SALMONELLA VE LİSTERİA
SALMONELLA VE LİSTERİA
“İnsanlığın virüsü Kapitalizm”
1.Halka-BURGER KİNG
Fasdat Gıda Dağıtım Şirketi
Olayla ilgili firma tarafından yapılan ilk açıklamada, hastalıklı etlerin bir atık tesisine gönderildiği söyleniyor ama anlaşılıyor ki söylenen adreste öyle bir tesis yok, ardından köpeklere verildiği söyleniyor ancak anlaşılıyor ki bakım merkezi etleri hiç almamış.
Tarım Bakanlığı tarafından firma deposundaki etlerden alınan numuneler üzerinde yapılan incelemelerin ardından bütün ürünlerde “salmonella“ ve “listeria“ bakterilerine rastlanıyor. Bu numuneler herkesin bildiği ve yediği büyük firmalara ait.
Üç raporda depodan alınan etin markasının Koç Holding kuruluşu olan Maret olduğu belirtiliyor.
Burger King olayla ilgili açıklama yaparak etleri böyle bir durumda piyasaya sürmediklerini ısrarlıca söyleyerek; firma ile 5-6 ay önce ilişkilerini kopardıklarını açıklıyor.
Son iki haftadır televizyon kanallarında ve gazetelerde bu haber dönüp, dolaşıyor. Ancak ortalık suskun, kimse ses çıkarmıyor. Oysa domuz gribi, deli dana, kırım kongo kanamalı ateşi gibi benzer durumlarda halk bir anda galyana geliyor, getiriliyor. Çıt yok!Çünkü bahsedilen küresel şirketler nerdeyse dünyanın en çok kazanan isimlerine sahip. Benzeri gıda skandalları daha öncede basında gündem olmuş; üretici firma, yasalar, Tarım ve Sağlık bakanlıkları gibi merciler masaya yatırılmıştı.
Bu olayı bile referanduma ve anayasa değişikliğine bağlayan gazeteler kendi gerçekliğini yazıyor ve halkı yönlendirmeye çalışıyor. Çünkü asıl etler değil, sistem virüslü. Burger King dışında birçok küresel gıda şirketi virüslerini hayatlarımızı ele geçirmek için kullanıyor.
2.Halka-KFC
KFC tavukları yani bu GDO’lu (genetiği değiştirilmiş organizma) yaratıklar, kemikçe fakir, ama et olarak “şişirilmiş bir canlı” olarak üretilmektedir. Ayrıca bu tavukların tüyleri ve kanatları bulunmamaktadır. Kolay işçilik ve ucuza maledilmesi nedeniyle tavuk olmayan bu yaratıklar KFC tarafından satılmaktadır. Ayrıca tavuklara işkenceler uygulanmaktadır; “canlıyken gagalarının parçalanması, yüzlerine boya püskürtülmesi, boyunlarının burkulması, gözleriyle ağızlarının içine tütün serpiştirilmesi, kesimhanelerde suni ışıklar altında hiç uyumadan bekletilmesi”
3.Halka-MC DONALDS
Mc Donald’s hamburger eti olarak kullanılacak sığırlara otlak alanları açmak için Latin Amerika’da bulunan tropikal yağmur ormanlarını yok etmektedir. Tonlarca rafine et ve et mamulü üretmek için 145 milyon ton civarında tahıl harcamaktadır. Bu, inanılmaz boyutta bir israftır. Dakikada 1 milyon tonun üzerinde ambalaj üretmekte, çöplüklerdeki ambalaj atıkları her gün dağlar kadar yığılmaktadır. Şirket, milyonlarca hayvanı katletmekte ve işkenceye maruz bırakmaktadır. Sadece Avrupa’da haftada 700,000 tavuğu katletmektedir. Şirket bu hayvanların ıstırabından kar etmektedir. Mc Donald’s şirketi dünyadaki açlık sorununun doğrudan nedenlerinden biridir. 5 hektar alanda üretilen soyadan 60 kişi beslenebilecekken bunu tüketen sığırların etinden sadece iki kişi doymaktadır. Bir sığır insanın tüketeceği soyanın on katını tüketmektedir. Mc Donald’s, ürünlerindeki kimyasallarla binlerce insanın göğüs kanseri, kalp hastalıkları ve şeker hastalığı gibi hastalıklara yakalanmasına da neden olmaktadır. “Tavuk burgerlerde” kullanılan tavukları şişmanlaştırmak için ekstra hormonlar ve antibiyotikler verilmektedir. Hamburgerlerin içinde kullanılan marul ve domateslere, renk ve güzel bir görünüm vermek için farklı kimyasallar koyulmaktadır. Bu çeşit hastalıklar zamansız ölümlerin yaklaşık 4/3’ünden sorumludur.
McDonald’s reklamcılık üzerine her yıl milyar dolarlar üzerinde para harcamaktadır. Oyuncakları, televizyon reklamları, okullarda promosyon projeleri ve Ronald McDonald gibi figürleri kullanarak şirket kendi ana hedef kitlesini -yani masum çocukları- bombardımana tutmaktadır. Amerika’da kurduklar Üniversitelerinde insanlara reklamlarla, doğayı, insanları ve hayvanları nasıl sömürebileceklerinin eğitimini vermektedirler. Şirket işçilerini de sömürmektedir. İşçiler, zor koşullarda mekanik bir biçimde asgari ücretle çalışmak zorunda bırakılmışlardır. İşsizliğe ve yoksulluğa karşı Mc Donald’s restaurantlarından birinde çalışmak tek çare gibidir. Şirketin otoriter ve hiyerarşik yapısı, çalışanları kolaylıkla ezmekte, işten çıkarılma korkusuyla eziyete karşı gelmeyi ortadan kaldırmaktadır. Koşullar böyle olunca işçi sirkülasyonu çok fazladır. Şirket diğer küresel şirketler gibi çocuk emeği sömürüsüne de dadanmıştır. Üçüncü dünya ülkelerinde, çocuklar Mc Donald’s oyuncaklarının imalatında çalıştırılmaktadır. Mc Donald’s kendisine karşı yapılan kampanyaları durdurmak için de milyonlarca dolarlar medyaya para aktarmaktadır. Bir çok karşı kampanya, şirketin tehditleriyle ve kendisine karşı çıkan yayınların yasaklanmasını sağlayarak bastırılmıştır.
Son Halka-KAPİTALİZM
Şimdi son iki haftadır gündemi meşgul eden olayın özüne dönmek gerekirse; şunu söyleyebiliriz. Tüketim alışkanlıklarımız bir çok şeyi görmemize engel olabiliyor. Günümüz dünyası, şirketlerin kar hırsı üzerine kurulu üretimleriyle; insanı, hayvanı ve doğayı yok etmektedir. Bu Kapitalizmdir. Küresel şirketler biz tüketicileri kendilerine bağımlı hale getirmekte ayrıca bizleri de bu yok oluşun bir parçası yapmaktadırlar. Taraf gazetesinin bu konuda yapmış olduğu habercilik ve yayın etiği sadece virüslü etlerin zararları, Tarım bakanlığının konuya duyarsızlığı ve kısmi imaj karalamaktan öteye geçmelidir. Madem halkın temsilcisi gibi görünmek ve kurtarıcı kimliğine bürünmek var, gerçekliği gözden kaçırmayı da engellemeye dönüşmemek gerekir.