Unutmayız!

Bunu da talihsizlik diye yazacak medya tabi ki. Korkunç facia diyerek, en masum üzüntülerini sunacak. Alınmayan önlemlere dikkat çekilecek. Kader denecek, nerede ne olacağının bilinmezliği yaşamın sıradanlığına, tanrının emir buyurmasına indirgenecek. Acı denecek, üzüntü denecek, bir daha olmasın denecek, yirmi birinci yüzyıl türkiyesinde görmek istemediğimiz manzaralar denecek. Yaklaşık iki gün sonra gazetelerde kaybolacak üçüncü sayfa haberi, aynı gazetelerin internet sitesi arşivlerinde ismini aratmazsan bulamayacağın bir veri, bu yıl ölen işçiler kategorisinde bir istatistik, mezarlıklar müdürlüğünde bir kayıt, kapitalizmin çiğneyip tükettiği atık olacak.

İki işçi ölecek ve dördü yaralanacak, aynı geçen haftalarda olduğu gibi, geçen yıllarda, geçen yüzyıllarda… Ve unutturulmaya çalışılacak.

Kimse Denizli’de afiş asmaya çalışırken elektrik akımına maruz kalıp ölen bu işçilerin kim olduğunu bilmeyecek. Kredi kartı borçlarından dolayı bu işi yaptıklarını, emekli aylıkları yetmediğinden afiş astıklarını, evin kirasını, elektriğini, suyunu ödeyemediklerinden dolayı günde bilmem kaç bilborda bilmem kaç afiş astıklarını kimse hatırlamayacak.
Polis yine olayla ilgili soruşturmanın sürdüğünü belirtecek. Hastane yetkilileri gereken müdahaleyi yapmış olacak. Devlet yetkilileri yine birilerini kınayacak.

Birilerine sivil şehit denecek. Evet, diyecek efendiler böyle. Ama ölen işçilere demeyecekler, her sene kurban ettikleri trafik ölümlerine de… Zaten depremde, selde ölenlere yapılabilecek hiçbir şey yok. Ya katlettikleri?

Kutsayacak efendiler, sevdikleri ölümleri. Sevmediklerini unutturacak, unutacak.

Kirasını ödeyemediğinden dolayı çalışmak zorunda olan bizler mi unutacağız? Ailesinin geçimi için üç kuruşu madenlerde, inşaatlarda, fabrikalarda kazanmaya çalışan bizler mi unutacağız? Yaşamak için kapitalist sistemin türlü zorbalıklarına, türlü sömürülerine maruz kalan bizler mi?

Biz unutmayız efendiler. Öldürdüğünüz hiçbir kardeşimizi unutmayız. Sisteminizin tüketmeye çalıştığı kardeşlerimizi unutmayız. Aynı geçen haftalarda olduğu gibi, geçen yıllarda, geçen yüzyıllarda… Bayram’ı, Hakim’i, Fatih’i unutmadığımız gibi unutmayız Sadık’ı, Tuncay’ı. Ve Hilmi’yi…

Günlük Yazıları