Neye nevet, neye nayır, neye noykot?
Herkes tartışıyor sokakta, “evet mi diyeceğiz hayır mı” diye.
Referandum dönemi, seçim dönemlerine benziyor.
Beş yılda bir, bir kaç ay politikleşiyoruz hep beraber…
“Kendi kendimizi yönetiyoruz” illüzyonunun perçinlendiği bir kaç ay yaşıyoruz.
Evet diyip “demokratikleşen Türkiye’nin sorumlu vatandaşı”, hayır diyerek “laik cumhuriyet bekçisi” oluyoruz. Kulaktan kulağa oynarcasına bozuluyor bu sohbetlerde kelimeler, evetçilerin eveti, demokrasisi; hayırcıların kulaklarında irticaya dönüşüveriyor. İki taraf için de kulaktan kulağa, aynı , birbirlerini dinlemeden anlatıyorlar. Anlattıkça politikleşiyorlar.
Dayım evetçi; halam hayırcı… Evler Teketek’e, kahveler Siyaset Meydanına benziyor. Herkes bu programlardaki karekterleri ezberlemiş, profosyonel papağan olmuşlar. İllüzyonun ta kendisi bu değil mi zaten. Gerçeği olmadığı gibi, yada olmayanı gerçekmiş gibi göstermek.
…
Daha geçenlerde doğalgaz %80 zamlanmamış mıydı? Daha geçenlerde Ankara’nın tam ortasında binlerce Tekelci çadırda değil miydi? Daha geçenlerde önemsenmedikleri için ölmemiş miydi madenciler? Daha geçenlerde öldürülmedi mi ötekiler? Daha geçenlerde binlerce çocuk kapatılılmadı mı hapishanelere…
Daha geçenlerde değil, hep vardı ve hep olacak bunlar.
Biz neye evet neye hayır neye boykot diyeceğimizi biliriz. Sığmamalı bizim evetimiz hayırımız referandumlara. EVET deriz UPS Kargo işcisinin kavgasına. EVET deriz “kardeş kanı dökmeyeceğim” diyen İnan’ın askerliği rettine.
Ve HAYIR deriz dereleri zaptetmeye çalışan şirketlere, HAYIR deriz Erdal Erenin katillerine HAYIR deriz Nejdet Adalı’nın şiiriyle ağlayan timsahlara.
BOYKOT ederiz mcdonals’ı, burgerking’i, unilever’i,henkel’i, levis’i maviyi, şirketleri, kapitalizmi…
Sıkıştırmayalım evetlerimizi hayırlarmızı sayılı günlere.
Sözümüzü söylecek çok günümüz var daha…