Sömürülenin Savaşı Kaçınılmazdır
Geçtiğimiz Perşembe günü Londra’nın güney eyaleti Tottenham’da Mark Duggan’ın öldürülmesinin ardından başlayan şiddetli çatışmalar devam ediyor. Bini aşkın gözaltının olduğu, tutuklamaların yapıldığı çatışamalar süre dursun bir yandan medya yaşananları provakatif bir dille yansıtırken bir yandan da İngiltere hükümeti ve güvenlik birimleri protestocuları ifşa ediyor, yaşananlara karşılık göz dağı veriyor.
1985’teki Toxteth isyanı ve 1990’daki Poll Tax isyanı ile de İngiltere yönetimine zor zamanlar yaşatan Tottenham sokakları bu kez de Duggan’ın ardından alev alev yanıyor. Yoğunluklu olarak göçmenlerin yaşadığı, işsizlik ve yoksulluk oranının en yüksek olduğu yerlerden olan bu eyaletin insanları bu defa isyan ediyor. İngiltere için “utanç verici” manzaralar yaratan bu isyankarlar, yönetimin sabrını hayli zorluyor. Yönetim polis sayısını 6 binden 16 bine çıkarıyor, polise plastik mermi kullanma yetkisi veriyor…
Başbakan David Cameron ve yönetim birimleri yaşananları sebepsiz şiddet, yağmacılık olarak niteleye dursun, aslında Tottenham’da yanmakta olan ateşin fitili çok önceden tutuşturulmuş. Göçmenlerin yaşam alanı olan Tottenham’da, polisin ırkçı tutumlarının kanıtı olan birçok olay daha önce de yaşanmış. Keyfi gözaltıların, göçmenlere uygulanan ırkçı tutumların ardından Duggan’ın polis tarafından katledilmesi bu ateşi yeniden parlatmış.
İngiltere hükümeti, isyanı bastırmaya çalışırken protestocuları teşhir ediyor, fotoğraflarını internet sitelerinde yayınlıyor ve halkın protestocuları ihbar etmesini emrediyor. Hükümet bu çabalarında tabi ki yalnız kalmıyor; “kullanıcı gizliliği ilkesi”ni ihlal eden Research in Motion (RIM) firmasıyla işbirliği yaparak protestocuların çoğunun kullandığı BlackBerry Messenger mesajlaşmalarına el koyuyor. Aşırı Sağcı İngiliz Ulusal Parti lideri Nick Griffin ordunun devreye girmesi gerektiğini söylerken, aşırı sağcılar sokaklarda gözaltına alınan göçmenlere saldırıyor…
Yaklaşık bir haftadır yanan İngiltere sokakları yedi eyaleti sardı. Protestolarda ölen 4 kişinin ardından ise çatışmalar dinmiyor; aksine öfke her geçen gün daha da artıyor. Ekonomik, kültürel ve etnik açıdan sömürülen kimselerin öfkesi tahmin edilemez bir durum değil. Yoksulluk ve şiddet içinde yaşayanların savaşı kaçınılmazdır.
Kuzey Londra Dayanışma Federasyonu’ndan gelen açıklama gibi : “İsyancıların meşru öfkesi kapitalizme atfedilen eşitsizlik ve sömürüye yönlendirilirse çok daha güçlü olacaktır.”