toplantılar dört alt başlıkta elealındı. Bunlar ‘’büyüme ve istihdam modelleri’’, ‘’liderlik ve yenilikçilik modelleri’’, ‘’sürdürülebilirlikve kaynak modelleri’’ ve ‘’sosyal ve teknolojik modeller’’di. Davos 2012, 2009’daki ‘’one minute’krizinden sonra T.C.nin devlet yetkilileri ve sermayedarlarıyla en geniş katılımı sağladığı DünyaEkonomik Forumuydu.
Özellikle son dönemde kendisini Avrupa’da (ve yine özellikle Euro Bölgesi’nde) hissettiren ekonomikbelirsizlikler; sosyal, ekonomik ve siyasal kırılmaların krizlere yol açması ve bu ortamda geleceğisıkıntıya giren ekonomik ve siyasi iktidarların durumu, efendileri daha önce uyguladıkları metodlarıgözden geçirmeye itti. Bu gözden geçirme hali Büyük Küresel Değişim adı altında yeni sömürmeyöntemleri arayışından başka bir şey değildir. Eski model siyasal baskılama ve ekonomik sömürümodelleri efendilere yeteri kadar verimlilik sağlayamamış olacak ki, yeni model arayışını köktenbir felsefi ‘’değişime’’ tabi tutmuşlar. Kapitalist sistemin varlığının yarattığı krizler, uygulamabaşarısızlıkları olarak gösterilip aynı kapitalist senaryolar başka bir biçimde oynatılmaya çalışılıyor.
Tabi ki bu yeni ve ‘’değişik’’ modele geçilmesinde, siyasal-ekonomik-sosyal açıdan baskılarave sömürüye maruz kalanların isyanları da etkilidir. Geçtiğimiz sene boyunca kendiniözellikle Kuzey Afrika’da gösteren toplumsal hareketlenmeler ve onların tetiklediği dünyanıngeri kalan bölgelerindeki ezilenlerin huzursuzlukları efendileri korkutmuş olacak ki, budeğişimi ‘’sosyal sorumluluk’’ adı altında gündemlerine almak zorunda kalmışlar. Dünya EkonomikForumlarının ‘’sosyal sorumluluk’’ anlayışının en güzel örneği, Afrika vb. coğrafyalardaki yoksulluğunbahane edilip, küresel sermayenin bu coğrafyalara ‘yardım’ adı altında açık bir şekilde nüfuzetmesidir.
Krizlerine çareyi yine bu coğrafyalardaki sosyal-siyasi ve ekonomik sömürülerle gidermeye çalışacakefendiler, bu sene de söz konusu toplantılarla kapitalist çıkarlarının yol haritasını çizmişlerdir. Buyol haritasını çizerken, eski modelin başarılı uygulayıcısı T.C., efendilerin övgülerine mazhar olup,yeni ‘’yükselen değer’’ ilan edilmiştir. Öyle ki oturumlardan birinde moderatörlük görevini yapmaktaolan Financial Times baş editörü Martin Wolf, T.C. başbakan yardımcısı Ali Babacan’a ‘’Buradaimtiyazlı konumda tek sizsiniz, bize ders verin’’ diyerek T.C.nin ekonomik uygulamalarına destekvermiştir.
Dünya Ekonomik Forumu’nda belirlenen yeni kapitalist perspektif ve bu perspektifle belirlenenuygulamaların merkezinde, yaşanan krizden dolayı oluşan huzursuzlukları ‘’kamu yararı’’görünümlerle gidermek ve bunu yaparken de ezilenleri daha da sömürmek yatıyor. Efendiler, gidişatayönelik endişelerini bu yolla ‘güven’ altına almak istiyor. İnsana, doğaya ve tümcanlılara düşman olan kapitalizme karşı duruş, paranın ve sermayenin egemenliğine karşı, bu sosyalyarar aldatmacalarına kanmadan devrimci bir mücadele politik hatta bu uygulamaları anlamayı vebuna göre mücadele etmeyi zorunlu kılıyor.